Çarşamba Nisan 24, 2024

Ne Macron Ne Le Pen

Fransa’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu sona erdi. İkinci tur Macron ve Le Pen arasında geçecek.
Anketler, zaten çok uzun zamandır Marine Le Pen’in ikinci tura kalacağını söylüyordu. Macron ise Sosyalist Parti’deki dağınıklık sayesinde ikinci tura kaldı.
Süreçte herkes, solcu cumhurbaşkanı aday adaylarına dair şakalara tanıklık etti. Benoît Hamon’un seçilmesi sonrası birçok solcu, Manuel Valls önderliğinde gemiyi terk etti ve böyle birine güven duyabileceklerini ortaya koydular.

İlk turda Sosyalist Parti iflas etti. Hatta öyle ki parti, kampanya masraflarını kıt kanaat karşılayabilecek bir sonuca ulaştı.Fillon’un kampanyasını dinamitleyen bir dizi skandal, süreci onun aleyhine çevirdi. Böylelikle Macron, at koşturabileceği bir alan buldu kendisine.

Macron Bizim Sınıfımız İçin Ne İfade Ediyor?

Ne Cumhuriyetçiler ne de Sosyalist Parti ikinci tura kaldı, esasında hiçbir şey değişmedi.
Eğer Macron, Sosyalist Parti’de olmasaydı, burjuva medyanın takdim etmekten hoşlandığı yeni veya farklı bir siyasetçi olamazdı.
Onun Holland hükümetinde ekonomi bakanlığı yapmış olması, bize karakteri hakkında çok şey söylüyor. Holland döneminde işçi sınıfına ve halka karşı bir yığın saldırı gerçekleştirildi (Sorumluluk Anlaşması, ANI-Ulusal Mesleklerarası Anlaşma, Macron Kanunu ve İş Kanunu). Macron’a göre, ciddi tepkilere yol açan iş kanunu (El Khomri Kanunu) yeterli değil, on tane daha kanun çıkartılmalı!

Burada Fillon’un ilân ettiği, topluma karşı yürütülecek yıldırım harbinden başka bir şey önerilmiyor.Tartışmalar, toplantılar ve mülâkatlar esnasında Macron, programının özünü ifşa etmeme konusunda azami bir dikkat gösterdi.Macron, ne pahasına olursa olsun, sadece boş formüller önerip durdu. Farklı görünmeye çalışsa da bu farklılık sadece görünüşteydi. O siyaseten ham ve taze olduğunu söyleyip durdu, ısrarla genç olduğundan bahsetti.Derine indiğimizde onun halka karşı savaşa hazırlandığını anlıyoruz. Holland’ın beş yıllık iktidarı sonrası ikinci döneme hazırlanıyor. Yerel hükümetlerden 10, devletten 25, toplumsal sahadan 25 milyar avroyu bulan bir tasarrufu öngördüğünü söylüyor.
İş kanunundan çıkartılan tazminatla ilgili tavan değer yeniden masaya getirildi. Macron, işsizlik yardımını düşürmek istiyor.Diğer yandan cumhurbaşkanı adayı, Fransa’nın emperyalist ve işgalci gücünü artırmak istiyor. Holland’ın isteği üzerine savunma bütçesinin GSMH içerisindeki payını yüzde iki artırmak niyetinde, ayrıca bir aylık zorunlu askerliği gündeme getirecek.Sistem dışı bir isimmiş gibi takdim edilen Macron, aşina olduğumuz bir siyasetçi.Süreç içerisinde Bayrou ve Valls’in destekçilerinin ödüllendirileceğine hiç şüphe yok.

Kapitalist Sistemde Faşizmin Yükselişi

Marine Le Pen’in ikinci turda seçilmesi zayıf bir ihtimal olsa da faşizmin yükseliş eğiliminin yeni hükümetin kurulacağı dönemde daha da hızlanacağını görmek gerek.Ulusal Cephe, politik hayat içerisinde belirli bir istikrara kavuştu, kampanyası dâhilinde belirlediği konu başlıklarının gündemi belirlemesini sağladı. Artık bu partinin son seçimlerde alt edilmesi ve belirli bir seçmen kitlesine kavuşmasına mani olunması pek mümkün değil.Macron, sadece faşizmin bu yükseliş eğilimini pekiştirmeye yarayacak.Finans kapitalin temsilcisi olarak Macron, sadece kapitalizmin krizinin yükünü işçilerin sırtına yüklemek dışında bir şey yapmayacak.Ulusal Cephe, “küreselci” Macron’a karşı korumacı politikayı önererek nüfuzunu artıracak ve işçi sınıfını bölmeye devam edecek.


Macron adına dağıtılmış bir bildirinin faşizmin yükselişini durdurması mümkün değil.Faşizmi durduracak tek şey, oluşturulacak bir cephe, geniş kitlelerin, emekçi mahallelerin ve işyerlerinin örgütlenmesi, ırkçılığa ve cinsiyetçiliğe karşı tüm işçiler arasında yapılacak çalışma, burjuvazi ve devletine karşı devrimci mücadelenin kavuşacağı net stratejik çizgidir.Faşizm, ayrıca dünyanın tüm mazlum işçileri ve halkları, bilhassa Fransız emperyalizminin zulmettiği halklarla kurulan uluslararası dayanışma ile durdurulabilir.

Partimizi Güçlendirelim, Kavgaya Hazırlanalım!


Cumhurbaşkanlığı seçimlerine karşı halkı seferber etmeye mecburuz.Dayanışma, oy sandıklarında değil, sokakta inşa edilir. Hepimizin beklediği, iktidar karşıtı gerçek güç, ancak bu sayede teşkil edilebilir. Önümüzdeki beş yıllık dönemde yoğunlaşacak mücadelelere şimdiden hazırlanmak gerekmektedir.
Proletarya, faşizmin yardımına başvurmaya hazırlanan, saldırgan emperyalist burjuvaziye karşı mücadeleyi kazanmak için partinin genelkurmaylığına ihtiyaç duymaktadır. Sosyalist devrime doğru ilerlemek için MKP’nin pekiştirilmesi, güçlendirilmesi gerekmektedir. Faşizme doğru ilerleyişi bir tek sosyalist devrim durdurabilir. Kapitalist sistemin doğasından kaynaklanan çelişkileri ve yol açtığı krizleri bir tek o çözüme kavuşturabilir.
Burjuvazinin seçimine karşı devrimci boykot yolunu açmak için sınıfın birliğini devrimci temelde geliştirmek amacıyla 1 Mayıs boyunca çalışmalar yürüteceğiz.


Ne Macron, ne Le Pen, seçimleri boykot et!


Nerede zulüm varsa, orada direniş vardır!


Proletaryayı emek karşıtı tedbirlere ve faşizmin yükselişine karşı örgütleyelim!


Fransa Maoist Komünist Partisi

40945

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Sayfalar