Cuma Mayıs 3, 2024

Alman İşçi Sınıfı Irkçılığa Geçit Vermeyecektir

Bir kere daha yazmalıyım. 25 Eylül 2017 Almanya Genel Seçimleri sonuçları üzerine yazdığım yazıda, “Almanya’da artık her şey farklı olacaktır” demiştim. Bu değerlendirme; Federal Alman Parlementosu’na 94 millet vekili sokan ırkçı-faşist AfD’nin (Almanya İçin Alternatif) seçim “zaferi” üzerine yapılmıştı. Ve son gelişmeler, işçi sınıfı ve emekçilerin sokaklarda olması, buna karşı Alman tekelci burjuva hükümetinin gerici yasaları sürekli gündeme getirmesi bu görüşümü doğrulamıştır.

Aynı zamanda, kapitalizmin bir krizden çıkıp yeniden bir krizin içine doğru yuvarlanması, emperyalistler arası çelişmenin keskinleşmesi, bunun yeni bir emperyalist savaş tehlikesini kapıya dayandırması ile doğrudan bağları olduğundan hareketle böyle bir değerlendirme yapılmıştı.

Alman emperyalist burjuvazisi, AfD’yi bilerek büyüttü ve izlediği politikalar, ırkçılığı ve faşist hareketleri koruma ve kollama yönünde oldu ve olmaktadır. Bu, Irkçı-faşist kesimleri Chemnitz provasıyla daha da belirginleşti. Alman BND (Federal İstihbarat Servisi) şefinin AfD ile ilişkilerinin açığa çıkması bu durumu daha da netleştirdi.

Burjuvazi, her zaman faşist odakları ayakta tutar. Yeri gelince, işçi sınıfı hareketine karşı ortalığa salar yeri gelince de bu tür hareketleri geri çeker.Ama, her halükarda sınıflar arası mücadelenin bir gereği olarak tekelci burjuvazinin çıkarları için elinde tutar.

Son zamanlarda gelişen ırkçılığa karşı, Alman işçi sınıfı ve emekçilerin hareketlenmesi ve sokaklarda artık görünür olması, bujuvazinin gericiliği büyütmesine karşı net bir tavır olarak ortaya çıktı.

Son iki aydır gösterisiz geçen şehir yok gibidir. Hemen hemen bütün şehirlerde, abartmasız haftanın bir kaç günü büyük kitlesel gösterilere sahne olmaktadır. İşçiler ve emekçiler, ırkçılığa, gericileşmenin büyük bir adımı olan yeni polis yasasına ve doğanın tahrip edilmesine karşı tepkilerini sokaklara dökülerek dile getirmektedir. İlerici kitle gösterilerin en çok olduğu eyaletlerin başında Bayern gelmektedir.

Özellikle geçtiğimiz Cumartesi (13 Ekim 2018) günü Berlin (yaklaşık 240 bin kişi) ve Frankfurt’da (yaklaşık 10 bin kişi), ırkçılığa, gericileşmeye (temel haklara yönelik saldırılara) karşı yapılan gösteriler, kitlelerin sessiz kalmadığını ve kalmayacağını ortaya koyan toplumsal göstergelerdir.

13 Ekim Berlin yürüyüşü

Elbette burjuvazi, bu gelişmeler karşısında, komünistlerin güçlenmesinden oldukça korkmaktadır. Bu nedenle de MLPD (Almanya Marksist-Leninist Partisi) karşı baskılarını artırmaktadır. MLPD yasal bir parti olmasına karşın, devlet, bütün bürokratik araçlarını kullanarak, partiyi kriminalize etmeye çalışıyor. Kültür salonlarını kapatıyor, partinin üyelerini izliyor, banka kontolarını kapatıyor. MLPD’ye maddi bağış yapanları tehdit etme yoluna gidiyor. Bunun yanında diğer demokratik ve reformist kesimleri MLPD’den dıştalamaya özel bir önem veriyor.

Oysa AfD’ye devlet kasasından 400 milyon Avro verilebiliyor. Yani, faşizm devlet eliyle büyütülürken, işçi sınıfının sınıf bilinçli partisini kriminalize etme çalışmaları yapılıyor.

Bunun için SPD ve Grüne (yeşiller) gibi partilerin gençlik örgütlerini kullanma yoluna gidiyor. Bu partiler, elbette burjuvazinin partileri olmasına karşın, reformist söylemlerle kitleleri etkileme yolunu seçiyorlar. SPD iktidar ortağı olmasına karşın, işçi ve emekçilerin ağır sömürü koşulları altında yaşamasının ve ırkçılığın gelişmesinin sorumlularından birinin de kendisi değil gibi bir mesaj vermeye çalışsa da, işçiler bu partiyi terk ediyor. Bu nedenle de oyları her geçen gün eriyor.

14.10.2018 tarihinde (dün) yapılan Bayern eyalet seçimleri bunu net olarak gösterdi.

Ve bu seçim, bir şeyi daha gösterdi: Göçmen karşıtı ırkçı-yabancı düşmanı söylemleri ile AfD ile yarışan ve Yeni Polis Yasası’nı parlamentosundan geçiren CSU (Hristiyan Sosyal Birlik)’un ilk defa çoğunluğu kaybetmesi; kitlelerin, ırkçı-yabancı düşmanı ve genel demokratik haklara yönelik kısıtlamalara karşı verilen net cevabının bir sonucudur. Dün, CSU, tarihinin en kötü oy oranını almıştır. SPD ise bu eyalette %50 oranında oy kaybetmiştir.

Kitlelerin, AfD’den çok farklı politika izlemeyen CSU’yu terk etmesi, Almanya için ırkçı politikaların alternatif olamayacağının tepkisi ve göstergesi olmuştur.

Burjuvazinin Komünistleri Dıştalama Çabaları

Kitle hareketlerinin geliştiği bir süreçte, anti-komünist propagandaya özel bir ağırlık veriliyor. Küçük burjuva kökenli reformist ve devrimci örgüt ve anti-faşist anarşist gruplar, Die Linke (Sol Parti), Yeşiller ve SPD vasıtasıyla MLPD’ye karşı örgütlenmeye çalışılıyor.

Anti-faşist, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, temel demokratik hakların gasp edilmesine karşı mücadelede ve çevrenin tahrip edilmesine karşı müttefikleri olan ve olabilecek ilerici grupları MLPD’den uzaklaştırmak için yoğun bir çaba harcıyorlar. MLPD ise, bu anti-komünist propaganda ve yalnızlaştırma politikasına karşı, Enternasyonal Birlik (İnternasyonalistischen Bündnis) platformuyla karşılık veriyor.

Bu platformun içinde Almanya’da yaşayan bütün ilerici göçmen örgütleri yer almaktadır. Alman devletini, MLPD ve onun önderliğinde oluşan Enternasyonal Birlik tedirgin etmektedir. Büyük burjuva partilerinin anti-komünist propagandalarından etkilenen küçük burjuva örgütlenmeler, ortak yürüyüş ve eylemliklerde MLPD’nin kendi “bayrağı ile yürümesini” istemiyorlar. Proletaryanın dalgalanan kızıl bayrağı, büyük burjuvaziyi korkuttuğu gibi küçük burjuvaziyi de korkutuyor. Küçük burjuvazi ve reformistler, 1929 yılında KPD (Alman Komünist Partisi) karşı yaptıklarını bir kere daha tekrarlıyor. O dönemde de Nazizimin iktidara gelmesinin yolları böyle döşenmişti.

Kitle hareketlerinin geliştiği ve gelişmeye yüz tuttuğu bir süreçte, komünistlerin alternatif olmaması için “ayağa kalk” (Aufstehen) gibi reformist söylemli kapitalizmin koruyucu meleklerini harekete geçirmesini de biliyor. Burjuvazi işçi sınıfı hareketini ve emekçi kesimleri bölmek için çeşitli yolları ve yöntemleri devreye sokmaktan geri durmuyor. İşçi sınıfının gelişen hareketine karşı toplumu kutuplaştırıcı politikaları “yeni”ymiş gibi ileri sürüyor.

Kendine “anti-fa” diyen anarşist ve diğer kimi küçük burjuva örgütler, işçi sınıfının öz örgütü ile birlikte olma yerine, “anti-kapitalizm” adı altında kapitalizmin has koruyucu melekleri Yeşiller ve SPD (Alman tekelci burjuvazisinin temsilcileri) ile birlikte olmaktan ve birlikte yürümekten bir sakınca görmüyorlar. Eylemde birlik ajitasyon ve propaganda da serbestlik ilkesini, sınıf uzlaşmacılığı uğruna terk ediyorlar.

MLPD’nin faşist-ırkçı İsrail devletine karşı Filistin halkının yanında olmasını, “anti-semitzm” şeklinde manipüle eden burjuvazinin yanında saf tutarak, İsrail Devleti’nin ırkçı politikalarını ve katlimalarını savunduklarını kitlelerden gizleme yolunu gidiyorlar.

Sınıf mücadelesinin gelişmesi, burjuvazinin hedefine öncelikle komünistleri koyması, onun sınıfsal karakteri gereğidir.

Bütün ilerici göçmen örgütleri komünistlerin safında ve onlarla eylem birliklerini öncelik vererek; Alman burjuvazisinin işçi sınıfı hareketini faşist ve ırkçı partilerin peşine takma politikasına ve uygulamalarına karşı mücadele etmelidirler. İşçi ve emekçilerin çıkarı komünistlerin saflarında örgütlenerek mücadeleyi büyütmekten geçmektedir. İşçi sınıf enternasyonalizmi budur ve bu tarihsel bir sorumluluktur.

27823

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar