Perşembe Nisan 25, 2024

Ermeni Soykırımında sol hareketlerin yaklaşımı

  Türkiye Devrimci Hareketi,kendi geçmişinin her zaman TKP'nin kuruluş tarihi ile başladığını açıklamaktadır.TKP'nin kuruluşu 10 Eylül 1920,yılına gelene kadar,19yy sonlarında Osmanlıda ,sosyalist hareketler kendilerini göstermişlerdir.Osmanlı imparatorluğunda ilk sosyalist Partisi 1890 yılında kurulan Devrimci Hınçak Partisi'dir.Türkiye'ye ilk defa,Komünist Manifestosu'nu Ermenice'ye çevirerek yayınlayan ilk sosyalist harekettir.Müslüman kesim içerisinde ortaya çıkan ilk örgüt,ise 1894-95 yıllarında İstanbul-Tophane'de,savaş sanayii fabrikaları işçileri tarafından kuruldu.Amele-i Osmanlı Cemiyeti (Osmanlı İşçi Birliği) olan,illegal örgüt,işçileri örgütlemeye çalışıp,Abdülhamit krallığına karşı ayaklanmaya teşvik ediyordu.Fakat Abdülhamit baskıları altında yöneticiler tutuklanıp hapse atıldılar.Çökertildiler.

1896 yılına kadar Hınçak'lar devletin Ermeni'lere yönelik katliamlarına,baskılarına karşı Kumkapı-Babı-ali eylemlerini örgütleyip gösteriler yaptılar.Sason,Van,Zeytun direnişlerinde aktif rol aldılar.Hınçak partisi'nin sosyalizmi benimsemesinde,Rus marksizmi'nin etkisi olmuştur.Ve ilk Osmanlı sosyalistleri Ermeni'ler arasında çıkmıştır.Enternasyonal dayanışma gösteren Ermeni'ler İran,Suriye,Lübnan,Mısır Komünist parti'lerinin kurulmasında rol oynadılar.Hınçak'lar yarı-legal olarak faaliyet yürüttüğü dönemlerde yayınladığı genelgede ''osmanlı imparatorluğu'nun bütünlüğünü korumaya taraftar'' olduğunu ilan etmiştir.''herhangi ayrılıkçı bir istek ve amaçlarının olmadığını''söylediler.''Ermeni'lerin dinsel ve eğitimsel kazanımlarına'' saygı gösterilmesini talep ettiler.İ ve T Partisi ile karşılıklı ''eylem birliğine girmeyi yasaklıyor,türk nasyonalizminin güçlendiği yer olarak görüyorlardı''.İve T Partisi'ne karşı olan Hürriyet ve itilaf Partisi ile işbirliği yaptılar.İki parti arasında varılan antlaşmaya göre ''osmanlı imparatorluğu'nun bütünlüğünü korumak,her iki tarafın da iste-ği olup,her türlü ayrılık yönelimi şiddetle reddedilir''deniyordu.Bir türlü Osmanlı ile aralarındaki radikal kopuşu gerçekleştiremeyen,buna uygun politika geliştirmekten uzak kalan Hınçak'lar da bedelini ağır ödediler.Bir ulusun 1915 Ermeni soykırımı ile yok edildiği kara yıllarda İve T partisi'nin operasyonları ile 140'dan fazla,Ermeni Hınçak Partisi üyesi ve ileri gelenleri gözaltına alındı.İçlerinde bazıları rüşvet,araya giren şahıslar aracılığı ile salıverildiler.Ama 22 yürek,22 direnişçi,22 can İ ve T Partisi elinde esir kaldı.Tutuklandılar.

1914 yılının haziran ayında Hınçak Partisi'nin üyeleri,İveT partisi'nin yöneticilerinden Talat Paşa'ya suikast yapılacağı iddiasıyla tutuklandılar.17 gün süren yargılamalar sonucunda MK üyesi Madteos Sarkisyan (Paramaz)'ın da aralarında bulunduğu 22 kişi idama çarptırıldılar.Kobane'de DAİŞ çetelerine karşı savaşta şehit düşen Suphi Nejat Ağırnaslı,kod ismini Paramaz'ı buradan aldı.''suçları bağımsız bir Ermenistan devleti kurmak için çalışmak,süikastlar düzenlemek,kongreler yapmak,basın yoluyla kışkırtmak'' gibi suçlamalardan idama çarptırıldılar.22 yoldaş darağacının önüne geldiklerinde hep bir ağızdan ''Yaşasın Ermenistan,Yaşasın Ermanistan'' diyerek haykırdılar.Ölüm emrinin okunmasından sonra Paramaz yoldaşlarına dönerek ''Yoldaşlar yiğitçe başımız dik gideceğiz ölüme,bize yakışır şekilde'' demiştir.Doktor Benn ise cellatlara ''Biz 22'leri asıyorsunuz ama arkamızdan yirmi binler'' gelecek diye haykırdı.

