Çarşamba Nisan 24, 2024

Gelme..!!Gelcem..!!

ABD'nin YPG'ye ağır silahlar vermesi, devlet başkanı Trump'ın onaylaması sonucunda Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de önümüzdeki süreçte kurulacak olan Kürt Bölgesel Yönetiminin tanındığını/temellerinin atılmış olduğunu görmek istemeyen gözlere ''parmağım kör gözüne'' dercesine batıyor artık.

ABD'nin BOP tıkır tıkır işliyor. Irak'ta bölünme sağlandıktan sonra Suriye'de de yaşama geçirilmeye başlandı. Bu arada Türkiye BOP'ta projenin dışına iteklendi. BOP'un eş başkanı RTE'de bu projede Kılıçdaroğlu'nun güncel değimiyle kapının önüne konulmuş oluyor.

ABD'nin YPG'ye ağır silahlar vermesiyle Rakka operasyonunda YPG'nin başat rol oynayacağı buna karşın tüm yalvar yakarmalara rağmen TC'nin bu işin dışında bırakılması... Bu RTE'yi alabildiğine feci şekilde sinirlendirmiş. İçeride ve dışarıda Kürt düşmanlığını tepe noktasına taşıyan, içeride Kürtlere yönelik imhayı çökertme politikasıyla yaşama geçirmeye çalıştığı bir dönemde hemen sınırımızın öteki tarafında Kürtleri silahlandırmak da neyin nesi! Özellikle de üyesi olduğu NATO'nun önde gelen bir devleti tarafından silahlandırılması/üstelik ağır silahlarla, zırhlı araçlarla donatılması... Ve üstüne üstlük Rojava'daki Kürtlerle, YPG'le Türk devleti hazır durumda beklerken Rakka'ya yürümek neyin nesi oluyor?

ABD'nin bu politikasının TC'yi içerideki kendi Kürtleriyle savaşta zayıf düşüreceği gibi dışarıda da Rojava kantonlarına uyguladığı politikayı da zora sokuyor.

YPG'e verilecek olan ağır silahların YPG vasıtasıyla PKK'nin eline geçeceğinden ciddi endişeler duyduğunu saklamayan RTE 16 Mayıs ta ABD'e yapacağı ziyarette bu durumu bizzat Trump'a kendisinin anlatmak istediğini söylüyor. Nedeniyse Amerikan silahlarının PKK ve YPG' verildiğinden yakınıyor, daha doğrusu YPG'e verilen silahların PKK'nin eline geçeceğinden. Hatta bunu fotoğraflarla belgelerinin olduğunu ve bu belgeleri görüşmede Trump'ın önüne koyacağını söylüyor, propagandasını yapıyor. Şimdiden Trump'ı köşeye sıkıştıracağını hesaplıyor. Buna daha fazla bir gerçeklik kazandırmak için de Kürdistan Bölgesel Yönetimi Barzani'nin yeğenini tanık olarak yanında götürmeye çabalıyor.

Peki bir de işin şöyle bir tersini düşünelim: RTE'nin talimatıyla MİT'in insani yardım adı altında taşıdığı tırlarla Suriye'deki muhaliflere silah taşıdığını, bu silahların, malzemelerin Suriye'de çatışmalarda ördürülen, yakalanan İŞİD militanlarının üzerinden çıktığına dair görüntülerin bu toplantıda RTE'nin önüne konulması durumunda ne olacak? RTE'nin yüzünün ne şekil alacağını herhalde kimse görmek istemez.

Neyse bu RTE'nin düşünmesi/hesaplaması gereken bir olgu...

RTE hileli anayasa referandumundan sonra ülke içerisinde meşrutiyetinin tartışılmasının hemen ardından yurt dışı gezilerine çıktı. Sırasıyla Hindistan ve Çin'e gitti. Yarın da ABD ziyaretini gerçekleştirecek. Yurt içinde kaybettiği prestiji/meşrutiyeti dışarıda devlet protokolleriyle karşılanmak, büyük devletlerin devlet başkanları tarafından kabul edilerek tamire çalışıyor.

Özellikle de BOP'ta elinden alınan eşbaşkanlığı yeniden kuşanabilirimin hesaplarını yapıyor. ABD ziyareti öncesi konuşmalarında Trump'a göndermeler yaparak ''ABD Türkiye el ele verelim, Rakka'ya birlikte girelim'' RTE'nin tüm bu yakarmalarına rağmen Trump'a ziyaretin hemen öncesinde YPG'ye ağır silahlar verilmesi ver Rakka operasyonunun YPG'le ortak yapılacağının açıklanmasının sonrasında Türkiye'de basın organlarına demeç veren bazı muhalif siyasiler bu gelişmelerden dolayı RTE'nin ABD ziyaretini en azından ertelemesine çağrı yapmalarına RTE'nin yanıtı ''bunlar siyaset yapmayı bilmiyorlar'' oldu. Doğrudur RTE şimdiye değin hep kendi mahallesi için siyaset yaptı. Bunda da başarılı oldun. Din maskeli ve kendi çevresinin ekonomik çıkarlarını koruma noktasında gerçekleştirdiği politikada başarılı oldu.

RTE'nin amacı ülkenin çıkarları doğrultusunda bir ABD ziyareti değil. Bu ziyaret RTE'nin kişisel çıkarları doğrultusundadır. ABD başkanı Trump kendisini Beyaz Saray'da kabul eder ve görüşürse anayasa referandumunda ülke içerisinde aldığı yenilgiyi bu görüşmeyle/kabul edilmeyle bertaraf etmeye çalışıyor. Yani içeride kaybettiği meşrutiyeti dışarıda emperyalistlere vereceği tavizlerle kapatmaya, onların güvenini kazandığının propagandasını yaparak kotarmaya çalışıyor. Bu ziyaret kendi meşrutiyetini sağlama ziyaretidir. Bu bir...

İkincisi de BOP'ta Suriye'de sıkıştığı durumdan kurtulmak için ABD'nin tüm isteklerine yanıt olacağına dair güvence vererek bir çıkış bulmaya çalışıyor. Güvenli bölge... Kürtlere yönelik askeri ve diğer yardımların askıya alınması... Suriye'de çözüm konusunda kendisine görev verilmesi v.b. gibi.

Bu ziyaretin en önemli yönü ise Reza Sarraf dosyasıdır. Çünkü Reza Sarraf dosyasının içerisinde RTE'de var, ailesi de var. Halk Bankası genel müdür yardımcısının ABD'de tutuklanması, Reza Sarraf'la birlikte yargılanması, RTE ve ailesinin durumunu daha da ağırlaştırdığını, içerisinden çıkılmaz bir duruma sokulduğunu gösteriyor.

RTE bu durumu Trump'la görüşerek birinci elden hukuksal değil siyasal bir yolla çözmek için çabalıyor. 16 Mayıs ta yapacağı ABD başkanıyla görüşmesinin esas nedeni bu.

Bu çabası boşuna mı?

Göreceğiz...

43457

Üniversiteyi Öldürmenin Sekiz Yolu (Ya da Üniversite Piyasaya Nasıl Entegre Olur?)[1]

 “Bilimin sürdürülmesi, / bana özel bir yürekliliği / gerektirir gibi gözüküyor.”[2]

 Sevgili dostlar, sıcak bir Haziran’ın ardından, meydanların ardından yeniden burada, birlikteyiz.

Buraya gelirken arkadaşlar bana Melih Gökçek’in “teröristler kamplara çekildiler, sonbaharda daha büyük bir ayaklanma çıkartacaklar,” mealinde bir şeyler söylediğini aktardılar.

İlk defa Melih Gökçek’le aynı fikirdeyim.

Evet, Haziran 2013 sıcak geçti. Ama emin olun önümüzdeki güz ayları daha da sıcak geçecek.

Neo-Liberal AKP, Kautsky'nin 'Ultra Emperyalizmi' , 'Bariscil Kapitalizm' Ve Bir Ruyanin Sonu

Esas savas ,maddi-maddelesmis enerji evreninin zihnimize yansimasinda yuruyor...Dusunce -felsefe enerjisi biri ikiye boluyor...Tek bir soru tum bir evreni boluyor...
Dusmani yakindan izleyin. Onun akli bizden daha geliskin; yuzyillara dayanan sinifli toplumlar yonetme tecrubesine sahip. Akimlari yok edemeyecegini biliyor. Enerji evreninin sabit bir yuk uzerinde hareket eden bir enerji alanlari catismasi oldugunu biliyor...

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda/ Hasan Aksu

Kadın sorunu yalnızca sınıf sorunu olarak ele alınamaz, görülemez. Kadın sorununda asıl çelişki cinsiyet sorunu olarak görülmelidir.

Kadın ve özgürlük

“Tarihsel değişimi belirleyen kadınların özgürleşme oranıdır. İnsanlığın zorbalığa karşı kazandığı zaferin bulunduğu nokta, kadının erkekle, zayıfın güçlü olanla karşılaştırıldığında ortaya çıkan durumdur. Kadının özgürlük derecesi toplumsal özgürlüğün doğal ölçüsüdür.“ Marx-Engels

İnsanlık, özgürlüğünü kadınların köleleştirilmesiyle yitirdi ve kazanmak istiyorsa yitirdiğini yeniden, onu, ancak ve ancak yitirdiği yerde kazanabilir. 

Maocular ve Bir Maoizm Karikatürü Perinçekgiller

  

TV’ye çıkartmışlar benim gibi kel kafalı bir gazeteci, sözde araştırma yapmış ülkedeki Maocular üzerine ve 'Maocular' diye bir kitap yazmış.

Bak simdi cehaletin papyon giymiş haline, entelektüellik adına aydınlığın ırızına geçirilmiş haline!

Güya aydınsın, öyle mi?!

Maocular diye kitap yazmadan önce hiç Maoculuğu araştırdın mı?...TV izleyiciliği dışında Maoizm nedir en ufak bilgin var mı?

Yok, belli!...Neden mi?...Maocular sorusuna cevabı Perincek ve onun artıklarında aradığına göre, Mao hakkında tam bir cehalet içinde olduğun belli!

'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir


'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir

Toplumun, uretimin ve siyasal yasamin kurallarini Isci-Koylu yiginlarinin degil; tam tersine uretim araclarinin ozel mulkiyetini elinde bulunduran sermayenin ve onun siyasal iktidarinin koydugu Kapitalizm catisi altinda 'bireysel ozgurluk' ya ahmaklar icin bir aspirin ya da burjuvazinin dostu ahlaksiz bir sahtekarliktan baska bir sey degildir.

Tarihin inatçi aynasi

Kürt medyası ile düzen yanlısı medyanın bir utanç duvarına dönüşen bezdirici ambargosu karşısında bir süre yazmamaya karar vermiştim. Ancak İran Molla rejimi, Şerko Maarifi' nin de içinde olduğu onlarca insanı idam edince, birkaç yıl önce yazdığım bir makaleyi ve bir mektubu aşağıda halkın bilgisine sunmayı zorunlu gördüm. 
İşte 2009 ve 2011 yılında yazdığım o ibretlik makale ve mektup:
HÜSEYİN XİZRİ DE İDAM EDİLDİ
KÜRT VE TÜRK SİYASETÇİLERE KINAMA
UTANIN!

MİNNET VE HAYRANLIKLA: YOLLARI YOLUMUZDUR![1]

“Nehirlerin dinlediği seslerdik”[2]

 

Sizlere, siz kardeşlerime Onlardan söz ederken, heyecandan dilim damağım kuruyor. Omuzlarımda devasa bir sorumluluğun ağırlığını duyumsuyorum…

Ne demeli? Nereden başlamalı?

Öncelikle onlarınki, anlatmaktan çok yaşanan, yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir aşktı…

“Demokratikleş-me paketi”

“Maymun ne kadar yükseğe çıkarsa,kıçı da o kadar görünür.”[1]

 

Bizim kuşaktan, (genel olarak “78’liler” olarak biliniyoruz) kimileri ve selefimiz 68’lilerin bir kısmı çok hızlı “uyum sağladı”. Biz beceremedik.

Eskinin “solcu”su, bugünün liberali kalemlerin AKP iktidarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eliyle açtığı (kaçıncı?) “Demokratikleşme Paketi” ile ilgili görüşlerden söz ediyorum.

“Cemevi ile Ruhban Okulu da olsaydı daha iyi olurdu,” diyen hoşnut Oral Çalışlar, örneğin[2]

Umudun Şiarı: “Size Verdiğimiz Süre Doldu!”

Emperyalist sermayenin uluslararası bir kaç merkezdeki dönüş hızına bağlı ve orantılı olarak, dünya halklarının direnişlerinin hızı da artıyor.

Yaşadıklarımız reddedilmelidir!

Ecdadımız Kayıkları, Biz Gemicikleri Yürüttük

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta ecdadından bahsetmekten geri durmuyor. Yerel seçimlere yönelik bir yatırım olduğu herkesçe bilinen, konunun uzmanlarınca da birçok eksiği bulunduğu iddia edilen Marmaray tüp geçidi milyonların can güvenliği hiçe sayılarak apar topar açıldı. Başbakan açılıştaki konuşmasında da “ecdadımız gemileri karadan yürüttü, iktidarımız da denizlerin üstünden vagonları yürütüyor” dedi.

Sayfalar