Cumartesi Nisan 20, 2024

TKP-ML TİKKO: Herkesi HBDH çatısı altında birleşmeye çağırıyoruz

TKP-ML TİKKO tüm devrimcileri özellikle de sempatizan, taraftar ve militanlarını HBDH içinde faşizme ve her türden gericiliğe karşı savaşmaya ve birlikte yürümeye çağırdı.

Kürdistan ve Türkiye’den 10 devrimci örgüt aralık ayından bu yana yürütülen tartışma sürecinin ardından güç ve eylem birliği olarak tanımladıkları Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin (HBDH) kuruluşunu bir bildiriyle ilan etti. 

Hareket içerisinde yer alan örgütlerden TKP/ML-THKP-C/MLSPB- MKP- TKEP\LENİNİST-TİKB-DKP-Devrimci Karargah, birlik içerisinde yer alma amaçlarına ve hedeflerine dönük açıklama yapmaya devam ediyor.

Konuya dair açıklama yapan TKP-ML TİKKO savaşçısı Pale Dersim sömürgecilikten, faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırdı.

Pale Dersim’in TKP-ML TİKKO adına okuduğu açıklama şöyle:

“Kürdistan ve Türkiyeli devrimci örgütlerden oluşan HBDH içerisinde yer alan örgütler olarak sömürgecilikten, faşizm ve gericilikten zarar gören herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların kardeşliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

Emperyalistler ve gerici-faşist devletler Ortadoğu’da yaşanan tüm insanlık dışı kitlesel katliamların baş sorumlusudur. Emperyalistler ve yerli gerici-faşist iktidarlar, bir yandan bölgede çöken statükoyu, iktidarlarını ve hakimiyetlerini güçlendirerek yeniden kurmak için kendi aralarında kıyasıya rekabet ederken; diğer yandan ulusal, dinsel ve mezhepsel temelde halkları birbirlerini kırdırmaktadır. Bunun için de her türlü kötülükleri yapmaktan asla geri durmamaktadır. 

Faşist AKP hükümeti, emekçi yoksul halkımıza karşı topyekün kanlı bir saldırıya geçmiştir. Kendisine yönelen tüm muhalefeti devlet terörü, sokak infazları, kitlesel katliam ve yaygın tutuklamalarla ezmeye susturup sindirmeye çalışırken; diğer yanda Kürt halkına karşı da yüz binlik şehirleri tank ve top ateşiyle yerle bir ederek kitlesel soykırım uygulamaktadır. 

Egemen sömürücü sınıflar bir yandan halklarımız üzerinde ağır tahribata, acıya ve sömürüye yol açarken; bir yandan da devrimin nesnel koşullarını hiç olmadığı kadar olgunlaştırmaktadır. Bugün bölgemizde ve ülkemizde devrim için imkân ve fırsatlar her zamankinden daha fazladır. Bugün ihtiyaç olan devrimci örgütün ve önderliğin yaratılmasıdır. Sürece ve gelişmelere bilinçli ve örgütlü bir şekilde müdahale edilmesidir. 

Dünyada ve bölgemizde ırkçı, dinci ve mezhep çatışmaları yükselirken, demokratik temelde alternatif olarak gelişen Rojava devrimi bütün gericilikleri reddeden ve tüm ezilenlere güven veren bir umut ışığı olarak doğmuştur. 

Bundan dolayı Rojava devrimi ve Bakurê Kürdistan’da gelişen özyönetim direnişi, emperyalizmin olduğu gibi, faşist AKP’nin ve TC'nin de hedef tahtasındadır. 

Amed, Nusaybin, Gever’de gelişen Kürt halkının ‘özyönetim direnişlerini’ savunmak, sahiplenip sürdürmek demek, tüm ezilenlerin, emekçilerin, aydınların, demokratların ve tüm halkın can güvenliğini ve geleceğini savunmak demektir. Özgürlük değerlerine sahip çıkmak, dünya halklarının geleceğini savunmak demektir.

Bu zulüm düzeni altında Türkiye'de hiç bir toplum kesiminin geleceği güvende değildir. Aleviler, laik demokrat kesimler, işçiler, emekçiler, yoksullar, tüm muhalif güçler ciddi bir tehdit altındadır. Kürt öz yönetim direnişleri kırılırsa, faşist AKP aynı saldırganlıkla ve acımasızca Türkiye’deki tüm muhalefeti daha fazla kanla bastırma cesareti kazanacaktır. 

Dolayısıyla Türkiye’deki tüm ilerici, devrimci güçlerin ve emekçi halkın geleceği Kürt direnişinin geleceği ile iç içe geçmiştir. Kaderleri ve kurtuluşları ortaktır.

Bizler, Türkiye ve Kürdistan devrimci ve sosyalist güçleri olarak, faşist AKP ve TC egemenlik sistemine karşı silahlı mücadele dahil tüm alanlarda ve tüm araç ve yöntemlerle devrimi yükseltmek için güçlerimizi HBDH birleştirdik. Bugün ve yarın bu gücü büyütmek, güçlü bir örgütlenmeye çevirmek gibi ciddi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. 

Birleşik Devrim Hareketimiz, emperyalizme, faşizme, şovenizme ve her türden gericiliğe karşı halklarımızın demokratik ve özgür geleceğini kazanmayı hedefler. Sistemle bütünleşen faşist AKP'nin toplumsal dayanakları ile birlikte halkın devrimci gücüyle yıkılmasını zorunlu görür. 

AKP hükümeti, sadece toplumu değil doğayı da imha etmektedir. Kadına ve gençliğe düşmandır. İşçi sınıfı ve tüm emekçiler üzerinde sömürüyü ağırlaştırıp, kölelik koşullarını dayatmaktadır. Tüm halk kesimleri üzerinde baskıcı ve katliamcıdır. HBDH, AKP hükümeti ve TC faşist devletinin saldırısı altındaki tüm güçleri örgütlemeyi ve birleştirip mücadeleye seferber etmeyi esas alır. 

HBDH, ekolojik ve kadın özgürlükçü toplum için, işçi sınıfı ve emekçilerin hak ve özgürlüklerinin elde edilmesi için, Türkiye’de halk iktidarını ve Kürdistan’da demokratik özerk yönetimleri kurarak halklarımızın özgür geleceğinin kazanılması için mücadele eder.

HBDH, faşizm ve gericilikten zarar gören, yoksulluk ve yokluktan bunalan herkesi, başta kadınlar, gençler, işçiler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerini özgürlük, demokrasi ve halkların birliği için örgütlenmeye, birleşmeye ve mücadele etmeye çağırır. 

Yoksulluk ve yokluğu işsizlik ve cehaleti engelleyecek ortadan kaldıracak hiç bir düzen gücü ve kurumu yoktur. Bu gidişi yalnız ve yalnızca halkların devrimci savaşımı ve direnişi önleyebilir. Bugün her zamandan daha fazla halklarımız örgütlenip, silahlanarak cihatçı faşist AKP çetesini dayanakları ile birlikte yerle bir etme göreviyle karşı karşıyadır.

Her günü katliam, her yanı katliam, ölülerine bile ağlayacak zamanı bulamayan bir ülkede yaşıyoruz. 

Kürtlere, Alevilere, Kadınlara, gençlere, işçilere, emekçilere, özgürlüğe düşman devletin yaptığı en iyi şey katletmek, yoksulluk ve yokluk içinde halkları köleleştirmektir. Devletin en iyi bildiği şeydir, en iyi yaptığı şeydir, korku ve tehdit savurmak. En iyi yaptığı şeydir kan dökmek. Adı katliam ve soykırımlarla dolu olan bir ülkede tarihi emekçi halkların kanlarıyla yazılı bir devletin en iyi yaptığı şey, mazlum kanı dökmektir. 

Faşizm halkın canını alarak, acılarını büyüterek halkın ve öncülerinin biat edeceklerini sanıyorsa fena halde yanılıyor. Bu toprakların geçmişi ve her günü göstermektedir ki her katliam daha büyük direnişleri büyüterek, özgürlüğün yolundan yürüyor. Gerçek olan özgürlüktür. Gerçek olan halktır. Asla boyun eğmeyecek olan Kürdistan’dır. 

Gerçek olan zalimlere zalim, mazlumlara mazlum demesini bilen, zalimlerin önünde diz çökmeyen, boyun eğmeyen, halkımızın özgürlük savaşımıdır. 

Önümüzde çetin ama şanlı mücadele günleri var. Herkesi HBDH içinde faşizme ve her türden gericiliğe karşı savaşmaya ve bu mücadele de birlikte yürümeye çağırıyoruz.”

https://www.youtube.com/watch?v=duwJxMZsWEo

44702

Berlin’e Savaşı Öldürmek İçin Gitmek

„Çocuklarınıza mutlaka şunu anlatın;Bizler, kadınlar olmasaydık,1945’inİlkbaharı da olmazdıYaşanmazdı”(Nonna Aleksandrovna)[1]

Berlin’e Savaşı Öldürmek,Sur’a Kürt katliamını Durdurmak İçin Gitmek...

 II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın en vahşi günleriydi. Bütün emperyalistlerin dört gözle, Sovyetlerin Nazilerin eline düşmesini beklediği anlardı. Ama, Nazilerin hesaplayamadığı bir şey vardı. Sovyet kadınları...

TKP/ML-MK:8 Mart emekçi kadınların örgütlenmiş isyanıdır!

8 Mart 1857’de Amerika’da Kadın işçilerin temel hakları için mücadele ederken 129’nun yanarak katledilmesiyle temel buldu Dünya emekçi Kadınlar günü. Proleter kadınların kapitalizme karşı açtığı isyan bayrağının kızıl rengi bugün kadın hakları mücadelesinin hala temel itim gücü olmaya devam ediyor. 1857 ile rengini alan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü, bugün kadınların sınıfsal sorunları yanında ezilen cinsiyet olmasından kaynaklı sorunlarla birlikte daha geniş anlama bürünen bir toplumsal mücadele karakteri kazanmıştır.

Son kavga sınıf kavgasıdır! İsmail Cem Özkan

“Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” Köroğlu

Sınıf kavgasında taraflar meydana çıkıp er kavgası yapmamaktadır… Köroğlu değimi ile tüfek icat oldu. Bir tüfeğin sınıf lehine kullanılması ve sınıfı için sermaye birikimi aracı olduktan sonra savaşlar meydanlara çıkıp, daha karmaşık ilişkilerin olduğu bir alana kaydı. Kapalı kapılar arkasında verilen kararlar sonucu birçok insan haberi dahi olmadan, ne için öldüklerini bilmeden toplu katliamların, soykırımların kurbanı oldu.

Koçgiri'nin Onurlu Direnişi‏

Bilinmelidir ki, 1921’de Koçgiri, 1930’da Zilan ve 1937-38’de Dersim’de yaşananlar, resmi belgelerde tahrif edilerek gösterilmeye çalışıldığı gibi asla isyan değil, birer katliamdır. Hatta Dersim 1937-38 bir soykırım girişimidir.

Gelo ew ki ye / Jı wé da te ye /

Çı bejnik le ye / We ki reyhan e /

Navé wî Alîşer e / Him mér e him reyber e /

Li çiya ye Koçgîriyê zulfîkare

Kürt Ulusu Duygusal Bağlarının Olmadığı; Zoraki ‘Yaşama Birliğine’ Son Veriyor.

İsteyerek, gönüllü birlikteliği taşımayan, zoraki, tek taraflı ve baskıya dayalı bir evlilik mutlak ki, bir gün isyana başkaldırıya dönüşerek, kendi bağımsızlığını, özgürlüğünü isteyecektir. İstenen şu; bireyin, kadının, toplumun ve bir ulusun kendi iradesiyle her konuda kendisinin özgürce karar vermesidir. Kürt ulusu hiçbir zaman eşit şartlarda bir birliktelik yaşamadı. Türk ulusu her yönlü (sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik ve yaşamsal ) bir imtiyaza, hâkimiyete sahipti, halen de öyle. Evlenip boşanmada olduğu gibi tüm toplumsal sorunlarda da Türk ulusu ezici üstünlüğe sahiptir.