15 Haziran 1915 sabahı bugünkü Beyazıt meydanına kurulan darağacına ilkin Paramaz'ı çıkardılar.Paramaz sehpada ''siz sadece bizim vucudumuzu yok edebilirsiniz,fakat inandığımız fikirleri asla.Yarın ermenilik,ülkenin doğusunda özgür ve sosyalist Ermenistan'ı selamlayacaktır'' diye var gücüyle haykırdı.İlmiğin boğazını sıkmasına aldırmayarak ''yaşasın sosyalizm,yaşasın ermenistan'' diye haykırarak can verdi.22 naaş ayrı ayrı yerlere değil,Edirnekapı mezarlığında Aram Açıkbaşyan'ın vasiyeti üzerine topluca gömüldüler.Ermeni ulusunu yok edenler,en ileri önderlerini,sosyalistleri öldürdüler.Fakat Türkiye'de Komünist Partisi'nin doğuşunu tarihin akışını engelleyemediler.

               TKP – MUSTAFA SUPHİ  VE  15'LER
Mustafa Suphi 1883 yılında Giresunda doğdu.Lise'den sonra eğitimini yurt dışında Paris'te siyasal bilimlerde okuyarak tamamladı.Yurt dışında  Abdülhamit'ten kaçan Jön Türk'lerle tanıştı.İttihatçı'ların gazetesi olan Tanin'de yazılar yazdı.Paris'te bulunduğu süre zarfı içerisinde Fransız sosyalist hareketinin önderlerinden Jean Jaures ile tanışma fırsatı buldu.Çok etkilendi.J.J.Raausseau'nun fikirleri ile bağlantı kurdu.Sempati ile bakmaya başladı.Arkadaşları arasında bulunan Jön Türklerin düşünceleri ile bunlar tamamen tezattı.Sosyalist düşüncelere doğru değişim kendini gösterdi.İşçi hareketlerinden etkilenmişti.1908 yılında ülkeye geri döndü.İ ve T Partisi'nin Genel kuruluna Anadolu delegesi olarak katılan Mustafa Suphi bu kongreden sonra,1912 yılında ilişkilerini tamamen kesti.İ ve T yönetimine muhalefet edebilmek için bir gece 12 kişi ile birlikte Sinop'tan,Rusyaya kaçtı.Fakat Çarlık Rusya'sı bu sığınmacıları düşman ittifakından olduğu gerekçesiyle şüpheli gördü.I.Dünya savaşı başlayınca savaş esiri olarak Urallar'a sürdü.

Urallar'da,Bolşevik'lerle Türkçe konuşan sosyalistlerle tanıştı.Bolşevik oldu.1917 Ekim Devrimi'nden sonra  Moskova'ya geldi.Mustafa Suphi Yeni dünya adında Bolşevik gazete çıkardı.Daha çok Türkçe konuşanlara,Türk sosyalistlerine  yönelik oldu.Denetimini ise Bolşevik'ler yapmaktaydı.Bu dergiler gazeteler özellikle savaş esirleri arasında çok okunuyordu.Türk sol sosyalistlerinin Moskova'da toplanmasına  öncülük etmiştir.J.Stalin'in de başında bulunduğu Doğu Halk'ları Merkez Bürosu'nca,Mustafa Suphi Türk Seksiyonu başkanı oldu.

TKP,Mustafa Suphi önderliğinde  10 Eylül 1920 yılında,yurt dışında Baku'da kuruldu.İlk önce 14 Temmuz 1919'da,M.Suphi önderliğinde  7 kişiden oluşturulan,TKP kurucu komitesi oluşturuldu.M.Suphi,ilk defa oluşturulan kurucu Merkez komitesi adına,Komintern'e giderek Parti'nin kaydını yaptırdı.Azerbeycan'da Sovyet Yönetimi kurulunca,M.Suphi ve arkadaşları Baku'ye geçti.TKP'nin asıl örgütlenmesi burada gerçekleşti.daha önce Baku'de eski ittihatçıların kurmuş olduğu TKFırkası'nı dağıtarak yeni bir örgütlenmeye girişti.10 Eylül 1920'de,75 delegenin katılımı ile,komünist örgütlerin,tek çatı altında toplandığı I.Kongre ile TKP kuruldu.TKP Türkiye ile ilgilenmeye başladı.Gözle görülür bir ilerleme oldu.Askeri alanda kendi öz ordularını kurdular.Ajitasyon ve Propaganda yaparak seslerini ve yayınlarını Anadolu'nun içlerine kadar ulaştırdılar.

TKP kurucuları arasında İttihat ve Terakki Partisinden olup Baku'ye gizlenen Salih Zeki'de bulunmaktadır.Salih Zeki'nin kimliği ise çok ilginçtir.Kendisi Osmanlı Der-Zor valisi'dir.Tehcir ve katliamlardan sürülen Ermeni'lerin,Suriye'ye oradan da içlere gönderilmesini örgütleyen,200 bin Ermeni'nin öldürülmesinden sorumludur.Gıyabında Divan-ı harp mahkemelerinde idama çarptırılmıştır.TKP ile Ankara arasında ,yani Kemal Atatürk arasında arabuluculuk yapmıştır.Türkiye'de yargılanmaktan kaçan Salih Zeki,Bakü'de kendisini TKP içerisinde bulmuştur.

Hakkında idam kararı çıkarılınca Almanya'ya sığınan İ ve T Partisi'nin lider kadrosu,yurtdışında da Türk-İslam projesi için Kafkaslara kadar geldiler.Amacı Almanya'nın bölgesel çıkarları doğrultusunda Türk Cumhuriyet'lerini ele geçirip,Rusya'yı zayıf düşürmektir.1-7 Eylül 1920 tarihleri arasında Baku'de toplanan Doğu Halk'ları Kongresi'ne katılan eski İttihatçılar,burada ağızlarının payını almışlardır.Zinovye'nin önderlik ettiği,Baku Doğu Halkları Kongresi'ni,Almanya'nın rakibi İngilizlere karşı dönüştürmek istedilerse de olmadı.Eski İttihatçı'ların komünist kesildiği,yodaşlıktan,işçi ve köylülerin emperyalizme karşı mücadelesinden dem vurarak kendilerini gizlemeye çalışsalarda,Türk komünist'leri eli kanlılar için ''halk mahkemelerine'' diye bağırarak konuşturmamışlardır.Bunlar Halil Kut,Dr.Bahattin Şakir,Enver Paşa,Yenibahçeli Nail Azmi,Küçük Talat kurultayda bulunmuşlardır.

Mustafa Suphi ve önderliğindeki TKP,uzak değil,yakın geçmişte cereyan eden Ermeni soykırımı ile Ankara hükümetinin önderi Kemal Atatürk ile harekatı hakkında  yanlış değerlendirmeler- de bulunmuştur.K.Atatürk'e,mücadelesine  övgüler yağdırmıştır.''M.Kemal paşa ile  Doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir Paşa'nın verdiği bilgilere göre hükümet ve ordu çevrelerinde Bolşevizme karşı duyulan tasvip ve sempati duygusu artmış bulunuyor.Halk isyan harekatının kimi üst dü – zey yöneticileri komünist olarak istemektedir.'' derken M.kemal ile Mustafa Suphi arasında geçen yazışmalardan M.Suphinin aldatıldığını görebilmekteyiz.Ermeni soykırımı konusunda Türk şövenizmini  yargılaması ve mücadele etmesi gerekirken suçu ''İttihatçı'larla,Taşnaklar arasında eşitçe dağıtmaya gitmiştir.Net tavır alamamıştır.Ermeni sorununu mukatele olarak algılanmasından dolayı,Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olan Zeki Salih gibi kişilerle ilşikiyi sakıncalı görmemiştir.

