Salı Nisan 23, 2024

'Kürt Özgürlük Hareketi':Nuray Mert

Demek ki, milyonlarca insanın gönlünü fethetmiş olanlar baskı ile, yasak ile, inkar ile sonuna kadar sindirilip, susturulamıyormuş. Demek ki, seslerini özgürce duyurmaları sonsuza kadar, topla, tüfekle, işkence ile, hapse tıkılmakla, biber gazı ile susturulamıyormuş. Dahası, öldüklerinde sesleri daha da yüksek çıkabiliyormuş.

Demek ki, meydanlarda ses vermeye çalışanları, zorla topuzla sindirip, susturmaya çalışmayınca, kavga gürültü çıkmıyormuş. Dahası, Diyarbakır’da halkın acısını ve öfkesini taşmadan ifade edebilmesi için, ‘İradesi yok’, ‘niyeti yok’, ‘temsil gücü yok’ diye bir yandan iktidar diğer taraftan ‘en demokratlar’ tarafından habire karalanmaya çalışılan BDP’ye çok ihtiyaç varmış.

Demek ki, çoğumuzun ‘Kürt siyasi hareketi’ diye adlandırdığı, sahiplenenlerinin tanımı ile ‘Kürt Özgürlük Hareketi’ ni marjinal deyip geçmekle, talimat yağdırmakla olmuyormuş. Dahası, bu hareket kimseyi zorlayarak oy ve destek almıyormuş.

Demek ki, politik Kürt toplumu kendi kendini yönetmek kadar barışa da hazır ve samimi imiş. Dahası, Kürtleri kimin, nasıl temsil ettiği etnik kimlikle ve sayılar ile değil, Kürtlere daha özgür bir gelecek için mücadele eden, emek veren, bedel ödeyenler ile ölçülüyormuş.

Bunu görmek, anlamak için bunca Kürt ve Türk gencinin hayatını kaybetmesi, bunca didişme mi gerekiyordu? Dahası, maazallah, aynı körlük, sağırlık, tekrar denenmeye kalkılırsa sonucun tam bir felaket olacağını Türkiye kamuoyu ile paylaşmak için daha neyi beklemek gerekiyor?

Fikirlerine, yöntemlerine katılın katılmayın, üç Kürt kadın siyasetçinin trajik ölümü ardından, Kürt toplumunun, politik Kürt toplumu tarafından sahipleniş biçimi bize gerçekleri bir kez daha gösterdi. Artık, bir kez daha anlamazdan, bilmezden, görmezden gelmek gibi bir lüksümüz yok. Tabi, Kürtler ile barış içinde ve demokratik bir ülkede yaşamak niyetinde, gayesinde isek böyle bir lüksümüz yok, yoksa kavga bitmeyecek.

“Devletin ‘terör’ dediğini milyonlar ‘özgürlük mücadelesi’, ‘özgürlük hareketi’ olarak benimsiyorsa, ‘lider’ diye gördüklerini ‘terörist başı’ diye tanımlayarak, siyasetçilerini karalayarak Kürtler ile barış içinde yolumuza devam etmek mümkün değildir” dedik diye teröre destek olmakla suçlandık, oysa barış için, bu ülkede yaşayan hepimizin dillerinin birbirine yakınlaşmasından başka çare yok. Söylemesi kolay, gerçekleşmesi zor biliyorum, ama, inkar ile, görmezden gelmekle, üstünü kapatmaya çalışmakla işimiz daha da zorlaşıyor. Artık bu yanlıştan dönelim. Türkiye kamuoyundan gerçekleri gizlemenin , o da yetmiyormuş gibi, milliyetçi duyguları kışkırtmanın başta mevcut iktidar olmak üzere kimseye faydası olmadı, bundan sonra da olmayacak.

Yol yakınken yanlıştan dönmedik, bari yol daha uzamadan barış içinde birlikte yaşama fırsatını kaçırmayalım.

1679