Pazar Nisan 28, 2024

İnsanı faşist kılan nedir? Ergün Aslan

 İnsanı faşist kılan siyasi düşünceleri değil sergilediği üretim ilişkileridir.
Ya.. niye kullanmadığımız bilgilerimiz körelmek zorunda ya..
Haftanın son dört günü neydi?
Ne güzelde ara sıra olsa da göçmen işçi mi yoksa  yerel işçi mi daha köylü olduğunu karıştırıyor olsam da kolektifliğin sözcülüğünü, tabanlığını kaptırmayan her göçmenle kolektiflikteki  göçmenlerin yol açtığı gettolaşmayı değil de kolektifliğe hiç uğramayan yerel halkın kolektifte yol açtığı gettolaşmanın yarattığı sorunları tartışıyorduk.Ama şimdi...
Koca kolektifliğin kapısında haftanın son dört günü açıktır yazısı yazılı.
Ben şimdi neyleyecem ?
Ne güzelde kafamın estiği gün gidiyordum.
Şimdi alışkanlıklarımı değiştirmek zorundayım.
Ya... ben, proletarya köylüyüm ya...
Biz proletarya köylülerin alışkanlıklarını değiştirmesi o kadar kolayı mı ya ?
ABD için kameraların,  kitlelerin...  karşısına geçince ne söylediğini bilmeyen, fark etmeyen  bu yüzden de her olay ardında ortamı yumuşatana kadar dışarı salmak - köşelerinde başkalarına yazı yazdırmak - zorunda kaldıkları enternasyonalizm, Gerici Arap Baharı, alevi – sünni ,  laik - gerici çatışması..  deyince küplere binen Tayyibleri,  AKP’ lerin başında çekilmesini sağlamak  kolayı.Yeter ki daha sonraları Tayyiblerin siyasette ortaya çıkardığı misyonun yaşayacağını bilsinler.
Ama bizim için müdahalelere mazur kalmış ülkelerdeki sınıfsal hareketler emperyalizmin desteklediği gericiler karşısında yenileceği apaçık belliyken sınıfsal içerikli düşüncelerimizin enternasyonalizm için  kağıttan, fırında çalışan karşısında da demirde kaplan olarak kalem oynattıklarını unutmamız   kolayı  mı? Kolay değil.               
Tarihin biz proletarya köylülere biçmiş olduğu bir misyon var.
Biz o misyonu  yerine getirmek zorundayız.
Bu yüzdende istesek de alışkanlıklarımızı değiştiremeyiz.Muhakkak Saçımız sakalımız karışık olmalı, kahkahalar attığımızda paslı dişlerimiz ortaya çıkmalı, kaba saba olmalıyız.. 
Olmalıyız ki hanelerimizde, hanelerinizde tırnak içerisinde  örgütlüğü lanetleyerek  güçlü bir proletarya köylü örgütlenmesi olmasa kendiliğindenciliğin gerisinde  burjuvazinin olduğunu söyleyip bunu tersine çevirebilecek bir partinin inşa edilmesi  gerektiğini yazmış   Markslar,  Leninler  değil de partinin kitleleşmesini kapitalizmin krizlerinin sığ sularına çekmiş insanlara nankörlük etmiş olmayalım.İşte biz berduş, maço ve örgütsüz proletarya köylü  olsak da ( ayrıca küçük burjuvazinin güçlü  olan için siyaset ürettiğini,  kendi dergilerinin gazetelerinin burjuva medyalarda  emeğe,doğaya saygı duyma zorunluğunda kalarak yayınladıkları yazıları aktardığını  görmezden gelerek  ilerici olan Gezi olaylarının bir araya getirdiği toplumsal kesimlerin küçük burjuva zaaflarını ön plana çıkararak ayrımlaştırmanın aracı haline gelenlere inat sen dön  ilk önce  " Kralım çıplaksa  kralım çıplaklar kampındadır da çıplaktır " deme diyerek ) tarihte böyle bir misyon  - da -  yerine getiriyoruz.Lakin....Pratikte  vazifemizi yerine getirirken ...Teorikte...
Ya haftanın son dört günü neydi ya.
Alışkanlıklarımız, alışkanlıklarımızın tarihte yükümlendiği  misyon tehlikede.
