Cumartesi Nisan 20, 2024

Teslim olmayacağız!

Sanatçısına ,yazarına,siyasetçisine,aydınına düşman bir devlet yeryüzünde hangisidir denildiğinde,kuşkusuz ilk akla gelen TC devleti olacaktır..Bu düşmanlık ve zulüm 1915 ile başlamış artarak bu güne gelmiştir.Kendinden olmayanı ayrı düşüneni hiç tereddütsüz öldürmüştür.Bir gece evlerinden alınan müzikolog olan Gomidas Vartabed,Özgürlük Savaşımı gazetesi yazarı Nerses Papazyan,mizah dergisi yazarı Krikor Torosyan,Emek gazetesi yazarı Sarkis Parseğyan,Vatanın sesi yazarı Levon Larents...gibi sayıları yüzlere varan basın emekçileri ölüm yolculuklarında dağbaşlarında vahşice öldürülenlerden sadece bazılarıdır.

15 Temmuz'da düzenlenen ve bugün komplo olduğu yavaş yavaş ortaya çıkan darbe girişiminin ardından,başlatılan cadı avında gazeteci,yazar,akademisyen,sanatçılar yani tüm muhalif kesim üstünde estirilen terörle tutuklanmış cezaevinde bulunmaktadır.150'ye yakın gazetecinin tutuklu bulunduğu Türkiye dünya sıralamasında ilk yeri almaktadır.Aradan yüz yıl geçmesine rağmen

özünden,intikamcı,ırkçı,tekçi yapısından hiç bir şey kaybetmeyen ceberrut devletin aynı uygulamalarına bugün de tanık olmaktayız.Hukuk devleti iddiasında olanlar gece vakti meclisten geçirdikleri ''torba yasaları'' ile HDP eşbaşkanları Figen Yüksekdağ,ile Selahattin Demirbaş'ın evlerinin kapılarını kırarak tutuklamışlardır.İlerlemiş yaşlarına rağmen,hasta olan Aslı Erdoğan,Necmiye Alpayların durumu da onlardan farklı değildir.Gazeteci İnan Kızılkaya,Zana (Bilir) Kaya,Zeynel Abidin Zehra Doğan,Hülya Karakaya ..ların akıbeti de aynı Ermeni dostlarından farklı olmamışlardır.

Avrupa Birliği kapısında üye olmak için sırasını bekleyen Türkiye'nin tüm bu olanlardan haberi yokmuşçasına,Erdoğan'ın ''sen kim oluyorsun'' diye kafa tutuması anlaşılır gibi değildir.Hak ve özgürlükler, düşünce ve ifade özgürlüğü Avrupa'nın ''olmazsa'' olmazları arasındadır.Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Uluslararası Yazarlar Birliği,PEN'in dünyanın değişik ülkelerinde tutuklu yazar ve gazeteciler için yapılan çağrılarda Türkiye'de tutuklu bulunan Aslı Erdoğan'a dikkat çekildi.Aynı zamanda PEN üyesi olan Aslı Erdoğan,Özgür Gündem danışma kurulu üyesidir.Hastalığı nedeniyle felç olma durumu ile karşı karşıyadır.

Yeni kurulan 1923 Cumhuriyet Türkiye'sinde ölümler durmamış aksine daha da hız kazanmıştır.Talat-Enver-Cemal üçlüsünün yerini Atatürk-İnönü-Bayar üçlüsü almış aydınlar yazarlar bu dönnemde de ağır hapis cezaları,yasaklar ve ölüm olayları ile karşı karşıya kalmış tarihi vakalarla doludur.Topluma mal olmuş yazar,şaiir Sabahattin Ali muhalif kimliği ile bilinen bir yazardı.Bunun için çeşitli defalar cezaevlerinde kaldı.Her defasında tutuklanmaktansa yurt dışına gitmeye karar verince,devletin ajanları tarfından yakalanıp kafası taşla ezilerek infaz edildi.Halen bugün mezar yeri belli değil,olayın failleri halen ''meçhullar''.Eserleri aradan uzun bir zaman geçmiş olsa dahi halk tarafından halen anılmaktadır.Bugün türkülere çevirilen şiirlerini Leylim Ley,Geçmiyor Günler Geçmiyor,Mapushane Türküsü'nü Sinop,Paşakapısı,Konya cezaevlerinde yattığı sırada kaleme almıştır.

Sosyalist kimliği ve muhalif yazar-şaiir Nazım Hikmet hayatının büyük bölümünü hapishane ve sürgünlerde geçiren dünyaca tanınmış yazarlarımızdandır.Baskılardan en çok etkilenen Nazım Hikmet,Türk edebiyat tarihinde kitapları elliden fazla ülkede çevirisi yapılmış,ama malesef yurdunu terkederek kaçmak zorunda bırakılmış,sürgünde hayatını yurt özlemi içerisinde kaybetmiştir.12 yılını cezaevlerinde geçirmiş,en ağır cezayı vatandaşlıktan çıkartılarak verilmiştir.Ama o yılmamış türkülere konu olan şiirlerini cezaevlerinde kaleme almıştır.Nazım Hikmet'e bunlar reva görülmüştür.Yine o şiirleri kalemi ile düşmana inat düşüncelerini aktarmış gönüllerdeki yerini almıştır.Dediği gibi...'' Mesele esir düşmekte değil teslim olmamakta bütün mesele '' demiştir.

Orhan Kemal,Yaşar Kemal,Ahmet Arif,Ruhi Su,Musa Anter,Enver Gökçe,Ahmet Kaya,Yılmaz Güney...gibi dünyaca tanınmış yazar,sanatçı ve düşünürlerimizden cezaevine girmemiş,mahkum olmayanı yoktur.Hepsinin de akıbeti 1915'teki aydınların durumundan farklı olmamıştır.Bu yüzden bizim ülkemizin şaiirlerinin eserleri romantik değil yaslı olmuştur.Ahmet Arif'in ilk ve tek şiir kitabının kaç baskı yaptığını kimse bilemez,sebebi bu olsa gerek.

1943 yılında Van'ın Özalp ilçesinde öldürülen 33 Kürt köylüsü ile 2013 ''Yeni Türkiye''sinde,Roboski'de yaşananlar aynıdır.Yine 34 Kürt köylüsü Devlet zulmü ile öldürülmüşlerdir.

Ahmet Arif bu katliamı dizelerinde şöyle dile getirmiştir ;

''Vurulmuşum dağların kuytuluk bir boğazında '',

Vakitlerden bir sabah namazında ,

Yatarım kanlı upuzun,

Vurulmuşum düşün gecelerden kara ''.... diyerek

Ahmet Kaya,Yılmaz Güney gibi dünyaca tanınmış sanatçılarımız,ülkemizde ise en gericisinden,en aykırı düşünenine kadar herkesin gönlüne taht kurmuş sevilen aydınlarımız maalesef devletin baskıları neticesinde yurt dışında ölmüşlerdir.Ancak bugün timsah gözyaşları dökerek onları anmak gayreti içerisinde olmuşlardır.Ancak onların ölülerini sahiplenirler,yoksa yaşadığı zaman onlar en ağır suçlamalarla zan altında bırakılmışlardı.Bu yüzden Devlet için ''en iyi aydın ölü aydın'''dır.

ASLI ERDOĞAN ONURUMUZDUR !

 50 yıl önce ile 50 yıl sonrasında toplumun yüz akı aydınlarımızın akıbeti hiç değişmemiş olduğu gibi devam etmektedir.Göz altı,ağır cezalar,sürgün,ölüm tehditi artık günlük yaşantımızın bir parçası olmuştur.OHAL ilan edildikten sonra KHK ile idare edilmeye başlayan,Erdoğan islam-faşizmi toplumun en ileri kesiminin sesini kısmak,teslim almak olmazsa en ağır cezalara çarptırmak olmuştur.Aslı Erdoğan'lar,Necmiye Alpay'lar,Sevan Nişanyan'lar,Kızılkaya'lar,İnan'lar...bu zulmun en son halkası olmuştur.Can Dündar'ın gazetesinde Erdoğan'ın İŞİD terör örgütüne yardım malzemeleri adı altında silah sevkiyatını yazması sonrasında yaşananlar hepimizin hatırındadır.Silahlı saldırıya uğramış,cezaevine atılmış en son yurt dışına çıkmakta karar kılmıştır.Bu haberin önemli olmasının sebebi ileriki zamanda Erdoğan'ın uluslararası mahkemede yargılanmasına sebep olacak haber değeri taşımasındandır.Türkiye'nın yargılanmasına sebep olacaktır.

KHK ile kapatılan basın ve yayın organlarına girişilen saldırıların başında Özgür Gündem gazetesi gelmektedir.Bu saldırılar ne ilk'dir ne de son olacaktır.Kurulduğu ilk günden bu yana hedef tahtasına konan Özgür Gündem gazetesi,birçok defa bombalı saldırıların hedefi oldu.Çalışanların çoğu faili meçhul cinayetlerine kurban gitti.Yazarları tutuklandı.Ağır cezalar ile karşı karşıya kaldılar.Çeşitli defalar kapatılmış olsa da yayın hayatına Kürt halkının sesi olmaya devam etti.Gerçekleri,karanlık noktaları,yandaş medyanın kirli propagandalarına rağmen gazetecilik görev ve sorumluluklarını,tereddütsüz,korkmadan,susmadan yerine getiren gazete olma özelliğini taşıyor.Bunun için hedef seçildi.

Özgür Gündem Gazetesi genel yayın danışma kurulu üyesi olan Aslı Erdoğan'ın tutuklanma gerekçesi olan ''örgüt üyeliği'' ile ''devletin bütünlüğünü bozmaktan'' suçlamalarına kaynaklık eden yazıları Sur,Cizire,Şırnak,Nusaybin ilçelerinde halka karşı girişilen katliam ve savaş suçlarını dile getirmiş olmasıdır.Zaten bir gazetenin ve gazetecinin de görevi budur.Devletin işlediği suçları hele hele bu zor dönemde yazmak,ancak gerçek gazetecilerin işidir.PEN kulübü üyesi de olan Aslı Erdoğan'ın kitapları romanları,dünyada çeşitli dillere çevrilmiş,dünyaca tanınmış yazarımızdır.Cezaevi koşullarından kaynaklı sağlık nedeniyle felç kalma durumu ile karşı karşıyadır.Savunmak hepimizin,insanım diyen herkesin görevleri arasındadır.

Bilim ve insanlık düşmanı islami çevrelerin,yandaş,satılmış saray kalemşörlerin hiç bir zaman erişemeyeceği bilimsel çalışmalarda da bulunan Aslı Erdoğan'ın asıl mesleği bilgisayar mühendisliğidir.İsviçre'de bulunan tüm dünyadan bilim insanlarının çalışmalar yaptığı CERN'de Türkiye'den katılmıştır.Fakat toplumsal sorunlar,Kürt sorunu karşısında tarafsız kalınamayacağı için yazıları ile elini taşın altına koymuştur.

Dilbilimci,yazar çevirmen olan Necmiye Alpay cezaevleri ile yeni tanışmamıştır.12 Eylül Askeri Faşist darbesinde de aynı şekilde tutuklanmış Mamak askeri cezaevinde 3 yıl kalmıştır.Demokrasi özgürlük ve insan hakları için ödenmesi gereken bedel neyse Barış'ı savunarak ödemektedir.Fakat diğer yanda kaçak sarayda bir korku imparatorluğu kurmaya çalışan Erdoğan basın yayın organları ile televizyonları karartarak muhalifleri susturarak sadece kendisi ve ailesinin güvenliğini garanti altına almak istiyor.

Her akşam sadece toplumu yalan va yanlışgerçek dışı yorum ve analizleri ile kanal kanal dolaşan araştırmacı-yazar görünümünde olan cambazların da görevi bilgi kirliliği yaratmaktır.Sahte diplomalı bir cumhurbaşkanını savunmak,İŞİDE giden silahları,müslümanlara gıda yardımı diye yutturmak,seçimle iş başına gelen miletvekillerini ihbar etmet,tutuklanmalarını istemek...gibi kirli görev üstlenmişlerdir.Meslektaşları binlercesi ,işsizlik ordusuna katılırken,tutuklanırken bu yalakaların maaşları milyonlara varmaktadır.Boğazlarda villalarda oturan gazeteciler ordusuna dahil olmuş lardır.Nagehan Alçı'lar,Hilal Kaplan'lar,devşirme Kürt'ler Mehmet Metiner'ler,Şamil Tayyar'lar Alişan'lar... gün gelecek devran dönecek,Erdoğan'la birlikte sizin de sonunuz gelecek.

46104

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Agop Ekmekciyan

AB Emperyalist bir birliktir dağıtılmalıdır

24 Haziran’da ingiltere de yapılan AB referandumu sonucu, AB emperyalist burjuvazisi içinde paniğe yol açtı. Brexit’in domino etkisi yaparak ABexit’e dönüşmesinden korkmaya başladılar.

Avrupa Birliği, “... başta ABD ve Japon emperyalist tekellerine rakip olarak ortaya çıkmışsa da, işçi sınıfı, ezilen halklar ve ezilen ulusların karşısında yer alan bir bloktur. Başta da Avrupa işçi sınıfı ve halklarına karşı oluşturulmuş emperyalist bir birliktir.”1

Demek gidiyorsun küçük kırlangıç…

Bir can almakla insan biter mi heval,

Kahpe kurşun kalemini kırar mı heval..

Şu Dicle'nin suyu senden geçermiş heval,

Analar oğul diye içermiş heval...

Bir rüzgar gibi hala esermişsin heval...

Şu Cudi'nin dağlarında gezermişsin heval,

Şu Munzur'un dağlarında gezermişsin heval...

Hitler,Mussolini ve Erdoğangillerin yaratılmasında liberallerin payı!

Son zamanlarda, bir çok liberal ve demokrat köşe yazarı, AKP iktidarını ve Erdoğan’ın “tek kişi(!)” diktatörlüğünü eleştirirken, Sovyetler Birliği’ni ve Stalin’i anmadan geçemiyorlar. Stalin’i Erdoğan ile eşleştiriyorlar ve Erdoğan’ın uygulamalarını Stalin önderliğinde SSCB olan uygulamalara benzetiyorlar. 

Hepimiz ATİK 'liyiz,tutuklanmakla bitmeyiz !

Çok önemli tarihi bir süreçten geçiyoruz.

10 ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) aktivistinin bir yıldır tutuklu bulunduğu,Almanya'da yargılanmalarına sayılı günler kaldı.Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyelerinin yargılandığı davadan sonra,Almanya'da görülen son 30 yılın en büyük siyasi davası olarak gürülmektedir.

Alman devleti'nin Türk istihbarat örgütü ile anlaşması sonucu Avrupa'nın değişik ülkelerinde gerçekleştirilen operasyonlarda 10 devrimci,haksız yere tutuklandı.

Kerkük’ü Kaça Satalım? – Dursun Ali Küçük

Kürdistan’da doğup büyüyüp Kürdistan’ı satanlar az değil.
Garip ama gerçek...
Kürdistan’da bazı Kürtler kendi ülke ve şehirlerini bir yok pahasına evet kendisi için satıyorlar.
Hem de bedeva.
Kimi karın tokluğuna, kimi gerçekten bedevaya, kimi egemen sömürgecilerden bir etiket ucuz yaşam kapma pahasına bunu yapıyor.
Kimisi de kafası ve ruhu işgal altında olduğu için bunu yapıyor.

İbrahim Kaypakkaya ve Kürt sorunu[1]

“Söyle ateşin söylemeye çekindiğini.”[2]

İşkencede parçalanmış bedeni 20 Mayıs 1973 günü Diyarbakır’da babasına teslim edileli tam 43 yıl olmuş… “İntihar etti,” demişler, utanmadan![3]

44 Yıl sonra onlar yani sonsuzlar[*]

“Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm Kahramanlıklar okudum tarihte Çağımıza yakışan vakur, sade Davranışınız geliyor aklıma.”[1]

“Üç Fidan”ın 6 Mayıs’ından veya THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) savaşçılarından, 44. yıldaki sonsuzluklarından söz etmek zor olsa da; “olmazsa olmaz”…

Madımak’tan Mercan’a, Koray’dan Dursun’a‏

Biri henüz 11 yaşında, Pir Sultan Abdal’ın elinde dünyanın en güçlü direnç, bilinç ve isyan silahına dönüşmüş Bağlamaya, Semaha ve Türkülere sevdalı, 2 Temmuz 1993’te Madımaktaki 33lerin en küçüğü Koray Kaya… Diğeri yüzyıllardır özgürlük meşalelerinin yandığı, sefer edilip zafer elde edilemeyen Jaru Diyara, Kaypakkaya’nın destanlaştığı Munzurlara, Zel dağına, özgürlüğün diyarına giden, 17 Haziran 2005 Mercan Dağlarında kimyasal silahlarla katledilen 17lerin en küçüğü Dursun Turgut..

'Osmanlıcılık' Egemenlerin Krizlerine Çok Boyutlu Çare Arayışıdır / Haluk Gerger

Uluslararası ilişkiler ve özellikle Ortadoğu üzerine çalışmalarıyla tanınan akademisyen ve yazar Haluk Gerger Siyaset Gazetesi ile dünya güç dengeleri, Ortadoğu ve Türkiye üzerine bir röportaj gerçekleştirdi

CHP, stabil bir parti mi?‏ /İsmail Cem Özkan

Yaşadığımız ülkenin ve devletin kurucu gücü olarak tanıtılan CHP aslında homojen bir parti hiçbir zaman olamadı, sürekli olarak çağın ve zamanın ruhuna uygun olarak tavır değiştirtirken kadrosu da değişen bir siyasi partidir ve o yüzden stabil değil dinamiktir.

CHP kurucu üyeleri son Osmanlı Meclisi üyeleri ve 1. Ankara’da kurulan meclistir. Osmanlı devletinden almış olduğu mirası kesintisiz olarak ileriye taşıyan parti özelliğini de korumasına rağmen, bugün kuruluş çizgisinden çok uzakta hatta hiçbir bağlantısı kalmamış konumdadır.

Koşullara Boyun Eğmek Değil, Değiştirmek Devrimciliktir!

"Bak Bill, İşte Kocakafa!”

İslamcı faşist devletin en büyük korkusu, kitlelerin direnme gücünü bütünüyle kıramamış olmasıdır. Onlar, kendi saltanatlarını rahat sürdürebilmek için, öncelikle kitleleri bütünüyle teslim alamk isterler. Teslim almanın ötesinde, bütünüyle sindirmek ve ezmek isterler. Kısa ve uzun vadeli taktikleri budur.

AKP faşist hükümeti, 14 yıldır, kitleleri teslim almanın mücadelesini veriyor ve son 6 yıldır ise, yoğun bir şekilde saldırıyor. Buna rağmen, kitleleri bütünüyle teslim alabilmiş değildir.

Sayfalar