TKP görüşlerinin yansıtıldığı Yeni Dünya gazetesinin eleştirisi bu yüzden Bolşevik'ler tarafından yapılmıştır.Milliyet'lerin Halk Kardeşliği tarafından eleştirilen Yeni Dünya Gazetesini ''Yeni Dünya yazarlarından hiçbiri Türk realitesini sınıfsal ve proleter bir bakış açısıyla aydınlatmaya çalışmamakta ve bunu arzu etmemektedir..'' denilmektedir.Kurtuluş savaşı'na ''Türk kızıl ordu''ları ile Anadolu hükümetine her zaman destek olacaklarını söyleyen Mustafa Suphi,K.atatürk'ün daveti üzerine Türkiye'ye dönüp mücadeleye katılmaya karar verdiler.''İ ve T Partisi kadrolarından oluşan Kurtuluş harekatını,İttihatçı'lardan kurtarma ''gibi düşünceyle hataya sürüklenmişlerdir.Bunun bedelini hayatıyla ödediler.Komünist hareket kendi öz topraklarında doğmadan ölümcül darbe aldılar.

Mustafa Suphi,Anadolu hükümetine ,M.Kemal'e mektup yazarak,destek olacağını,emperyalist devletlere,karşı savaşacaklarını,parti faaliyetlerini sürdürmek istemektedir.Bunun için BMM-nin kolaylık göstermesini istemektedir.Anadolu'daki savaşta kendi örgütleri ve silahlı güçleri ile katılmalarını istemektedir.28 Ocak 1920 yılında Kars'a geldiler.Kazım Karabekir,Ankaraya gelmek için,Erzurum'a geçmelerini ister.Erzurum'da Kazım karabekir ile Erzurum valisi Hamit Bey tarafın-dan örgütlenen,gericilerin oluşturduğu kalabalık M.Suphi'nin şehre girişini engellediler.Bu ara K.Karabekir ile K.Atatürk sürekli görüşme halindedir.Trabzon'a gönderilen eşi ve 19 yoldaşı burada da aynı kalabalıkla karşılaştılar.Protesto edildiler.Sovyet konsolosluğu devreye girerek,Bakü'ye geri dönmeleri için valiyle görüştüler.Bakü'ye dönmeleri için bir motor sağlandı.Kayıkçılar kahyası Yahya'nın sağladığı bir motorla M.Suphi eşi ve yoldaşları 29 Ocak'ta Karadeniz'e açıldılar.

Mustafa Suphi ve yoldaşlarını takip eden Faik Reis ve adamları motoru durdurarak hepsini öldürüp,karadeniz'in azgın sularına gömdüler.Bilgi isteyen Sovyet hükümetine ise ''deniz kazası sonucu'' öldüklerini söylediler.Komplo'nun izleri,ileriki yıllarda ortaya çıkmaya başladı.1,5 yıl sonra Yahya Kemal öldürüldü.Kimler tarafından belli değil ! Kazım Karabekir bu olaydan Kemal Atatürk'ün kendisini sorumlu tuttuğunu söylerken,asıl katillerin Ankara'dan gönderilen Topal Osman ve adamlarının olduğunu ileri sürmüştür.1913 yılında da Topal Osman,Atatürk'ün adamları tarafından tutuklanmak istemiş,çıkan çatışmada  öldürülmüştür.Kemalist'lerin oyunu karşısında siyasi uyanıklılığını kaybeden,Mustafa Suphi ve yoldaşları,yani Türkiye'nin ilk komünistleri sonu komplo ile biten olayda hayatlarını kaybettiler.

KUVAYİ  MİLLİYECİLER   KİMLERDİR ?

Türkiye Devrimci Hareketinde ,THKO-THKP/C-DEV YOL gibi örgütler Kemalist hareketin değerlendirilmesinde ,Kurtuluş savaşını,Anadolu hareketini,mahkemelerde ''Biz ikinci Kuvayi Milliyeciyiz'',''Kurtuluş savaşının Kuvayi milliyecileri,devrimleri yeteri kadar  yapamadılar,biz devrimleri onların bıraktığı yerden devam edeceğiz'' diyerek savundular.

Kurtuluş savaşının ilk gerilla birlikleri olan,sonradan düzenli ordu içerisinde eriyen Kuvayi Milliye ulusal gurur kaynağı olarak bilinmektedir.Aynı zamanda  1968 kuşağının anti-emperyalist kimliğinin de sembolüdür.Silahlı mücadele yürüten örgütler yaptıkları savunmalarda THKO- DEV-YOL,THKP/C verdikleri savaşın ikinci kurtuluş savaşı,kendilerinin de ikinci Kuvayi Milliyeci'ler olduklarını söylediler.1980 sonrası Dev-Yol savunmalarında da  benzer düşüncelere ratlanmıştır.Kuvayi Milliyeci'ler kimlerden oluşmaktadır ? Kuvayi Milliye birliklerini,Ermeni katliamını düzenleyen kişilerce kurulmuştur.Ermeni ve Rum Tehciri'nde rol almış,aranan,saklanan,eski İ ve T üyeleri,ve Teşkilat-ı Mahsusa ajanları tarafından idare ediliyorlardı.Bunlar dağda gezen eşkiyalar,kaçaklar,suçlular,hapishaneden çıkarılan mahkumlar..gibi suç unsuru kişilerden oluşuyordu.

Kuvayi milliye birliklerinin marmara Bölgesinde  örgütleyicileri Dayı Mesut,Yahya Kaptan Kara Aslan ve İpsiz Recep gibi unsurlardır.Karadeniz'de bilinen meşhur isim Topal Osman'dır.Arandığı için,dağa kaçmış,kendine bağlı çeteler kurmuştur.Ege bölgesinde ,yine Adana katliamında rol almış Albay Avni Paşa'dır.Aranmaktadır.Yüzbaşı Sarı Edip (Efe)'dir.İzmir Polis şefi Hacı Muhittin Ege,Süleyman Sururi,Kaymakam Hamdi Bey'dir.Tüm bunlar aranan İ ve T Partisi mensuplarıdır.Falih Rıfkı Atay bu durumu çok iyi özetlemiştir.''Savaş bitip de,İngiliz ve müttefikleri İttihatçı hele Ermeni öldürüşçülüğü hesaplarını sormak yoluna gidince ne kadar gocunan varsa silahlanıp bir çeteye katıldılar'' diyerek belirtmektedir.Kurtuluş savaşının askeri örgütlenmesinde önemli rol aldılar.

Mustafa Kemal,Kürt önderlerine mektuplar göndererek,''Ermeni'lerin geri geleceklerini kırım nedeniyle intikam alacaklarını'' bu yüzden ortak mücadele etmenin önemini vurgulamıştır.Bu sayede ''Kürt ve Türk Birliği'',Ermeni korkusu sayesinde oluşmuştur.Bizlere okullarda yalan ve yanlış olarak öğretilen Müdafai Hukuk derneklerinin kuruluş amacı ve gayesi budur.

Yurt dışına, Almanya'ya emperyalist efendilerine sığınan Talat Paşa- İttihatçılar ile Kemal Atatütk arasında mektuplaşmalar,haberleşmelerin devam ettiğini,Talat Paşa'nın,Enver Paşa'nın yerine ilerisi için Mustafa Kemal'i,düşündüğünü iddia eden milliyetçi yazarlar,referans olarak Mithat Şükrü Bey'i gösterirler.

Mustafa Suphi'lerin ölümünden sonra yanlış bir siyasi yörüngeye  sapan TKP önderliği,Şefik Hüsnü'ler de Kemalist'lerden medet umar duruma düştüler.Kemalist'lerin karşı karşıya kaldığı,kanla bastırılan Kürt ulusal direnişleri için Şefik Hüsnü ''Dersim'de feodal gericilik eziliyor'' diyerek,Dersim katliamını açıktan savunmuştur.

Kürt köylülerini aşağılayan,ezen,kendilerini sömürge valisi gibi ezen,Türkçe bilmeyen halkın  bu talepleri Kürt isyanlarına dönüştü.TKP ,1925 Şeyh Sait isyanı karşısında yanlış
politikalar izlediler.Türk hakim sınıflarının,milli baskı politikalarını kayıtsız şartsız desteklediler.Arkasında İngiliz emperyalizminin parmağı olduğu iddiasıyla karşı durdular.Kemalist'ler,Kürt sorununda sahtekar,entrikalar çevirerek gerçek yüzünün gizleyebilmiş,bazı çevreler  bunu anlayamamıştır.Sivas kongresinde henüz şekillenmeyen devlet yapısı olmazken,sahte bir şekilde Kürt'lerin varlığından bahsederek ''Türkiye'de Türk'ler ve kürt'ler Yaşar'' demesi,İsmet İnönü'nün de aynı şekilde Lozan'da''ben türk'lerin ve kürt'lerin temsilcisiyim'' demiş olmasının,Kürt'lerin herhangi bir ayrılma hareketinin önüne engel olmak için söylenmiş bir yalandır.

TKP'nin eleştirisi,Kurtuluş savaşı ve Kemalizm değerlendirilmesini yapan,savunulacak hiç bir yanının olmadığını,öz itibarıyla  faşist bir karakter taşıdığını,kürt ulusu'nun varlığını kabul eden,ayrılma haklarının olduğunu,Türkiye'de ilk defa İbrahim Kaypakkaya,kurucusu olduğu örgüt TKP/ML savunmuştur.Ermeni'lerin Soykırım anma tarihine denk gelen 24 Nisan 1972 yılında Komünist Partisinin kuruluşunu ilan etmiştir.TKP ile arasında kalın çizgiler çekerek,ayırdedilebilmesi için ML eklemiş,TKP/ML  olmuştur.

Sol hareket içerisinde müstesna yere sahip olan İbrahim Kaypakkaya,hiç kimsenin değinmediği konulara,o günün zor koşullarında,belge ,bilgi,kaynakların yetersiz olduğu bir ortamda,kısa süren genç ömrüne rağmen,doğru siyasi tespitler yapmış,bugün haklılığı ve doğruluğu ortaya çıkmıştır.Kürt kelimesinin telafuz edilmesinin, cesaret istediği yılarda Kürt sorunu ve milli meseleyi kale-me almıştır.Ermeni soykırımını ve sermayenin el değiştirerek yeni Türk burjuvazisinin nasıl hakim olduğu gerçekliğini yazmıştır.''İttihat ve Terakki'cilerin,Alman emperyalizminin itaatkar aleti haline gelmesini,kapitalizmin gelişmesi ölçüsünde Türkiye'den koparak ayrı milli devletler içinde örgütlendiklerini,yanlız 1915'de ve 1919-20 'de kitleler halinde katledilen,topraklarından sürülen,Ermeni'lerin hareketinin müstesna olduğunu,türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yaptığımız soruşturmalarda öğreniyoruz ki,ağaların ve büyük toprak sahiplerinin bir kısmı da aynı şekilde,yani yeni boşalan ermeni ve rum topraklarına el koyarak ortaya çıkmışlardır.'' değerlendirmesini yapmıştır.Elli yıldır devam eden suskunluğu yerle bir ederek TKP-TİİKP gibi şövenist,milliyetçi devletin aracı haline,koltuk değnekleri haline dönüşen ''sol'' partilerin aksine,bilimsel tahlillerde bulunmuştur.  
         
Bugün dahi halen tartışılan,Ermeni soykırımı gerçekliği ile ''sol'' halen yüzleşebilmiş,objektif tespitler yapamamıştır.Bunun sebebi TKP tarihi ile bağlantılı olsa gerek,eğer TKP kuruluş yıllarında,Soykırımı tanısa bunu teşhir etmiş olsa idi.Bugünkü sol bu mirasa sahip olmuş olacaktı.Bu yüzden dir ki sol hiç bir zaman tarihinde,programında Ermeni sorunu ile yüzleşebilememiştir.Devrimci bilgi ve tanıklığından esinlendiğimiz İbrahim Kaypakkaya'nın genç yaşında eriştiği bu bilgi dağarcığı, Türk devleti'nin korkulu rüyası haline gelimişti.Bilimsel sosyalizmin,Türkiye topraklarındaki gerçek temsilcisi,tehlikeli düşüncelerinden,dolayı öldürülmesine karar verilmiştir.

 ''Sol''cu olarak,bilinen,kendilerini,''Mustafa Kemal'in askerleriyiz'' sloganıyla basından tanıdığımız,İşçi partisi,yani Aydınlık,ulusal'cılar,çevresi İttihat ve Terakki'cilerin en son halkasıdır.''sol''cu,muhalif,eşitlik'ten dem vurup,devletçi olacaksın,ulusalcı olacaksın,nereden bakarsan inandırıcı olmaktan uzak,devletin yedek güçleridir.''sol''cu olacaksın,,Mustafa Suphi ve 15'leri hunharca bir komplo ile öldürülmesinin ardından,kemalizmin en keskin savunucuları olup,M.kemal'in askerleri olduğunu iddia edeceksin.Bu teoriy'le kimseyi inandıramaz ve de kandıramazsınız.Kah emperyalizme karşı olduklarını,işçi sınıfını,köylü haklarını savunduklarını söylemiş olsalar da devletçi,yani Misak-ı milli'nin en keskin savunucularıdır.Kürt halkını bir dönem ''savunur'' gibi görünmüş olsa bile,en koyu milliyetçi,Kürt düşmanlarıdır.

Devlet halkın mücadelesini ''böl parçala ve yönet'' yöntemi ile sekteye uğratmak için inşa ettiği bir harekettir.Ergenekon,Balyoz davalarında İşçi Partisi,Doğu Perinçek'in bir dönem devlete hakim olan Askeri unsurlar,Atatürkçü parti'ler ile Kürdistan'ın boşaltılmasında,göz altında kayıpların,azınlıklara yöneltilen ,alevi'lere yapılan saldırılarda,tüm suç unsurları ile sıkı sıkıya bir teşkilat içerisinde faaliyet yürüttükleri su yüzüne çıkmıştır.

Kendisine en son biçilen rol ise Ermeni soykırımında tüm dünyada teşhir ve tecrit olan ve köşeye sıkışan,Osman'lının ve devamı olan Kemalist'lerin soykırımdaki rolünün inkarı için çalışmak olmuştur.Kendilerini ''Talat paşa''  komitesi olarak tanıtan,liderliğini Doğu Perinçek,Rauf Denktaş gibi koyu,ırkçı,faşist kişilerden oluşan bu yapılanma 2000'li yıllardan sonra kendilerini duyurmaya başladılar.Toplumda Ermeni düşmanlığını,körüklemek ve Türk milliyetçiliğin propagandası için böyle bir yapıya gerek duyuldu.Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde ''bayrak şov''u yaparak''soykırım ile soykırımın inkarını suç sayan'' yasa tasarıları ile hükümetleri,meclisleri etkileme,kararları değiştirme gayreti içerisine girdiler.Halbuki soykırım'ın kabulunu etmeyen dünyada tek ülke kalmış o da Türkiye'dir.Türkiye'de tüm partilerin de destek olduğu bu proje ,hepsinin de tek birleş-tiği konu olan Ermeni düşmanlığı'dır.Strasbourg mahkemelerinde CHP-AKP-İşçi Partisi'ni tek birleştikleri bu konuda yan yana görebiliriz.Bunun için yurt dışına çıkış yasağı olan Doğu Perinçek'e aceleden karar çıkarılarak,yurt dışına çıkmasına müsade edilmiştir.Avrupa'da Hitler faşizmi 20 milyon insanın ölümüyle sonuçlanan yıkım ve tahribat bırakmıştır.Faşizm ve soykırım mahkum edil miş,faşizmin ve soykırımın inkar edilmesi yasal düzenlemeyle resmen yasaktır.Düşünce özgürlüğü bağlamında ele alınan bu sorun aydınların düştükleri en büyük hatalardan birisidir.İnsanlığa karşı işlenmiş tüm suçların inkarına yönelik görülen davalarda Doğu Perinçek ve dolayısıyla Türkiye'nin düştüğü trajı-komik durumu hep beraber gördük.İnsanlığa karşı işlenen suçların reddi düşünce özgürlüğü bağlamında ele alınamaz,hem de zaman aşımına uğratılamaz.İşte bu yüzden Türkiye işlediği yüzlerce suç dosyalarından zaman aşımına uğramış davalara tanıktır.Dosya'lar rafa kaldırılmış katiller,serbestçe dolaşırken,yeni soykırımların,katliamların olmayacağının garantisi yoktur.

