Cuma Mart 29, 2024

Sürüngen gökte kartal olmaz! (2)

30 yıllık Ermeni mücadele tarihinde Kafkaslar'da, Batı-Doğu Ermenistan'da ve Ortadoğu'da Ermeni toplumu içerisinde en güçlü, çoğunluğu elinde bulunduran, temsil eden EDF (Ermeni Devrimci Federasyonu) Taşnak Partisi, aynı zamanda kendi içerisinde siyasal çatışmaların yaşandığı uzun bir dönemeçtir. Bu dönemecin önemli figürlerinden birir olan Antranik Paşa yeni bir yüzyılın başında Osmanlı'ya karşı mücadele içerisinde bir HINÇAK Parti taraftarlığından, Taşnak Partisi'nin bir savaşçısı, aynı zamanda Halkın Fedaisi konumuna getiren onun partiler üstü konumu olmuştur. “Benim partim Ermeni halkıdır” diyerek kendi duruşunu belirlemiştir. Onu efsane durumuna getiren, kendini halkı ve mücadelesi için feda etmiş olmasıdır.

1917 Ekim Devrimi'nin erken gelmesi, Ermenilerin bundan sonraki politikalarının belirlenmesi için Batı Ermenileri Konseyi inşa edildi. Antranik Paşa, Bulgaristan ulusal kurtuluş mücadelesine destek olduktan sonra Varna üstünden Kafkasya'ya geldi. Halk, Antranik Paşa'nın gelişini coşkuyla karşıladı. Ermeniler Antranik Paşa'nın grubunda savaşmak için isimlerini yazdırmaya başladılar. Halk artık umudunu Antranik'e bağlamıştı. Tiflis'te halk Osmanlı soykırımından kurtarılması için Antranik'in oluşturduğu Gönüllüler Birlikleri'nde savaşmak için toparlandılar.

Rus ordusunun geri çekilmesi ve dağılması ile oluşan kaosta Kerenski Hükümeti, Rus ordusunun Kafkasya'dan çekilmesi halinde Osmanlı'nın Kafkaslar’a saldıracağını biliyordu. Kafkas halklarına bu durumda savaşmaları için yetki verildi. Ermeni halkının Gönüllüler Birliğini yöneten Ulusal Büro, Ermeni Ulusal Konseyi'ne dönüştü. Liderliğine ise Boğos Nubar Paşa getirildi. Yerevan'da Batı Ermenilerinin gerçekleştirdiği ilk toplantıda Doğu ile Batı Ermenilerinin arasında şiddetli tartışmalar yaşandı. Hemen hemen her konuda EDF (Ermeni Devrimci Federasyonu), Taşnaklar ile Antranik Paşa arasında yaşanan tartışmalarda Taşnak delegelerin bir kısmını oluşturan Muşlular, Anranik'ten yana tavır aldılar. Bu Doğu Ermenilerinin, Batı Ermenilerini ''Göçmen'' olarak görmelerinden ile gelmektedir. Göçmen, Batı Ermenilerini kendi kardeşleri olarak görmeme anlamına geliyordu. Bu duruma çok sinirlenen Antranik toplantıyı terk etmiştir.

Olay bununla kalmamış Ermeni eyaletlerinin korunması için Antranik Paşa tarafından 30 bin kişilik Batı Ermenilerinden bir ordunun oluşturulması fikrini Ruslar ve müttefik kuvvetler tarafından doğru bulunmuş Antranik Paşa'nın sunduğu plan kabul görmüş, desteklenmiştir. Fakat Taşnak yöneticiler bu plana karşı çıkmış, kendilerine sunulmadığı için desteklememişlerdir. Antranik ile görüş ayrılığına düşmüş, araları açılmıştır. Savaş koşullarında Taşnakların ellerine geçen böyle tarihi fırsatlar iç çekişmelere kurban gitmiş oldu. Batı Ermenileri Ulusal Delege Başkanı olan Boğos Nubar Paşa ''Eğer Batı Ermenileri kendi güçleriyle, Batı Ermenistanı sınırlarını koruyabilirse, müttefikler de onun bağımsızlığını resmen tanıyacaklar...'' demiştir anılarını kaleme alırken. Ermeni Ulusal Konseyi bu gelişmelerden sonra acilen önüne, hükümetin oluşturulması, Antranik Paşa komutasında bir ordu oluşturmak için Batı Ermenileri arasında asker toplanması, askerlerin eğitilmesi için askeri okulun açılması kararı alındı. Hemen uygulamaya geçilince Ruslar ile müttefikler tarafından tanındı.

1917 Ekim Devrimi ile iktidarı ele geçiren Bolşevikler, devrimden önce Kerenski hükümeti döneminde planlanan 30 bin kişiden oluşturulması planlanan Ermeni Ordusu bu kaos ve karışıklık ortamında hayat bulamadı. Ekim Devrimi ile Rus ordusu dağıldı. Hükümetin yoksul köylülere toprak dağıttığını duyan askerler bir an önce köylerine dönmek için ordudan ayrıldılar. Rusların geri çekilmesiyle oluşan boşluğun doldurulması Ermeni Ulusal Konseyi yöneticileri arasında tartışılmaya yol açtı. Bu boşluk nasıl ve kim tarafından doldurulacaktı? Batı Ermenileri yöneticilerinin düşüncesine göre Batı ile Doğu Ermenileri el ele verip Batı Ermenistanı birlikte savunmaya arzuluyorlardı. Oluşturulacak Ermeni Ordusu'nun başına Antranik Paşa'nın getirilmesi düşünüldü.

Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğu bir zamanda Tiflis'te, Ermeniler arasında Doğu ile Batı Ermenileri sorunu doğdu. Doğu Ermenileri, Batı Ermenistan'a ve kardeşlerine özel ilgi göstermediler. Batı Ermenistan'ın savunmasını kendi sorunları olarak görmediler. ''Biz Doğu Ermenileri, Doğu Ermenistan'ın sınırlarını koruyalım, Batı Ermenileri de Batı Ermenistan'ın sınırlarını korusun'' dediler. Antranik Paşa'nın ise ''Batı Ermenistan'ın sınırlarını birlikte koruyalım, bununla birlikte Doğu Ermenistan'ı da korumuş oluruz. Batı Ermenistan güvencede olursa Doğu Ermenistan da güvencede olur... Doğu Batı Ermenistan anlayışları sona ermeli, siperleri birlikte korumalı ve düşmana birlikte konulmalıdır'' dedi. Daha da ileri gidilerek “zayıflıklar, yetersizlikler, askerlerin bozuk psikolojisi'' denilerek, Batı Ermenistan'dan vazgeçilme fikirleri bile tartışma konusu oldu. Kısacası Anavatan'ın terk edilmesi önerilmiştir. Oysa cephelerde Fedailer acil olarak yardım bekliyordu. Erzincan'da Sivaslı Murad, Bayburt'ta, Erzurum’da Fedailerin durumu ağır, cepheden gelecek yardıma ihtiyaç vardı. Antranik Paşa elini kolunu bağlayan siyasi erkana lanet yağdırıyordu.

Ekim Devrimi ve tarihi fırsatlar

Batı Ermenilerinin acil sorunu ülkede bulunan ve sayıları 160 bini bulan Ermenilerin Osmanlı barbarlarına terk edilmemesiydi. Ekim Devrimi ile dünya gündemine gelen Bolşevikler ile Osmanlılar arasında imzalanan Brest-Litovsk antlaşması, Batı Ermenistan'ın terk edilmesini öngörüyordu. Ruslar geri çekilirken çok büyük çapta askeri mühimmat ile yiyecek bırakmışlardı. Osmanlı generali Vehip Paşa'nın 20 bin kişilik ordusuna karşılık Ermenilerin Rus Ordusu içerisinde asker sayısı 200 bindi. Ayrıca Osmanlı ordusu tarihi boyunca hiç bu kadar ekonomik ve askeri olarak zor duruma düşmemiş, Ermenilerin de eline bu kadar çok askeri mühimmat tarihin hiçbir döneminde geçmemişti. Koşulların cephane, erzak, insan gücünün her zamankinden iyi olduğu bir dönemde, en az 6 ay, en çok idareli kullanılırsa 1 yıl yeterli olacağını belirten Antranik “Eğer, Rus devrimi 1 yıl gecikseydi, Batı Ermenistan kurtulmuştu…'' demiştir.

Tüm savaş koşulları Ermenilerin lehine olmasına rağmen, siyasi hedeflerin belirlenmesinde yetersiz kalan Taşnaklar, 1918 yılında Ruslarla Osmanlı arasında imzalanan antlaşmaya umutlarını bağlamışlardı. 1877-78 yıllarında Osmanlı-Rus savaşında Ruslara kalan Kars, Ardahan ve Batum'un Brest-Litovsk antlaşmasıyla devrimi her ne pahasına olursa olsun kurtarmak için Bolşevikler, Türklere tavizlerde bulunmak zorunda kaldılar.

Döneme uygun kendi politikalarını belirlemeyen, Osmanlı'ya karşı Anavatan'ın savunulması mücadelesini örgütlemeyen Taşnakları, Kafkaslar Sovyet Komiseri Başkanı Stepan Şahumyan eleştirirken şöyle demiştir. ''Kendi ülkesini korumaya hazır Ermeni birlikleri tasfiye ettiniz. Siz bu kuvvetleri dağıttınız. İşte sizin suçunuz budur'' diyerek kısa ve öz olarak belirtmiştir. Şahumyan'ın eleştirisinin ne kadar doğru ve haklı olduğu Sardarabat Anavatan savunmasında ortaya çıkmıştır. Rus Ordusunun geri çekilmesiyle yalnız kalan Ermeniler kendi güçleri ile varlık ve yokluk arasında Osmanlı ordularını yenmişlerdir.

Ekim Devriminden önce Ermeniler içerisinde tartışılan konuların başında, Rusya'dan ayrılıp ayrılmama gündemi geliyordu. Büyük çoğunluğu kalmaktan yana görüş bildirirken, Rusya gibi büyük garantör devletten ayrı kalmak istenmemektedir. Azınlık da olsa bazı anlayış sahipleri, Ankara hükümetinin gölgesi altına girerek, Ermenistan'ı kaybetme pahasına Rusya'nın güvenliği altına girmeyi reddediyordu. Rusya'nın garantörlüğü altında kendilerini güvencede hisseden Doğu Ermeni halkının rüyası İran'dan 1828 yılında kurtularak, Rusların hakimiyeti altına girmesiyle Ermenilerin asırlık rüyası gerçekleşmiş oldu. Ermeni tarihçiler, aydınlar Rusları kutsayan yazılarında “Rus kılıcına dağlar bile dayanmaz” diyerek destek olmuşlardır.

(Devam Edecek) 

41914

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Sayfalar