Ey Ahmet Hakan! – Kadir Amaç

Gazeteci ve haber spikeri kamuoyunu doğru bilgilendirmeye dayalı bir informasi mesleğidir! Gazeteci ve haber spikeri olan insanlar; billim adamı değildir, düşünür değildir, siyaset bilimci değildir, toplum bilimci değildir, din bilimci değildir, tarihçi değildir ve hasılı kelam jurnalcilikten başka hiç bir şey değildir!

Davutoğlu Duran Kalkan'dan korkmuyor! Teslim Töre

Basına yansıdığı kadarı ile Duran Kalkan savaşı boyutlandıracaklarını, her tarafı savaş alanına çev...ireceklerini, bu savaşla “2016 baharı Kürd'ün baharı olacaktır” diyor. Buna karşın Davutoğlu da “bizi kimse korkutamaz” ve “biz her yerde olacağız” diye yanıt veriyor. Şu savaşın Türkiye'de ne hale geldiğini ya da getirildiğini görüyor musunuz? Çok korkunç trajedi komedi bir durum. Savaşan iki güçten birisi olan PKK adına Duran Kalkan savaşla Kürtlere “baharı” getireceğini, “2016”yı “Kürtlerin baharı” yapacağını söylüyor, Duran Kalkan'ın bu açıklamasına karşın savaşın diğer tarafı olan T.

Türk Sermaye Devletinin Demokratik Kürt Ulusal Direnişine Çarpan Emperyal Hayalleri

Türkiye Emperyalist mi?

3-      Türk sermaye devleti, özellikle son on yıldır yeni arayışlar peşindedir. Daha önce de yeni nüfuz alanları elde etme çabaları olsada, son on yıllık süreçte bu çaba, milli gelirdeki yükselişle koşut gitmektedir.

4-      Kapitalizmin karakteristik özelliği, büyümek ve bunun içinde yeni pazar alanları, yeni nüfuz (egemenlik) alanları elde etmektir. Bu, savaş ve işgalle olduğu gibi, sermaye ihracıyla da olmaktadır. 

Drudiler ve annelerimizin başörtüleri

Bugün Diyarbakır'a gidiyorum, sonra da Şırnak ve ilçelerine gideceğim. Yüksekova'daki göç haberleri doğruysa gidip orayı da görmek istiyorum. Katılmak isteyen olursa Diyarbakır'da buluşup ortak bir program yapabiliriz. 

 İçimde soğuk bir ürpertiyle gidiyorum, çünkü Devlet ve PKK arasındaki savaş bugün daha kaç can alacak, yarın kaç ocak sönecek, bilmiyorum!

Sizin Olsun Perinçekçi Maoizminiz

Kovulmak .

Kaç kişiye aynı şeyi yaptınız .

Kartalyalıların yaşamamı istediği utancı yaşamayacam .

Kaçınılmazsa tanını çıkaracaksın .

Her onurlu insan gibi .

- De...  diyemeyecekseniz.

Beybiyi kötü eden nedenler .

Pratiğimiz teorimiz .

-E... inandığımız kadardır .

Maktul mini etkiliydi ve tek başına dışarı  çıkmıştı .

Herkesin bir partili olduğu memlekette .

Hiç kimsede Geziden tutun Cerattepe kadar hiç bir yerde tuttuğu  partinin flamasıyla sokağa çıkmazken .

Kışın Masalın Atına Biner Giderdik-Fadıl Öztürk

Dünyanın her yıl, üç ay sınavına girdiği, zamanın bir zalim halidir, kış. Taş uyur, gül susar, ağaç damarlarındaki suyla idare etmek için, fazlalıklarından arınmak için döker yaprağını. Toprak elini ayağını çeker hayattan. Saysan sayılacak gündür, üç ay. Sövsen sesin dolanıp seni bulacak kadar mesafededir. Saat saat geçer, gün gün, ay ay geçer, ama canlıların hayatına atılmış pusu gibidir, kış. Yoksulların bir türlü kaçamadığı, kapılarını örtseler bile, bacalarından giren ve onların iliklerine işleyen soğuktur kış. En çok onlar çekerler güneşli günlerin hasretini.

Sayfalar