Cumartesi Nisan 20, 2024

Ezilen ulusların sokakları kuşatan, faşist gericiliği sarsan direnişi mücadelemizdir! Selam olsun Kürt ve Katalan ulusunun bağımsızlık mücadelesine!

Emperyalizmin köhnemiş düzeni 2008 yılından bu yana boy gösteren ve giderek derinleşen ekonomik ve siyasal kriz ile sarsılmaya devam ediyor. Ortadoğu enerji rezervlerini elde etmek için katliamlar gerçekleştiren ve halk kitlelerinin öfkelerini ve örgütlenmelerini çarpıtan emperyalistler dipten gelen dalganın telaşını iliklerine dek hissediyor, bunun kabusu ile yaşıyor! Köhnemiş bu düzen, halkların kanı ve gözyaşı üzerine kurulduysa elbet bu düzenin çökmesi ve parçalanması da kaçınılmazdır. Ekonomik ve siyasal krizden çıkma telaşında olan hakim sınıfları daha da saldırganlaştıran bu korkunun ve telaşın dışa vurumudur!

Emperyalizminkorku ve telaşı arttıkça ezilen halkların ve ulusların mücadelesi yükselecek, mücadele yükseldikçe korku ve telaşları derinleşecektir! Bugün emperyalizmin gelişim aşamasında bastırılan ve geleceği engellenen ezilen ulusların Irak Kürdistanı’nda ve Katalonya’da referandum gerçekleştirerek ortaya koyulan bağımsızlık mücadeleleri ve buna dönük emperyalist-kapitalist sistem temsilcilerinin ve onların uşaklarının tepkisi derinleşen bu korku ve telaşın yansımasıdır. Kuşkusuz ki bu bağımsızlık için atılan adımlar ve hakim sınıflara dönük verilen mücadele demokratik ve devrimcimücadelenin yükselişinin de bir ifadesidir!

Meşru olmayan ulusların bağımsızlık talebi değil, faşizmdir!

Emperyalistlerin tarihsel olarak çizdikleri sınırlar bugün ezilen ulusların öfkesi ile parçalanıyor. Bu öfkelerden biri Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumuyken diğeri ise İspanya’nın 17 özerk yönetiminden biri olan Katalonya’da gerçekleştirilen referandumdur. IKBY’nin bağımsızlık referandumuna emperyalist-kapitalist devlet temsilcilerinin yanı sıra TC, İran, Suriye ve Irak; saldırganlıkla yanıt verirken ambargo uygulayıp bölgesel yönetimin sınırlarına askeri birlikler yerleştirerek operasyonlar gerçekleştirmişlerdir. Feodal parçalanmışlığı ve emperyalizme bağımlılığın adını göndere çekmekte geri kalmayan bu ülkelerin çabaları boşunadır.

Katalonya’da ise Katalanların anayasada bir ulus olarak görülmesini engellemek nafile bir çırpınıştır. Katalanların ulus olarak görülmesi vaadi ile birçok Katalan partisinin desteğini alan ve İspanya Başbakanı seçilen Zapatero,Katalanların anayasada ulus ve bağımsızlık statüsünü bugün zulümle bastırmaya çalıştığı referandum için “meşru değildir” diyerek inkar ediyor. İspanya hükümetinin inkarına rağmen sandık başına giden Katalanların iradesine ket vurulmak istenmiş; seçimler başlar başlamaz baskınlar düzenlenerek sandıklara el konulmaya ve sokaklarda sandık başına gitmeye çalışan Katalanlar kolluk güçlerinin faşist saldırılarıyla engellenmeye çalışılmıştır. Gün boyu İspanya devletinin faşist yüzünü ortaya seren nitelikteki bu saldırılara karşın Katalanların öfkesi sokakları sarmış ve Katalanlar sandık başlarına giderek % 90 şeklindeki bir oranla bağımsızlık taleplerini oraya koymuşlardır!

Ulusların bağımsızlık mücadelelerini selamlıyoruz!

Tarihsel deneyimlerimiz ve ideolojik politik çizgimizin bizlere sunduğu yol Katalanların sokaklara dökülen öfkesini, Katalanların ve Kürt ulusunun bağımsızlık özlemini, ulus devlet kurma mücadelelerini selamlamak, desteklemek ve bunun gerçekleşmesi için devrimciler olarak omuzlarımıza yüklenen görevleri yerine getirmekten geçmektedir!

Katalan ulusunun direnişi ve sokakları kuşatan iradeleri ile emperyalizm çağında burjuva demokrasisi sloganlarının koca bir “hiç”olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Katalanların mücadelesi, Kürt ulusunun mücadelesi proletaryanın mücadelesinin bir parçasıdır. Proletarya Lenin yoldaşın deyimiyle “ezilen ulusların belli bir devletin sınırları içinde zorla tutulmalarına karşı savaşmalıdır, bu da ulusların kaderlerini tayin edebilmeleri uğruna savaştır. Proletarya, ‘kendi’ ulusu tarafından ezilen sömürgeler ve uluslar için siyasal ayrılma özgürlüğü istemelidir.(Lenin, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı, Sol Yayınları, Sayfa 122)

Bu bilinç ve tarihsel deneyim ile Partizan olarak Katalanların sokakları kuşatan, faşist gericiliği sarsan direnişi, onun yaydığı enerjiyi mücadelemizin onuru ve enerjisi sayıyor ve selamlıyoruz! Kürt ulusunun özgürlük ve bağımsızlık taleplerine dönük faşist saldırganlığın, ambargonun, sınır ötesi tezkerenin Kürt ulusunun 100 yıllık özlemine engel olamayacağını bir kez daha haykırıyoruz!

Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı engellenemez!

Katalan ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı engellenemez!

Selam olsun Kürt ulusunun dört parçada verdiği özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine!

Selam olsun Katalanların sokakları kuşatan direnişine!

Yaşasın Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı!

41709

Şimdi yürüme zamanıdır!

Şimdi savaşma zamanı, savaşı büyütüp her tarafa yayma zamanıdır. Özgürlük ateşini yakınlaştırma ve devrimcileşme zamanıdır. Şimdi büyük bir ısrar ve kararlılıkla zorlukların üstüne doğru yürüme, engelleri cesaretle aşma zamanıdır. Partimizin ideolojik-stratejik hattı, işçi sınıfının, halkımızın, bölge halklarının değişim ve devrim ihtiyacına yanıt olma zamanıdır. Dayanılması zor, yokluk ve yoksulluklarla dolu ezilenlerin çığlıklarına kulak verme zamanıdır. Ertelenmesi asla mümkün olmayan zorunlulukların ve kaçınılmazlıkların gerçekleştirilmesi zamanıdır.

“Hendek” e düşmek mi, hendek atlamak mı?-Dursun Ali Küçük

*Kendimi hendeğe düşmüş gibi hissediyorum….
Kürdistan şehirleri ve ilçelerinde yaşanan vahşet gözlermin önünde kayıp gidiyor.
İçim kan ağlıyor..
Sanırım savaş ortasındaki her insanda bunu yaşıyor.
Ya bu hendekten atlarsın ya bu deveyi güdersin.
Ya da deveye hendek atlamak gibi bir işe kalkışırsın.
Ama nasıl direnirsen diren siyaset ve halkını düşmanın eliyle de olsa hendeğe gömemezsin.
Vebali ağırdır.

*Sömürgeciğe ve işgalciye karşı direnmek farzsdır ve kayıtsız şartsız tartışma götürmez.

"İpler kimin elinde "

Bugün bir arkadaşımla sohbet ederken  Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan ve en önemliside Suriye'de neler oluyor üzerine konuşmaya başladık;  Ben siyasal tahlillerde bulunmaya çalışrken,, üçüncü dünya savaşının kapıda olduğunu,çanların  kimin için çalıyoru anlatırken , arkadaşım dediki:"Yoldaş bu söylediklerini Marks, Lenin, Stalin , Mao yoldaşlar o  zamanlar söylemişler... Sen bugüne has özgül tahlil yapsan vede biz bunun neresindeyiz,anlatsan daha gerçekçi olur". Ben önce bir duraksadım şaşırdım , "söyleyen dilim söylemez" oldu.

“Seçme ve Seçilme En Temel İnsan Hakkıdır, Haydi Mülteciler Seçime”; dediler ve!

Yarın 10 Aralık.

1948’den bu yana etkinlikler düzenlenen “Dünya İnsan Hakları Günü”.

“Mültecilerin seçme hakları var artık. Seçme ve seçilme en temel insan hakkıdır” diyerek harıl harıl çalışan kurumlardan bir kısmı; yarın da Suriye’ye yerleştirilen savunma silahlarına karşı protestolar gerçekleştirecekler!(Bu kurumların adını burada belirtmek, yaptıkları iyi şeylere göz kapamakla eş olacağı için; böyle geçelim).

“Fırtınalar içinde, bıçak sırtında”

Komünist önder Mehmet Demirdağ anısına...

Devrime (ve Cizre'ye) dair

“In puncto punctii”[1]

Murat Uyurkulak’ın, “Vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi,”[2] notunu düştüğü; Cornelius Castoriadis’ün, “Önce bir tahayyüldür,” dediği devrim, radikal sosyalistlerin indinde güncelliğini yitirmeyen -“olmazsa olmaz”- “Tek yol”dur; dünyayı değiştiren devrimci praksistir; engellenemezdir; gereklidir.

Sadece bu kadar da değil: Egemenlerin kâbusu, ezilenlerin şölenidir; Prometheus’un takipçilerini var eden tarihsel eylemidir; bilimden sanata, beşeri münasebetlerden sosyal hayata, ekonomiden politikaya “ilerleme”nin yegâne sebebidir.

38 YIL ÖNCE TOPTAŞI CEZAEVİNDEN KAÇIIRILDIK.ANISINA...

Bugün 9 Aralık TOPTAŞI CEZAEVİNDEN kaçırılışımızın-firarımızın 38. yılı .Firar veya Kaçırılma çalışmalarımız durmaksızın, aksatılmadan iki yıla yakın sürdü.  Değişik aşamalardan geçen , çeşitli kere ertelenen, eylemin şekillerinde değişiklikler yapan, uzun soluklu bir  planın sonuna gelmiştik.
 

Emek seferberliğiyle mücadeleye güç kat dayanışmayı büyüt

Savaş, direniş ve çatışmaların odağında yer alan coğrafyamızda büyük bedeller ödenerek yaratılan mücadele tarihine, kesintisizce süren direnişlere tanıklık etmekteyiz. Halkımızın devrimci öfkesi ve mücadelesi eşine az rastlanır faşist bir saldırganlıkla ezilmeye, katliam, gözaltı ve tutuklamalarla bastırılmaya çalışılsa da sınıf mücadelesi direniş, çatışma ve kopuş zemininde yol almayı sürdürmekte, çelişkiler keskinleşmektedir

"Bize nasıl yaşanacağını ve ölüneceğini gösteren üç yiğit çocuk!"

Ankara: 21 Ekim günü Dersim’in Pulur ilçesi Şahverdi köyünde TC askerleriyle girdikleri çatışmada ölümsüzleşen TKP/ML TİKKO savaşçıları Cengiz İçli, Hakan Çakır ve Özgüç Yalçın için dün Ankara’da anma toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda Şahverdi’de TC askerleri tarafından işkenceyle katledilen Özgüç Yalçın (Sefkan)’ın babası Sermet Yalçın tarafından yapılan konuşmayı paylaşıyoruz:

“Dostlar,

Dağları mesken tutan ;"Bir çift yürek"Veysel Uyar , Erdogan Tekin ölümsüzdür .

Ne zamanki, yaz mevsimi yeni bir iklime evrilir güz ayları başlar , masallarda , romanlarda derler ya  "Uçsuz bucaksız dağların doruklarında  beyaz-bembeyaz karlar belirirmiş". Munzur dağlarıda her Sonbaharın ortalarında bir genç kadının gelinlik  giymesi gibi, beyaz karlarla süslenir,bizse Munzur dağlarının o heybetli  duruşuna mest olur,gözlerimizi ayıramazdık, gördüğümüz harika doğal manzara karşısında.Munzur dağları  gerillanın gönlünü çaldığını bilircesine gülüçükler gönderirdi bizlere... Ovacığın düz yemyeşil  ovasına kar düşünce bambaşka bir doğa güzelliği ortaya çıkardı.

TC = İŞİD = ERDOĞAN

   Dünya IŞID saldırılarının şokunu yaşıyor...

Sayfalar