Salı Mart 19, 2024

Erdoğan'ın Alnındaki Kara leke

Tüm dünyanın gözleri önünde hile,entrika,şantaş,manipülasyon ile yapılan 16 Nisan Referandumunda Erdoğan diktatörlüğünü ilan etti.Bu,bugüne kadar yapılan ne ilk,ne de son şaibeli oylama olmuştur.Osmanlı'dan günümüze devam eden saray oyunları,bugün de en iyi şekilde referandumda kendisini göstermiştir.Son kullanma tarihi dolmuş diktatörlüğün,çöpe atılması zamanı gelmişken vadesini uzatmak için,elindeki bütün imkan ve olanakları kullanarak iktidarı teslim etmek niyetinde değildir.İlericiler ile gericiler,Laik ile anti-laik,demokrasi ile hanedanlık,insan hakları ile şeriat kanunlarının yani toplumu tarihi ileri taşıyan güçlerle,Osmanlı döneminin yobaz,gerici,ilhakçı şeriatçılar ile yürütülen kıyasıya mücadeleye tanıklık etmekteyiz.Toplum doğum sancıları içindedir.Bir çok ülke bu sancılı dönemi bedel ödeyerek,şehitler vererek atlatmış ama sonunda kazanmıştır.Türkiye de bu sancılı süreçten demokratik kazanımlar ile muhakkak çıkacaktır.

İnsanlığa karşı işlediği suçlardan yargılanma korkusu içerisinde olan Erdoğan,tutuklanacağı korkusuyla yurt dışına çıkamaz oldu.Türkiye'nin aynı zamanda Ortadoğu coğrafyasının sorunu olan Erdoğan,iktidarda olduğu sürece kan,kaos ve acı bitmeyecektir.Sürekli savaşı körükleyen,kandan beslenen iktidar konumuna gelmiştir.Erdoğan'ın gitmesi ile ancak toplum kutuplaşmaktan ve kaos ortamından kurtulacaktır.Bu yüzden başkanlık sistemini dayatarak,tüm yetkilerin tek elde toplanmasını topluma dayatmaktadır.Yargılanmanın yollarını kapamaktadır.2050 yılına kadar iktidardan asla kopmamanın planı içerisindedir.

YSK Yurt dışındaki oy pusulalarında mühürsüz zarfları geçersiz sayarken,yurt içinde milyonlarca mühürsüz zafları ise geçerli olarak kabul etmiştir.Muhtarlar ile Akp teşkilatlarında Evet oyları mühürlenerek seçimin sonucunun değişmesine neden olmuşlardır.Yangından mal kaçırırcasına,acele yapılan açıklamalar ile önceden planlandığı şekilde uygulamaya geçilmiştir.Endişe ve kaybedilecek korkusuna kapılan tetikçilerin başı İşaret olarak ''savaşa hazır olun''diyerek kaybedilme durumunda saldırıya geçeceklerinin sinyalini verdi.AA ajansı üzerinden takip edilen oy sayımı üzerinden oynanılarak referandumda Hayır oylarını ters yüz edmişlerdir.

Referandum öncesi kamuoyu yanıltılarak yapılan manüpülasyonlarda Kürt'ler ile ''evet'' üzerinde anlaşıldığının propagandası yapanların hepsi, oyların sayımları bittikten sonra gerçek yüzleri ortaya çıkmış sandığa gömülmüşlerdir.Eşit olmayan koşullarda,eşbaşkanları ile 12 milletvekilinin,binlere varan tutuklamalar ve yıkım yaşayan illere rağmen Erdoğan'a Kürt halkı dersini verdi.Kayyum atanan belediyelere rağmen,tutuklamalara,göz altılara,propaganda yasaklarına rağmen Kürt halkı siyasi iradesine sahip çıkarak,boyun eğmemiş dik duruş sergilemişlerdir.Şehirler ile kırlarda gençler,bayanlar en önde Ekp ile Erdoğan'ın korkulu rüyası olmuş halen olmaya devam ediyorlar.
Yasakları parçalayarak,tutuklamalara karşın en güç koşullarda bedel ödeyen,cezaevlerinde bulunan Özgür Geleceğimiz olan gençlerimiz Hayır çalışmalarında Akp'ye gereken dersi vermiştir.Bu yüzden onaylanan Anayasa'nın hükmü yoktur.Kabul etmiyoruz.

Hile,entrika ve hırsızlık ile sözde referandumu kazandığını ilan eden Erdoğan'ı ilk tebrik edenlerin Ahrur us Şam,El Qaide gibi insanlık düşmanı çetelerin olması tesadüfi değildir.Kafa,kol kesen,in – sanları bir meta gibi alıp satan bu zihniyetin elbette ortak oldukları Şeriat düzenidir.Demokrasi
güçlerinin,ilericilerin,sosyalistlerin tüm muhalif kesiminlerin görev ve sorumlulukları daha yeni başlıyor.Gündemi değiştirmekte usta olan Erdoğan ile çevresinin 2019 seçimleri için tarih belirtmesi değil,halkın gündemi sokak mücadeleleri ile kabus günlerine dönüştürmek olmalıdır.

Erdoğan'ın 17/25 Aralık, Yolsuzluk,hırsızlık ve rüşvet operasyonları ile alnına sürülen kara lekeye ,16 Nisan da dahil olmuştur.Artık kimse silemeyecek böyle anılacaktır.Bu da ona yeter.

 

42616

Roboski: Taammüden devlet katliami!

SORU(N)LAR “RAİSON D’ETAT”SINDAN VAZGEÇMEYEN TUTUM YALANLAR, YALANCILAR “GERÇEK” ROBOSKÎ HÂLİ AKP: “CİNAYET VAR (DA), CANİ YOK(MUŞ)”?! (S)ÂKÎL -BEYAZ- KÜRTLER MUHATAPLAR YORUM(LAR) HUKUK(SUZLUK) ADALET DEĞİLDİR! “NE OLACAK” MI? ROBOSKÎ: TAAMMÜDEN DEVLET KATLİAMI![*]

“Herkesin bir gideni vardır, İçinden bir türlü uğurlayamadığı…”[1]

Veysi Altay’ın yönettiği ‘Faîlî Dewlet’ adlı belgesel, Cizre’de 90’lı yıllarda devlet eliyle işlenmiş cinayetleri anlatır ki, Roboskî de bu “realite”den bağışık değildir…

Deli dumrul'un "kentsel dônüm"ü yada yolsuzluk rantin ikizkardesidir

“Ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz, ya da çare sizsiniz.”[1]

Şaşırmadınız, değil mi?

Şaşırmış gibi yapmanıza da gerek yok.

Ne de olsa, AKP medyasının her şeyden çok anlayan, her şeyi en iyi bilen gülücüksüz prenslerinden, her şeyi çok uzaklardan seyreden, dalgın bakışlı, nazlı prenseslerinden değilsiniz…

Yani şaşırmış gibi yapmadığınızda dolar bazında her ay banka hesabınıza geçen maaşınız tehlikeye girmez.

Yasli tarih diyor ki:"Halk iktidari ele almadikça.."

Dikkatinizi mutlaka çekmiştir; meclisteki partilerden, "Halk örgütlenip iktidar olsun, kendi kendisini yönetsin," diyen yoktur. Ne böyle bir hedefleri var, ne de felsefeleri… İstedikleri şey, halkın merdiven olması, kendilerinin de tepede oturmalarıdır.

Hozat, Altun ve Öcalan:Garbis Altınoğlu

Demir Küçükaydın ve Ayhan Bilgen'e Bir Yanıt

(Genişletilmiş versiyon)

Ocak ayında Parti ve Devrim şehitleri üzerine

İnsanlık tarihine alın teriyle emekle, yürekle, bilinç ve çizilen ideolojik güzergâhla yazılırlar. Ve bir daha yüreklerde silinmezcesine kalıcılaşırlar. Orda söz biter eylem başlar, iş başlar, insanlığa adanan, insanın özgürleşme kavgası başlatılır. Bunu kelimelerle ifade etmenin mümkünatı yoktur,

Rober Koptaş yazdı: Öcalan’ın mektubundan beklenen

Rober Koptaş, Agos’taki köşesinde KCK’nin ‘lobi’ açıklamasını yazdı: Kürt illerinde gördüğüm, Hrant Dink’in hatırasına hürmeten Ermenileri el üstünde tutan, iç savaşın etkisiyle de Ermenilerin yaşadığı acılara karşı empati duygusu geliştirmiş bir tavır oldu. Bu ileri duruşa karşın, Kürt siyasi hareketinin temsilcilerinin Ermeni meselesinde daha ikircikli bir tutum aldığı söylenebilir.

Hrant belleğimizde yasıyor...Nazaret Vartanyan

 

Hrant Dink 19 ocak 2007 tarihinde katledildi. Yaşamını mensup olduğu Ermenilerin tarihsel akıbetini kamuoyuna açmaya adamıştı Hrant… Ama Hrant’a tahammül edilemedi… Bundan dolayı Hrant katledildi..

Sevan bu sefer yalnız değil

 

Sevan Nişanyan’ın zekâsına, bilgisine ve hayat görüşüne hayran, onu merak eden biri olarak benim de yolum Şirince’den geçti. Geçen yıl Şirince’ye yaptığım birkaç aylık yolculuğun yaşamımda önemli bir yere sahip olacağını biliyordum, öyle de oldu… Ancak iz bırakan yalnızca Sevan Nişanyan’ın kendisi değildi. Sevan ile Müjde Tönbekici, kamuoyunun onlar hakkında düşündüğünün aksine ve hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim ki şahane bir aile kurmuşlar.
 

“Iyi” Papa mı?

“Yüreğin soğuksa,güneş de ısıtamaz.”[1]

Papa Benediktus’tan (ya da önceki Papa II. Jean Paul’den) sonra Vatikan’da ikamet eden Papa Francesco, “iyi” Papa mı?

Kanımca değil. Papalık kurumunun “iyi”si olmaz/ olamaz. Çünkü orası Vatikan’dır…

Tam da bu noktada Mohandas Karamchand Gandhi’nin, “Çoğunluğun onayı yanlışı doğru yapmaz,” saptamasının altını çizerek, Immanuel Wallerstein’ın, “Katolik olmayanlar kimin Papa olacağını umursamalı mı? Elbette,”[2] saptamasını paylaşmadığımızı belirtelim.

Bu Ne Şiddet,Bu ne Celal?(Yada Gulyabani Kim?)

“İnsan çıtır ekmeği ısırdığında,Kırıklar dolar kucağına,İşte orası umudun tarlasıdır.Ve orada başaklar ağırlaştığında,Sayısız ah dökülür toprağa.”[1]

Şiir şöyle: 

“gencecik cocuklardık/ milyonlar kadardık/ haykırışlarımızla türkülerimizle/ güle oynaya/ Gezi’deydik/ meydanlardaydık.

Gulyabani!/ annelerimizin masalındaydı/ zifiri karanlıktı/ çıktı geldi/ esti gürledi/ BEŞimizi yuttu/ ONİKİmizin gözünü yedi/ yetmedi organlarımızı yedi/ yetmedi/ YÜZlercemizin kolunu bacağını kafasını kırdı/ sakat bıraktı/ kimimizi komaya/ SEKiZBiNden fazlamızı yaralı kodu.

Türkiye'de paradigma değişimi ve "Derin Kürdistan aklı"

Kapitalist dönemin en önemli başarısı kitleleri gönüllü aptallaştırabilmesi, hatta köleleştirebilmesidir.Kendi çıkarlarının nerede olduğunun rasyonel bir analizini yapamadan,kitleler egemen yapının çıkarlarının kendi çıkarları olduğu yanılsamasının etkisinde ömürlerini geçirirler.Seçimlerini bu doğrultuda yaparlar,yeni nesilleri bu doğrultuda yetiştirirler.Hukukun üstünlüğüne inanırlar ve hukuk adı verilen sistem makyajının onların haklarını korumak için varolduğunu zannederler.Halbuki ezenler/ezilenler veya egemenler arası yerel/global çelişkiler suüstüne çıktığında il

Sayfalar