Perşembe Nisan 18, 2024

“Aliboğazı’ndan Rojava’ya direnişimiz sürüyor!”

Halk ordusu savaşçıları kısa süreli aralıklarla iki farklı alanda farklı iki ayrı direniş mevzisi olan Aliboğazı ve Rojava topraklarında büyük bir kahramanlık örneği sergilediler. Birincisi Aliboğazı ikincisi ise DAİŞ çetelerine karşı direnip savaşarak, düşmana darbe vurup mevzilerini korudular.

Aliboğazı’nda yaratılan direniş kahramanlığı aradan uzun zaman geçmeden bu kez Rojava’da, “Gentari”de yaşatıldı. Bu iki direniş halk ordusunun savaş tarihine eklenen önemli ve anlamlı tecrübe notları niteliğindedir. Halk ordusu, yaratılan direniş mevzileri üzerinde yükselerek daha ileri ve gelişkin savaş adımları atmanın zemini ve dinamizmini hazırlıyor. Her bir direniş ve savaş pratiği, bir önceki yaratılan gelişim zemini üzerinde yükselerek ilerler. Gelecekte yaratılacak direnişlere güçlü itim sağlar.

Aliboğazı, hak ordusunun, özgürlük güçlerinin, gerillanın bir direniş ve yaşam mevzisidir. Buraya yönelik saldırıda halk ordusunun savaşçıları düşmanın her türlü teknik ve sayısal üstünlüğü karşısında şehitler pahasına muazzam bir direniş ortaya koyarak mevzilerini savunup korumuştur.

Aliboğazı direnişinin yarattığı kahramanlık, devrime-halka bağlılık geleneği bu kez “Enternasyonal Özgürlük Taburu’nun” bileşeni olan halk ordusu savaşçıları tarafından Rojava’da yaşatıldı. Halk ordusunun savaşçıları Aliboğazı direnişinin esintisini ve savaş pratiğini bu kez Rojava topraklarında yaşattı. DAİŞ çetelerinin kalabalık bir gücüne karşı savaşçılar enternasyonal özgürlük güçleriyle birlikte büyük bir direniş sergileyerek saatlerce süren çatışma sonucu en az on altı çete mensubunu savaş dışına iterek, büyük bir bölümünü de etkisiz kılarak inisiyatif ve morali elinde tutmayı başarmıştır. Rojava-Gentari mevzisi, enternasyonal özgürlük güçleriyle birlikte savaşılarak savunulmuştur.

Halk ordusu savaşçılarının Rojava-Gentari direnişinde sergiledikleri pratik Aliboğazı direnişinin yarattığı ve yaşattığı iddia ve cürettir. Gökyüzüne saldırı cesaretidir. Halka ve devrime olan bağlılık yeminidir. İdeallere ve devrimci görevlere sıkı sıkıya sarılma geleneğidir. Düşmanın fiziki ve teknik üstünlüğüne karşı devrimci iradenin ortaya konmasıdır. Sergilenen kararlılık bir “uzlaşmazlık” tezidir. Emperyalizmin ve faşizmin hegemonyasına teslim olmama-zulmüne boyun eğmeme-irade ve yönetimini kabullenmeme, varlığını reddetmedir. Düşmanın ideolojisine-felsefesine-politikasına-askeri varlığına ve iradesine karşı savaş açmadır. Düşmanın sömürü ve zulme dayalı dünyasına karşı koyuş bildirgesidir. Sayısal-teknik donanım olarak ne kadar sınırlı ve zayıf olursa olsun devrimci kararlılık ve irade ortaya konulduğunda, silahlı ve örgütlü direniş sergilendiğinde düşman ve zorluklar alt üst edilir.

Aliboğaz ve Rojava-Gentari direnişlerini sadece askeri bilim-strateji-taktik–emir komuta işleyişi-inisiyatif-esneklik-planlama-koordineli hareket etme boyutları temelinde ele alıp değerlendirmemek gerekir. Bundan daha önemli ve tayin edici olan her şeye olduğu gibi askeri harekete de yön veren ideolojik temeldir. İki zıt askeri gücün, çatışma ve savaşımına yön veren, birbirine zıt iki farklı ideolojinin gerçekliğidir. İki zıt sınıfın amacı, hedefi, iradesi, kararlılığı ve insanın savaşımıdır. Savaşı sadece askeri sahada birbirini alt etmek yok etmek isteyen iki askeri gücün savaşımı-çarpışması olarak algılamamak gerekir. Savaş aynı zamanda iki zıt ideolojinin, politikanın, amacın savaşımı ve bir birini alt etme mücadelesidir. Birbiri üzerinde üstünlük sağlama pratiğidir. Hangi sınıf, hangi ideoloji, hangi irade ve kararlık birbiri üzerinde üstünlük sağlayacaktır? Kim kazanacak? Kim alt edilip yok olacaktır?

Birlikte savaşma kararlılığı…

Aliboğazı-Rojava direnişinde kazanan proletarya ve ezilen mazlum halklardır. Rojava-Gentari’de kazanan enternasyonal devrimci dayanışmadır. Kazanan omuz omuza birlikte yoldaşça-kardeşçe savaşan farklı devrimci örgütlerin birleşik iradesi, gücü ve dayanışmasıdır. Ortaya koydukları savaş ve direniş kararlılığıdır. Rojava’da direnme savaşı aynı zamanda güçlü devrimci dayanışmayı, kardeşliği, yoldaşlığı ve enternasyonalizmin birlik ruhunu da yaratmaktadır. Onun zorunluluğunu, bilincini, olmazsa olmazlığını dokumaktadır. Aynı amaç ve hedef için silahlı mücadele ve direniş zemininde bir araya gelindiğinde yaratılmayacak, yapılamayacak, kazanılamayacak hiçbir şeyin olamayacağını göstermektedir. Enternasyonalizmin-direniş ve eylem birliğinin-birlikte ortak hareket etme, yürüme ve ilerlemenin devrimci örneklerini göstermektedir. Dayanışmanın pratiklerini sergilemektedir. Yaklaşık iki yıla yakın bir zamandır yaratılan ve yürüyen enternasyonal özgürlük taburu “birlik-mücadele-daha ileri birlik” ilkesiyle hareket etmektedir. Kürt-Arap-Türk-İspanyol-Yunan-Fransız-Kanadalı-Süryani-Ermeni-Çeçen- Türkmen vb.lerinin ortak mücadele geleneğini yaratan bu direniş, sadece birlikte nasıl savaşılabileceğini değil aynı zamanda farklılıklara ve özgünlüklere karşın birlikte nasıl yürüneceğini, ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunların nasıl çözülebileceğini de göstermekte ve öğretmektedir.

Her devrimci Aliboğazı ve Rojava-Gentari direnişine bakarak ideolojik duruşunu-tavır ve tutumunu-yönünü belirlemelidir. Yaşamını-alışkanlıklarını-konumlanmasını-mevzilenmesini-hareket tarzını-görev ve sorumluluk karşısındaki pratiğini yeniden ve yeniden düzenlemek-örgütlemek-devrimcileştirmek gibi ciddi bir görevle karşı karşıyadır. Direnişin-savaşın-demokratik halk devrimin yolu mu tercih edilecektir? Yoksa pasifizmin-reformizmin-düzen içi yaşam ve duruşun yolu mu tercih edilecektir?

Aliboğazı-Rojava-Gentari direnişi bir uzlaşmazlık felsefesidir!

Devrim iddiası ve amacı taşıyan her devrimci hiçbir tereddüde düşmeden ve kararsızlığa yer vermeden, hiçbir küçük çıkara değer biçmeden kendisini uzlaşmazlık ilkesi temelinde sorgulamalıdır. Sınıf düşmanları-ideolojisi-felsefesi-alışkanlık ve yaşamı karşısında uzlaşmazlık temelinde kendini sorgulamalı-eleştirmeli-hesaplaşmalı-çatışmalı yeniden kendini sınayacak güçlü devrimci pratiklere atılmalıdır. Nitelikli-köklü devrimci bir kopuş ve sıçrama yaşamalıdır. Ciddi bir uyanışa, silkinip ayağa kalkmaya ve devrimci görevlere sıkı sıkı sarılmaya ihtiyaç vardır. Aliboğazı-Rojava direnişleri bir savaş çağrısıdır. Her devrimci kendisini bu savaş ve direniş çağrısının bir öznesi-adayı olmak için ideolojik-psikolojik olarak hazırlamalıdır.

Elbette herkes kendisine yakışır yolu tercih edecektir. Ancak sınıf bilinçli proleterler-proleter devrimciler-Partizanlar kendilerine yakışır yol olan Aliboğazı-Rojava direnişinin çizdiği savaş yolunu çoktan seçmiştir. Aliboğazı şehitlerinin çağrısını çoktan savaş çağrısı olarak kabul etmiştir.  Ve bu yolda yürümeyi bir görev olarak kabul etmiştir. Bu yol en ileri direniş yoludur. Bu yol, sınıf savaşımları ve devrimler tarihi boyunca denenmiş ispatlanmış özgürlüğü ve kurtuluşu yakınlaştıran en güvenilir en sağlam devrimci yoldur.

