Perşembe Nisan 18, 2024

Adalet yürüyüşü

MİT tırları davasında CHP milletvekili Enis Berberoğlu’na 25 yıl ceza verilerek tutuklanması karşısında CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu ''adalet'' talebi ile Ankara’dan İstanbul a bir yürüyüş başlattı. Bugün yürüyüşün 5. günü.

 

      HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılınca ve tutuklanırken, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ''anayasaya aykırı olmasına rağmen oy vereceğiz'' diyen CHP bugün tutuklanmalarla ilgili sıra kendilerine gelince feryadı figan etmeye başladılar.

 

      Kılıçdaroğlu ''adalet herkese lazımdır. Adalet için bedel ödenmesi gerekirse bu bedeli ödemeye hazırım'' diyor. Kılıçdaroğlu’nun unuttuğu bir şeyler var bu ülkede. Bu ülkede adalet için bedel ödeyenler var, hem de çok. İşçiler, emekçiler, devrimciler, Kürtler yıllardır adalet için bedel ödüyorlar. Sokaklarda kurşunlanıyorlar, işkencelerde katlediliyorlar... İdam sehpalarında korkusuzca sloganlarını haykırarak tekmeyi vuruyorlar.

 

      TC kurulduğundan bu yana komünistler, emekçiler, Kürtler, kadınlar bedel ödüyorlar... Adalet için, özgürlük için, insanca yaşamak için... Hem de TC’nin ilk kuruluş yıllarında Türk hakim sınıflarının temsilcisi CHP iktidarına 50’li yıllardan sonra da bugünkü AKP’nin önceli olanlara, bugün de AKP’nin ve onun başı olan RTE’ye karşı adalet, özgürlüğü, eşitliği savunup bedel ödemeye devam ediyorlar.

 

      TC’nin adaleti geçmişte kışla, bugün de cami kökenlidir.

 

      Türk hâkim sınıflarının iki kanadı/temsilcisi devletin bekası söz konusu olduğunda bir araya gelmeyi çok iyi bilirler. Kürt ulusal sorununda, işçi sınıfının eylem, grev, fabrika işgallerinde hemen kenetleniverirler.

 

      Vatan, millet, Sakarya edebiyatı hemen başlar...

 

      Vatanın bölünmez bütünlüğü söylemleriyle... TV ekranlarında birlikte görünmeye, birlik, beraberlik türküleri söylemeye bayılırlar. En son hepsi birlikte Yenikapı'da birlik nutukları atmışlardı.

 

      Parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılmasında rol kapan CHP’liler, HDP eşbaşkanları F. Yüksekdağ ve S. Demirtaş ve HDP’li vekillerin hapishanelere doldurulmasında sessiz kaldılar. Sıranın kendilerine gelmesiyle ''adalet'' akıllarına geldi. Yürümeye başladılar...

 

      Cumartesi Anneleri yıllardır adalet arıyorlar...

 

      İtilip, kakılmaya, gözaltına alınmaya, işkencelere rağmen hiç ara vermeden yıllardır ''adalet'' arıyorlar. Çocuklarının, eşlerinin, babalarının akıbetini öğrenmek ve kemiklerini alarak bir mezara kavuşturmak için... Esasta da bu kayıpların, katliamların sorumlularının açığa çıkarılarak yargılanması için Galatasaray da her cumartesi bir araya geliyorlar.

 

       CHP’nin başındaki Kılıçdaroğlu’na sormak gerekiyor. Bugüne kadar yıllardır adalet arayan Cumartesi Annelerinin yanına uğramak aklınıza geldi mi?

 

      28 Aralık 2011’de Roboski’de kuyruğunda TC bayrağı olan F16’lar tarafından katledilen 34 Kürt genci için adalet arandığında bırakalım yürüyüşü CHP’liler ortalıkta yoktu.

 

      Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak... tank ateşleriyle yerle bir edilirken...

 

      Van’da Ekin Wan adlı kadın gerilla öldürüldükten sonra çırılçıplak soyulup teşhir edilirken...

 

      Hacı Lokman Birlik in cenazesi zırhlı araca bağlanıp çekilirken...

 

      Sur’da, Cizre’de onlarca insan bodrumlarda diri diri yakılırken...

 

      KHK’larla işinden atılan Nuriye Gülmen, Semih Özakça ''işimi geri istiyorum'' diye direnirken tutuklanıp açlık grevinin 100. gününü tamamlarken, ölüme her an adım adım yaklaşırken...

 

      Adaletsizliğin ucu CHP’li vekillere dokununca ''adalet''Kılıçdaroğlu’nun aklına geldi. CHP’nin bu noktaya gelmesinin temel etkeni hiç kuşkusuz adaletsizliğin kendilerine dokunmasıdır.

 

      CHP’nin devleti kuran, devleti yıllarca yöneten bir parti olarak şimdi sokaktan medet umar duruma gelmesi, sokağın gücüne inanmaya başlaması önemlidir.

 

      Ama gerçekler bu mudur? diye bir soru takılıyor insanın aklına!

 

Yoksa

Türk hâkim sınıflarının iktidardaki temsilcilerinin AKP ve RTE’nin yaptıklarıyla, uygulamalarıyla artık sınırları aştığı ve emperyalist efendileri tarafından çöpe atılmasının zamanının geldiği mi? CHP’lilerin kulaklarına fısıldandı...

 

       Son günlerde Katar’a yönelik startı verilen ayardan sonra sıradaki hedefin Türkiye yönetimi, AKP ve RTE  olacağı ve emperyalist efendiler tarafından gözden çıkarıldığı bilgileri mi paylaşılmaya başladı!!!

 

       CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının hemen ardından CHP Başkan Yardımcısı Engin Altay’ın yaptığı ''Cumhurbaşkanı RTE savaş suçlusu olarak yargılanacak'' diye beyanat vermesi öyle kolay söylenecek , dillendirilecek bir şey olmasa gerek!!!

 

        Son olarak:

 

        Bugüne değin demokrasi ve özgürlükler konusunda iyi bir sınav vermemiş olan CHP’nin bugün tek adam diktatörlüğüne karşı adalet pankartlarıyla sokağa çıkması demokrasi güçleri açısından iyi olanaklar yaratabilir. Olumlu sonuçlar ortaya çıkabilir...

43567

Çetin Çetin

Çetin Çetin sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Çetin Çetin

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

Sayfalar