Çarşamba Nisan 24, 2024

Meydanlarımızın Serdar’ı Güzel Şahin Ölümsüzdür!

Yüreğimizin bir parçası daha aramızdan ayrıldı. Her duruşunda tarihsel bir çınarı temsil eden, gülüşünde varlığını adadığı mücadelenin sıcaklığı ve enerjisinde geleceğe olan umut ile Güzel’imizi, Türkiye Devrimci Hareketinin Anasını kaybettik. Onun direngenliğinde bilincimizin önüne serilen inanç ile onun kararlılığını heybemize koyduk.

18 Eylül günü Partizan geleneğinin önemli kişilerinden Serdar Can’ın Gazi’de gerçekleşen anma töreninde fenalaşarak hastaneye kaldırılan Güzel Anamız iki günlük yaşam mücadelesini bizlere miras bırakarak aramızdan ayrıldı.

Mücadelenin en çetin koşullarında hiçbir şarta teslim olmayan Anamız mücadelesini ve elinden hiç bırakmadığı inancını ve kızıl bayrağı bizlere teslim etti. Şimdi acımızı içimize akıtacak, onun sol yumruğundaki direnci kavrayacak,  onun inancını yolumuza serecek ve her koşulu devrimin silahı haline getireceğiz.

Üzülmeyeceğiz, çünkü o hiçbir acı karşısında üzülmeyen üzülenleri yadırgayandı. O acılar karşısında öfkemizi perçinlemeyi bizlere görev olarak sunardı. Onun düşlerini ve aramızdan ayrılığını,  yıllanmış ve mayalanmış öfkemizle bizleştireceğiz. Korkunun ve yılgınlığın dipsiz kuyularına boşaltacağız öfkemizi dolduracağız onun her eksikliğini, kavrayacağız onun bilincini ve yol edeceğiz onun yolunu.

Güzel Anamız Cumartesi Annelerinin en direngen, en militan yüzlerindendi. O işkence hanelerde düşmanın yüzüne tüküren bilincine sarılan bir geleneğin direngen çınarıydı. O Açlık grevlerinde, meydanlarda kavganın filiz bulduğu her alanda can suyu oldu. Onun aktığı her yerde direniş filizlendi. Şimdi onu filizlerinin arasına gönderiyoruz.

“Güzel”imizin Serdar’ını uğurlarken mücadelenin her cephesinde “Serdar”laşan Anamızın, Güzel’imizin ayrılığı devrimci mücadelemizin gerçekliğini ifade ediyor. O “Şehitlerimiz varsa devrim kesindir” diyerek şehitlerimizin bilincini yol edinmenin adıydı. Sınıf mücadelesinin ve tarihsel deneyimlerin ışığında şekillenen bilinciyle Anamız, Dersim’den Karadeniz’e, açlığa yatan zindanlardan meydanlara akan direniş destanın en önemli paragrafı olarak yolumuzu aydınlatacak. O Dersim’de ölümsüzleşen 12 kızıl Karanfilin tebessümü, zindan direnişlerinde öfkenin tezahürü, Nubar Ozanyan’ın inancı, ve Kaypakkaya geleneğinin Güzeli’ydi.

Yoldaşlar

Güzel anamız kadınların erkek egemen sisteme karşı sokaklara akan öfkesi ve düşmana kalkan yumruğuydu. O Türk devletinin kontrgerilla örgütlenmeleri ile gerçekleştirdiği gözaltında kaybetme politikasına karşı sokakları mesken eyleyen bir direniş destanı, Kürt halkına dönük imha ve inkar politikalarına karşı özgürlüğün işaret fişeğiydi.

Faşist Kemalist diktatörlüğün Kürt, Türk ve çeşitli milliyetlerinden Türkiye halkına dönük katliam politikalarına karşı ihtilalcı bir programın ve onun savaşçılarının savaşçı anasıydı Güzel Ana. Güzel Ana’nın bilinci karşı devrimci dalganın bulunduğu her yerde Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın bilinciydi. O işçi ve köylü direnişlerinde Kürt halkının özgürlük şiarında, çevre eylemlerinde, zindan protestolarında, devrimci, demokrat yurtsever basının susmayan kaleminde, kadınların göğün tamamını sarsan çığlığında ve gerillanın ölümsüzleşen direnişinde kendini var etti. Yoksul-emekçi mahallelerden akan isyanın kendisiydi.

O “Önce çocuklarımızı savunuyorduk şimdi onların düşüncelerini” şiarının en net yüzü olmuştur.

Kavganın Anasına Selam olsun, Kavgamızın GÜZEL’ine selam olsun…

Tarihsel Çınarımızı uğurlarken söylenecek her sözde o olacak, her kelimede, her surette, her direngenlikte onun adı anılacak. Şimdi meydanları GÜZEL olacak, sözlerimiz GÜZEL olacak, direnişimiz GÜZEL olacak, inancımız GÜZEL olacak ve tüm GÜZEL’likler Özgür gelecek ile buluşacak.

Güzel Şahin ölümsüzdür!

Kavgamızın anasına selam olsun!

Tarihsel Çınarımıza selam olsun!

İnancın inancımız, öfken öfkemizdir!

Partizan

20 Eylül 2017

40851

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Partizan'dan

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

Sayfalar