Salı Nisan 23, 2024

“İki devrim fidanı, İbrahim Tufan Eroğluer ve Ayşe Deniz Karacagil Ölümsüzdür!

kaypakkaya-partizan
BÖG (Birleşik Özgürlük Güçleri) bir açıklama yayınlayarak Rakka cephesinin, IŞİD’ten temizlenmesi hamlesi sırasında şehit düşen BÖG savaşçısı İbrahim Tufan Eroğluer ve MLKP savaşçısı Ayşe Deniz Karacagil için açıklama yayınladı.

 


Birleşik Özgürlük Güçleri savaşçısı İbrahim Tufan Eroğluer (Hasan Ali) yoldaşımız ve siper yoldaşımız MLKP savaşçısı Ayşe Deniz Karacagil (Destan Temmuz), 29 Mayıs 2017 tarihinde Rakka cephesinde, IŞİD çetelerine karşı yürütülen savaşta şehit düşmüştür. İki Türkiyeli devrimci, iki devrim fidanı, yan yana, omuz omuza savaşmış, öyle de ölümsüzleşmiştir. Güç iştir bir tarihi insan gibi yaşamak/bir hayatı insan gibi tamamlamak…” Devrim için, ezilen halkların özgürlüğü için “bir ömür de benden” dedi İbrahim Tufan, “bir ömür de benden” dedi Ayşe Deniz… İnsan nasıl yaşarsa, öyle de savaşır ve ölür. İnsan yaşamıyla olduğu gibi ölümüyle de kendi tarihini ve saf tuttuğu davayı yeniden inşa eder. Ölümsüzleşen her bir yoldaşımız kendi yaratıcı yıkıcı eylemini gerçekleştirerek, devrimci savaş çizgisinde ilerleyerek kendisini devrime adamıştır.

Geniş bir devrimci aile ortamında büyüyen İbrahim Tufan yoldaşımız, gençliğe adım attığı günden bugüne devrimci hareketin içinde yetişmiştir. Lise sıralarında başlayarak, üniversite ve sonrasında birçok alanda devrimci faaliyet yürütmüş, ömrünün yirmi yılını kesintisiz olarak mücadeleye vakfetmiştir. Ve devrimci yaşamını politik öncü bir kadro olarak IŞİD faşizmine karşı savaşta feda etmiştir. Her bir kaybımız ağırdır. Ancak dün de bugün de devrim ve sosyalizm mücadelesi bedeller pahasına büyüdü/büyüyor. İbrahim Tufan yoldaşımız devrim mücadelesinin bir sıra neferi olarak bu savaşta yerini aldı ve ölümsüzleşti.

Bugün bölgemizde dünyanın geleceğinin belirleneceği çok yönlü ve çok kanlı bir savaş yaşanıyor. Sonuçları bölgeyi aşan dünya çapında etkide bulunan bir savaştır bu. Dünya çapında haklıyla haksızın savaşının en sıcak cephesi bu coğrafyadır. Dünyanın egemenleri, emperyalist odaklar ve yerel gerici faşist odaklar çok yönlü ittifak ve kamplaşmalarla, bölge halklarının üzerinde sarsılan egemenliklerini gerici temellerde, yeniden, sağlamlaştırmak için kan döküyorlar. Burada, dünya egemen emperyalist blokları ve bölge gerici ve faşist iktidarları hem kendi aralarında hem halklara karşı kanlı bir savaş yürütüyorlar. Bu kanlı çatışmalar tüm bölge ülkelerinde iç savaşlarla birlikte yürütülüyor. Tüm bu emperyalist gerici cephenin karşısında bölge halkları ve devrimci güçleri ciddi bir alternatif olarak arayışa kalkmış durumdadır.

Türkiye devleti ve sermayesi en gerici ve saldırgan bir odak olarak, tam boy bu kanlı saldırının içindedir. Bölgede halklarının özgürlüğünü boğmak için binbir kılığa giren TC, asıl olarak, sınırları içinde kanlı bir IŞİD devleti, dinci bir faşist diktatörlük kurmak için atağa kalkmıştır. Devlet, Tayyip Erdoğan’ın ağzından, içerde kanlı diktatörlüğünü korumak için Suriye ve Irak’ta savaştığını açıkça ilan etmiştir.

Birleşik Özgürlük Güçleri, içerde kanlı faşist diktatörlüğü engellemek için, Kuzey Suriye’yi, PKK öncülüğünde Kürt halkının özgürleştirdiği bu alanı savunmak ve Türkiye devriminin güçlü merkez üssü ve cephe gerisini inşa etmek için bedeller ödeyerek emperyalizme ve faşizme karşı bu cephede savaşmaktadır. Aynı zamanda dinci faşist diktatörlüğe karşı olan tüm güçleri birleşik bir savaş cephesinde birleştirmek için mücadele etmektedir.

Biz sınırsızlık, sonsuzluk ve özgürlük için yanıp tutuşanlarız. Biz herkesin özgürce kendisini geliştireceği ve gerçekleştireceği sınıfsız bir dünya için yola çıkanlardanız. Ölümüne, yüreklerimizin devrim, devrim, devrim… diye atması bundandır. Her düşenimizle öfkemizi bilincimize katıp zafere kilitlenmemiz bundandır!”

1069