Hatırlıyorum da bir kez de eşim  salt silahları temin edilen egemenlerin olduğu feodal toplumlarda köylülerle egemenlerin hissettiği sosyo - ekonomik yapının değişmediğini unutmuş feodal egemenlerin ellerindeki silahları hiç düşünmeden ailemizin ve çocuklarımızın davranışını hissettiği sosyo - ekonomik yapıya göre de düzenleyerek benim ailemizi hissetmediğimiz sosyo - ekonomik yapılara göre de düzenleme misyonumu tehlike altına atmıştı.  Ben sabaha kadar çalıştığım işten eve gelecem, kapıyı vurduğumda o açmakta gecikecek, açana kadar, açtıktan sonra dahil ben bağıracam, çağıracam, kızacaktım.Ama o, o gün ben kapıyı  dahil vurmadan açtıydı. Ben şimdi ona ne diyecektim. Ne diye kızacaktım. 
Tarihteki misyonumu nasıl yerine getirecektim. Maksim Gorki' nin Ana kitabında baba ayyaş, 
kavgacı..  karısını da dövüyordu. Bu sayede  birahaneciler, psikologlar, doktorlar .. ülke ekonomisi para kazanıyordu. Sarhoşken sokakta da öldü. Ekonomi için büyük kayıptı.
Ama oğlu, oğlunun ardında da karısı çektiği eziyetler, ıstıraplar nedeniyle daha sonraları 
devrimci olduydu.Oğlu da karısı da kendilerini kültürel yozlaşmaya tabi bırakan araçlara ve araçlar çevresinde yaşamlarını şekillendirmiş birahaneciler, doktorlara.....  özenmemişti.Baba böyle bir evlat ve karı yetişmesine vesile olduğu içinde yattığı yerde huzurlu, rahat 
uyuyor olmalı -ydı - .
Ama.. ama.. 
Ben ne olacaktım. Yattığım yerde rahat uyuyabilecek miydim?
Karım kapıyı açtıydı.Ve ben ne bağırabiliyorum ne de kızabiliyordum.
Çocuklarımın, karımın devrimci bir şekilde yetişmesi tehlike altındaydı.
Siz Marks’ ı hiç okumadınız mı? 
Marks, Paris Komün’ i yenilgisi içerisinde ne diyordu.Yokluğu, sefaleti... yaşayarak başkaldıran, vahşice de katledilen proletarya köylünün yenilgisinin nedenleri içerisinde - ne ironidir ki - proletarya köylünün yaşamında değilde ruhunda kapitalizmin geliştiğini hissetmesiydi.Kapitalizmin  gelişiminin proletarya köylü yüzerinde yarattığı rehavet.Karım kapıyı açmıştı. Ev huzurluydu. Geleceğinde huzurlu olacağına dahil evde umutlar da uçuşuyordu.
Tarihteki misyonumu yerine getirememişti.
Ben devrimci yetişmesine vesile olamamıştım, olamayacaktım.
Karımın kapıyı açmasının yarattığı rehavet yüzünden Paris Komun’ i gibi yenilmiştim.
Akşam işe gidecektim ve ben uyuyamıyordum.
Avazımın çıktığı kadar bağırmaya başladıydım.
Sen, kapıyı vurmadan nasıl açarsın. Sen, alışkanlıklarımla, tarihteki misyonumla nasıl oynar,  
yerin dibine sokarsın diye bağırmıştım. Bağırıp kızdıktan saniyeler sonrada misyonumu yerine getirmiş olmanın mutluluğuyla uyumuştum.
Kısacası ne alışkanlıklarımdan taviz vermiş ne de tarihteki misyonumun yerin dibine
sokulmasına müsaade etmiştim.Rahat ve huzurluydum.Artık eşimin ve çocuklarımın hissetmedikleri sosyo - ekonomik yapıya - ve de kapitalizmin evrelerine - göre de kendilerini biçimlendirmeleri gerektiğini hissetmeseler biliyordum ki kapitalizm proletarya köylünün başkaldırısını ortaya çıkaracak zorunluğu da içerisinde taşıyordu. Sahi ya....Haftanın son dört günü neydi ya.Aman neyse.Zaten o günleri bildiğimizi bilselerdi o şekilde yazmazlardır.
90235

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Ergün Aslan

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar