Perşembe Nisan 18, 2024

Havva’yı öldürmek.Hektor Vartanyan

kaypakkaya-partizan

“Nerede öyle yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızarabilecek, boynunu öne eğebilecek, gözünü bizden kaçırabilecek iffet sembolü haya sembolü kızlarımız. Hamdolsun burada çok var da Allah bütün yavrularımıza bunu bağışlasın. Çünkü Hadis öyle diyor; ‘Utanmıyorsa ne istiyorsan yap.’ Ne istiyorsan yapacaksan önce utanma duygusunu atacaksın.Atamayız, utanacağız arkadaşlar. Haya duygumuz olacak. İffet çok önemli. İffet sadece bir isim değil kadın için de bir süstür iffet… Kadınsa iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak. Şimdi bunu birileri söylediği zaman ‘ya bu adam hangi dilden konuşuyor’ diyebilirler. Bu kadar değerlerimize yabancılaştık bugün.”

Yukarıdaki sözler Bülent Arınç tarafından, Ak Parti Bursa İl Teşkılatı Bayramlaşma Töreni’nde sarf edildi. Birkaç gündür bir hayli canımı sıktı bu cümleleri duymuş olmak. Ben ne zaman kötülüğün ulu orta,böyle boylu boyunca ve yüzsüzce ifşa edildiğini görsem inciniyorum.Bilemiyorum,belki ruhuma iliştirilen tanrısal bir defodur bu,ya da insan yanıdır içimin. İnciniyorum, Ortadoğu’nun bildik gaddarlığının kürsülerden,televizyonlardan,mitinglerden pervasızca sergilendiğini ne vakit görsem. İnsanı dehşete düşüren, en küçük hücresine kadar donduran bir karanlık Bülent Arınç’ın yukarıdaki sözlerinde ifade bulan. Kadın, kutsal kitapların günah keçisi. Yasak elmayı yiyen ve Adem’e de yediren kadın. İnsanlığın cennetin sonsuz nimetlerinden mahrum olmasının müsebbibi ve erkeğin ebedi kininin nişanesi kadın. Yasak meyveden aldığı tek bir ısırık bile kainatın yaratılmasına neden olacak kadar muazzam,sürüldüğü bu dünyada ise insanoğlunun tüm günahlarının vebalini yüklenecek kadar da zavallı kadın… 

Semavi dinlerin yaradılış anlatılarını son derece problemli buluyorum. Eski Ahit’in tekvin(Yaradılış) bölümünde geçen ve diğer tek tanrılı dinlere de sirayet eden bu anlatı,kadına yönelik kinin de kaynağı.Üç semavi dinin mensuplarının bilinçaltına indiğimizde bu yaradılış anlatısını ve bu mitten doğan nefreti görmek mümkün.Erkekte kin doğuran bu anlatı,kadında ise suçluluk doğurmakta. İnsanlığın düştüğü bu çirkin durumun nedeninin bir kadın olduğu hikayesi ile kurulan toplumsal bir düzende,kadınlar inisiyatif almaya yeterince cesaret edebilir mi? 

Dünyanın neresine giderseniz gidin, kadın olmak kolay değil. Lakin Ortadoğu’da kadın olmak çok daha zor. Ortadoğu bilinçaltında kadın nefretini dipdiri tutan ve bunu en ufak fırsatta eyleme dökmekten çekinmeyen sapkın bir ahlak tarafından şekillendirilmiş bir coğrafya. Bülent Arınç, bu iğrenç ahlak anlayışının milyonlarca temsilcisinden sadece bir tanesi.Ortadoğu erkeği kadından nefret eder.Özellikle kendine yetebilen ve erkeğe bağımlılıktan kurtulmuş güçlü bir kadın görse,öldüresiye kin duyar. Bülent Arınç’ın konuşmasının her satırında Ortadoğu’ya has bu malul ahlakı görebiliyoruz. Arınç içinde yetiştiği kültürün kadın algısını ve pespaye dünya perspektifini olduğu gibi yansıtıyor. Arınç ve türevlerine göre kadın, onlara hizmet ederken yüzüne baktıklarında başını eğip,yüzünü kızartacak kişidir. Çocukları yaşındaki kızlara alıcı gözle,yiyecek gibi bakan zelil erkeklerin karşısında yüzü kızarmıyor diye iffetsiz olabilmektedir kadın! Ortadoğu’daki çürümüşlük insanların birbirlerinin gözlerinin içine bakmamasını emreder. Komşumuzun bizi öldürebileceği, tecavüz edebileceği,darp edebileceği ve bizim de aynı kötülüklere vakıf olduğumuz şüphesini içimize yerleştirip akabinde birbirimizden gözlerini kaçıran insanlar sürüsüne dönüşene kadar edep ve haya dedikleri sopalarla döverler ruhumuzu. 

Arınç ve türevleri kadını evcil bir hayvan gibi görürler. Sahibine sadık,hizmeti karşılığında erkekten bir takdir gördüğünde yüzü kızarması gereken ve yeni bir emre kadar mutfakta,yatakta,banyoda hazır bekleyen evcil bir hayvan. Erkek ve insan arasında bir alt türdür kadın.Erkek ise insanın da üstündedir. Ahlakla kuşatılmıştır kadın.Erkek ise, adına ahlak denen göz bağını bizatihi kendisi yaratmıştır. Tarih öncesinden beri kadının nasıl olması gerektiğini belirlemekle mükellef saymıştır erkek kendini. Yasak meyveyi yiyen dik başlı,kendi kararlarını alabilen,tanrının dahi sözlerinin aksi yönde hareket edebilen güçlü kadının yeni sürümlerinde bu yazılım hatalarına yer verilmemelidir çünkü. Yıllardır Ortadoğu’da ve dünyanın her yerinde verilen mücadele Havva’yı öldürmek içindir. Havva öldürülmeli ve yerine kendi sözü,fikri,eylemi,hakkı,hayatı olmayan yeni sürüm Havvalar yaratılmalıdır.

Kadına elbise biçmekten bıkmadı Ortadoğu erkeği.Arınç’ın “Kadın kahkaha atmayacak” demeci de bu toplumsal terziliğin buyurgan ve çirkin dilinden sesleniyor. Kadını hoyratça sömüren Ortadoğu erkeği, bu sömürüyü ahlak ve evlilik kavramlarıyla pekiştirir. Erkeğin para kazanmakla pek çok yükümlülükten kurtulduğu ve kadının ortalama 4 kişinin hayatını idame ettirmek için kendini paraladığı bir cenderedir aile dediğimiz toplumsal hücre.

Kadınların kahkahalarından rahatsız olabilen bir ruhu muhayyilem almıyor benim. Dünyanın en şen seslerini ,davetkar şakımalarını,huzur veren çağıltılarını boğmak gibi bir şey kadından susmasını istemek.Özellikle Ortadoğu gibi acıya gömülmüş bir coğrafyada kadınların kahkahalarından daha mühim ne olabilir?

Ortadoğu erkeği kadından kahkaha değil feryad duymak ister.

Gazzeli annenin kucağında parçalanmış çocuğuyla ağıt yakışını izleyip onu sömürmek ister.Aynı kadın kahkaha atsa ahlak polisi olup başına dikilecek olan da yine kendisidir.

Ortadoğu erkeği,acılı anaları meydanlarda yuhalatmak ister.16 yaşında öldürülen Mısır’lı Esma’yı meydanlarda oya tahvil edip,Esma yaşasa ve o güzel yüzünden şen kahkahalar dökülse “Bu kızlarda hiç edep kalmamış” diyip ahlak mastürbasyonu yapmak ister. 

Her şeye rağmen kadın olabilmeyi başarıyor kadınlar.Ağız dolusu kahkahalar atabiliyorlar.Binlerce yıllık kuşatılmışlığa karşı başları dik durabiliyorlar.Arınç ve türevlerini çileden çıkartan ve bir bayram günü kürsülerde nutuk attıran da bu direniş.Havva’nın mirasını başları dik taşıyıp kızlarına miras bırakabiliyorlar.Havva’yı öldürmek isteyen ahlak satıcılarına karşı mağlup olmuyorlar. Ve bu yüzden hala dünyada bir yerlerde umut var. 

Son olarak, Arınç gibi insanların makam tuttuğu,ülke yönettiği bir coğrafyada kadın olabilen, kahkaha atabilen herkesin önünde saygıyla eğiliyorum.

hektorvartan@gmail.com

3297