Rojava’dan bir Partizan

45716

Büyük kalıcı tarihsel projeleri birlikte inşa edelim...

12 Mart,12 Eylül ve daha sonraki süreçlerden günümüze dek Türk Devletinin zulmüne maruz kalmış, ülkesini, terk etmek zorunda bırakılmış, Ailesinden, eşinden, dostundan, kardeşinden, yoldaşından ve uğruna mücadele yürüttüğü halkından nedeni ne olursa olsun kopmak zorunda kalmış; kimileri işkence görmüş, kimileri uzun yıllar zindanlarda kalmış 120 civarındaki Sürgün 15 Aralık 2012 tarihinde Köln’de bir araya gelerek Avrupa’da Sürgünde yasayan İnsanların sorunlarına sahip çıkmak, bulundukları ülkelerden imkanları ve olanakları ölçüsünde Sürgünlüğe yol açan Türk Devletinin bugünde devam eden ba

Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları

        Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir.

BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ

 

Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez

 

Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden  kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,

PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi  saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,

Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.

“Yarı-Feodal” Brezilya...?

 11.01.2013 tarihinde Özgür Gelecek gazetesinin internet portalında; “Süreç devrimcilerin lehine dönecektir!” adlı bir yazı okudum. Sanırım Brezilya Komünist Partisi (Maoist)’e ait. Yazının altında böyle bir imza yoktu. İsim konusunda yanılmış olabilirim. Burası çok önemli değil. Benim açımdan önemli olan, yazının Brezilya ile ilgili değerlendirmesiydi. Esas olarak da, böyle bir değerlendirme yazısının kendine “Maoist” diyen bir örgüt tarafından yapılmasıdır. Eğer, kendisini “Maoist” olarak adlandırmasaydı, böyle bir yazı yazma ihtiyacı da duymazdım.

 

AKP’nin Eğitim Sistemi: Milliyetçi, Maneviyatçı Ve Piyasacı…[*]

 

“Bilginin iktidarla ilişkisi

sadece uşaklıkla değil,

hakikâtle de ilgilidir.”[1]

 

Sürdürülemez Kapitalist Krizin Topoğrafyası[1]

 

Krizin içindeyiz.

Krizle sarsılıp, savruluyoruz.

Her gün, her an krizin “sonuçları”ndan etkileniyoruz.

Vs., vd’leri…

Bunlar böyleyken; hâlâ krizi “tartışıp”, “konuşuyoruz”.

“Hâlâ” dememek için sürdürülemez kapitalist krizin topoğrafyasını çıkarmak gerekiyor.

Neo-Liberal Türkiye'de Muhafazakârlaşma/ Düşkünleşme Diyaletiği[*]

 

“Yükselen her şey düşecektir.”[1]

 

Bir ‘Millî Gazete’ yazarı, Türkiye’de son yıllarda fuhuş,[2] uyuşturucu kullanımı, cinayet, gasp ve tecavüz gibi olayların hızla arttığına, içki kullanım yaşının 11’e düştüğüne,[3] boşanmaların arttığına,[4] kadınlara yönelik şiddetin yoğunlaştığına[5] vb. işaret edip soruyor: “Bu nasıl ‘Muhafazakârlık’?”

Alevilerin cennette zaten işi yok

 

TRT’de yayınlanan Açı programında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner’in Şiilik ve Şiilerle ilgili söylediği bir söz günlerdir sosyal medyada “Aleviler cennete gidemez” şeklinde yer alıyor ve kendisine ‘Aleviyim – Kızılbaşım’  diyen kimi basın yayın organları, kişi ve kurum temsilcilerince de Alevilere yapılan bir hakaret olarak algılanıyor ve kamu oyuna da öyle yansıtılıyor.

 

SAVAŞ, BARIŞ VE KÜRTLER

 

Savaş ve barış iki zıttın birlikteliğidir. Savaşın olduğu yerde barış olacaktır, barışın olduğu yerde de savaş olacaktır. Dünyada savaş koşulları ortadan kalktığında barış kelimesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnsanlar artık “barış” kelimesini kullanma gereksinimi duymayarak, onu ölen kelimeler yığını içine atacaktır. Ve bunun yerine yeni bir kelime türtecektir. Bu da, ancak, sınırsız ve sınıfsız bir dünaya kurulduğu zaman gerçekleşebilecektir.

 

Nepal Halkı'nın Kerenski'ye değil Lenin'e ihtiyacı var ve Nepal Devrimi'nin Sorunları

 

Giriş:

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

Sayfalar