Çarşamba Mayıs 29, 2024

Faşizm Bundan Başka Bir Şey Değil ki..

Son aylarda bazı köşe yazarları, tv’lerde boy gösteren kimi ‘aydın, yazar, çizer, tarihçi ve siyaset bilimcisi’ dünün Başbakanı, günün Cumhurbaşkanı ve partisi AKP’nin, anti-demokratik bir gidişe doğru imza attıklarını anlatmaya başladılar. 

Oysa bu kişilerin çoğu yıllarca AKP’yi ve RT Erdoğan’ı kitlelere “demokrat”, “özgürlükçü” “demokrasiden yana” diye cilaladılar, süslediler ve halka yutturmaya çalıştılar. Aydın, yazar, çizer, tarihçi ve siyaset bilimci gibi kartvizitleri olan bu kişiler, yıllarca savundukları adamın ve zihniyetinin 13 yılda bu ülkeyi getirdiği durumun, anlaşılır deyimiyle açık bir faşizm olduğunu gördüler ve(ya) anladılar. 

Umarım ki, yıllarca gazetelerinde çarşaflarca, televizyon programlarında saatlerce ve bir kısmı da kitaplarında sayfalarca Erdoğan’ı ve partisinin getirdiği-getireceği sözde yenilikleri, uygulamaları öven bu zatlar, çok geç kalmış olsalar da, halkı ve toplumu kandırdıklarını gördüler ve pişman oldular.

Umarım ki, AKP’nin gerici, faşist bir anlayışla kurulduğunu, emperyalizme karşıymış gibi görünüp emperyalistlerin ve uluslararası kapitalist küresel güçlerin, holdinglerin ve tröstlerin en büyük işbirlikçisi bir parti olduğunu da gördüler.

Umarım ki, 12 Eylül faşist darbesi ve generallerinin yarattığı AKP ve tüm kadrolarının yıllarca, 12 Eylül faşizminden ve gericiliğinden bir farkı olmadığını; özgürlükten, eşitlikten, demokrasiden yana olan kesimlere yaşamı zehir - zindan ettiklerini de gördüler.

Yaşamımızı yasaklar, zorunluluklar, baskılarla yaşanmaz kılan, dışarıda demokrasi, özgürlük havarisi rollerine soyunan, ancak içte ortaçağ karanlığını yaşatan bir AKP zihniyeti olduğunu anladılar umarım..

Çeşitli - sahte açılım safsataları, inkâr ve imha politikalarıyla inançlar ve halkları, etnik farklılıkları baskı altına alan, askerliği, din derslerini, dil derslerini zorunlu hale getiren, farklı kimlikler üzerinde sokak-mahalle baskıları kur(dur)an faşist AKP zihniyetini anladılar umarım.

Milyonlarca Alevi’nin inancına hakaret eden, aşağılayan, meydanlarda “yuh” çektiren, Alevilere sosyal, özel ve kamusal alanlarda asla yaşama hakkı tanımayan; Kürt dilini ve başka dilleri, etnik ve inançsal tüm farklılıkları inkâr eden; demokrasi, eşitlik, özgürlük ve daha iyi bir yaşam taleplerine kulaklarını tıkayan, hak alma mücadelesine asker, polis, özel timler, panzerler, TOMA’lar, kimyasal silah ve gazlar, gerçek mermilerle saldıran, “tek dil, tek din, tek millet” söylemini savunan bu ırkçı, gerici, faşist, ortaçağ karanlığını temsilcisi AKP zihniyetinin faşistlik olduğunu anladılar ve(ya) gördüler  umarım..

Yıllardır AKP zihniyetini görüp anlamamak sadece akıldan, vicdandan yoksunların işi olabilir. Zira, “6 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenebilirsiniz” fetvası veren, “Annen de olsa dizinin üstü tahrik eder” deyip sapıklık ve sapkınlığını açığa vuran, “Çalışan her kadın fuhuşa hazırlık yapıyor”, ya da “ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen veya esnafa “Ananı al da git” diye hakaret edip azarlayan bir zihniyetin düşünce yapısını anlamamak mümkün olabilir mi?

Bir yandan özgürlüklerden, inançlara saygıdan, demokrasiden bahseden, diğer yandan daha bugün AİHM’in “zorunlu din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını isteyen kararına itiraz eden ve itirazı reddedilen asimilasyoncu, yasakçı, faşist bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Bugüne kadar işçilere, emekçilere, kadınlara, öğrencilere, eşit yurttaşlık ve hak alma talebinde bulunan her kesime karşı polis, asker ve tüm baskı mekanizmalarını koruyarak ülkeyi yöneten AKP’nin son “İç Güvenlik Yasası” tam da açık faşizmdir. Gezi Parkında olduğu gibi çevreyle, doğayla ilgili etkinliklere bile polisiye tedbirlerle müdahale eden,  en masum gösterileri şiddetle bastıran, Ethem’i, Berkin’i ve Ali İsmail’i öldürten, Kürt çocuklarını bombalatan bu iktidardır. Demokratik taleplerini dile getirenlerin ya polislerce, ya eli palalı, sopalı katillerce yaralanması, öldürülmesi, linç girişimleri; kadın cinayetlerinin özendirilmesi sonucu artarak devam etmesi, Tarsus’ta evine dönüş yolundaki Özgecan’ın hunharca katledilmesi, Kadıköy’de arkadaşlarıyla kartopu oynayan gazeteci Nuh Köklü’nün bıçaklanarak öldürülmesi AKP’nin uygulamalarından güç alanlarca gerçekleştirilmiştir.

AKP iktidarı bu baskıcı, anti demokratik uygulamaları, yeterli görmemiş olmalı ki, İç güvenlik Yasasını da kanunlaştırmak istemektedir. Bu yasayla en masum hak alma talebinde, atkı, bere ve şapka takanlar, mahkeme kararı olmadan 48 saat gözaltına alınıp tutuklanabilecektir. Polise, demokratik gösterilerde bile ateş etme yetkisi verilmektedir.

Yani AKP iktidarı on üç yıllık anti demokratik uygulamalarını sıkıyönetimleri anımsatır bir faşizmle sürdürmek istemektedir. Bununla ilgili her birey, kesim ve kurum biran önce gerekli tüm mekanizmaları işletmek, faşizme karşı birleşik cepheyi örmek, örgütlemek ve mücadele etmek zorundadır.

Erdal YILDIRIM

20 Şubat 2015


72610

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Erdal Yıldırım

Bugün Galatasaray Meydanında bariyerler bir genişledi ve arkasından geri daraldı.

Meydana gelmeden meydana açılan her yol denetim altına alınmış, polis denetiminden ve üst aramasından sonra meydana girdik... Arkasından heykelin olduğu yere geldim, orası da bariyer ile çevrilmişti, ön taraftan giriş yerine yan taraftan giriş açılmıştı, oradan da üst aramasından geçip oturma eyleminin olacağı heykel çevresine geldik. Heykel, cumhuriyetin 50. Yıl heykeli. 100. Yıl heykeli yapıldı mı bir yerlerde bilmiyorum...

Bariyer içinde bariyer ve onun içinde izin verilen sınırlar içinde acılarımızı haykırmak!

Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – II

II.Bölüm:

Laz Nihat’ın başında bulunduğu ekip, öylesine şuursuzca bir gözü kapalılıkla kontraya tabi hareket etmekteydi ki düşünün, düşman operasyonlarının sürmekte olduğu bir arazide, başta ben olmak üzere, kendilerinden yana tavır almayacaklarına kanaat getirdikleri bir grup gerillayı silahsızlandırarak, öylece araziye terk etmeyi bile göze alabildiler… 

Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

Sayfalar