Doğu Perinçek'in konuyu tahrif ve yalanlarına  karşın 1919 yılında İ ve T Ana davası yargılamaları tam tersini söylemektedir.Mahkeme kararlarında ''Ermeni'lerin katli ve imhası İttihatın merkez komitesinin aldığı kararların sonucu idi'' diyerek,D.Perinçek'in şovlarının inandırıcı olmadığını söylemektedir.TC'ye Hizmet ve uşaklıkta sınır tanımayan Perinçek grubu İ ve T Partisi Merkez Komite üyesi Dr.Nazım'ın itiraflarına acaba ne gibi yalan uyduracaktır.''Bu kararlar derinve geniş müzakereler sonucu alındığını,etraflıca düşünülerek karar verilmiş bir mesele olduğunu,bu teşebbüsün şark meselesini halledeceğini'' gibi yüzlerce belge mahkeme kayıtlarında mevcuttur.

Biz ''dedelerimize katil dedirtmeyiz,ermeni soykırım yalanına son'' gibi düşünceler ileri süren Talat Paşa Komitesi'nin,isminin alındığı kişinin kim olduğunu bizim söylememize gerek yoktur.Talat Paşa,Osmanlı mahkemelerinde gıyabında yargılanmıştır.Alman işbirlikçisi,ülkesini işlediği suçlardan ötürü terkederek kaçmıştır.1921 yıllarında Divan-ı Harp yargılamalarında Talat Paşa idama çarptırılmıştır.''Osmanlı devletini savaşa sokmak,zarara uğratmak,Ermeni'lerin yok edilmesinde rol almak'' suçlarından hüküm giymiştir.Bu sizlerin savunduğu ''ecdadınızın'' aldığı mahkeme kararlarıdır.Talat paşa insanlığa karşı suç işlemiş bir unsurdur.

Yine Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi kitabını yayınlayan Murat Bardakçı'nın,Talat Paşa'nın kendi el yazmaları ile tuttuğu günlüklerde,notlarda,tehcir edilerek,yok olan Ermeni'lerin sayısının 925.000 olduğunu yayınlayarak bir anlamda soykırım'ı itiraf etmiş,tasdiklemiş oldu.Katillerin kendi itiraflarına siz ''yalan'' diyorsanız,en büyük katil o zaman sizsinizdir.Talat Paşa'nın mahkemelerde mahkum olması,hüküm giyip giymemesinden daha ziyade,insanların vicdan'larında mahkum olmuştur.Önemli olan da budur.Gerçekleri herne kadar karartmaya  çalışsanız da Talat Paşa''Osman- kasabı'' olarak anılacaktır.

Kemal Atatürk'ün,Ermeni soykırımı hakkındaki düşünceleri,basında işlenip,''sanki karşıymış gibi,mahkum ediyor'' algısı yaratılmak istenmektedir.24 Nisan 1920 yılında BMM'de yaptığı konuşmada ''geçmişte yaşanan utanç verici işler,alçaklıktır,katliam,fezahat '' gibi kulağa hoş gelen bu sözlerin pratikte inandırıcılığı olamamıştır.Dış çevrelere iyi görünmek için göz boyamadır.Tehcir suçundan,dolayı tutuklu bulunan tüm silah arkadaşlarının tahliyesine karar vererek,onları korudu.Kolladı.Devlet kademelerinde önemli yerlerde görevlendirdi.100.yılında ''Yeni Türkiye'nin kurucu önderi ile Cumhuriyet'in,Osmanlı ile bir ve aynı görülmemesi,ilişkilendirilmemesi,sorumlu olamaz'' şeklindeki anlayışları mahkum etmek gerekiyor.Kemal Atatürk her koşul altında ''katil ve cellatlar''ın koruyuculuğunu üstlenmiştir.1934 yılında çıkarılan ''soyadı kanunu'' ile katliam ve soykırımdan suçlu olanların kendilerini gizleyebilmeleri için yasal düzenleme oluşturuldu.Eczacı Mehmet bunlardan sadece birisidir.Bugün Eczacıbaşı Holding'e dönüşmüştür.

Kemal Atatürk'ü ileriki yıllarda gerçek yüzünü sergilemiş,geçmiş sözlerinin yalandan ibaret olduğunu daha açık ve net olarak görmekteyiz.16 mart 1923'de Adana esnafı ile arasında geçen konuşmalarda  ''ermenilerin bu feyizli ülkede hiç bir hakkı yoktur.Memleketimiz sizindir.Türk'lerindir.Bu memleket tarihte Türk'tü,o halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır'' sözleri Atatürk'ü daha iyi anlamamız için ele vermektedir.
    
53103

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Sayfalar