Cuma Nisan 19, 2024

Cezaevinde oldugunu bilmeyen mahkum

kaypakkaya-partizan
20 yıldır tutuklu olan Kemal Gömi, 19 Aralık Operasyonu’nun ardından F Tipi Cezaevi’ne gönderildi ve sağlık sorunları yaşamaya başladı. F Tipi Cezaevi’nde uğradığı işkencenin ve tecrit koşullarının da etkisiyle şizofreni teşhisi konulan Gömi’nin sağlık durumu ağırlaştı. Adli Tıp’ın hakkında “hapishane koşullarında yaşayamaz” diye rapor hazırlamasına karşın hâlâ cezaevinde tutulan Gömi’nin ağabeyi Feyzullah Gömi, cezaevinde olduğunu bile kimi zaman unutan kardeşinin her an yaşamını yitirebileceği endişesiyle yaşıyor.

 

TEŞHİSE RAĞMEN TECRİTTE
1993’te düzenlenen bir operasyonda polis tarafından vurulan Kemal Gömi, öldüğü sanılarak götürüldüğü hastanede yaşama döndü. Doktorların ısrarlarına karşın, yaraları henüz tedavi edilememiş olan Gömi polis tarafından gözaltına alındı. İstanbul’da iki kişinin öldürüldüğü bir saldırıya karıştığı iddiasıyla yargılanan Gömi, katılıp katılmadığı ispatlanamayan saldırıdan ötürü ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Gömi’nin sağlık durumu, 1996 ve 2000’de katıldığı açlık grevi eylemlerinin ardından kötüye gitti. 2000 yılındaki ölüm orucu sırasında 35 kiloya kadar düşen Gömi, Bakırköy Tutukevi Hastanesi’ne kaldırıldı ve ailesinin isteği üzerine doktorlar tarafından beslendi. 19 Aralık Operasyonu’nun ardından Ümraniye Cezaevi’nden Kandıra F Tipi Cezaevi’ne gönderilen Gömi, burada gördüğü işkenceleri yakınlarına anlattı. Kemal Gömi’nin ağabeyi Feyzullah Gömi’ye göre, kardeşinin hastalığı bu işkencelerin ardından başladı: “Mahkumların her birini ayrı hücrelerde tutuyor ve sırayla tek tek alıp saatlerce dövüyorlarmış. İşte bu yaşadıklarından sonra hastalığı nüksetti. Bayılma nöbetleri geçirdiğinden, halüsinasyonlar gördüğünden bahsetmeye başladı. 2002’den 2010 yılına dek ömrü hastane hapishane arasında gidip gelerek, raporlar alarak geçti.”

‘BİZİ ARAMAYIN!’
2003 yılında Adli Tıp’taki muayenesi sonrası “psikosomatik bozukluk” teşhisi konulan Gömi için yapılan tahliye başvurusu mahkeme tarafından kabul edilmedi. İkinci muayenedeki “tedavi edilebilir şizofreni” tanısı da Gömi’nin tahliyesi için geçerli sebep olarak değerlendirilmedi. Kandıra F Tipi Cezaevi yetkilileri, ağır ilaç tedavisi gören Gömi’yi tecritte tutmaya devam ettiler. Eylül 2010’da, Anayasa’nın 104/b maddesi kapsamındaki sürekli hastalık tanımına uyan rezidüel şizofreni teşhisi konulan Gömi için Adli Tıp, ‘Kesinlikle hapishane koşullarında yaşayamaz, Cumhurbaşkanlığı affına ugundur’ şeklinde rapor verdi. Af için Cumhurbaşkanlığı’na başvuran Gömi ailesi tüm başvurularında ret cevabı aldı. Aileyi arayan Cumhurbaşkanı müşaviri, “Bizi bir daha aramayın, sorununuzu Adalet Bakanlığı’yla halledin” ifadelerini kullandı.

‘ORAYI EVİ SANIYOR’
Kandıra F Tipi Cezaevi’ne götürüldükten sonra rahatsızlığı ilerleyen Kemal Gömi’yi, ağabeyi Feyzullah Gömi şu sözlerle anlatıyor. “Kemal F Tipi cezaevine götürülene kadar sakin, mantıklı bir insandı. Maalesef artık sağlıklı bir iletişim kuramıyoruz. Görüşmelerimizde bazen sağlıklı düşünebiliyor ve ‘Beni buradan kurtarın’ diyor ama bazen de etrafının hiç farkında olmuyor. Yaklaşık 20 senedir kapalı olduğu için orayı artık kendi evi zannediyor.” Feyzullah Gömi’ye göre, tecritte tutulan kardeşinin can güvenliği de tehlikede. 6 senedir tek başına yaşayan kardeşinin intihara meyilli olduğunu ifade eden Gömi, her an kardeşinden kötü bir haber gelebileceği endişesiyle yaşadığını ifade ediyor. Feyzullah Gömi, kardeşi Kemal Gömi’nin serbest bırakılması için kamuoyuna ve sivil topluma da çağrı yapıyor: “Sonuç almak için kapsamlı bir kamuoyu desteğine ihtiyacımız var. Yıllar geçtikçe tek başımıza kalakaldık. Artık ne yapacağımızı, Kemal’i oradan nasıl kurtaracağımızı inanın bilemiyorum. Onu oradan bir kurtarsak, ne olursa olsun, ona cezaevindeki yaşamına kıyasla çok daha iyi bir hayat sağlayacağız, çok iyi bakacağız. Orada saçı sakalına karışmış halde; banyo yapıp yapmadığını, yemeklerini düzgün yiyip yiyemediğini bile bilmiyoruz…”

Doğu Eroğlu /BirGün gazetesi 

3175