Cumartesi Nisan 20, 2024

Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları

        Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir. Geçip giden her zaman bizim hanemize artı veya eksileri ile yazılırken,bir hayatın boşa geçmesi ya da zamanın üretimden yoksun hale dönmesi bizim kayıplarımız olacaktır.

       Kaypakkaya Partizan gönüllüleri olarak hep gözümüzü zirveye diktik. Kaypakkaya ardıllarının düşüncelerinin eylemlerinin yazılarının yayınlandığı binlerin değil, 10 binlerin yüzbinlerin okuduğu bir yayın yapmak her zaman bizim için bir amaç oldu. Ama görünüyor ki bu noktaya varamadık, bu sistemle de varmamız zor gözüküyor. Bunun içsel ve dışsal sebepleri olduğu kadar bir de yapılanmasındaki sorunlar olduğu açıktır. Bu sorunlara baktığımızda en önemli sorunlar şöyle:

1)Yazar Kadrosu: Ne yazık ki Kaypakkaya geleneğinden gelen aydın ve yazar konusunda ciddi sıkıntılar vardır. İnsanlar özne olmaktan uzaklaştıkça yazmaktan üretmekten de uzaklaşıyorlar. Bu da yansımasını pratik anlamda yazar sayısının azlığı, ya da az sayıda üretim oluşması ile dışa vuruyor. Oysa ki politik bir yayının ister gazete, dergi, bildiri ya da haber sitesi olsun kendi görüşlerini kitleye sunması onlara haklılığını teorik anlamda olsa dahi hissettirmesi gerekir. Her yayın organının sadece teorik hatta değil pratik hatta da güçlü olması dönemsel taktik veya stratejilerini kitleye sunması gerekir. Bunları kitleye sunamayan kitleden ya da halktan uzak görüşlerin bir üretim merkezi olması veya kitleselleşmesi imkansızdır. Bu da demektir ki yayın organlarının politik hattı da güçlü olmak zorunda kitleye günlük gelişmeler hakkında bilgi verici yön verici olmak, onlara yakın olmanın diğer anlamıdır. Proleterya ve ara sınıfların günlük yaşam konusunda teorik değil politik ilişkiler içinde bulunduğunu artık anlamalıyız. İnsanlarımız ve yazarlarımız üretimlerini artırmadığı sürece Kaypakkaya-Partizan'ın veya herhangi bir maoist sitenin Türkiye üzerinde genel bir yayın yapması imkansızdır. Kitleye ulaşamayan bir düşüncenin de somutlaşması aynı şekilde imkansız olacaktır. Her savaşı fikirler başlatır, fikir üretemeyenlerin savaş başlatması veya savaşması altı boş bir iddia olmaktan öte geçemeyecektir.

2)Haber Kadrosu: Özellikle burjuva haber sitelerine baktığımızda çeşitli haber ajanslarından alınan haberlerin(abonelik yolu ile) sitelerde yayınlandığını ve burjuva gazetelerin de temel haber ağını bu ajanslardan gelen haberlerin oluşturduğunu görürüz.Devrimci sitelerde ise ajans faktörünün yerini o görüşü savunan kitle alır.Kitlenin gönderdiği haberler yayınların temel unsurlarından olmalıdır,yön vermelidir.Eğer kendi kitlenizden herhangi bir geri dönüşüm alamıyorsanız, kitleniz kadrolaşamamış kendini geliştirememişse bu sizin yayınlarınıza yansıyacak ve bir kısır döngü içine girmek zorunda kalacaksınızdır.O yüzdendir ki geçmişte devrimci gazetelerin,bildirilerin legal -yarı legal yayınların önemi çok büyük olmuştur.Günümüzde ise açık ve net biçimde bunu internet yayını almıştır.Bu yayınlar gerekli devrimci-teorik ve politik gelişmelere ayak uydurduğunda geniş kitlelere ulaşılabildiği ve ciddi dönüşümler yaşandığını biliyoruz.Ne yazık ki bu alanda Maoist kurumların ciddi bir üretimi olamadı ya da yetersiz kalındı.Özellikle bu alanda ilk atılımların maoist düşünceler tarafından 2003/2005 yılları arasında atıldığını,internet sitelerinin açıldığını ama bunların ne yazık ki ciddi bir şekilde yürütülemediğini de burdan not düşmeliyim.Bu maoist kitleler için ciddi bir kayıp olarak tarihe geçmedi ama belki 5/10 yıl sonra büyük bir hata olarak anılmaya başlanacaktır.Ki öyledir zaten.

3)Ben-Merkezim Mantığı: Devrimciler ilerici özü olan her eylemi, değişimi desteklerler. Diğer yandan bunu yapmak için bilimsellik önemli bir ölçüttür .Eğer sahte ilahlar yaratıyorsak ve bu ilahlar dışında yapılan herşeyi tu-kaka olarak adlandırıyorsak, toplumdaki ilerici öğeleri göremeyiz. Onları sahiplenmez ve dışlarız. Bu ne yazık ki geçmişte birçok olumlu adımın önünü kesmiş, yapılmak istenen önemli adımlar bu düşüncenin esiri olmuş, engellenmiştir. Bu sebeple ki her bireyin-kurumun birbirini desteklemesi ve önünü açmak için çalışmalar yürütmesi gerekir. Devrimci dayanışmayı savunrken kendi içimizde bu dayanışmadan bihabersek ya da işimize gelmiyorsa hiç kimse büyüyemez, savunulan görüşler geniş kitlelere ulaştırılamaz. Halk sadece düşünecektir. Sizin yaptığınız her hareket onun size davranışını belirleyecektir. Bir devrimci bir devrimciyi, bir Kaypakkaya'cı bir Kaypakkayacıyı sahiplenmiyorsa halktan kendisini sahiplenmesini beklemek hayalden öteye gitmeyecektir. Bir büyük düşünceyi hayal olarak yaşamamız devam edecektir.

 

     Bunların üstüne birçok öğe daha eklenebilir. Ama özden sapmamak için gereksizdir. Baş çelişkiyi görmeden talide boğulmak gereksiz bir durum. Burda asıl sorun Kaypakkaya-Partizan'ın nereye doğru gittiğidir. Kim ne derse desin Kaypakkaya-Partizan birçok anlamda ciddi üretimler ortaya sunmuş bir sitedir. Diğer yandan her şey doğar büyür yaşar ve ölür. Her şey miadını doldurduğunda yok olacaktır ya da felsefi anlamı ile başka bir şeye dönüşecektir.

    Diğer yandan geldiği bu noktayı ciddi olarak tahlil etme zamanı gelmiştir. Ya kendisine bir yol çizecektir, yeni yollar bulacaktır, ya da kafasıyla duvarı yıkmaya çalışmaya devam edecektir. Evet, Kaypakkaya-Partizan kadrosu çok büyük burjuva siteleri yürütebilecek seviyededir. Çok paralar kazanabilir. Ya da Türlkiye'de ilk 1000 deki birçok siteyi yaratabilir. Ama devrimci haber anlamında bunları sunabillmeye devam edebilecek midir? Ya da önünde bir yol ayrımı mı vardır. Bunu önümüzdeki aylar gösterecek, ama yukardaki sunduğum 3 hususun mevcut olmadığına tüm arkadaşlarım katılacaktır. Bu sorunları çözemediğimiz takdirde ne yazık ki hedeflediğimiz haber sitesine, Türkiye'nin başlıca sitelerinden biri olma amacına ulaşamayacağız. Geriye ne kalacak? Denedik ama olmadı mı?

    Evet, hayatın en acı sözlerinden biri denedik, denedik olmadı demektir. Oysa olması hepsinden daha çok istenirken. Hâlâ deniyoruz ama attığımız adımları nasıl ileriye taşıyacağız bu bir bilmece. Ya da yaşadığımız her şey sınıfların hayat boyu yaşadığı bir çekişme. Şimdilik devam ediyoruz, çekişmeye.  Bir umut hep burjuvazi kazanmayacak ya.

 

 

106335

Son Haberler

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar