Perşembe Nisan 25, 2024

Rojova’dan kadın Partizan, “Orhan yoldaş, yüreğinde ülkesini, ufkunda dünyayı yaşattı”

“Her dilden bir adları vardı onların

Ama hiçbir ülkenin kimliğini taşımadılar...”

O’nu sadece şehit düştükten sonra anlatmadık. O yaşarken de her zaman her yerde kendisinden söz ettiren hayranlıkla anlatılan bir komutandı. O’nu sadece biz anlatmadık. O’nu Rojava halkının her kesiminden insanlar, Türkiye Devrimci Hareketi’nden diğer yoldaşlar, YPG YPJ savaşçıları anlattı, hayran kaldı.

O’nu tanımayanlara öyle bir anlatmak lazım ki. Anlatılmaz yaşanırın en gerçek haliydi Orhan yoldaş. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen Enternasyonalist yoldaşlar üzerinde bıraktığı etkiyle, verdiği emekle Türkiye devrimci hareketini dünyadan anarşistlere ve sosyalistlere en güzel şekilde gösterdi. Hep devrimi ve yoldaşlığı anlattı.

Devrimin çıkarlarını herşeyin üstünde tuttu. Bunun içindir ki herkes çok sevdi ve inandı ona.

“Yarın devrim olacakmış gibi yaşadı”

O’nu anlatan bir yoldaş şöyle söylemişti. “Yarın devrim olacakmış gibi yaşıyor.” Bence Orhan yoldaşı anlatan en güzel söz bu. Bir düşünün yarın devrim olsa, ne yapardınız? Verdiğiniz cevapların hepsini her gün hep aynı coşkuyla yapıyordu Orhan yoldaş.

Evet Orhan Yoldaş mütevaziydi, ama daha da fazlası iddialıydı. Bütün yaptıkları, öğrettikleri, gösterdikleri mücadelesi bir iddia içindi. Kendisine güvenmeyenler kendilerini anlatır. Orhan Yoldaş, bunun için kendisini anlatmazdı, buna hiç de ihtiyaç duymazdı. Eminim bugün yaşasaydı, arkasından yazılanları, ünvanları kabul etmezdi. Çünkü yaşarken de kabul etmedi.

O, bir efsaneydi evet. Yaşarken de böyle söyledik, şimdi de söylüyoruz.

“Yanlışların da öğreticiliğini O’ndan öğrendik”

Orhan Yoldaş bize sadece doğruları göstermiyordu, yanlışların da öğreticiliğini tüm hayatı boyunca sınamış biri olarak çok iyi kavramıştı. Yoldaşla askeri eğitimler yaparken, bazen O’na yoldaş şöyle yapsak nasıl olur vb. sorular yönelttiğimizde bizi hiç geri çevirmez, hemen yapardık.

O olmayacağını sonuç alamayacağımızı bilse bile mutlaka her önerimizi fikrimizi pratiğe döküp kendimiz görelim isterdi. Birlikteyken yapalım, bir gün yalnız olur ve denerseniz belki kötü sonuçlar doğurabilir derdi. Yanlışlar ve hataların da güzel bir öğretmen olduğunu ondan öğrendik.

Rojava’da yaz çok kavurucudur. Herkes kendisine bir serinlik bulmaya çalışırken, Orhan yoldaş, günün serin saatlerinde politik çalışma yapar. En sıcak saatlerinde ise spor, eğitim ve emek yoğunluklu işler yapardı.

Onu ilk görenler birşey olacak diye korkar, ama tanıdıkça iradesi karşısında hayran kalırlardı. Herkesle ortaklaşabilecek kadar genişlikle bir yüreği, politik ve pratik bir derinliği vardı.

Cepheye ve hamlelere gidişlerimiz için örgütlediğimiz toplantılarda, Orhan Yoldaş ilk önce kendisini önerirdi. O’nda yapamam edemem sözcükleri yoktu. Sadece yapmanın koşulları yaratacak zamana ve hazırlığa ihtiyacı vardı, o kadar.

DAİŞ’in Enternasyonal tabura yönelik saldırısında orada olan yoldaşların hepsi bir tek Orhan yoldaşı anlatırlar. Düşmana yönelik etkili darbelerini, mevzi mevzi dolaşarak yoldaşların durumunu sormasını, moral motivasyon vermesini, coşkusunu, fedakarlığını.

O saldırıda çetenin attığı roketlerle noktanın içinde yangın çıkmış, tüm yoldaşlar çatıda konumlanmıştı. Yunanlı bir yoldaşın bulunduğu mevzi çıkan yangının etkisiyle dumanlar içinde kalmış, nefes alınacak bir koşul da kalmadığı için mevzisini değiştirmek zorunda kalmıştı.

Önemli bir mevzi olduğu için Orhan Yoldaş her şeye rağmen o mevzide gidip, ordan çatışmaya devam etmişti. Sonradan konuştuğumuz Yunanlı yoldaş, Orhan yoldaşın bu pratiğinden çok etkilendiğini ve utandığını söylemişti. Bundan sonraki çatışmalarda O’nun olmazlar karşısındaki iradesini örnek alacağını söyledi.

“Gerçek komutan, komutan yetiştirendir”

Orhan yoldaş, eylem ve eğitim malzemelerimizi çok büyük oranda düşmandan karşılardı. Düşmanın kullandığı patlamayan el bombaları, havan, tank mermisi, roket ve mayın gibi askeri malzemeleri toplar, açıp yeniden kullanılacak duruma getirirdi.

Bunu yapmak çoğunlukla tehlikelidir, ancak Orhan yoldaşın derin askeri bilgisi ve yetenekleri tüm bunları boşa düşürürdü. Bazen hiç görmediği bir silah modelini, bir mayın devresini eline aldığında onu kavraması çok kısa sürerdi.

Orhan Yoldaşın yetiştirdiği birçok yoldaş hızlı bir şekilde uzmanlaşıyor ve komutanlaşıyordu. “Gerçek komutan, komutan yetiştirendir” sözünü dokunduğu her bir yoldaşta pratikleştiriyordu.

Düşmanla arasına çizdiği net çizgi dışında, kimseyle arasına fark koymuyordu. Ne bir yaş, ne konum, ne deneyim hiyerarşisi, hiçbir şey. Yaşını fiziksel görüntüsü dışında hiçbir şekilde göstermiyordu. Engin tarihi, politik, askeri bilgisini ise yaşamından, duruşundan öğrettiklerinden çıkarıyorduk. Belki bunu anlamak ya da buna inanmak çok zor O’nu tanımayanlar için ama bir an olsun durmadı, düşünmedi, arkasına bakmadı.

Her anını devrime partisine yoldaşlarına halka hizmetle geçirdi. Mehmet yoldaş (Ulaş Bayraktaroğlu) O’nu insanüstü bir varlık olarak değerlendirirdi. O’na bir lakap da takmıştı hatta: “Orhanus”. Sürekli birbirlerini ziyaret eder, öğrendikleri herşeyi birbirlerine aktarırlardı. Mehmet Yoldaş bazen ziyarete geldiğinde, elinde bir havanla, mayınla “Bak Orhan Yoldaş sana ne hediye getirdim” derdi. Onların ilişkileri biz savaşçıların yoldaşlık ilişkilerinin gelişmesinde de çok büyük rol oynadı.

Orhan Yoldaş, yaşayan parti tarihimiz, ruhumuzdur. Partimizin yaşına yakın bir nücadele tarihine sahip olan Orhan Yoldaş, her atılımımızın öncüsü konumundadır.

Partiyi, bir insana bir yanlış anlayışa, bir hizibe, bir darbeye bırakmamış, bunlar yüzünden tek bir an geri atmamıştır. O, Önder Kaypakkaya yoldaşın, şehitlerin partisine tutunarak dimdik ayakta durmayı başardı.

Yaşatılmaya çalışılan, partimize ve devrime olan güvensizliği yerle bir etti. Bir savaş partisi olarak bir TKP/ML’li bir TİKKO Komutanı nasıl olur onu gösterdi.

Partimiz TKP/ML, önderiyle, şehitleriyle, bir kahramanlar partisidir. Orhan Yoldaşla birlikte inancımızı umudumuzu yeniden tazeleyelim yoldaşlar, TKP/ML 45 yıldır dimdik ayakta.

Rojava’dan bir kadın Partizan” 

39788

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Sayfalar