Cuma Mart 29, 2024

Ermenistan'lı Devrimciler: “Son gülüşünü unutmayacağız! Nubar Ozanyan, Rojava halkına emanetimizdir”

Nubar Ozanyan, Rojava halkına emanetimizdir!

Üzerinde şu anda bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasında savaşların, katliamların, soykırımların eksik olmadığı, aynı zamanda buna karşı halkların, Partizanlar’ın şanlı mücadelelerine tanık oluyoruz.

Arap, Kürt, Ermeni, Süryani her çeşit inanç ve düşünceye sahip coğrafyanın içinden kendini ezilen, sömürülen, mazlum halkların mücadelesine adayan savaş alanlarında Osmanlı-Türk devleti destekli çetelere karşı mücadele içerisinde yitirdiğimiz Ermeni halkının eşsiz komutanı, Nubar Ozanyan’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Nubar Ozanyan sıradan bir asker, bir savaşçı değil, O bizzat savaş içerisinde, savaşa yön veren, önderlik eden, en önde giden, bizzat savaşın içerisinde kaybettiğimiz, sözde değil, bizzat önde giden komutandır.

1915 Ermeni soykırımı ile tarihi sosyal, ekonomik, kültürel dokusunu, bir buçuk milyon Ermeni’yi tarihten silen, İttihat ve Terakki’nin bugün devamı olan Türkiye Cumhuriyeti’nde azınlıklara, Kürtlere uygulanan yok etme politikası aynen olduğu gibi devam etmektedir.

Yeni ve eski ittihatçılara karşı mücadeleyi kendine görev sayan Nubar Ozanyan yoldaş tüm bu acıları iliklerinde hissetmiş, kendinde mücadeleyi zorunlu görev kabul etmiştir.

Türkiye’nin dört bir yanından Ermenilerin ruhani lideri olan Der Giragosyan’ın girişimleri ile toplanan soykırım artıkları, kılıç artıkları, çocukları İstanbul’da Ermeni okullarında toplanan yetim çocuklardan birisidir Nubar Ozanyan. 

Şehit düşen diğer yoldaşları Armenak BAKIRCIYAN (Diyarbakır), Hayrabet HANÇER (Kayseri), Nubar YALIM (Şırnak), Manuel DEMİR (Kayseri), Hrant DİNK (Malatya) gibi şehitler kervanına Nubar OZANYAN da katılmıştır.

“Başkasını savaş alanına göndermedi”

Arkadaşlığın, dostluğun, fedakarlığın, yoldaşlığın günümüz dünyasında, yaşayan en iyi örneklerinden olan Nubar Ozanyan ilerlemiş yaşına rağmen bugüne kadar geleneklerin dışına çıkmış öz ve sade yaşantısıyla herkese örnek olmuştur. İnsanların kafasında “Halen bugün demek ki böyle devrimciler de var” dedirtmiştir. Şehadet mertebesine kavuştuğu zaman kendisine ait bir ceketi dahi olmamıştır. Açık deyimle evini sırtına yüklemiş, nerede mücadele varsa kendisi orada olmuştur.

O’nu, haksızlığın zulmün işgalin savaşın olduğu her coğrafyada görebilmekteyiz. Görev insanı bazen Bekaa vadisinde bazen Filistin’de, Ermeniler’in en zor anında Karabağ’da yoldaşları Leonid, Valod, Manuk, Hovsep ve Monte ile beraber olmuştur. Görev insanı, ne zaman mazlum Kürt halkının Türk devleti destekli IŞİD çetelerine karşı mücadelesi gündeme geldi hemen Rojava’da en ağır sorumluluklar üstlendi. Başkasını savaş alanına göndermedi. “Siz gidin, ben sonradan geleceğim” demedi. En önde giderek yoldaşlarına, Partizanlar’a gerekli hazırlıkları yaparak, onlara yol gösterdi, örnek oldu.

“Antranik Ozanyan’ın adının kullanarak onu ve direnişini yaşattı”

2014’te Irak Kürdistanı’nda dağlarda, 2015 yılından bu yana da Rojava Kürdistan’ının özgürleştirilmesinde yer alan Nubar Ozanyan yoldaş, İŞİD çetelerinin korkulu rüyası olmuştur. Her saldırılarını üstün zeka ve savaş taktiklerini kullanarak bertaraf etmesini bilmiştir. Komutanlık sıfatının kazanılması öyle kolay olmamıştır. Kan, ter, acı ve emek ile yoğrularak kazanılmıştır.

IŞİD çetelerine karşı mücadele için gelen Enternasyonal Savaşçıları İngiliz, Amerikalı, Fransız, İtalyan, İspanyol, Yunanistan ve birçok değişik ülke ve milletten özgürlük savaşçılarının bizzat Orhan/Nubar yoldaş ile çalışmak, öğrenmek ve mücadele etmek isteği boşuna değildir. Abartılı da sanılmamalıdır.

Alçak gönüllü mütevazi, hiçbir zaman kendisini övmeyen, anlatmayan, fotoğrafını dahi çektirmeyen, sıradan insan görüntüsü ile tanıdığımız enternasyonal bir devrimci olmuştur. Nubar yoldaş çok önemli erdemlere sahiptir, anılarını yazan medya devrimcisi olmamıştır.

1915’te Ermeni ulusunun ölüm yürüyüşünde, boynu bükük gidenlerden değil, bizzat direniş örgütleyen devrimci Kevork Çavuşlar, Ağpür Seroplar, Antranik Ozanyanlar, Avolar, Sivaslı Muradların gittiği seçtiği direniş geleneğini kendine rehber almıştır. Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Ermeni halkının ulusal kahramanı Antranik Ozanyan’ın adının yaşatılmasını ve tanıtılmasını gerekliliğine inanmış kendini Nubar OZANYAN soyadını kullanarak ifade etmiştir.

Komutanın acı ölüm haberi Amerika’dan Kanada’ya, Avrupa’ya, Kuzey ve Güney Kürdistan’da duyulduktan sonra başta Ermeni halkı ve ezilen halklar yas tutmaktadır.  Yüzyıl aradan sonra kendisine Antranik Ozanyan’ın fedai direniş ruhunu rehber alan,  Nubar OZANYAN’ın mücadelesi de O’nunla aynı olmuştur.

“Ermeni halkı, Ermenistan’da defnedilmesini istedi”

Ermeni halkı en yüksek düzeyde sahiplenerek anavatan Ermenistan topraklarında ebedi olarak istirahat etmesini istemişlerdir. Fakat şehit düştüğü Rojava’da halk şehidine son görevini yaparak kalbine gömmüştür. Kürt halkının özgürlük savaşçılarının mücadelesinde yitirdiği halk fedailerinin şahadetlerinden sonra mezarlıklarının tahrip edilmesi, dozerlerle yıkılması, ortadan kaldırılması, gerilla cenazelerine yapılan saldırılar, saygısızlıklar ve en son Armanek BAKIRCIYAN’ın anıt mezarının özel harekatçılar tarafından yıkılması, devletin gelenekçi, ittihatçı yüzünü ortaya çıkarmıştır. Ermeni’ye Kürt’e, Alevi’ye muhaliflerin cenazelerine dahi tahammülsüzlük artık üst noktaya varmış olduğundan Rojava topraklarında istirahatı uygun görülmüştür.

Bugüne kadar ender rastlanan ezilen halkların özgürleştirilmesi mücadelesinde şehit düşen Nubar OZANYAN’a, Kürt halkı ile beraber burada yaşayan kalabalık bir Ermeni kitlesi de sahip çıkmış, bağrına basmış, kendilerine emanet olarak görmüşlerdir. Cenazede bu sahiplenmeyi bizzat yaşadık, gördük. Cenazeyi Kürt anaları omuzlarında taşımak istemiş, zılgıtlar, gözyaşları içerisinde defnedilmiştir.

“Ermeni ve Kürt halkına emanetimizdir”

Kürt devrimci geleneklerine göre ailesiz, başka topraklarda şehit düşen gerillalar, bir aileye emanet edilmektedir. Nubar OZANYAN’ı şehitlik nasnamesi bir aileye verilerek üstlenmesi sağlanmıştır. Son yolculuğunda halkın, özgürlük güçlerinin, yediden yetmişe herkesin, ezilenlerin sahiplenmesi duygusal anlar yaşanmasına neden olmuştur. Kürt ve Ermeni analar, kalplerinin en sıcak köşesini Nubar OZANYAN yoldaşa ayırmışlardır...

Bugün Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında yaşanan çatışmalarda her yurtsever, aydın, ilerici, demokrat insanım diyen herkes saflarını netleştirmek zorundadır. Mazlumların, Ermenilerin, Kürtlerin yanında mı yoksa İttihatçi Osmanlı Türkiyesi yanında mı yer alacak. Yer alınan taraf kişinin rengini belirleyecektir.

Şu acıyı da yaşıyoruz Nubar yoldaş mücedelesini ve hayatını verdiği özgürlük ve bağımsızlık yolunda, kendi öz topraklarında toprağa verilemedi. Ama şu konuda da gönül rahatlığı içerisindeyiz ki, Kürt halkı kendi evladı gibi sahip çıktı.

Ama birgün muhakkak Antranik Paşalar gibi demokratik özgür anavatan topraklarında, Panteon’da yerini alacağı sözünü veriyor ve and içiyoruz.

Son gülüşünü unutmayacağız!

 

Yaşasın halkların kardeşliği!

Kahrolsun Osmanlı İttihat ve Terakki Geleneği!

Nubar Ozanyan yoldaş ölümsüzdür!

Պայգար Պայգար Պայգար մինչեւ հախդանակ!

Şehîd namirin!

Ermeni Delegasyonu

27.08.2017 / Rojava

 

Kaynak: www.partizan-online.net

47004

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]

 

“Tarih, gelecek için

kavga verip, yitirmiş bile olsa,

insanlık için vuruşanları

hiç unutmaz.”[2]

 

Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…

Sayfalar