Cumartesi Mayıs 25, 2024

Ortadoğu'da Öcalan'ın rolü ve Demokratik Konfederalizm‏

Hegemonik güçlerin BOP projesi türlü türlü kaos politikalarının uygulamaya alınmasıyla devam ediyor.

Ezici çoğunluğu İslam olan coğrafyaya her ne kadar oryantalistlerin esaslarıyla yaklaşsalar da reçeteleri yine -ama sapmaya uğrayan- İslam üzeri oluyor. Bu politikalarını yürütebilmek için de islam soslu şahsiyet ve hükümetleri görevlendiriyorlar. Tabi bunlar para, güç ve iktidar için ya objektif ya da subjektif anlamda efendilerin köleleri olarak hizmette kusur etmiyorlar. İşte Muaviye İslamı, Ilımlı İslam ve Radikal İslam formulasyonlarından her hangi biri başarıya ulaşsın diye de kendi öz politikaları olmayan bu tarz hükümetler kullanılıyor. Bu devlet ve/veya hükümetler ki ülkelerindeki istismar edilecek mutsuz çoğunluğu konsolide etmeye yarayan birer araç olmaktan kurtulamıyorlar.

Tüm bunlardan dolayı da Ortadoğu hiç bir şekilde bir düzene evrilemiyor ki kaos, son İslam peygamberi olarak bilinen Hz.Muhammed'in ölümünden sonra başlıyor. 

Hegemonik güçler Ortadoğu'da ciddi bir çıkmazdalar; ondandır ki kimyasallar ile yıkanan elleriyle tuttukları tüm dallar kuruyarak bir bir kırılıyor. Zevahiri kurtarmak da kendini yeni peygamber ilan edenler sayesinde oluyor ki bu durum hegemonlara can suyu katıyor. Böylelikle Ortadoğu sahasında müthiş kısır döngüler kaosu örgütleme ve yönetmekten ileri gidemiyor.

Oysaki Ortadoğu'ya kalıcı bir sistem İslamiyetin ilk yıllarında deneniyor ve tüm inanç ve halkların bir arada yaşayabileceği "Medine Sözleşmesi" çok kısa da olsa bir çözüm gücü halini alabiliyor. Bu çözümü de on yılı aşkındır geliştirdiği yeni paradigmada Demokratik Konfederalizm perspektifiyle Kürt halk önderi ve düşünce insanı Sayın Abdullah Öcalan öneriyor. Yine geçenlerde, 21 yıl Londra'da sürgünde kalan ve Arap baharı sonrası Tunus'a dönen İslami Hareket'in önder iki kurucusundan biri olan Gannuşi ayağının tozuyla: "Siyasal İslam'ı bırakıp Demokratik İslam'a geçiyoruz" diyerek Öcalan'ın önerisine dikkat çekiyor. Bu düşüncenin  kendisinde Londra'da şekillenmesi de dikkatlerden kaçmıyor! 

Kimbilir belki hegemonlar Demokratik İslam'ın Ortadoğu'da da uygulanabilirliği üzerinde duruyorlardır! Herşeye rağmen Gannuşi'nin bu çıkışı yerinde ve zamanındadır.

Yaşananlar ile Öcalan'a tarihinde rastlanılmamış ağırlaştırılmış bir tecrit uygulanmasının zamanlaması anlaşılabiliyor. Hegemonlar sadece Ortadoğu'da değil İmralı'da da zorlandıkları bir savaş yürütüyorlar. Ondandır ki Öcalan susturulmak isteniyor ve o olmadan bir çözüm amaçlanıyor. 

Şimdilik AB formülasyonu ile Ulus-Devlet paradigmasindan sıyrılmak isteyen Hegemonik güçler Ortadoğu'nun bu sistemde kalması için tüm çirkinliklerini makyajlayarak güzelmiş gibi gösterebiliyor ve denenmiş ama başarısız bir sistemi bir yüz yıl daha burada hakim kılmak istiyorlar. Hegemonların İŞİD ve benzeri örgütleri laboratuar ortamında yaratarak Ortadoğu sahasına sürmesi ve çözüm için mezhep çatışmalarını hazırlaması coğrafya ülkelerini oyalama ve kendi sistemlerini oturtmaktan başka bir anlam da taşımıyor.

Diğer yandan Kürtler üçüncü çizgi olarak Dünya sisteminde yer alabilmek için günden güne devleşerek amansız bir savaş veriyorlar. Bağımsızlık, yani adalet, eşitlik ve özgürlüğün yaşanacağı sistemin Ulus-Devletten değil Öcalan'a ait olan Demokratik Konfederalizm perspektifiyle oluşturulacak sistemden geçtiğini bugün bütün dünyaya gösteriyorlar.

Evet! Öcalan bu öneriyi sadece Kürdistan ve Türkiye için değil aynı zamanda Ortadoğu ve Dünya için de yaptı. Öcalan Türkiye, İran, Irak ve Suriye'ye daima: "Biz kendi aramızda çözmezsek hegemonlar, en uygun projeyi dahi kendilerine benzeterek bir çözüme giderler" demişti. 

Demokratik Konfederalizm Ortadoğu ve Dünya sistemi için önümüzdeki yıllarda çok tartışılacağa ve bu tartışmaların merkezinde de tartışmasız bir şekilde Öcalan olacağa benziyor. Bunun için de Kürt hareketi, dostları ve bizlere çok iş düşüyor ve Öcalan'ın sadece Kürt sorunu değil tüm sorunlarda baş müzakereci olarak muhatap alınabilmesinin koşullarını yaratmalıyız. Barış'ın anahtarının Öcalan'da olduğunu ve bunun da Öcalan'ın özgürlüğünden geçtiğini anlatabilmeliyiz.

60695

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Mehmet Serhat Polatsoy

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Sayfalar