Cuma Nisan 26, 2024

Mazlum Yoldaşın Ardından

Yetmişli yılların ortalarında Malatya’dan İzmir’e gelmişti Mazlum yoldaş. Simsiyah saçları, kararlı bakan ışıltılı gözlerindeki sevgi yüzüne de yansıyordu. Kısa sürede herkesin sevgisini kazanmış, mahallenin “Marangoz İbo”su olmuştu bile.

Taklit yeteneği çok iyiydi. Gırgır ve şamatayı sever öykündüğü yoldaşlarını bire bir taklit ederken dernektekileri gülmekten kırar geçirirdi.

Çalışkandı; tam bir görev adamıydı. “Teoriden anlamam, ben pratik adamıyım!” derdi. Kızdı mı hemen parlardı, ama çabuk da sönerdi.

Bir gün dernek basıldı. Gözaltına alındı, sorgusundan sonra da tutuklandı. Buca Cezaevi’nde mahpus yattı. Çıktıktan sonra birkaç yoldaşıyla birlikte Meriç’ten Yunanistan’a geçmiş, oradan da Lavrion Kampı’na…

Orada kalan kuzenim anlattı. “Bir gün yüksekçe bir surun üzerinde oturmuş, sohbet ediyorduk. Sur duvarının hemen dibinde deniz epey derindi. Aramızda, “Atlayalım” diyenler oldu, ama kimse cesaret edemiyordu. Sonra aramızdan biri: ‘Partizancı biri olsaydı mutlaka atlardı’ dedi. Birden İbo ayağa kalkıp üzerindekileri çıkarmaya başladı. Üzerinde bir donu kalmıştı. Şaşkın bakışlarımız arasında kendini o yükseklikte boşluğa bıraktı. Suya batıp batıp çıkıyordu. Bağırtılarımıza gelen bir balıkçı teknesi İbo’yu boğulmaktan son anda kurtardı. Surdan inip telaşla karışık bir korkuyla yanına koştuk. Bizi görünce güldü.

“Sen yüzme bilmediğin halde ne ucuz kahramanlık yapıp suya atlıyorsun?” dedi bir arkadaş.

İbo dik dik yüzümüze baktı:

“Arkadaş” dedi, “Partizancılara laf söylettirmem!”

2003’ün sonlarına doğru önce Almanya’ya, oradan trenle İsviçre sınırına geldim. İbo ve kuzenim gelip aldılar beni. Otuz yıl sonra bu onu ilk görüşümdü. Saçları seyrelmiş, göbeği çıkmış olmasına rağmen gözlerindeki ışıltı aynıydı hâlâ. Zamanın değerli olduğunu hatırlatıp hemen döner ısmarladı bana. “Karnını doyur yoldaş, olur ki yakalanırsan aç kalma.” Sınırdan tok karnımla geçtim.

Mazlum iyi bir yoldaşım, iyi bir arkadaşım oldu hep. Her gittiğimiz etkinlikte ve yürüyüşlerde omuz omuzaydık. Görüşemediğimiz zamanlarda da telefonlaşırdık. Annem çok severdi onu, o da annemi. Hatta annem beni Mazlum’a emanet etmiş: “Benim oğlum oralarda daha çok yeni. Gözün üzerinde olsun ha!” demişti.

İki çocuğu olan Mazlum evlat sevgisini de iyi bilirdi. Oğlu Uygar’ı kuşkusuz çok sevse de kızı Ceren’i yanından ayırmazdı. Gerçi kovsa da gitmezdi Ceren, hep arkasındaydı.

Bir gün, 5 Ağustos günü Geleneksel ATİK Yaz Kampı’na gittikleri Yunanistan’da ağır bir trafik kazası geçirdiler. Mazlum yoldaş ağır yaralanmış, komadaydı. Kızı Ceren’i kaybetmiş, yıldızlara uğurlamıştık… Üstelik yoldaşın bundan daha haberi yoktu.

İnatçılığı ve mücadelesiyle yaşama tutunmuş, ama koma sürecini tam atlatamamıştı. Konuşamıyordu ama gözleriyle ne demek istediğimizi anlayabiliyordu.

Ancak dört ay direnebildi, 12 Aralık’ta “elveda” dedi hayata ve dostlarına… Yanından ayıramadığı biricik kızını yine yalnız bırakmak istemedi. Bu yüzden acele etti ve gitti…

 

 

64307

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Son Haberler

Sayfalar

Mazlum Yoldaşın Ardından

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Sayfalar