Perşembe Mart 28, 2024

Ermenistan'lı Devrimciler: “Son gülüşünü unutmayacağız! Nubar Ozanyan, Rojava halkına emanetimizdir”

Nubar Ozanyan, Rojava halkına emanetimizdir!

Üzerinde şu anda bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasında savaşların, katliamların, soykırımların eksik olmadığı, aynı zamanda buna karşı halkların, Partizanlar’ın şanlı mücadelelerine tanık oluyoruz.

Arap, Kürt, Ermeni, Süryani her çeşit inanç ve düşünceye sahip coğrafyanın içinden kendini ezilen, sömürülen, mazlum halkların mücadelesine adayan savaş alanlarında Osmanlı-Türk devleti destekli çetelere karşı mücadele içerisinde yitirdiğimiz Ermeni halkının eşsiz komutanı, Nubar Ozanyan’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Nubar Ozanyan sıradan bir asker, bir savaşçı değil, O bizzat savaş içerisinde, savaşa yön veren, önderlik eden, en önde giden, bizzat savaşın içerisinde kaybettiğimiz, sözde değil, bizzat önde giden komutandır.

1915 Ermeni soykırımı ile tarihi sosyal, ekonomik, kültürel dokusunu, bir buçuk milyon Ermeni’yi tarihten silen, İttihat ve Terakki’nin bugün devamı olan Türkiye Cumhuriyeti’nde azınlıklara, Kürtlere uygulanan yok etme politikası aynen olduğu gibi devam etmektedir.

Yeni ve eski ittihatçılara karşı mücadeleyi kendine görev sayan Nubar Ozanyan yoldaş tüm bu acıları iliklerinde hissetmiş, kendinde mücadeleyi zorunlu görev kabul etmiştir.

Türkiye’nin dört bir yanından Ermenilerin ruhani lideri olan Der Giragosyan’ın girişimleri ile toplanan soykırım artıkları, kılıç artıkları, çocukları İstanbul’da Ermeni okullarında toplanan yetim çocuklardan birisidir Nubar Ozanyan. 

Şehit düşen diğer yoldaşları Armenak BAKIRCIYAN (Diyarbakır), Hayrabet HANÇER (Kayseri), Nubar YALIM (Şırnak), Manuel DEMİR (Kayseri), Hrant DİNK (Malatya) gibi şehitler kervanına Nubar OZANYAN da katılmıştır.

“Başkasını savaş alanına göndermedi”

Arkadaşlığın, dostluğun, fedakarlığın, yoldaşlığın günümüz dünyasında, yaşayan en iyi örneklerinden olan Nubar Ozanyan ilerlemiş yaşına rağmen bugüne kadar geleneklerin dışına çıkmış öz ve sade yaşantısıyla herkese örnek olmuştur. İnsanların kafasında “Halen bugün demek ki böyle devrimciler de var” dedirtmiştir. Şehadet mertebesine kavuştuğu zaman kendisine ait bir ceketi dahi olmamıştır. Açık deyimle evini sırtına yüklemiş, nerede mücadele varsa kendisi orada olmuştur.

O’nu, haksızlığın zulmün işgalin savaşın olduğu her coğrafyada görebilmekteyiz. Görev insanı bazen Bekaa vadisinde bazen Filistin’de, Ermeniler’in en zor anında Karabağ’da yoldaşları Leonid, Valod, Manuk, Hovsep ve Monte ile beraber olmuştur. Görev insanı, ne zaman mazlum Kürt halkının Türk devleti destekli IŞİD çetelerine karşı mücadelesi gündeme geldi hemen Rojava’da en ağır sorumluluklar üstlendi. Başkasını savaş alanına göndermedi. “Siz gidin, ben sonradan geleceğim” demedi. En önde giderek yoldaşlarına, Partizanlar’a gerekli hazırlıkları yaparak, onlara yol gösterdi, örnek oldu.

“Antranik Ozanyan’ın adının kullanarak onu ve direnişini yaşattı”

2014’te Irak Kürdistanı’nda dağlarda, 2015 yılından bu yana da Rojava Kürdistan’ının özgürleştirilmesinde yer alan Nubar Ozanyan yoldaş, İŞİD çetelerinin korkulu rüyası olmuştur. Her saldırılarını üstün zeka ve savaş taktiklerini kullanarak bertaraf etmesini bilmiştir. Komutanlık sıfatının kazanılması öyle kolay olmamıştır. Kan, ter, acı ve emek ile yoğrularak kazanılmıştır.

IŞİD çetelerine karşı mücadele için gelen Enternasyonal Savaşçıları İngiliz, Amerikalı, Fransız, İtalyan, İspanyol, Yunanistan ve birçok değişik ülke ve milletten özgürlük savaşçılarının bizzat Orhan/Nubar yoldaş ile çalışmak, öğrenmek ve mücadele etmek isteği boşuna değildir. Abartılı da sanılmamalıdır.

Alçak gönüllü mütevazi, hiçbir zaman kendisini övmeyen, anlatmayan, fotoğrafını dahi çektirmeyen, sıradan insan görüntüsü ile tanıdığımız enternasyonal bir devrimci olmuştur. Nubar yoldaş çok önemli erdemlere sahiptir, anılarını yazan medya devrimcisi olmamıştır.

1915’te Ermeni ulusunun ölüm yürüyüşünde, boynu bükük gidenlerden değil, bizzat direniş örgütleyen devrimci Kevork Çavuşlar, Ağpür Seroplar, Antranik Ozanyanlar, Avolar, Sivaslı Muradların gittiği seçtiği direniş geleneğini kendine rehber almıştır. Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Ermeni halkının ulusal kahramanı Antranik Ozanyan’ın adının yaşatılmasını ve tanıtılmasını gerekliliğine inanmış kendini Nubar OZANYAN soyadını kullanarak ifade etmiştir.

Komutanın acı ölüm haberi Amerika’dan Kanada’ya, Avrupa’ya, Kuzey ve Güney Kürdistan’da duyulduktan sonra başta Ermeni halkı ve ezilen halklar yas tutmaktadır.  Yüzyıl aradan sonra kendisine Antranik Ozanyan’ın fedai direniş ruhunu rehber alan,  Nubar OZANYAN’ın mücadelesi de O’nunla aynı olmuştur.

“Ermeni halkı, Ermenistan’da defnedilmesini istedi”

Ermeni halkı en yüksek düzeyde sahiplenerek anavatan Ermenistan topraklarında ebedi olarak istirahat etmesini istemişlerdir. Fakat şehit düştüğü Rojava’da halk şehidine son görevini yaparak kalbine gömmüştür. Kürt halkının özgürlük savaşçılarının mücadelesinde yitirdiği halk fedailerinin şahadetlerinden sonra mezarlıklarının tahrip edilmesi, dozerlerle yıkılması, ortadan kaldırılması, gerilla cenazelerine yapılan saldırılar, saygısızlıklar ve en son Armanek BAKIRCIYAN’ın anıt mezarının özel harekatçılar tarafından yıkılması, devletin gelenekçi, ittihatçı yüzünü ortaya çıkarmıştır. Ermeni’ye Kürt’e, Alevi’ye muhaliflerin cenazelerine dahi tahammülsüzlük artık üst noktaya varmış olduğundan Rojava topraklarında istirahatı uygun görülmüştür.

Bugüne kadar ender rastlanan ezilen halkların özgürleştirilmesi mücadelesinde şehit düşen Nubar OZANYAN’a, Kürt halkı ile beraber burada yaşayan kalabalık bir Ermeni kitlesi de sahip çıkmış, bağrına basmış, kendilerine emanet olarak görmüşlerdir. Cenazede bu sahiplenmeyi bizzat yaşadık, gördük. Cenazeyi Kürt anaları omuzlarında taşımak istemiş, zılgıtlar, gözyaşları içerisinde defnedilmiştir.

“Ermeni ve Kürt halkına emanetimizdir”

Kürt devrimci geleneklerine göre ailesiz, başka topraklarda şehit düşen gerillalar, bir aileye emanet edilmektedir. Nubar OZANYAN’ı şehitlik nasnamesi bir aileye verilerek üstlenmesi sağlanmıştır. Son yolculuğunda halkın, özgürlük güçlerinin, yediden yetmişe herkesin, ezilenlerin sahiplenmesi duygusal anlar yaşanmasına neden olmuştur. Kürt ve Ermeni analar, kalplerinin en sıcak köşesini Nubar OZANYAN yoldaşa ayırmışlardır...

Bugün Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında yaşanan çatışmalarda her yurtsever, aydın, ilerici, demokrat insanım diyen herkes saflarını netleştirmek zorundadır. Mazlumların, Ermenilerin, Kürtlerin yanında mı yoksa İttihatçi Osmanlı Türkiyesi yanında mı yer alacak. Yer alınan taraf kişinin rengini belirleyecektir.

Şu acıyı da yaşıyoruz Nubar yoldaş mücedelesini ve hayatını verdiği özgürlük ve bağımsızlık yolunda, kendi öz topraklarında toprağa verilemedi. Ama şu konuda da gönül rahatlığı içerisindeyiz ki, Kürt halkı kendi evladı gibi sahip çıktı.

Ama birgün muhakkak Antranik Paşalar gibi demokratik özgür anavatan topraklarında, Panteon’da yerini alacağı sözünü veriyor ve and içiyoruz.

Son gülüşünü unutmayacağız!

 

Yaşasın halkların kardeşliği!

Kahrolsun Osmanlı İttihat ve Terakki Geleneği!

Nubar Ozanyan yoldaş ölümsüzdür!

Պայգար Պայգար Պայգար մինչեւ հախդանակ!

Şehîd namirin!

Ermeni Delegasyonu

27.08.2017 / Rojava

 

Kaynak: www.partizan-online.net

46992

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

Sayfalar