Perşembe Nisan 25, 2024

Onlara tutunmak!

Bir yandan yokluk-yoksulluk-sürgün ve zulümle mücadele etmeyi öğrenirken diğer yandan yoldaş acılarına dayanmayı öğreneceğiz. Yoldaş kayıplarını daha fazla anlayıp, anlamlandırarak direnmeyi öğreneceğiz. Yoldaş acısına alışmaya müsaade etmeden mücadeleyi sürdürmeyi öğreneceğiz. Alışkanlık; kanıksama ve duraklamadır. Donma ve gerilemedir. Var olanı tekrar etmek,  yaşanan koşullara teslim olmak demektir.  Diyalektiğin gelişim yasalarına karşı ters yönde yürümektir. Bundandır ki biz sınıf bilinçli proleterler toprağa düşen, yıldızlara gömülen, sonsuzluğa uğurlanan şehitlerimizin acılarına tutunarak mücadeleyi sürdürmeyi öğreneceğiz. Acılarını bilince, yaşamlarını eğitime, tamamlayamadan bizlere devrettikleri görevlerinin sorumluluğunu üstlenerek,  yürümeyi öğreneceğiz.

12’ler demokratik halk devriminde savaş topraklarında zirvelere tırmanarak sarp kayalara tutunmanın mütevazı kahramanlarıdır. Günümüzün çağdaş fedaileridir. 12’ler, nerede-nasıl durarak, hangi tarzda yaşayıp savaşmamız, hangi görevlere nasıl sarılmamız gerektiğini öğreten genç öğretmenlerimiz oldular. Demokratik halk devrimi bir savaş meselesi ise halk savaşının günümüzde almış olduğu biçim olan gerilla savaşı öğrenilip uygulanmadan, uygulanıp öğrenilmeden, örgütlenip kurumsallaşmadan, adım adım kitleler savaşın özneleri haline getirilmeden düşman alt edilemez. Hiçbir özgürlük gerçek olamaz. Özgürlük, elle tutulur gerçek oluncaya dek devrimin şehitleri yaşanmaya devam edecektir. Ve biz bu gerçekliği kabul edip süreci devrim lehine değiştirmeyi öğrenmeye ve mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.

Devrimcilik, kendine ait olan bedeni ve bilinci, maddi ve manevi birikimleri, değerleri hesapsız ve çıkarsız bir şekilde gönüllü olarak, isteyerek halkın devrim davasına koşulsuz verebilmektir.  Özgürlük yolunda her devrimci göreve büyük bir tutkuyla dört elle sarılmaktır. Gözünü bir an olsun bile kırpmadan bedel ödemeyi göze alabilmektir. Yaşamın ve mücadelenin çeşitli evrelerinden en zor engellerinden geçerek başarıyla geçmeyi öğrenmektir. Son nefes verilinceye kadar usanmadan yorulmadan kendimize ait olanları bilinçli ve örgütlü bir şekilde devrime vermektir. Bu kolay değildir. Kendinden kendine ait olanlardan bilinçli ve iradi olarak vazgeçmek. Karşılığında hiçbir şey beklemeden kişisel bir beklentiye düşmeden en küçük bir kaygı yaşamadan bilinci ve cesareti artırarak çoğaltmak özgürlük ve kurtuluş davasına vermek. Sistemden ve ona ait olan yaşamdan alışkanlıklardan inatçı ve direngen bir mücadeleyle KOPMAK. Bulaşıcı olan cesaretle tanışmaktır. Devrimcilik, soylu ve erdemli bir hakikat yolculuğudur. 

ZİLAN-EKİN-ÖZLEM OLMAK! SAVAŞIN KADIN ÖZNESİ OLMAK...

