Salı Nisan 23, 2024

Aliboğazı şehitleri mücadelemize rehber olsun!

Öncü müfreze tarihinde verdiği mücadele sonucu yüzlerce şehit vermiştir. Saflarında yer aldıkları kollektif yapının direnme ilkesiyle hareket eden yoldaşlar, egemen devletin saldırıları karşısında boyun eğmeme ve saldırıyı püskürtme geleneğiyle hareket etmişlerdir. Bunun sonucu boyun eğmeyen yoldaşlar yeri geldi mi devrim şehitleri de vermişlerdir.

Bu ruh haliyle donanmış öncü müfreze, 24-28 Kasım 2016 tarihinde Dersim'in Hozat ve Çemişgezek ilçeleri arasında bulunan Aliboğazı vadisinde TC ordusunun saldırısı karşısında da direniş gösterirler. Bu saldırı sonucu 12 yoldaş şehit düşmüştür. Kendilerinden sayı, askeri ve teknolojik bakımdan katbekat üstün olan resmi güçlerin bu saldırısı karşısında görkemli bir direniş gösterirler. Yoldaşlar girdikleri çatışmada güçlerini, kendilerini donattıkları sınıf bilinçli proletaryanın MLM ideolojisinden alırlar. Bu ideolojik hatla kendilerini donatan yoldaşlar, devlet güçlerinin havadan ve karadan yaptığı katmerli saldırısı karşısında boyun eğmemişlerdir. Ve gösterdikleri direnişle devrim şehitleri mertebesine ulaşmışlardır.

Eşit olmayan şartlarda yapılan çatışmada -devlet tarafından gizlense de- devletin paramiliter güçlerine kayıplar de verdirmişlerdir.

Kendilerinden önce şehit düşen yoldaşlarından devraldıkları öncü müfrezeyi kendi ardıllarına emanet etmişlerdir!...

Ve onurla taşıdıkları kendilerinden önce şehit düşen yoldaşlarının devrettiği kızıl bayrağı kendilerini takip eden yoldaşlarına devretmişlerdir!...

Yoldaşlar bu inançla saflarında yer aldıkları kollektifin devrim şehitleri kervanına katılırlar...

Tüm bunlara karşın saflarında yer aldıkları öncü müfreze devrim hedefine ulaşana dek yolunda ısrar edecektir!..

Öncü Müfreze Yoluna Devam Edecek...

Yoldaşların saflarında yer aldıkları ve şehit düştükleri kolektif yapı sınıf mücadelesinin öncü müfrezesidir. Her toplumda olduğu gibi yoldaşların da şehit düştükleri toplumun çelişkilerine müdahale edecek olan öznel bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Yoldaşlar bu bilinçle, bu mücadeleye önderlik eden yapı saflarında yer almışlardır. Her türlü sömürüye, baskıya, zulme karşı bu minvalde kendilerini donatmış ve tereddütsüz o doğrultuda hareket etmişlerdir.

Öncü müfrezenin asli görevi sınıf mücadelesinde boşluk oluşturan önderlik rolünü oluşturmaktır. Sınıf çelişkilerine ve her türlü baskıya karşı bilinçli mücadele verilmelidir. Bu da o doğrultuda örgütlenmenin oluşturulmasıyla mümkündür. Bilinçli mücadele ancak o zaman verilir. Böyle bir örgütlenmeyle ancak emekçi kitlelerin örgütlenmesini sağlayan öznel koşullar oluşturulur. Bunun için kitleleri örgütleyecek örgütsel yapının oluşturulması ve kitlelerle örgütsel bağın kurulması hedeflenmelidir. Subjektif boşluğa yapılan müdahale ile önderlik boşluğu giderilir. Ve işçi sınıfı ve diğer emekçi sınıfların ancak o zaman devrim perspektifi ile örgütlenmesine ve sınıf mücadelesine sevk edilmesi sağlanabilir.

Devrim perspektifi olmayan bir hareket önderlik rolünü oynayamaz. Dolayısıyla sınıf bilinçli proletaryanın öznel gücü olan öncü müfreze, nesnel yapıya ancak o zaman müdahale edebilir. Köhnemiş eski sistemin yerine yenisini o zaman geçirebilir. Ancak devrime kumanda edecek öncü müfrezenin devrim perspektifine sahip olması gerekir. Bu da yapının devrimci teoriyle donanmasını zorunlu kılar. Devrim programına sahip olması gerekir. Ancak o zaman mücadeleye önderlik edilebilir.

Aksi halde devrime önderlik edilemez. Mücadele düzen sınırları dışına çıkamaz. Devrime önderlik rolü yerine getirilemez. Bu durum mücadeleye önderlik edecek kolektifi zorunlu kılmaktadır.

Önderliğin olmadığı koşullarda kitle hareketleri düzen içinde kalan hareketlerdir. Haklı ve meşru taleplerle oluşan bu kitle hareketleri önderlikten yoksun olduklarında iktidarı ve düzeni hedef alamazlar. Dolayısıyla mevcut sistemin sınırları içinde kalır. Çünkü önderlikten yoksundur. Önderlikten yoksun bu hareketler kitlelerin kendiliğinden hareketlerdir. Dolayısıyla kendiliğinden hareketlerin önderliğe ihtiyacı vardır. O zaman hareket bilinçli, programla ve devrim perspektifiyle hareket eden yapıya dönüşür. Öncü müfreze bu ihtiyacın ürünüdür.

Çeşitli milliyetlerden Türkiye proletaryasının öncü müfrezesi bu ihtiyacın ürünüdür. Bunun sonucu oluşmuş ve bu doğrultuda mücadelede yerini almıştır. Onun saflarında yer alanlar da bunun bilincindedir. Nitekim tüm parti şehitleri gibi, Aliboğazı şehitleri de bu bilinçle o saflarda yer almışlardır. Böylesi bir inançla donanmış yoldaşlar sonuçta şehit düşmüşlerdir. Saflarında yer aldıkları kavganın devam edeceğinden emindiler. Nitekim öncü müfreze hedefine ulaşıncaya dek yoluna devam edecektir...

Yoldaşlar Devrim Perspektifiyle Şehit Düştüler...

Aliboğazı şehitleri İbrahim Kaypakkaya'nın temellerini attığı saflarda yer aldılar. Yoldaşlar o yapının ideolojik ve politik hattıyla kendilerini donatırlar. Ve O minvalde yerlerini alırlar.

Yoldaşlar devraldıkları safları şehit düşerek yoldaşlarına emanet ettiler. Gösterdikleri direnişle bozkırın ateşini canlı tuttular. Saldırı karşısında secde etmediler. Gösterdikleri direnişle şehitler kervanında yerlerini aldılar. Parti şehitleri mertebesine ulaştılar.

İçinde bulunduğumuz mevcut durum devrimci durumun koşullarını daha olgunlaştırıyor. Ülkeyi yönetmekte giderek zorlanıyorlar. Bunun sonucu geçen yılın 15-20 Temmuz tarihinde yapılan darbeyle, başta Kürtler olmak üzere, tüm ezilen katmanları hedef alan baskılarını, saldırılarını, katliamlarını üst boyutlara tırmandırmışlardır. Buna rağmen kitlelerin tepkisini dindiremeyen AKP-Ordu daha saldırganlaşmıştır. Nitekim Kürt ulusal hareketi başta olmak üzere, diğer devrimci ve demokrat hareketler ile yer yer kendiliğinden kitle hareketleri daha sık görülmeye başlanmıştır. Öyleki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yapılan hile gerçekte ülkeyi yönetmekte ne kadar zorlandıklarının göstergesidir. Siyasi ve ekonomik kriz giderek derinleşmektedir. Her ne kadar mücadelede devrimci önderlik yeterince sağlanamasa da, mevcut durum devrimci durumun koşullarının daha olgunlaştığı yeni bir dönemece girildiğini gösteriyor. Bu süreç kitlelerle ilişki kurmanın koşullarını daha olgunlaştırmıştır. Tüm devrimci-demokrat güçler girilen bu süreci iyi değerlendirmeli ve kitlelerle daha sıkı ilişki kurarak mücadele içinde daha aktif yer almalıdırlar. Kısacası mevcut durum iyi görülmeli ve bu minvalde gereken adımlar atılmalıdır.

Burada devrimci güçlerin nesnel sürece uygun eylem birlikleri oluşturmaları zorunludur. Böylece amaç ezilenlerden oluşan potansiyel gücü sıcak mücadeleye seferber olan güce dönüştürmektir. Günümüz konjonktürü ve içinde bulunduğumuz koşullar bunu emretmektedir.

Devlet saldırılarıyla bu mücadeleyi bastırmak isteyecektir. Hatta kaçınılmaz olarak bu mücadelede devrim şehitleri, tutsaklar ve nice bedeller ödenecektir. Bu bedeller ödenmeden haklı ve meşru mücadele amacına ulaşamaz.

Nitekim Aliboğazı'nda yoldaşlar tarihsel materyalizmin bu yasası sonucu şehit düşmüşlerdir. Ancak diğer bir yasa da devrim şehitlerinin emanet ettiği mevzilerin, yoldaşlarınca daha ileriye taşınmasıdır. Mücadelenin onların güzergahında daha üst boyutlara tırmandırılmasıdır. Bu gerçeklik tarihsel materyalizmin yasasıdır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

24-28 Kasım 2016'da şehit düşen Yetiş Yalnız, Serkan Lamba, Hasan Karakoç, Umut Polat, Samet Tosun, Alişer Bulut, Murat Mut, Ersin Erel, Doğuş Fırat, Esrin Güngör, Hatayi Balcı, Gamze Gülkaya yoldaşları bir kez daha selamlıyor, birkez daha saygıyla anıyoruz.

Onların mücadelesi yoldaşlarınca devam ettirilecektir...

Ta ki devrettikleri sancak egemenlerin surlarında yükseklerde göndere çekilene dek...

Anıları mücadelemize rehber olsun!..

44552

Hasan Can

Hasan Can sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Hasan Can

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

Sayfalar