Pazartesi Mayıs 20, 2024

KESSAB ( GÜZEL EV ) SALDIRISI, 1915'İN DEVAMIDIR !

Suriye'de savaş bütün vahşeti ile devam ediyor.İktidarda bulunan Esad güçleri ile,muhalif güçler arasında,savaşın bilançosu her geçen gün daha da artmaktadır.Türkiye,Ürdün,Lübnan ve Avrupa ülkelerine göç eden Suriye'lilerin sayısı artık milyonları geçmiştir.Mülteci olabilmek için yollarda ölüm haberleri günlük haberlerin artık olağan bir parçası haline geldi.Ölü,sakat,yaralı kalanlar ile evsiz ve hastalıktan ölüm eşiğinde bekleyen Suriye halkının acısı her geçen gün artmakta ve na zaman sona ereceği belli değildir.

En son bunlara bir yenisi daha eklendi.Bir doğa harikası olan Kessab,Latince'den Casa Bella yani Güzel Ev anlamına gelen bu kasaba Türkiye sınırında bulunmaktadır.Hatay'ın Vakıflı köyü-ne 3 km mesafede ,karşılıklı akrabalıkları olan ekonomik ilişkilerin olduğu bu kasaba başta Ermeniler ve Alevilerin birlikte yaşadıkları bir kasabadır.Muhaliflerin elinde olmayan Kessab, Türkiye-Suriye sınırında olma özelliği ile de tanınmaktadır.

Lazkiye'ye bağlı Kessab kasabası AKP-TSK-MİT desteği ile örgütlenen,silahlandırılan İsla mi Cihad örgütleri  tarafından 21 mart 2014 sabahı saldırıya uğradı.Cihadçıları engellemek isteyen Suriye uçağı,Türk füzeleri tarafından düşürüldü.''Sınır ihlali'' denilse de,uçak 4/5 km içeriye düştü.Pilot ise sağ olarak,Suriye askerleri tarafından kurtarıldı.TSK ,Suriye uçağını düşürerek Cihad'çıların ilerlemesini sağladı ve yol açtı.Türk,topçu birliklerinin atışları sayesinde ilerleyen çeteler ,Kessab'ı ele geçirdiler.

El Kaide'nin Suriye kolu olan El Nusra Cephesi,El Kaide'ye bağlı Ahraruş Şam Örgütü ile Irak Şam İslam Devletine bağlı olan Şukur el İzz Tugayı Kessab kasabasını işgal ederek ele geçirdiler.Ermeniler ile Aleviler canlarını zor kurtarıp Lazkiye'ye sığındılar.Saldırıya Türkiye'den ise bölgeyi iyi bilen Bayırbucak Türkmen Tugayı da katılmıştır.Bunlara Giresun eski Ülkü Ocakları başkanı önderlik etmektedir.Hatırlanacak olursa Azerbeycan-Dağlık Karabağ savaşında yine Türkiye'den MHP-Ülkü Ocakları militanları örgütlenerek Azerbeycan saflarında savaşa katılmışlardı. 2013 Ağustos'unda  Alevi'lerin yerleşim alanlarına saldıran İslami çeteler,köyleri ele geçirerek 200 insanı öldürüp katliam yapmışlardı.

Türkiye-Suriye sınırı bilindiği gibi yol geçen hanına dönmüş durumdadır.Halka göz açtırma- yan,iletişimi engelleyen Devlet,Cihatçı örgütlere,çetelere,kana susamış insanlık düşmanlarına serbestçe gelip gitmelerine göz yummaktadır.Kürt bölgesi Rojava'dan rahatsız olan Türk devleti ekonomik ambargo ile karşı karşıya kalan Kürt halkının insani,doğal ihtiyaçlarını karşılaması için gönderilen yardımları engelleyerek,bir insanlık dramı yaşanmasına sebep olmuştu.Suriye-Lübnan sınırını ele geçiren Suriye ordusu,Ürdün sınırında çok ağır darbeler alan Cihat'çılar,kapalı olan Irak sınırından da engellenince barınacak tek yerleri Türkiye sınırı kalmıştır.Türk Devletine sırtını dayayan çeteler burada cirit atmaktadır.30 Mart yerel seçimleri arifesinde,oy toparlamak için cihatçıların saldırılarını organize eden MİT-TSK-AKP adeta canlı yayın yaparak uçağın düşürülmesini AA'dan,kendi kanallarından canlı yayın yaparak göstermiştir.

          NEDEN KESSAB ?

Çünkü Ermenistan'dan kalan son toprak parçası üzerinde Ermeni'lerin yaşadığı yer olarak bilinmektedir.Osmanlı sınırları içerisinde kalan Kessab kasabası 1909 Adana katliamında yoğun saldırılara uğradı.Halk canını kurtarmak için,aynı bugünkü gibi Lazkiye'ye sığındılar.Ama hiç bir zaman Kessab'ı terketmediler.Yine 1915 Ermeni Soykırımında Adana,Maraş,GaziAntep,Hatay , Kessab'da Ermeni'ler Der-Zor çöllerine sürüldüler.Kessab'dan 5/6 bin civarında Ermeni hayatını kaybetti.Aynı bugün Kırım'da yaşanan,Kırım'ın Rusya'ya bağlanması gibi,Türkiye'de Hatay'ı 1939 yılında topraklarına dahil ett.Ama Kessab halkı bunu kabul etmeyip 9 ay boyunca dağlarda direndiler.Kessab'ın ,Suriye sınırları içerisinde kalmasını sağladılar.

 

Bugün tüm dünyadaki Ermeni'lerin simgesi olan Kessab,Ermeni'lerin her sene ziyaret akı - nına uğramaktadır.Ortadoğu Ermeni'lerinin yanısıra ,Avrupa ile Amerika'dan gelen yeni nesil,o anları yaşayarak tanımaktadır.2012 yılında Halep'in yerle bir olmasından sonra dünyanın dört bir yanına dağılan 20 bin Ermeni,kendilerinden çok simgesel önemi olan Kessab için ''Kessab elden gidiyor'' diyerek endişe içerisine düştüler.

Türk savaş uçakları taciz uçuşları yaparak,cihatçı militanların Kessab'a girmelerini sağ- ladılar.Örgütsüz ve silahlı birlikleri olmayan halk canını kurtarmak için Türkiye tarafına  değil,Laz-kiye'ye kaçarak canlarını kurtardılar.Haberlerin dünya ajanslarına düşmesiyle Ermeni'lerin yüreğine ateş düştü.Kutsal ibadet yerleri kiliseler,okullar,evler,işyerleri dağıtılarak yağmalandı.Henüz kaç kişinin öldürüldüğü belli olmayan saldırılarda,korku ve endişe içerisinde bekleyiş sürmektedir. Soykırımın 100.yılına girereken,acaba yeniden bir soykırım daha mı yaşayacağız korkusu ile  halk panik ve korku içerisinde topluca,bir arada Lazkiye'de okullarda,kapalı yerlerde yaşamaya mahkum olmuşlardır.Daha önceden de bu tür saldırılar ile karşı karşıya kalan Kessab halkı TSK ve MİT elemanlarının ciplerle bölgeye gelerek,cihatçılarla görüştükten sonra saldırıların durdurulduğu söylenlenmektedir.Ama bu sefer cihatçılara destek olarak yeni kirli ve kanlı planları içerisinde olduklarını göstermiş oldular.Şimdiden hedeflerinin Lazkiye olduğu ortaya çıkmıştır.

             TÜRKİYE  SAVAŞ  SUÇLUSUDUR, YARGILANMALIDIR ;

Artık sağır sultanın dahi duymuş olduğu gerçekler,ortaya çıkan ses kayıtları ile doğrulan-mış bulunmaktadır.El Kaide militanlarının Türkiye'ye fırlatmış oldukları bombalar,füzeler,kurşun- lar neticesinde günahsız vatandaşlar yaralanmakta veya ölmektedir.Devletin ''kendi vatandaşı'' ölmüş hiç umurunda değildir.Bir fırsatını,veyahut bombaları mana ederek Suriye'ye  saldırı hazırlığı içerisindedir.Süleyman şah türbesinin ''saldırıya uğrayacak'' gerekçesiyle ,aylardır basında işlenen yol,saldırı hazırlıklarının bir parçasıdır.Ses kayıtlarında '' Gerekirse Suriye'ye 4 adam gönderirim, Türkiye'ye  8 füze attırıp,savaş gerekçesi üretirim,süleyman şah türbesine de saldırabiliriz'' konuş maları,insanın kanını donduracak gibidir.

Yine MİT-TSK ve AKP  toplantılarında ortaya çıkan ses kayıtlarında,Hakan Fidan'ın bu güne kadar Suriye'ye '' 2 bin kadar TIR dolusu silah,mühimmat ''gönderildiği,Suriye topraklarına yerleşmek niyetinde olduklarını hiç çekinmeden konuşmuşlardır.Ergenekoncu'ların AKP'yi bitirme planı çerçevesinde komplo planlarında olan '' camilerin bombalanması '','' kendi jetlerinin düşürülmesi '','' kalabalık yerlere bomba konulması '' gibi senaryoları bugün aynı şekilde ,AKP yapmak istemektedir.Ne kadar sahtekar oldukları burada ortaya çıkmıştır.Aralarında hiç bir fark olmayan Ergenekon'cular ile AKP ,bir madalyonun ikiyüzüdür.Ortak oldukları tek şey TC Devleti'nin bekasıdır.

Batmış olduğu Suriye bataklığından çıkmak için çırpınan,bütün politikaları iflas eden Dev - let,dünya kamu oyuna şirin görünmek,kirli imajını düzeltmek için Ermeni'lere kapılarını açarak, 600 km uzaklıkta bulunan Mardin'e sığınma kampı önerisinde bulunmuştur.Hiç bir,güvenirliliği olmayan bu öneri karşısında Ermeni'ler,ellerinin tersi ile iterek ölmek  ve yok olma pahasına Arap halkına sığınmışlardır.Arap halkına bu yüzden müteşekkür olduklarını belirtmişlerdir.Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerini  ''normalleştirme ''ye  sözde büyük önem vermektedir.Yurt dışındakileri çağıralım gelenlere '' vatandaşlık '' verelim diyerek,kendi gerçek yüzünü bu tür önerilerle gizlemeye çalışmaktadır.Suriye'deki savaştan ve akan kandan sorumlu olan AKP-MİT-TSK savaş suçu işlemiş,yargılanması ,adalet önünde  hesap vermesi gerekir.Uşaklıkta,efendilerine hizmet eden AKP günü,vakti, zamanı geldiği an terk edilecek,tarihin çöplüğüne gidecektir.

Ermeni'ler ve Aleviler bir kere daha yaşadıkları topraklar üzerinde katliama ve Tehcire maruz kaldılar.Uygulayanlar yine Osmanlı'ların devamı Yeni İttihat ve Terakki Partisi,yani AKP 'dir. Demek ki bu güne kadar Anadolu topraklarında yaşadığımız acılar,Ermenilere yapılan soykırım Kürt ulusuna uygulanan Milli Baskı,Yahudiler ve Rum'ların memeleketlerinden sürülmesi,azınlık      mallarına el konularak zenginleşenTürk burjuvazisi,6/7 Eylül'de Ermeni'lere yapılan saldırılar 1964'de Rum'ların apar topar kovulması,Maraş,Çorum,Sivas'ta Alevilere yapılan kitle katliamları sayısız aydın,yazar ve bilim adamların öldürülmesi tüm bunların sorumlusu olan Devlet'in gayesi senaryo ve komplo ile,düşman yaratıp saldırmak  ve yok etmek olmuştur.

 Kessab ve Suriye halkının endişe ve korku içerisindeki bekleyşi tüm dünyanın gözü önünde acaba ne zamana kadar devam edecek ve savaş ne zaman bitecek ?

Tüm insanlığın bugün için acil olan beklentisi budur.

      Nisan  2014

94664

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Agop Ekmekciyan

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

Sayfalar