Perşembe Mart 28, 2024

Adıyaman'dan Paris'e ,Bir Özgürlük Savaşçısı,Misak Manuşyan

1 Eylül 1906'da Adıyaman'da yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailenin en küçüğü olan Misak Manuşyan dört kardeşlerdi.1915 Ermeni Soykırımı yıllarında ilkin babasını,daha sonra annesini kaybetti.Öksüz ve yetim kalınca komşularından bir Kürt ailesi Misak Manuşyan'a sahip çıktı.Büyük Felaket yıllarında çocuk olan Manuşyan sağ olarak kurtuldu.Tehcir ve katliamlardan sağ kalan,kimsesiz çocukları Ermeni kilisesi toplarken,Manuşyan'a da ulaştı.Kilise Manuşyan'a sahip çıktı.Kilise Manuşyan ile ağabeyini alıp Suriye'de Cunye'ye götürüp yetimhaneye yerleştirdi.Fransa'ya gelinceye kadar 20 yıl boyunca ağabeyi ile burada kaldı.

1917 Ekim Devrimi'nin yankıları tüm Rusya'da kendini gösterdi.12 Aralık 1920 yılında Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edildi.İlk devlet başkanlığına Aleksandr Miasnikyan atandı.Batı Ermenistan'da  ise 1,5 milyon Ermeni'nin ölümü ile sonuçlanan tarihin ilk soykırımı ile bir ulus yokedildi.Devrimden yeni çıkmış,ekonomik olarak çok zor bir dönem geçiren Ermenistan ,Diaspora Ermeni'lerine çağrıda bulunarak, Yardım talebinde bulundu.

Yunanistan,Bulgaristan,Fransa,İngiltere,İran,Almanya,Amerika'ya ...savrulan Ermeni'ler bu çağrıya uyarak örgütlenmeler oluşturuldu.Fransa'da Yardım Komitesi bu görevi üstlendi.Misak Manuşyan Ermenistan için oluşturulan Yardım Komitesi'nde çok sevdiği,sevgilisi,eşi,hayat arkadaşı,yoldaşı ve her şeyi olan Meline ile tanıştı.Evlendiler.Meline'nin de hayatı tıpkı Manuşyan gibidir. O da öksüz kalmış,yetimhanede kalmış,yetimhanede büyümüş tek varlığı ablası ile kalmıştı.Babasını küçük yaşta kaybettiği için Adapazarı'na yerleşti.Burada bir Amerikan okuluna kaydoldu.Aslında burası yetimhanedir.18 yaşına kadar burada kaldı.Sonra İzmir'e taşındılar.Katliam,baskı ve Tehcir yıllarında , korkudan İzmir'i terk etmek zorunda kaldılar.İzmir'de çoğunluğu oluşturan Ermeni ve Rum azınlıkları, her zaman bir tehlike olarak gören Kuvay-i Milliye birlikleri kaos,panik ve yıldırma politikaları ile göç ettirme niyetindeydiler.Meline'nin okuduğu okulun nöbetçisi bu arada öldürüldü.İzmir ateşe verildi.Ermeni'ler ve Rum'lar göç etmek zorunda kaldılar.Meline ve ablası Yunanistan'a kaçarak canlarını zor kurtardılar.

Manuşyan ile Meline artık bir davanın yol arkadaşıydı.Birlikte Yardım Komitesi'nde çalışırken okuyan,siyasal sorunlara kafa yoran devrimciler oldular.Ermeni Diaspora çevresinde Kültür, Sanat ve Edebiyat alanında dergiler çıkardılar.Başarılı da oldular.Fakat maddi sorunlar yüzünden bu işi bırakmak zorunda kaldılar.Misak Manuşyan Almanya'da  iktidara gelen Hitler faşizminin tehlikeli bir biçimde,dünyayı çatışmalı,savaş ortamına sürüklediğini gördü.Korkunç şeylerin olacağını fark etti.Faşizme karşı savaşmak gerektiğini,bunun için hazırlıklı olunmasını söyledi.Fransız Komünist Partisi'ne giderek 1934 yılında üye oldu.Artık faşizm İtalya,İspanya'da iktidara gelmiş başta komünistlere ,toplumun her kesimini baskı altına almıştı.Fransa'da aktif olarak gösteri,yürüyüş ve siyasi faaliyetlere katılan Manuşyan herkes tarafından sevilen birisi haline geldi.Dikkatleri üzerine topladı.İspanya'da faşizme karşı verilen mücadelede,Cumhuriyetçilere yardım için oluşturulan tugaylara yazıldı.Savaşa katılmak istedi.Fakat FKP bünyesinde kadro boşluğu,yetersiz adam oldu ğu için müsade edilmedi.Fransa'da kaldı.

Göçmenlerin en çok kaldığı ülkelerin başında Fransa gelir.Her ulustan insanlara rastlamak mümkündür.Faşizm'den kaçan insanların sığındıkları Fransa'da Nazi'lere ve İşbirlikçilerine karşı mücadelede herkes birleşti.Çek,Macar,İspanyol,İtalyan,Roman...enternasyonal ruh ve azimle faşizme karşı mücadele komiteleri kuruldu.Bu ara Manuşyan yakalandı.Paris'te bulunan Sante cezaevine konuldu.İçeride bir an olsun durmadı.Kin ve mücadele isteğiyle dolu olan Manuşyan cezaevi müdürü ile konuşur. Faşizme karşı savaşmak istediğini söyler.Cezaevi idaresi bu talebi kabul eder. Manuşyan serbest kalır.

Daladier hükümeti Nazi'lere boyun eğmiş,koşulsuz her istediklerini yerine getiriyordu.Gestapo'ya binlerce komünist ve direnişçilerin listesini vermişti.Her an tutuklanabilirlerdi.20-25 yaş ları arasındaki herkes zorunlu olarak Alman fabrikalarında Nazi'ler için çalışmaya götürülüyordu. Çalışmalardan kaçanların tek sığınağı direnişçilerin saflarıydı.Manuşyan Marsilya'dan kaçarak direnişe katılmak için Paris'e geldi.İkinci sefer yine tutuklandı.Her zaman Manuşyan'ın arkasında olan Meline onu yanlız bırakmadı.Ziyaretine gitti.Bir keresinde ziyarette askerlerden açılan kurşunlarla yüzyüze kaldı.Tesadüf eseri kurtuldu.Gestaponun elinde tutsak edildi.Ama hakkında ayrıntılı bilgi olmadığı ,ispatlanamadığı için serbest kaldı.

              PARİS'TE     FAŞİZME   KARŞI   SAVAŞ

 Paris'te direniş guruplarını örgütleyen Manuşyan ilk eylemini bizzat kendisi gerçekleştirdi. Bir SS  kışlasını hedef  aldı.Her sabah iştima yapan,marşlar söyleyen,buradan görev yerlerine dağılan askerleri tespit eder.Soğukkanlı ve cesareti ile askerlerin arasına el bombasını atmasıyla onlarca askeri öldürdü ,birçoğunu da  yaraladı.Hiç bir kayıp ve zaaiyat vermeden bölgeden izini kaybetti.Bu eylem Paris'te büyük yankı uyandırdı.Nazi'ler daha da saldırganlaştı.FKP bu eylemden sonra Manuşyan'ı Paris bölgesi askeri sorumluluğuna getirdi.Manuşyan yeni bir eylem hazırlığı içerisine girdi.En büyük sansasyonel olanı Paris SS Nazi Komutanı'nın cezalandırma eylemidir.Halk tarafından teşhir olmuş,herkesin kin beslediği,her infazda imzası olan Van Schaumber’dir.Bu eylem de Manuşyan gurubuna verilir.Bombalama ve silahla taradıktan sonra cani hak ettiği cezaya çarptırıldı.Yine Julius Ritter 600 bin işçinin çalışması için Almanya'ya gönderilmesini örgütleyen,halk gözünde katil çetesinin başı,Manuşyan gurubu tarafından Halk adına ölüme mahkum edildi.Berlin'de yankı bulan eylemler Adolf Hitler'i çok üzer.Almanya'da bir günlük yas ilan edilir.

Yoldaşı Meline geçmişte çok iyi daktilo kullanabilen,matbaa makinesi işletebilen gazete ve dergide çalışmış,yetenekli bilgi birikimine sahip usta bir Partizan'dır.FKP bildirileri ile eylemlerin propagandasını basıp çoğaltan,koyu baskı koşullarında Manuşyan'a destek olmuştur.Sayısız sabotaj,cezalandırma eylemlerinden sonra Manuşyan yakalandığında 50 suikast,150 öldürme,600 yaralama eyleminden sorumlu tutulur.

Gestapo'nun yoğun saldırıları,operasyonlarından Partizan'lar da etkilenir.Binlerce yakalan malar olur.Bunlardan çoğu hemen infaz edilir.Gestapo daha ileri gelenlerini yakalamak için bazılarını salıverir.Korkunç takipler,uykusuz geceler atlatırlar.Ama siyasi komiserin ihanetine uğrar.1943 yılında yakalanır.Tek değildir,beraberinde 22 kişi artık Gestapo'nun elinde tutsaktır.

Bu sefer meşhur Fresnes cezaevine hapsedilir.Üç ay boyunca burada kalır.İşkencelerden geçerler.Kendilerine kucak açmış olan Fransa'ya karşı görevlerini yerine getirdiklerini söylerler.Eylemleri niçin yaptıklarını anlatırlar.Savunurlar..Pişman olmadıklarını her koşulda haykırırlar.İnsan olma görevlerini yerine getirdiklerini ilan ederler.hepsi de işgalci faşistlere karşı savaşmalarının zorunlu aynı zamanda kutsal bir görev olduğunu  söylerler.Direnişçiler mahkeme salonuna getirildikleri vakit salondan küfürler edilir.'' haydut '', '' katil '' diye karşılanır.Manuşyan'ın sakin olgun davranışları,mahkeme heyeti tarafından takdirle karşılanır.Zeki ,iyi eğitimli denilerek kişiliği övülür,saygı duyulur.Mahkemenin atadığı avukatı reddeder.Savunmasını kendisi üstlenir.Manuşyan savunmasının bir bölümünde şöyle der :  ''Almanlara söyleyecek hiç bir şeyim yok,ben size karşı koyup savaşarak görevimi yap tım.Yaptığım hiç bir şeyden pişman değilim.Şimdi rolünü oynama sırası sizde.Elinizdeyim.Fransızlara dönerek,fakat size gelince sizler Fransız'sınız,biz Fransa için bu ülkenin kurtuluşu için savaştık.Sizse vicdanınızı ve ruhunuzu düşmana sattınız.Siz Fransız uyruğunu miras aldınız,bizse bu uyruğu hak ettik.''

             TEHCİR' DEN KURTULDU,NAZİ KURSUNLARINDAN KURTULAMADI ;

 Mahkeme yargılama sonucu 23 'leri ölüme mahkum etti.Son defa pişman olup olmadıklarını öğrenmek ister.Hepsi Manuşyan'a bakarak hep bir ağızdan HAYIR derler.Aradan bir gün dahi geçmeden aynı gün  23'ler Valerien Tepesine götürülerek kurşuna dizilirler.İçlerinde sadece Olga Bancıc ( Rumen ) kadın direnişçi,Fransız yasalarına göre kadının kurşuna dizilmesi olmadığı için Almanya'ya gönderilir.Orada giyotine vurularak öldürüldü.Manuşyan kurşuna dizilmeden önce aceleden eşine bir mektup yazar.Hüzünlü ve o kadar anlamlı mektup  sonradan Meline'nin eline ulaşır.

 '' Canım Meline'm,sevgili küçük yetimim ,21 Şubat 1944 Fresnes satırlarıyla başlayan mektubunda son defa seslenir ;

 Bir kaç saat içerisinde artık bu dünyaya ait olmayacağım.Bugün öğleden sonra saat 3'de idam edileceğiz.Birazdan 23 yoldaşımla birlikte vicdanı rahat bir insanın dinginliği ve cesareti ile öleceğim,

Bizden sonra yaşayacaklara ve yarının özgürlüğünün,barışın güzelliğini tadacaklara ne mutlu.Ölüme bunca yaklaşmışken ne Alman halkına ne de başka bir kimseye  kin duymadığımı ilan ediyorum,herkes layık olduğu cezayı ve mükafatı bulacak,

Bir çocuğumuz olsun çok isterdim.Senin de hep istediğin gibi,onun için senden ricam sa vaştan sonra muhakkak evlen.Bana kötülük eden veya kötülük etmek istemiş olan herkesi affediyorum.Bağışlamadığım tek kişi kendi postunu kurtarmak için bize ihanet edenle bizleri satanlar hariç.

Seni ve senin yanısıra kız kardeşini uzak yakın tüm dostları sımsıkı kucaklıyorum.Hepinizi kalbimin bir köşesine yerleştiriyorum.Elveda,dostun,yoldaşın ve kocan.Misak Manuşyan '' diye sonlanır.

Misak Manuşyan 21 Şubat 1944'de 23 arkadaşıyla kurşuna dizildi.Hayatlarını Fransa'nın Özgürlüğü ve Faşizme karşı mücadelede İnsanlığa armağan edip ölümsüzleştiler.

            Thomas Elek  ( Macar )                                 Roger Rouxel ( Fransız )

            Wolf Wajsbrot ( Polonya )                             Rino Della Negra ( İtalyan )

           Maurıce Fıngerwajg ( Polonya )                    Leon Goldberg ( Polonya )

           Robert Witchitz ( Fransız )                           Georges Cloarec ( Fransız )

           Marcel Raymon ( Polonya )                          Spartaco Fontano ( İtalyan )

           Cesare Luccarini ( İtalyan )                           Jonas Goduldig ( Polonya )

           Calastıno Alfonso ( İspanyol )                       Willy Szapiro ( Polonya )

           Olga Bancic ( Romen )                                  Amedo Usseglıo ( İtalyan )

           Szlana Gızywacz ( Polonya )                         Stanıslav Kubackı ( Polonya )

           Joseph Bpczov ( Romen )                              EmerıcGlasz ( Macar )

           Antoıne Salvadorı ( İtalyan )                          Arpen Tavityan ( Ermeni )

           Yine tutuklandıktan sonra değişik şekilde öldürülen Ermeni Direnişçilerin adları ;

           Vahrıc Vacaraganyan  1942'de öldürüldü,

           Luzia Aslanyan ( Lass ) Krematoryum'da yakılarak öldürüldü,

           Arpiar Aslanyan  Toplama kampına götürülerek öldürüldü,

           Avedis Tulumcuyan    Toplama kampına götürülerek öldürüldü,

           Hayg Tıbıryan  Kurtuluş'tan birkaç saat önce işkence edilerek öldürüldü.

Şu anda Misak Manuşyan Paris'te Ivry Mezarlığında yatmaktadır.Ermeni'lerin yoğun olarak yaşadığı semtlere,bulvarlara Manuşyan'ın ismi verildi.Savaştan sonra 23 'ler için İvry'de Anıtları dikildi.Meline yaşamına Ermenistanda devam etti.Ermenice öğretmenliği yaptı.Sonradan tekrar Fransa'ya döndü.Fransa Devlet Başkanı Françoise Mitterand tarafından,Fransa'nın en büyük nişanı olan Legion  d'Honneur ile onurlandırıldı.Manuşyan , ''evlen'' demesine rağmen evlenmedi.1989 yılında hayata gözlerini yumdu.Misak Manuşyan'ın yanına defnedildi.

Ölümünün 70. yılında Misak Manuşyan ve 23'leri Faşizme karşı savaşta toprağa düşen tüm Direnişçileri saygıyla anıyoruz.

                21 Şubat  2014

91243

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Agop Ekmekciyan

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar