Pazar Mayıs 19, 2024

Harekete Geçiren Umut…

Her örgütlenme açısından olduğu gibi kolektifimiz açısından da “sorun”ların ilki görevlerimizin doğru saptanıp saptanmadığı, ikincisi buna uygun yol ve yöntemin doğru belirlenip belirlenmediği, üçüncüsü bu yönde ne kadar arzu ve gayret içinde olduğumuzdur.

Zira geleceği belirleyecek, yanlışla doğruyu ayıklayacak, bizi eğitip geliştirecek olanlar bunlardır. Bunun özet olarak anlamı, sınıf mücadelesinin engin sularında kulaç atmaktır. Devrimin gerekli olmasına hükmeden şartlar, onun hazırlığı için “olanaklar denizi”ni de hazırda tutmaktadır. Bu gerçeklik bize, doğru yöntem ve araçları saptamak ve buna uygun politikalar belirlemenin yanında, uygulayıcı olma görevini vermiştir.

Bunu yaparken geçmişimizin deneyimleriyle aydınlanmak, bilinç ve irademizi beslemek, umudumuzu büyütmek muazzam önemdedir. Gelecekten taşınan umut, devrimcilerin varlıklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Ama bu bilinç, irade ve umudun, içinde bulunduğumuz kesitte de somutlanması gerekir. Bu olmadığında geçmiş ile gelecek arasındaki zincir kopmuş demektir.

Başarı ve yenilgi, sadakat ve ihanet, özgürlük ve tutsaklık… Ve daha nicesiyle tüm bunlar, karşıtların birliği ve mücadelesidir. Her kavram olduğu gibi umut da sınıfsaldır ve kendi içinde çelişkilidir. “Çelişkilidir” derken kastettiğimiz şey, onun sadece bir bekleyiş olmadığı gibi gerçekleşmesi imkansız olanı zorlamak anlamına da gelmemesidir.

Bu diyalektik yasayı kavramak, devrimci iyimserlik ve somut umut kaynağımızdır. Erich Fromm bunu “Atlama anı geldiğinde sıçrayacak olan çömelik bir kaplana benzer umut. (…) Umut etmek demek, henüz doğmamış şey için her an hazır olmak, ama doğumun, bizim yaşam sürecimiz içinde gerçekleşmemesi halinde umarsızlığa, umutsuzluğa düşmemek demektir. (…) umutları güçlü olanlar, yeni yaşamın tüm belirtilerini görür, bundan sevinç duyarlar ve doğmaya hazır olan şeyin varlık kazanmasına yardımcı olmaya her an hazır bulunurlar. (…) Umut insanın yaşamsallığını sürdürmesini sağlayan başat duygulardan biridir ancak çoğu kişinin düşündüğünün aksine burada içi boş bir iyimserliğe, iyi düşünelim iyi olsunculuğa, pasif bir bekleyişe yer yoktur. (…) Umut yaşam içerisinde karşılaştığımız belirli engelleri ve tuzakları kabul eder ve karşımıza çıkan koşullarla yüzleşebilme ve onları aşabilme cesaretini verir. Sürece odaklanmamızı, olmayanı kurmanın sabrını ve sorumluluğunu üstlenmemizi sağlar. (…) Toplumsal, siyasal, ekonomik, varoluşsal, dinsel ya da gündelik, hangi düzlemde olursa olsun, umutsuzluk, daha çok bir gelecek görememe ve kuramama ile ilgiliyken; umut, geleceği yaratma, en azından buna cüret etme ya da bunu tahayyül etme ile ilgilidir” şeklinde özetlemektedir.

Tarif etmeye çalıştığımız umut tam da budur. Kör bir Polyannacılık değil mücadelede kazanıma odaklanan iyimserlik, eyleme geçmek için ihtiyaç duyduğumuz coşku ve tutku, kaynağını gerçeklerden ve kitlelerden alan bir heyecan eylemidir. İnsanlık tarihinden aldığımız güçle yarını kurmaya dönük bilimsel güvenimizin ifadesidir. Hayatın olduğu her yerde ve zamanda umut vardır. Dolayısıyla devrimci umut, mücadelemizin vazgeçilmezlerindendir.

Aynı zamanda egemenlerin de en çok kullandığı, çarpıttığı kavramlardan biridir umut. Onlar umutsuzdurlar. Ve bizim de umutlarımızı bitirmek isterler, hatta asıl kavgaları bununladır. Umut kaynaklarımızı hedef alarak savaşırlar. Sokakta, eylemde, işkencede, hapishanede … nerede olursak olalım yaptığımızın “bir işe yaramayacağını” anlatmaya çalışırlar bize. Gelecek umudu kırılmış, kendine güvensiz bir toplum yaratmak isterler.

Bunu başarmanın sistemin uzun ömürlü olması için gerekli olduğunu bilirler. Bu konuda azımsanmayacak bir başarı da kazanmışlardır. Bu nesnel durumun devrimci saflarda da önemli oranda var olduğunu söylemek abartı değildir. Burjuvazinin anti-propagandası, devrimci ve komünistlerin hataları ve başarısızlıklarından kaynaklı umutsuzluk çeşitli görüntüler altında devrimci komünist saflarda da yer bulmaktadır.

Egemenler, bütün mekanizmalarıyla kafaları karıştırmaya, umut kırıcı bir atmosfer yaratmaya çalışmaktadır. Açıktan “umut kırma” konseptiyle başlatılan saldırı furyası şiddetlenerek devam etmektedir. Aslında onlar “umut kırmak”tan her söz edişlerinde kendi çaresizliklerine de göndermede bulunmuş, umut ateşine odun atmış oluyorlar. Kaçınılmaz biçimde yenilgiye uğrayacaklarını herkesten daha iyi onlar biliyorlar. Tam da bu koşullarda bizlerin geleceğe umutla bakmak, daha güvenli ve emin adımlarla yürümek için çok nedenimiz var! Bunun en önde geleni, sınıf mücadelesinin dünya çapında kazandığı ivmedir. Kitlelerin mücadelesi, her cephede yeni alternatiflerle ilerlemektedir.

Bu, altı boş, ayakları havada bir (kuru) ajitasyon ve gerçekçi olmayan bir “gaz verme” değildir. Bunu anlamak için 1 Mayıs 2021 tablosuna bakmak yeterlidir. İktidarın “salgın önlemleri” palavrası paçavraya çeviren devrimci irade, tüm yasaklamalara rağmen işkenceye gülümseyerek, gözaltına direnerek, işkenceci polise çelme takarak yol almaya devam etmektedir.

2295

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Sayfalar