Soylu ve onurlu özgürlük yürüyüşünde sıramızdan saflarımızdan kopup sonsuzluğa uğurlanan 12’ler için söylenecek her söz yetersizliğin çaresizliği içinde çırpınıp etkisiz kalacaktır. Hiçbir şey ama hiçbir şey 12’lerin fedaice şehit düşüşünden daha değerli ve anlamlı değildir. Hiçbir söz onların önünde yürüyemez, hiçbir değerlendirme onların üstünde olamaz. Dağlar yıldızlar nehir ve ağaçlar eğilerek yol açar onların önlerinde. Ve biz ardılları olan yoldaşları olarak sırayla saflara dizilerek 12’lerin önünde saygı ve minnetle eğileceğiz. Önümüzden geçen her bir yoldaşımızın “Devrimi çoğaltın! Partiyi sağlamlaştırın!” sözlerini birer emir ve yerine getirilmesi mutlak olan talimat olarak kabul edeceğiz. 

Karanlıkların ve kötülüklerin son bulması mücadelesinde kadın yoldaş olmak güçlü bir kararlılık sağlam bir irade ve büyük bir cüret ve cesaret gerektirir. Kadın yoldaşlığı savaş yoldaşlığına komutanlık ve öncülük mertebesine çıkarmak ise sayılanlardan daha ileri nitelikler ve özellikler gerektirir. Daha güçlü ve örgütlü mücadele gerektirir.

Tarihin derinliklerinden gelen eşitsizliklerin, birikmiş alışkanlıkların taşlaşmış önyargıların kırılıp parçalanma mücadelesi içinde bir yandan erkek egemenliğine karşı diğer yandan sistemin yarattığı engelleri, zorlukları yıkıp geçmek kolay değildir. Kendi içindeki zayıflıkları her gün her pratikte yenmek yanıbaşında birlikte savaştığın erkek yoldaşın sahip olduğu erkek egemen anlayışına ve yaklaşımına karşı usanmadan mücadele etmek hiç de kolay değildir. Gericiliğin her türden çirkin diline kirli tarzına karşı durmak, mücadele etmek büyük bir emek ve ileri bir bilinç gerektirir. Çok yönlü güçlü sorgulama alt edilemez bir kararlılık gerektirir. ZİLAN-EKİN-ÖZLEM yoldaşlarımız zorun daha zorunu başarma onuruna erişen kadın gerillalarımız oldular.

Zilan olup düşmanın alnının çatısında kurşun gibi patlamak, Ekin olup toprağın derinliklerine kök salmak için toprağa düşmek, Özlem olup özgür eşit ve onurlu bir yaşam düşlemektir. Kadın yoldaş olmaktır. En değerli varlıklarımız, değerlerimiz tertemiz devrim amaçlarımız özgürlük ideallerimiz olan kadın gerillalarımız Beşlerin bayrağını en yükseğe çıkarıp anılarını yürek ve bilinçlerimizin en derin yerine yazdılar.

Dünyanın ve sistemin bütün kötülüklerine kişiliklerine karşı silah elde güçlü bir özgürlük tutkusuyla gülerek mücadele ettiler. Zilan-Ekin-Özlem yoldaşların gülüşleri gözlerinden asla eksik olmadı. Düşmana yönelik gerçekleştirilen sayısız saldırı eyleminde Zilan yoldaş patlayan devrim öfkesi oldu. Kadın-Kürt-Alevi olmanın kaderini, zulmün utancını parçalamak için silaha sarıldılar.  Emekçi bir kadın gerilla olmanın bilincini asla aklından çıkarmadan silaha sarıldılar. Zilan yoldaş  zeytin karası  gözlerindeki ışıltı ve yüreğindeki bitmez devrimci coşkusuyla en zor ve ağır görevler karşısında bile bir an tereddüt etmeden savaştı. Zilan yoldaş aynı zamanda içten bir o kadar duygulu sesiyle gerillanın kadın sanatçısı-sesi olmasını bildi. Tıpkı Yetiş yoldaş gibi üç kimliği kendi devrimci kişiliğinde bütünleştirdi. Zilan yoldaş bir kadın gerilla olduğu kadar en küskün ve en suskun yüreğe bile işleyen duygu dolu sesiyle Zazaca türküleriyle seslenmeyi bildi. Hareket onun doğal gerilla ritmi oldu. Devrimci heyecanı ve coşkusunu gittiği her yoksul damında yaşatmasını bildi. Görevine büyük bir sadakatle bağlı olan Zilan yoldaş gerillanın güzel sesiydi.

İnce uzun boyuyla iri parlak gözleriyle görünüşüyle tıpkı Latin Amerika’nın yoksul yerli halkının kadınlarına benzeyen Ekin yoldaş aslında katliama uğramış sürgün yemiş Dersim halkının bir evladıydı. O da tıpkı Zilan ve Özlem yoldaşlar gibi katliam anıları ve ağıtlarıyla büyümüş Dersim’in çilekeş kadınıydı. Sürgün ülkenin hangi karış toprağında yaşanırsa yaşansın her kızılbaş-Kürt Dersimli kadının yüreğinde sönmeyen acı bilincinde tükenmeyen bir isyan tohumu vardır. Gerillanın saldırı eyleminde yer almadığında büyük bir üzüntü yaşayan görevi gereği uzunca bir hareketsiz kalma durumunda ciddi rahatsızlık duyan mutlaka düşman alnında patlayan korkusuz mermi olmak isteyen Ekin yoldaş, inanıyor ve biliyoruz ki düşman operasyonun da yine “yerinde hareketsiz kalmayı” reddederek düşmana karşı en önde mevzilenmiştir. Gerillanın gülen gözlü yoldaşı her özgürlük türküsünde yanımızda bizimle birlikte gerillanın ateş sohbetinde olacaksın. Senin o güzel gözlerine bakarak özgürlük türkülerini dinleyecek ve birlikte silah çatacağız.

Özlem yoldaş, kaderi tıpkı ismini aldığı Gülizar yoldaşın kişilik ve kaderine benzerdi. Tıpkı Gülizar (Özlem) yoldaş gibi çok genç yaşta yokluk ve yoksullukla tanıştı. En fazla ezilen en fazla yok sayılan en fazla acıyla yoğrulan kadın kaderi vardı. Dersimli kadınlarının tarihsel ve güncel acısının rengi gözlerine işlenmişti. Gözleriyle acılarını anlatırdı.  İncecik küçük bedeninde taşıdığı küçük yüreğine büyük acıları sığdıran Özlem yoldaş toprağa, ağaca, kayalarda açan her bir çiçeğe olan tutkusunu özgürlüğe olan özlemini devrimci görevlere taşımasını başardı. 

İncecik bedeninize kaç düşman kurşunu değdi? Kaç acıya göğsünüzü siper ettiniz? İncecik bedenlerini yoldaşlarına siper eden Özlem-Ekin-Zilan yoldaşlarımız sizleri nasıl anlatalım? Geride bıraktığınız yoldaşlara kadın emekçilere sizleri nasıl anlatmamızı isterdiniz? Neleri eksik bıraksak öfke, neleri tam anlamıyla ifade etseydik sevinirdiniz? Bilemiyorum. Bu zor soruların yanıtını vermek için çok zorlanacağımız dersimize çok çalışmamız gerektiği bellidir. Ancak sizleri tek kelimeyle tanımlayıp anlatırsak sizler en korkusuz can YOLDAŞLARIMIZ, can fedailersiniz. 

Can yoldaşlarımız! Sizleri asla unutmayacağız! Yetiş-Munzur-Cem-Ferdi yoldaşları unutmayacağımız gibi siz kadın yoldaşlarımızı da asla ve asla unutmayacağız. Beşlerin bayrağını onurla ve gururla taşıyan kadın kahramanlarımızın devrim ideallerini kayalara-yoksul damların duvarlarına yazacağız isimlerini gökyüzünde parlayan her bir yıldıza vereceğiz.

(Bir yoldaşınız)

45972

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Sayfalar