Cumartesi Nisan 20, 2024

Devrim ateşini kuşanan KAYPAKKAYA 68 yaşında (KASIM KOÇ)

İnsanoğlu iki ayaklar üzerine dikildiği günden itibaren yürüyen, irdeleyen, düşünen, yaratan, yarattığı tarihi ortadan bölen, ters çeviren, savaşlar çıkaran ve yürüten bir tarih yarattı. Kıtalar’dan kıtalara koşan, keşifler yapan, “medeniyetler” adı altında savaşlar yürüterek ismini tarihe yazanlar geldi geçti şu yeryüzünde. İmparatorluklar kurdular. Kurdukları saltanatlarla kendisinden olmayanları kılıçtan geçirdiler.

Asi Dersim dağlarında Jar kültürü ve inancını benimseyen, Ana Fatma diyarı olarak bilinen Kızılbaş dergahın üzerine ordular sürdüler. Kılıçtan geçirip, süngü ucuna taktılar. Munzur, Mercan, Harçik nehirleri kan kırmızı insan cesetleriyle aktı. Saltanatların kurallarına uymayan, doğadan gelip doğaya giden inancın dergahında oluk oluk kan akıttılar.

Jar’ı astılar süngü ucuna.

Gök kubbenin altında yaşayan insanoğlunun oluşturduğu zulüm kalelerine boyun eğmeyenler de vardı elbette. Kurulan o demirden imparatorlukların saltanatlarına isyan eden yıkıcılar, saray ve sultaları yıkarak tarihe adlarını yazanlarda vardı.

Demirci Kawanın Newroz ateşini 19. yüzyılda harlayarak devrim-Sosyalizme dönüştüren Kaypakkaya, Jarın Süngüye takıldığı dağlarda devrim ateşini omuzlar. Onların acılarını, dertlerini ve ezilmiş kimliklerinden ötürü soykırımların dergahını kendisine mesken eyler, bu ruhla Kaypakkaya isyan ateşini Dersim dağların zirvesinde devrimci ateşin bilinciyle harlandırarak büyütür.

Hedefine Saltanatları yıkmayı koyan ve yönünü doruklara çevirerek, dağlara sığınır. Dağlardan sultaları kuşatan ateşi yakan Kaypakkaya ve yoldaşları günlerden bir gün Munzur gözeleri olarak nam alan mekana sevda bağlarlar.

Munzur gözelerine doğru patika yolda yürüdüklerinde son baharın sararmış renkleri sarmalamıştı Munzuru. Toprak hafif don tutmuş, ılık bir rüzgarın estiği, güneşin yatay ışınların doruklarda kaybolmaya doğru gittiği vakitler de Munzur gözelerine vardılar. En önde yürüyen tüm dikkatleri üzerine çeken omzunda Kırması, bir Tüfek namlusundan ordu yaratma ruhuna sahip, Kıvırcık Saçlı, hemen arksın da Prometheus’un ve demirci Kawanın ateşini büyüten, Munzurların zirvesinde ateşi yakan Kaypakkaya, Kaypakkaya’yı bir adım geride takip eden Muzaffer Oruçoğlu vardı.

Maya çaldılar Munzurun böğründe akan süt pınarına, daha önce kurdukları partinin isimlerini o gün orada açıklayıp yürüdüler Munzur dağın bağrına. Kurdukları partinin etrafında yoksulları toparlamak için Köy köy, mezra mezra, dağ dağ dolaştılar…

Kış üstlenmesi için Konakladıkları Vartinik mezrasında Kawa’nın ateşini yaktılar. Dorukların dondurucu ayazın içerisinde ateş topun alevleri yükseldiği vakit, Fehmi Altınbilek komutasında ki müfrezesi tarafından 24 Ocak 1973’de kuşatıldı Vartinik.

Alişerlerin mavzer çattığı, Said Kırmızıtoprak’ın (doktor Şivan) asi dik yürüdüğü patikalarda Kıvırcık Saçlı dövüşerek devralmıştı kavgalarını.

Kuşatmaya gelen askeri müfrezenin, “teslim olun” çağrısına Kıvırcık Saçlı Vartinik zirvelerinde tüfeğini ateşledi. Parmağı tetik düşürdüğünde kırmanın namlusundan çıkan kurşun ayazı yaktı, sarp kayalıkları kaplayan kara saplandı. Dağın Partizan Öykülerin ilk kurşunu böyle yankılandı heybetli Vartinik dağında.

Namlulardan çıkan kurşun vızıltıları ayazda iç içe girdi.

Sis Haydaran dağını-Vartiniği içine almış, karanlık bulut kütlesine dönüşmüştü. Namlulardan çıkan alevler dağları bir aydınlatıyor tekrar karanlığa gömüyordu. Barut ve kan kokusu sise karışarak dağların kuytuluklarına çekildiğinde kurşunlar sustu. Dağlarda ıslık çalarak esen deli rüzgarın uğultusu Urartuların oydukları kayalıkların inine çekildiği vakit Kıvırcık Saçlı kar beyazını kanıyla kızıllaştırmıştı. Oracıkta, buz dağın zirvesinde emekçilerin, yoksulların gönlünde taht kurdu, ellerde düşmeyen meşale, dillerde dinmeyen bir şarkı oldu Kıvırcık.

“İnce uzun boyu, Kıvırcık saçı

Halkını sevmektir onun tek suçu,

Ali Haydar Yıldız ölmez ağlama bacım…”

Ali Haydar Yıldızın toprağa tohum olduğu Dersimin kadim dağlarında Kaypakkaya’nın sol yanı buz keser, öyle esir düşer Fehmi Altınbilek müfrezesine. Sonra Amed zindanlarında Kawanın demirinde dövülerek çelikleşen, çeliğin aldığı su ile resmi tarihi ters yüz eden, yırtıp çöpe atan bir gelenek yaratır.

Altın çağ yürüyüşünde ender komünistler unvanını alarak tarih sayfalarında yerini alır. Kaypakkaya omuzladığı tarihsel görevle, devrimin görev ve sorumlukların bilinciyle emekçilerin ateşini kuşanır, bedeni parça parça edilir ama o fikirlerinden asla taviz vermez, sır vermeme ilkesini öğretir, örnek olur…

18 Mayıs 1973’de tarihe not düşerek efsaneleşir.

18 Mayısı Unutma!

Kaypakkaya 68 yaşında, yaşıyor.

39947

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Dünya, Türkiye ve Ortadoğu'ya kısa bir bakış (Bir Partizan)

Emperyalizmin egemen olduğu bugünün dünyasında çelişkiler derinleşiyor. Hem emperyalist güçler ve bloklaşmaları arasında hem de emperyalizm ve uşaklarıyla dünya proletaryası ve emekçi halkları arasındaki çelişkiler keskinleşiyor. Bir avuç emperyalist gücün aralarında paylaşmış olduğu dünyanın, bugün Ortadoğu’dan Afrika'ya; Güney Asya bölgesi, Baltık bölgesinden Ukrayna ve Karadeniz'e doğru alanda çelişkiler daha da keskinleşmektedir.

Garbis Ağparik ile Reportaj

*-Siz nerelisiniz ? Kaç kardeşsiniz ? Büyük anne ve büyük babanız Ermeni katliamları ile ilgili size hiç anlatımları oldu mu? Anadolu'dan toplanıp İstanbul'a okumaya getirilen Ermeni çocuklardan, sizin memleketten de gelenler oldu mu? İlkokulu nerede okudunuz? Ermeni okulları ile tanışmanız nasıl oldu ?

Cengiz, Hakan ve Özgüç anısına… Onları yaşatmak…

İnsanlar ölür, sözleri kalır. Devrimcilikte söz, devrimci duruştur. Devrimci duruş; devrim için kendini örgütlemek, kendini örgütlerken halkı örgütlemek ve bunları yaparken tüm yaşamını devrime örgütlemektir. Ve yaşamını devrime örgütleyenler bugün ölseler bile devrime sevdalı her yürek atışında yeniden canlanırlar.

Yasal Çalışma ve Yeraltı Çalışmasının Önemi Üzerine

Faşizm en koyu, en kanlı, en vahşi biçimiyle hükmünü sürdürüyor. Faşist devletin başında bulunan Erdoğan ve müttefikleri faşist diktatörlüğünü daha açık, daha şoven, daha ırkçı şekliyle sürdürüyor. Öyle ki, kendi koyduğu yasaları tanımıyor, parlamento ahırının ona tanıdığı yetki ve kuralları hiçe sayıyor, darbe üstüne darbe yapıyor. Kendi eliyle organize ettiği ‘darbe’ oyununu bahane ederek her alanda devrimci, demokrat, aydın ve yurtsever güçleri topluca tasfiye etti. Suriye’ye topraklarına girdi.  İŞİD’i gerekçe göstererek Suriye ve Kürdistan toprakları işgal edildi.

Korkak Kedi (Kitleyle Kedinin Hikayesi )

Ah kedi kız ah!

Marks'ta mı senin gibi proletaryayla birleşme sorunun dururken sanat proletaryayla öncüyü birleştiren mi olmalıdır sorusunun cevabını aradı durdu ?

Şimdi kalkıp desen ki sırada proletaryadan gelen her eleştiriyi hoş karşılamalıyız ne fayda.

Artık hiç bir şey umurumda değil.

Ben ölüyorum.

Seni ilk gördüğüm zaman her sokakta kitle yürüyüşlerinin yükseldiği gezili günlerden bir gün idi.

Kitle içerisinde örgütlenmeyi ret etmezken:

Kitlenin halk olduğu aklına gelmiş.

Yetersizliklerimiz dediğinde Maoistliğini...

T.C.'nin OHAL HALİ; Çetin Çetin

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra ''bu darbe bize Allahın bir lütfudur'' anlayışıyla harekete geçen AKP hükümeti askerde, poliste, kamuda, üniversitelerde ne kadar muhalif varsa açığa alma/görevden uzaklaştırma gibi cezalarla cezalandırıldılar. Bu sürede işten uzaklaştırılanların/açığa alınanların sayısı 100 bini geçti.

OHAL(olağanüstü hal) ve KHK(Kanun hükmünde kararname) ile halka yönelik baskı ve saldırılarda sınır tanımayan AKP halka yönelik yeni bir saldırı dalgası daha başlattı.

Komünistler Alman Burjuvazisini Yargılıyor (Münih Duruşmaları)

Yıl 4 Ekim-12 Kasım 1852, Köln’de, 11 Komünistler Birliği üyesi yargılanıyor.

Yıl 2015-2016 Münih. TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist) olduğu gerekçesiyle 10 komünistin “yargılanma” amaçlı duruşmaları ve esaretleri devam ediyor.

Birinciler, “vatana ihanet” suçlamasıyla ceza alıyor.

TKP/ML’liler; “Türkiye’de terör örgütü yöneticileri oldukları” gerekçesiyle “yargılanıyor”.

Karar Verin: “Sizin Muhammed Ali’niz Hangisi?”[*]

“Ölüm haberim bir abartıydı.[1]
 
Eski dünya ağırsıklet boks şampiyonunu 3 Haziran’da 74 yaşında kaybettik. Epeydir Parkinson’dan mustaripti. Konuşma dahil pek çok yeteneğini yitirmişti. Eşi Lonnie’nin deyişiyle “İnsanlarla gözleriyle, kalbiyle konuşmaktaydı”...

Ortadoğu ve Türk devletinin cerablus işgali

Ortadoğu zengin petrol kaynaklarının bulunduğu büyük bir pazar olmanın yanında; enerji kaynaklarının geçiş güzergâhı olarak da her zaman emperyalistlerin iştahını kabartmıştır. Bu coğrafyada kurulan kukla devletler, başta İngiltere ve ABD’nin denetiminde Ortadoğu’da emperyalizmin bekçiliğini yapmaktan geri kalmamışlardır. Irak, Tunus, Suriye, İsrail ve İran emperyalist ülkelerin bölgedeki temsilcileri olmuşlardır.

FETÖ yerine RETÖ Darbesi Gerçekleşti-Çetin Çetin

Bugün Türkiye'de gelişmelere baktığımızda Türk hakim sınıflarının iki açmazı ön plana çıkmaktadır. Birincisi OHAL ilan edilerek FETÖ ile mücadele adı altında yürütülen çalışma. Hükümet kendisine muhalif olan kesimleri devlet aygıtından temizleyerek buralara kendi badem bıyıklarını yerleştirme çabaları içerisindedir. 17 Temmuz askeri darbe girişimini önceden haber alan ve buna uygun hazırlıklar yaparak ‘’Bu darbe bize Allah'ın bir lütfudur’’ diyerek bunu kendi çıkarları için bir fırsata çeviren Cumhurun başı R.T.E. kendi darbesini gerçekleştirdi.

Faşizmin “demokrasi” oyunu bitti; sermaye tükendi; Amerikan emperyalizmi ve müttefikleri ortadoğu ‘da yeni oyunlar sahneliyor.

Sivil faşist darbenin postal sesleri yaşamın her alanında kendini gösteriyor. “Cemaat, Gülen, askeri darbe” senaryosu bir kurguydu. Faşist diktatörlük asıl darbeyi gerçekleştirmek, toplumda teşhir olan karanlık katliamcı yüzünü gizleyebilmek için, “askeri darbe oyununu bir trajikomik şekilde piyasaya sürüverdi. Bu oyunu Erdoğan tek başına kurgulamadı, ABD bu kurgunun içerisinde.

Sayfalar