Perşembe Nisan 25, 2024

Adalet yürüyüşü

MİT tırları davasında CHP milletvekili Enis Berberoğlu’na 25 yıl ceza verilerek tutuklanması karşısında CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu ''adalet'' talebi ile Ankara’dan İstanbul a bir yürüyüş başlattı. Bugün yürüyüşün 5. günü.

 

      HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılınca ve tutuklanırken, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ''anayasaya aykırı olmasına rağmen oy vereceğiz'' diyen CHP bugün tutuklanmalarla ilgili sıra kendilerine gelince feryadı figan etmeye başladılar.

 

      Kılıçdaroğlu ''adalet herkese lazımdır. Adalet için bedel ödenmesi gerekirse bu bedeli ödemeye hazırım'' diyor. Kılıçdaroğlu’nun unuttuğu bir şeyler var bu ülkede. Bu ülkede adalet için bedel ödeyenler var, hem de çok. İşçiler, emekçiler, devrimciler, Kürtler yıllardır adalet için bedel ödüyorlar. Sokaklarda kurşunlanıyorlar, işkencelerde katlediliyorlar... İdam sehpalarında korkusuzca sloganlarını haykırarak tekmeyi vuruyorlar.

 

      TC kurulduğundan bu yana komünistler, emekçiler, Kürtler, kadınlar bedel ödüyorlar... Adalet için, özgürlük için, insanca yaşamak için... Hem de TC’nin ilk kuruluş yıllarında Türk hakim sınıflarının temsilcisi CHP iktidarına 50’li yıllardan sonra da bugünkü AKP’nin önceli olanlara, bugün de AKP’nin ve onun başı olan RTE’ye karşı adalet, özgürlüğü, eşitliği savunup bedel ödemeye devam ediyorlar.

 

      TC’nin adaleti geçmişte kışla, bugün de cami kökenlidir.

 

      Türk hâkim sınıflarının iki kanadı/temsilcisi devletin bekası söz konusu olduğunda bir araya gelmeyi çok iyi bilirler. Kürt ulusal sorununda, işçi sınıfının eylem, grev, fabrika işgallerinde hemen kenetleniverirler.

 

      Vatan, millet, Sakarya edebiyatı hemen başlar...

 

      Vatanın bölünmez bütünlüğü söylemleriyle... TV ekranlarında birlikte görünmeye, birlik, beraberlik türküleri söylemeye bayılırlar. En son hepsi birlikte Yenikapı'da birlik nutukları atmışlardı.

 

      Parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılmasında rol kapan CHP’liler, HDP eşbaşkanları F. Yüksekdağ ve S. Demirtaş ve HDP’li vekillerin hapishanelere doldurulmasında sessiz kaldılar. Sıranın kendilerine gelmesiyle ''adalet'' akıllarına geldi. Yürümeye başladılar...

 

      Cumartesi Anneleri yıllardır adalet arıyorlar...

 

      İtilip, kakılmaya, gözaltına alınmaya, işkencelere rağmen hiç ara vermeden yıllardır ''adalet'' arıyorlar. Çocuklarının, eşlerinin, babalarının akıbetini öğrenmek ve kemiklerini alarak bir mezara kavuşturmak için... Esasta da bu kayıpların, katliamların sorumlularının açığa çıkarılarak yargılanması için Galatasaray da her cumartesi bir araya geliyorlar.

 

       CHP’nin başındaki Kılıçdaroğlu’na sormak gerekiyor. Bugüne kadar yıllardır adalet arayan Cumartesi Annelerinin yanına uğramak aklınıza geldi mi?

 

      28 Aralık 2011’de Roboski’de kuyruğunda TC bayrağı olan F16’lar tarafından katledilen 34 Kürt genci için adalet arandığında bırakalım yürüyüşü CHP’liler ortalıkta yoktu.

 

      Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak... tank ateşleriyle yerle bir edilirken...

 

      Van’da Ekin Wan adlı kadın gerilla öldürüldükten sonra çırılçıplak soyulup teşhir edilirken...

 

      Hacı Lokman Birlik in cenazesi zırhlı araca bağlanıp çekilirken...

 

      Sur’da, Cizre’de onlarca insan bodrumlarda diri diri yakılırken...

 

      KHK’larla işinden atılan Nuriye Gülmen, Semih Özakça ''işimi geri istiyorum'' diye direnirken tutuklanıp açlık grevinin 100. gününü tamamlarken, ölüme her an adım adım yaklaşırken...

 

      Adaletsizliğin ucu CHP’li vekillere dokununca ''adalet''Kılıçdaroğlu’nun aklına geldi. CHP’nin bu noktaya gelmesinin temel etkeni hiç kuşkusuz adaletsizliğin kendilerine dokunmasıdır.

 

      CHP’nin devleti kuran, devleti yıllarca yöneten bir parti olarak şimdi sokaktan medet umar duruma gelmesi, sokağın gücüne inanmaya başlaması önemlidir.

 

      Ama gerçekler bu mudur? diye bir soru takılıyor insanın aklına!

 

Yoksa

Türk hâkim sınıflarının iktidardaki temsilcilerinin AKP ve RTE’nin yaptıklarıyla, uygulamalarıyla artık sınırları aştığı ve emperyalist efendileri tarafından çöpe atılmasının zamanının geldiği mi? CHP’lilerin kulaklarına fısıldandı...

 

       Son günlerde Katar’a yönelik startı verilen ayardan sonra sıradaki hedefin Türkiye yönetimi, AKP ve RTE  olacağı ve emperyalist efendiler tarafından gözden çıkarıldığı bilgileri mi paylaşılmaya başladı!!!

 

       CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının hemen ardından CHP Başkan Yardımcısı Engin Altay’ın yaptığı ''Cumhurbaşkanı RTE savaş suçlusu olarak yargılanacak'' diye beyanat vermesi öyle kolay söylenecek , dillendirilecek bir şey olmasa gerek!!!

 

        Son olarak:

 

        Bugüne değin demokrasi ve özgürlükler konusunda iyi bir sınav vermemiş olan CHP’nin bugün tek adam diktatörlüğüne karşı adalet pankartlarıyla sokağa çıkması demokrasi güçleri açısından iyi olanaklar yaratabilir. Olumlu sonuçlar ortaya çıkabilir...

43574

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY

 

Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...

Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

“KORKU KITASI” AVRUPA'DA IRKÇILIĞIN FELSEFESI

 

Sayfalar