Cuma Mart 29, 2024

1918 Bir aşk destanı

1918'de Kars, Iğdır ve Ağrı'da, asırlar boyu kapı komşu olan Kürtler, Türkler ve Ermeniler arasında patlak veren korkunç savaşta hazin bir aşk yaşandı. Lilya, güzeller güzeli Erivanlı bir Ermeni kızıydı; Zürbe ise Lilya ile aynı köyden olan bir Kürt delikanlısıydı.

"Akılları ve vicdanları esir alan bu korkunç savaşın

Bir gün kendi hayatlarını da yağmalayacağını bilmeden

Zorbalığın hükümdar olduğu o dehşet dolu günlerde

Mezun oldular

Cıvıl cıvıl hayallerle süsledikleri Tiflis Üniversitesi’nden"

                Yöre halkı arasında dünmüş gibi anlatılan Lilya ile Zürbe'nin destansı aşkı Aras nehri yaşadıkça hikâyesini anlatmaya devam edecek.  Ben bu acıklı aşkı, Ermeni jenosidinin ve değişik ülkelerden yoksul halk çocuklarının acımasızca ölüme gönderildikleri Çanakkale savaşının konuşulduğu bugün yeni tamamladığım 1918 Bir Aşk Destanı adlı romanımla yazılı tarihin emin ellerine emanet ediyorum.

                Lilya şimdi kendi vatanı Ermenistan'da, Zürbe ise Kars'ın Halefoğlu köyü mezarlığında sonsuzluk uykusunda yatmaktadırlar.

İşte romandan bazı cümleler:

“Volkanik bir ateştir aşk

Okyanuslara meydan okuyan

Yanmamışsa

Tanışmamışsa aşkın çılgın ateşiyle bir insan

En zengini de olsa dünyanın

Bir kibrit çöpü bile etmez hayatı

Hayat dediğin ne?

Zamanın çelik fırçası siler durur geçmişimizi daha saniyesi geçmeden

Geçmiş sonsuzlukta yitip gitmiştir

Gelecek ise göklerin arkasında meçhul

Bugün var yarın yok bir pamuk ipliğine bağlı hayat

Cebinde padişah mührü bile olsa kimseye yok bir vaadi

Göz kırpışı bir zamanda geçen ömrün

Boşa geçen uzun senelerin değil

Dünyaya aşkın sihirli gücüyle iyilikler saçtığımız mutlu anların toplamıdır hayat

Baharın bitişini haber veren cevapsız soruların çiği düşmüşse bir âşığın gönül bahçesine

Yeşermez artık aşkın ateşten gülleri

Ruhu sönmüş âşığın çorak kalbinde

*                             *                             *

1917'in güneşli bir sonbahar gününde

Devirdiler Rus ezilenleri

Çürümüş bir ağaç gibi

Çar 2. Nikolay istibdadını

Coşkuyla selamladılar dünya emekçileri ve ezilen halklar

Lenin'in önderliğindeki sosyalist devrimi

"Aziz ülkemiz ezilen tüm dünya halklarının evidir,"dedi Rus devrimcileri

Nereden bileceklerdi ki

Güzel ülkelerinin bir gün tekrar başka çarların hâkimiyetine gireceğini

Lenin,

"Tüm dünya halkları eşit ve kardeştir,"dedi

Ve verdi o tarihi emrini

Boşalttı Rus ordusu eskiden Osmanlı işgalinde olan toprakları

Fırsat bildi bunu

Tüm işleri mazlum halkları çatıştırmak olan kışkırtıcılar

Girdiler halkın içine

Gün gâvurları yok etme günüdür

Siz öldürmezseniz onları

Onlar sizi öldürecek diye kopardılar yaygarayı

Ateşledikleri düşmanlık kıvılcımı

Bir anda yangın yerine çevirdi Kars'ı, Ağrı'yı ve Iğdır'ı

*                             *                             *

Karapét kederle iç geçirdi bitince Zürbe’nin sözleri

“Herkese yazık oldu,”dedi

Kendi kendisiyle konuşur gibi

Sonra şu filozofça sözlerle süslendi iyilik dolu sesi:

"Akıl ve mantık vurulmuşsa eğer çarmıhına cehaletin

Kudretlilerin kimseye hayat hakkı tanımadıkları vahşi bir ormana dönüşür dünya

Kördür cahil adamın aklı

İşitmez kulakları

Görmez gözleri

Umursamaz bilge adamların işaret ettiği yolu

Koyunlar nasıl koşarsa kaval sesine

Cahil insanlar da öyle koşar savaş zenginlerinin beslendikleri kan cehennemine

Bilmezler ki savaşmazsa fakirler

Kalmayacak yeryüzünde bunca can alan

Ocak söndüren kanlı savaşlar

Çünkü katiyen savaşmazlar savaş kararları verip kanla semirenler.”

Yaşlı adam Zürbe’nin kalbinin sesini döküyordu sanki söze

Dalgın dalgın devam etti Karapét kederli bir sesle:

“Ama ne cehalet, ne de başka bir şey mazur gösterebilir savaş denen köpek dalaşını

Kara cahil de olsa bir insan

Öğrenmeli kendi felaketinin önüne geçmek için aklını kullanmanın yolunu

İnsanlık girmedikçe aklın ve mantığın gösterdiği ışıklı yola

Bu vahşi kavgalar asırlarca sürüp gidecek kıtadan kıtaya

Ah ne yazık

İnsanlar savaşmayacağız demedikçe, asırlar boyu sürüp gidecek bu savaşlar

Zorbaların hüküm sürdüğü bir kan cehennemi olacak bu güzel dünya.”                                                         

96859

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Son Haberler

Mahmut Alınak

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar