sivil itaatsizlikte bir ilk
İşkenceye karşı söylediği bir kınama sözcüğü yüzünden cezaevine konulan babam Mahmut Alınak, Denetimli Serbestlik Kanunu'na göre serbest bırakıldı. Haftada dört defa karakola gidip imza vermesi ve üç haftada bir düzenlenen seminerlere katılması halinde cezaevine girmesi gerekmeyecek. Ancak babam bir sivil itaatsizlik eylemi başlatarak kendi isteğiyle tekrar cezaevine dönmeye karar verdi. Yani kendi iradesiyle cezaevinde yatacak. Birinci neden, bu tür zorba bir denetimi onur kırıcı ve kendisine verilen o keyfi cezayı meşrulaştırıcı bulmasıdır. İkinci neden ise, insanları adeta çarmıha geren ve demokratikleşme diye halka yutturulan Denetimli Serbestlik (Kölelik) Kanununu teşhir etmek istemesidir.
Bu kanun ki, insanları çeşitli risk gruplarına ayırarak devlet kurumlarında paspasçı, çaycı, bulaşıkçı, çöpçü… olarak çalışmaya mecbur eden ve tarihteki kürek cezasını hatırlatan bir kanundur. Yaşlı genç, kadın erkek ayırmadan insanları ayak bileklerine elektronik kelepçe takarak evlere çivilemektedir. İnsanları psikologların denetiminde ruhsal operasyonlara uğratmakta, seminerler adı altında beyinlerinin yıkanmasını sağlamakta ve karakolları günlük hayatın bir parçası haline getirmektedir. Cezaevi tehdidi her an, her saniye keskin bir balta gibi insanların tepesinde sallanıp durmaktadır. İnsanlar hapishanelerin dört duvarı arasında kapalı kalmaktansa bu cendere yasasına boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Onları kınamıyor ve anlıyoruz.
İşte yukarıda belirtilen nedenlerle özgürlüğünü ortaya koyarak kendi arzusuyla cezaevine girmeye karar veren babamı bürokratik işlemlerin tamamlanacağı birkaç gün içinde tekrar demir parmaklıkların arkasına yolcu edeceğiz. Saygılarımızla
Saygılarımızla
Av. Bişar Abdi Alınak
Diğer Haberler
20 Ekim 1997 tarihinde ölümsüzleşen Özgür Kemal Karabulut anısına…Düşlerden gerçeğe uzanan inadına bir yaşam
Sayfalar
Not: Contemporary İstanbul 2013, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda olan gezim sonucunda kafamda oluşan fikirlerdir.
Haziran Direnişi sürecinde Ankara da Türkiye gibi ayaktaydı, direndi. Eğitmenliğini Mehmet Özer'in üstlendiği Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğrafçılar Atölyesi 'Haziran Direnişi' kitabı ile Ankara’da yaşananları ölümsüzleştirdi
Cumartesi Anneleri, Galatasaray'da gerçekleştirdikleri 450. buluşmalarında Başbakan Erdoğan'ın "kızlı/erkekli" açıklamalarına tepki gösterdi. Erdoğan'ın kayıplar, işkence gibi asıl gündemlerle uğraşmak yerine suni gündemler yarattığını söyleyen aileler, "Namusu, onuru senden mi öğreneceğiz? Sen önce öğrencilerin eğitim, sağlık, barınma sorunlarını çöz" dedi.
Malatya E Tipi Hapishanesi’ndeki tünel eyleminin ardından Tokat T Tipi Hapishanesi’ne sürgün edilen MKP dava tutsakları, gazetemize gönderdiği faksla haklarında verilen 20 günlük hücre ‘cezalarının’ onandığını belirterek, tünel eylemi nedeniyle haklarında açılan davanın ilk duruşmasında savunmalarını verdiklerini açıkladı
‘Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler’ konferansını Karin Karakaşlı, Agos’taki köşesinde yazdı: Orada kimse var mı?
İrlandalı bağımsız devrimci Gezeteci Peter Tobin Nepal’deki seçimlere ve NKP-Maoist’in seçimleri boykot etmesine ilişkin bir yazı kaleme aldı. “Nepal halkı, Güney-Doğu Asya ve tüm ‘üçüncü dünya’ halkı, burjuvazinin üstünlüğünü devirerek, özgürlük için, mücadele içinde kendi demokrasilerini kuracaklardır” diyen Tobin Nepal seçimlerini ve arka planını anlatıyor
İrlandalı bağımsız devrimci gazeteci Peter Tobin’in 4 Ekim’de Nepal’deki seçimlere ilişkin kaleme almış olduğu yazıyı Halkın Günlüğü Çeviri Kolektifi olarak Kasama Sitesi’nden alarak çevirdik (http://kasamaproject.org/threads/entry/peter-tobin-underground-dark-forc...) Peter Tobin Nepal’de NKP-Maoist’in yürütmüş olduğu seçim boykotu çalışmalarına destek veren bir konuşma yaptığı için Nepal
Avusturya devleti tarafından Türkiye’ye iade edilen Ali Yeşil tahliye edildi
Haziran ruhu vurgusuyla, Abdullah Öcalan’ın “İsyan çağı kapanmıştır, müzakere çağındayız” sözlerini alkışlamaları başlı başına çelişkidir.
2011 genel seçimleri öncesinde HDK ile başlayan süreç, geçtiğimiz hafta ardı ardına gerçekleşen kongrelerle partiye evrildi. Gerek HDK 3. Kongresi’ne gerekse HDP Kuruluş Kongresi’ne damgasını vuran, Gezi Direnişi oldu.
Çocuklarımız arasındaki ayrılığı derinleştirerek geleceğimizi çatışma içine sokmak istiyorlar. Din, mezhep çatışları üzerinden ülkeyi karanlık bir ortama taşımakta kararlı olduklarını göstermiş oluyorlar…
Hoşçakal Suzan yoldaş, Hoşçakal Suzan abla…! Gözün arkada kalmasın, biz varız ve hep var olacağız. Suzan Zengin kavgamızda yaşıyor!