Perşembe Mart 28, 2024

Marabayı Ağlatacaksan,Ağayı İnciteceksin

Kim ki vesile olur o ilericidir.

İnsanlığın tarihinin varacağı nokta sınırların, bayrakların...... ortada kalkacağı tarihtir.

Ve bu tarihin ilerleyişi esnasında kimin ilerici kiminde gerici olarak anılacağı ne yazık ki tarihin bu ihtiyacına kimlerin cevap verdiğiyle alakalı olacaktır.

Bu memlekette devrimci olmak çok zor.

Helede ki biz proletarya köylüler için.

İlk önce insanoğlunun kimyasında / emperyalizmde / yüzyıllardır değişiklikler olmuştur dediğimizde daha hastaneye giderek insanın fiziğinde / iki kolu bir başı olmasında / her hangi bir değişiklik olmadığını görmeyenler başımıza doktor kesilmişler denilerek meslektaş ilan edildiklerimizce teori pratikte çıkar denilip meslektaşlıktan / yoldaşlıktan / dışlanırız.

Sonra ne kadar da:
 
Kültür / Rusya'daki, Çin'deki.. devrimin öznesi olan proletarya - Lenin, Mao / kültür devrimleriyle değil sahip olunan üretim ilişkisiyle / bizimde nispetten de olsa sahip olmadığımız milli burjuvazinin var olduğu üretim ilişkisi içerisinde ortaya çıktığı bizi yoldaşlıktan dışlayanlarca hani şu beraberinde milli burjuvazinin de olmadığı komprador üretim ilişkilerinin yarattığı metayla birey arasındaki yabancılaşmayı / düşmanlığı, kaçkınlığı.... / ifade eden alınteri değil baba malıdır,  maddi zenginliğimi artıran - koruyan  Avrupa'yı değil siyasi bilincimi artıran Nepal'i tercih ederim sözlerinin vücut bulduğu  insan halini açıkça yaşayanlar vardı ya..... ha işte onlarca da bu seferde fazla eleştiride çürütür denilerek halkın gözünde düşürülme çabaları içerisinde kendimizi buluruz.

Peki tüm bu dışlanmışlıklarımızın yok sayılmışlıklarımızın nedeni ne ?

Doğruyu söyleyemediğimizden mi ?

Veyahut da

Önderimiz İbrahim' dir, Mahir' dir... diyenlerin ulusal sorunun içerisindeki önderlik kavramını tartışırlarken önderliğin bireyle toplum arasındaki istençsiz / kaçınılmaz, bireyin kendini yetiştirmesiyle toplumca sözünün dinlenilmesi sonucu ortaya çıkan /  bir ilişki olduğunu, ulusal sorunun da pazar sorunu olduğunu, sorunun sistem içerisinde çözülmesi imkanı varsa da devrimcilerin de buna karşı gelmeyeceğini, ulusal sorun içerisindeki önderliğin de bu bilgilere / ulusal sorunun sistem içerisinde çözülmesi çabasına,  tarihin gidişatına, parti demokrasisine / hizmet edip etmediğine bakmayı unutup eleştiri sunmaları halinde bu bilgilerin suratlarına çarpı vereceğini bilmememizden mi kaynaklanıyor bu ötekileştirmeleri yaşamamız ?

Gelin en iyisi tüm bu aradığımız soruların cevabını da konumuzdan fazla uzaklaşmadan marabaların  peşlerine düştükleri ağaların hiç bir derde deva olmayan  tartışmalarına kapılarak bulmaya  çalışalım.

Tartışmaya giren ağalardan biri diğerini değişen özgün ve genel konjonktürü kavramamakla suçluyor.

Diğeri de değişti diyenin kendi dinamiğiyle gelişen kapitalizmler de örnek alarak yaptığı açıklamalara kapılıp kendisi de kendi dinamiğiyle gelişen kapitalizmler de örnekler alıp özgün ve genel konjonktürün değişmediğini ispatlamaya çalışıyor.

Gördüğünüz gibi ağalarınızın doğruya ulaşmada seçtikleri metotta sadece bu.

Bilimsellikten anladıkları da:

Marks' ın ip uçlarına ulaştığı emperyalizmin barbar ülkelerdeki devrimlerin öznesi olan sınıfların ortaya çıkmasını hızlandıracağına dahil sonuçlarında anladıkları da Marks' ın, Avrupa' da devrim beklentisi yerine gelişmemiş ülkelerde devrimin gerçekleştiği

Ne dahiler değil mi ?

Bu dahilerin başka bir şekilde bu günlerde talinin yaşadığı sosyo ekonomik yapıya göre mücadele tarzı ortaya koyması esasın örgütlenmesine yönelik bir fayda sağlamıyorsa siyasi anlamı yoktur diye yazamaması gibi...

Yarın da, obür gün..... de

Metaların serbest dolaşım ihtiyacının birbirine yaklaştırdığı sosyo ekonomik kategoriler içerisinde halkların daha ortak mücadele tarzı ortaya koyma ihtiyacı hissetmesi karşısında anladıkları halkların  / tarihin / ihtiyacı karşısında tali hale gelen sınıfsal davranışların bile halkların ihtiyacını karşılamaya yönelik bir fayda sağlamıyorsa siyasi bir anlamı olmadığını anlamadıkları veyahut da enternasyonalizmsiz ulusal sınırlar içerisinde kalarak mücadele etmelerinin halkların hissettiklerine hizmet etmemesi diye bir şey olamayacağını söylemeyecekleri de ne malum değil mi ?

Kim bilebilir.

Kendilerinden başka.

Peki ağalarınızın söylediği sözler, davranışlar bir tesadüf mü ?

Elbetteki hayır.

Her sınıfın davranışı / teorisi / o sınıfın ihtiyaçları içerisinde çıkar

Ve

Bir sınıfın / veyahut da belirli -bir toplumsal kesimin / küçük burjuva kimliğini açığa veren de yaşadıkları üretim ilişkilerini / tarihlerini / nasıl değerlendirdikleridir de.

Böyle baktığımızda ağalarınız da gördüğümüz de

1 ) Yaşadıkları üretim ilişkilerinin tarihin ihtiyaç duyduğu üretim ilişkileri olmadığı, şanlı bir tarihe sahip oldukları,

2 ) Ve de tarihin ihtiyaç duyduğu üretim ilişkisinin ortaya çıkardığı sorunları da genelde emperyalizmin özelden de komprador hale gelmelerinin ortaya çıkardığı sorunlar olarak görmedikleridir.

Ağalarınızın şanlı tarihi

TC' de olmasa da Osmanlı da kapitalist sınıfların ortaya çıkışlarını Osmanlı'nın yenileşme süreçlerinin yoğun çabasının sonucu olduğunu yazar.

Halbuki nasıl ki TC' nin şeker, demir çelik...... fabrikalarını inşa etmiş olması TC' nin sömürgeleştirilmiş ülke olmasının özelliğini yitirtirmiyorsa aynı şekilde Osmanlı' nın da fabrikalar inşa etmiş olması da Osmanlı' nın sömürgeleştirilmiş bir ülke olması mütavatını da asla değiştirmez.

Ayrıyeten de

Maoistler:

Sömürgeciliğin sosyo ekonomik yapısında ortaya çıkan sınıflar kendi dinamiğiyle gelişen kapitalist ülkelerdeki sınıflardan farklı karakterler, davranışlar,üretim ilişkileri... kazanır ,

Leninistler de:

Feodal sömürgecilikle emperyalist sömürgeciliğin halkların haklarını gasp etme mütavatlarında her hangi bir şey değişmedi,

Devrimci proletarya köylüler de:

Burjuvazilerin her türlü araçları ele geçirilmesi gerekir söyleminin içerisinde burjuvazinin araçlarından biri olan devlet sadece kast edilmedi....

Derken,

Ağalarınızın;  kendi yaşantılarının, emperyalizmin, tarihin... ortaya çıkardığı sorunları görmeden yaşamalarına da en güzel cevabı vermişlerdir.

Bize geriye kalan da:

Marabayı ağlayacaksan ağayı inciteceksin demekten başka bir şey değildir.

73685

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Ergün Aslan

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar