Cumartesi Nisan 27, 2024

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Burjuvazi, „dışa açılıyoruz“, „dış ülkelerde yatırımlarımız artıyor“, „dünyaya mal satıyoruz“, „dünyanın her yerinde şirketlerimiz yatırım yapıyor“ diye övünebilir ve övünüyorlarda. Ancak, işçi sınıfı devrimcilerinin bu tür argümanların sınıfsal niteliğini net olarak belirtmek gibi bir görevleri vardır. Türk sermayesinin emperyalist niteliğini görmezden gelme yerine, gözlerine batan bu dikenli tel örgünün, marksist-leninist-maoist dünya görüşü temelinde adını net olarak koymaları gerekiyor. Bu, kapitalizmi yıkıp yerine sosyalizmi kurmak için mücadele diye sorunları olanlar için zorunlu bir gerekliliktir.

Kapitalist sermaye belli bir birikimden sonra dış ülkelere açılır. Ülke içinde yeterince palazlanan, birikim sağlayan ve merkezileşen (tekelleşen) sermaye, dış ülkelerde dişine (sermayesine) uygun yatırım alanları arar. Bunun ilk şartı, üretimi daha ucuza getireceği ve ürettiği malları anında elinden çıkaracağı pazar alanlarının olmasına özel bir önem verir. Çünkü onun amacı, bir dış ülkede yatırım yaparken, sermayesinin büyütme koşullarının olup olmamasına bakar. Gittiği ülkeyi zenginleştirmeyi değil, öncelikle, kendi sermayesini daha fazla büyütmeyi amaçlar. Bunun dışında da başka bir amacı yoktur. Başka amaçları, sermayesini büyütmesiyle doğrudan ilişkilidir.

Sermaye açısından ucuz işgücünün olması, ürettiği malları anında elinden çıkaracak pazarın olması, yasaların sermayeyi en üst derecede koruyor olması öncelikli tercihler arasındadır. Ve aynı zamanda oradan üçüncü ülkelere ihracat yapmanın olanaklarının olması yanında yakın çevre ülkelere de yatırım yapma koşullarının yaratılması ihtimallerinin olması sermayeyi çeken öncelikler arasında yer alır. Vergilerin düşüklüğü, işçi direnişlerin azlığı ve işçi sınıfının örgütsüzlüğü gibi temel sorunlarda sermaye yatırımı yapan burjuvaziyi yakından ilgilendirir.

Bir önceki makalem, „Türk Tekelleri Afrikayı Çok Çoook Sevdi“ başlığını taşıyordu. Mısır'da Afrika'nın önemli ülkelerden ve kapitalizm açısından Güney Afrika'dan sonra gelişmiş ikinci ülkesidir. Sermaye de genelde sermayenin yoğun olduğu, bir başka söylemle, kapitalizmin geliştiği ülkelere gider. Emperyalist Türkiye adlı kitabımda ben bunu „Sermaye Sermayeyi Çeker“ başlığı aldtında incelemiştim. Kapitalizmin gelişmediği yerlerde sermaye yatırımları daha çok alt yapı ve madencilik vb. alanlarda yoğunlaşır. Ekime elverişli geniş tarım arazilerin var olması da sermaye yatırımlarını çeken özelliklerdir.

Türk tekelleri de, Kuzey Afrika'nın kapitalizm açısından en gelişmiş ülkesi olan Mısır'a yatırımlara daha fazla ağırlık veriyorlar.

DW açıklama yapan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Mısır İş Konseyi Başkanı Mustafa Denizer, „Türkiye'de üretim maliyetlerinin enflasyon nedeni ile artmış olması şirketleri Mısır'da üretime yönlendiriyor“ diyor. İleri sürülen bu gerekçe, sermayenin içerde yatırım yerine dış ülkeyi seçmesi için esas neden değil, oldukça tali bir nedendir. Esas neden, içerde doyuma ulaşan sermayenin, dışarıya açılmadan, başka ülkelerde yatırım yapmadan sermayesinin ulusal sınırlar içinde fazla büyümeyeceğini bilir. Ve sermayenin karakteri gereği, ulusal sınırları aşarak dış ülkelere açılmak zorundadır. Bu nedenle de, ülke içinde enflasyon çok düşük düzeyde de olsa sermaye dış ülkelere açılacak birikim düzeyine erişmişse bir saniye bile durmaz, dışarıya sermaye yatırımını yapar. Çünkü her sermaye, dünyayı, ele geçirilmesi gereken kendi pazar alanı olarak görür.

Türkiye-Mısır İş Konseyi Başkanı'nın verdiği bazı bilgileri buraya aktaralım.

Türk tekellerinin Mısır'da toplam yatırımlarının tutarı 2023 itibariyle 2,5 milyar ABD doları ve bunun yıl sonuna kadar 3 milyara çıkabileceği tahmininde bulunuyor. Ve Mısır'da 2023 yılı itibariyle 35 sanayi tekeli var ve bunların Mısır'daki toplam ciroları 1,5 milyar dolar kadar. Patronlar Dünyası.com'da1 çıkan habere göre ise 200 Türk şirketi Mısır'da faaliyet gösteriyor.

Mısır'da yatırımı olan sanayi şirketi denilenler arasında, Arçelik, Şişecam, Temsa, Yıldız Holding, Yeşim Tekstil, Hayat Holding, İskefe Holding ve diğerleri var. Örneğin Hayat Holding ve Yeşim Tekstil'in bu ülkede üçer fabrikası var. Yıldız Holding'e bağlı Pladis şirketinin Mısır'daki bisküvi fabrikası var. Mısır ise MENA2 bölgesinin ikinci büyük bisküvi pazarıdır. Rixos Hoteller zincirinin Mısır'da 5 lüks oteli var.

Mısır'ın tekstil ihracatının üçte birini Türk tekstil tekelleri yapıyor. Oldukça büyük bir rakam. Mısır'da Türk tekellerine ait fabrikalarda toplam 70 bin kişi çalışıyor. Denizer`in saymadığı bir başka tekel ise süper marketler zincir tekeli BİM. BİM'in Mısır'da 2022 yılına göre toplam 311 süpermarket şubesı var. Fas'ta ise 627 süpermarket şubesi var.

Türk tekellerinin diğer ülkelerde yatırımları olduğu ve giderek bu yatırımların genişleyerek büyüdüğü bilinmektedir. Bunlar görmezden gelinmeyecek kadar açıktır.

Bu tekeller dış ülklerde pek bir zorluk çekmeden sermaye yatırımı yapabiliyorsa, sosyal şovenist ve sosyal emperyalist anlayışlardan uzaklaşarak bunun adı net olarak konmalıdır. Ve bütün bu gerçekler Türkiye'deki tekellerin emperyalist bir konuma geldiğinin tartışılmayacak denli yalın göstergesidir. Yani, Türkiye'nin kapitalizmin bir üst aşaması olan emperyalist aşamaya geldiğinin göstergesidir. Bunlar, ülkedeki kapitalizmin yoğun tekelleşmenin bir sonucudur. Sanayi ve finans sermayesinin yoğun tekelleşmesi sonucu dış ülklere sermaye ihracı gündeme gelmiştir. Dış ülkelerdeki sermaye yatırımıyla, askeri üsleriyle, siyasi etkinliği ve emperyalist kültür politikasıyla Türkiye ise emperyalist bir ülkedir.

Türk tekelleri bugün onlarca ülkede yatırımları olduğu gibi, dünyanın hemen hemen bütün ülkelerine ihracat yapmaktadırlar. Sadece geri kalmış Afrika ve Asya ülkelerine sermaye yatırımı yapmakla yetinmeyip ABD, Japoya, AB'nin en gelişmiş emperyalist kapitalist ülkelerinde de yatırımları var. Bu yatırımlar finans alanında olduğu gibi sanayi, inşaat, hizmet ve madendicilik alanlarında da olmaktadır. Ve yatımların büyük bir bölümü AB ülkelerinde gerçekleşmiştir.

Mısır'da Türk tekellerinin yoğunlaşması ve yatırımların 2,5 milyar doları bulması ve Türk tekellerine ait fabrika ve diğer işletmelerinde çalışan sayısının 70 bin civarında olması, sorun „alt emperyalizm“ ya da „başkalarının sermayesi“ gibi anti-ML emperyalizm teorileriyle gerçiştirilemez.

Türk tekellerinin fabrikalarında çalışan Mısırlı işçi, bu tekellerin emperyalist sömürücü tekeller olduğunu, üzerindeki kapitalist sösmürü ve baskının ağırlığı ile doğrudan yaşayarak görüyor. Nasıl ki, Alman tekeli Bosch'un Tekirdağ'da'daki fabrikasında çalışan işçiler, emperyalist tekelin gerçek yüzünü görüyorlarsa, Mısırlı işçiler de aynısını görüyorlar.

Türkiyeli komünistlerin Türk devletinin emperyalist yüzünü gizlemeleri, işçi sınıfı ve emekçilere karşı büyük bir suçtur ve Mısırlı işçilerin Türk tekelleri tarafından sömürülmesine dolaylı bir destektir. 20.11.2023

1www.patronlardunyası.com/haber/turk/sirketleri-misir-i-üretim-ussu-yapiyor/9/07/2023

2MENA ülkeleri: Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri.

711

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar