TKP/ML GDPK ve Dersim Komutanlığı’ndan açıklama:
H. Merkezi: Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir habere göre açıklama yapan TKP/ML Geçici Dersim Parti Komitesi ve TKP/ML TİKKO Dersim Komutanlığı “Bilinmelidir ki, bu türden saldırılara maruz kalan yoldaşlarımız yalnız değildir. TKP/ML TİKKO gerillaları olarak yoldaşlarımızın, taraftar ve militanlarımızın yanındayız. Onlarla omuz omuzayız. Partimizin yarım asra yaklaşan tarihsel tecrübesinde ve savaş pratiğinde faşizmin her türlü saldırısına yanıt olmayı başaranlar ve dimdik ayakta duranlar sağ oportünist darbeci tasfiyeciliğin bu türden saldırılarını da alt edecektir” dedi.
Açıklama şu şekilde:
Halkımıza, devrimci-demokrat kamuoyuna;
Partimiz uzunca bir süredir kendi içinde sağ oportünist darbeci tasfiyeci çizginin saldırısı altındaydı. Bu çizgiye yönelik Parti içinde partinin tüzük ve ilkelerine bağlı kalarak yürüttüğümüz mücadele sonuçsuz kalmış; sağ oportünist darbeci tasfiyeci çizgi sahipleri başta parti merkezi önderliği olmak üzere Partimizin kimi alanları, tasfiyeci anlayışlarına uygun olarak hizip örgütlemiş, kendilerini eleştiren MLM güçleri tasfiye etmek için her türlü yol ve yöntemi denemişlerdir.
Sağ oportünist darbeci tasfiyeci çizgi sahipleri, 8. Konferans’ın kendilerine verdiği yetkinin hem Partimizin tüzüğü gereği süresi dolmasına hem de merkezi önderlikte yaşanan istifa nedeniyle hukuksal olarak ortadan kalkmasına rağmen irade gasbına yönelmişler, hakları ve yetkileri olmadığı halde Partimiz adına halkımıza ve kamuoyuna açıklamalar yapma suçu işlemişlerdir. Bu çizgi sahipleri, bu suçlarla da yetinmemiş, taraftar ve militanlarımıza yönelik de şiddet, tehdit, taciz gibi Partimizin ve elbette proletaryanın duruşunda yeri olmayan pratiklere imza atmışlardır.
Partimiz taraftar ve militanlarına yönelik bırakalım komünist partisini, devrimci anlayışta bile yeri olmayan bu türden pratikler, özünde kendi siyasetine, ideolojik-politik duruşuna olan güvensizliğin ve elbette haksızlığın ve de meşru olmamanın somut ifadesidir. Bu türden pratikler, sağ oportünist darbeci tasfiyeciliğin Partiyi getirdiği aşamanın, lümpenliğin, yozlaşmanın, çürümenin ve nihayetinde kendini inkar ederek parti dışına çıkmanın somut göstergesidir.
Sağ oportünist darbeci tasfiyeci çizgi sahiplerine, Partinin sorunlarının çözüm yolunun bu türden pratikler olmadığını, halk arasındaki çelişkilerin çözüm yolunun bu tür yöntemlerle sağlanamayacağını, aksine bu yöntemleri kullanmanın çelişkiyi uzlaşmaz hale getireceğini hatırlatmak bile gereksizdir. Çünkü yaşanan sorunların kaynağını yine kendileri oluşturmaktadır. Bu anlamıyla sorunun çözücüsü olamazlar. Bu çizgi sahipleri, Partinin sorunlarının “çözüm yolu”nun darbecilik ve tasfiyecilikte olduğunu düşündükleri için kendilerini keser, taraftar ve militanlarımızı da çivi sanmaktadır. Bu türden bir anlayışla uzlaşmak, partimizin ideolojik duruşundan, yarım asra yaklaşan tecrübesinden ve ilkelerinden taviz vermektir. Ve bu kabul edilemezdir.
Sağ oportünist darbeci tasfiyecilik, bizlerin bugüne kadarki Parti birliğini ve Parti sorunlarını gözeten, Partinin kendi içinde çözmesi gerektiği yaklaşım ve pratiğimizi alabildiğine kullandı. Deyim yerindeyse Partinin birliği kaygımızı kendi sağ oportünist darbeci tasfiyeci çizgisine payanda yaptı. Bizler Partinin birliği için ve Parti sorunlarının çözümü için çaba harcarken (ve elbette faşizm ile savaşırken) bu çizgi sahipleri Partimiz militan ve taraftarlarına yönelik saldırılarda bulundu; şiddet, tehdit, taciz vb. pratikler içerisine girdi. Bu türden pratikler karşısında sessiz kalmamız, onayladığımız anlamına gelmemektedir. İlk anda tavır açıklamamamızın nedeni Parti birliğini sağlama kaygımız ve umudumuzda saklıdır. Ama darbeci tasfiyeci çizgi sahipleri, devrimci kaygılarla gösterdiğimiz bu duruşu bile kullanmaktan çekinmemişler, “ne koparırsam kardır” pragmatizmiyle meseleye yaklaşmışlardır.
Partinin birliğini baltalamak suçtur. Bilinmelidir ki bu türden pratiklerin uygulanması emrini verenler ve pratiğe geçirenler faşizme hizmet etmişlerdir/etmektedirler. Bütün parti taraftarlarımızı ve her düzeyde faaliyet yürüten militanlarımızı bu türden pratiklerle aralarına kalın bir çizgi çekmeye, sağ oportünist darbeci tasfiyeci çizgi sahiplerini mahkum etmeye, bu suçları işleyenlerle her türlü ilişkiyi kesmeye çağırıyoruz.
Bilinmelidir ki, bu türden saldırılara maruz kalan yoldaşlarımız yalnız değildir. TKP/ML TİKKO gerillaları olarak yoldaşlarımızın, taraftar ve militanlarımızın yanındayız. Onlarla omuz omuzayız. Partimizin yarım asra yaklaşan tarihsel tecrübesinde ve savaş pratiğinde faşizmin her türlü saldırısına yanıt olmayı başaranlar ve dimdik ayakta duranlar sağ oportünist darbeci tasfiyeciliğin bu türden saldırılarını da alt edecektir.
Eylül 2017
TKP/ML Geçici Dersim Parti Komitesi
TKP/ML TİKKO Dersim Komutanlığı
http://www.partizan-online.net/
Comments
partimiz.TKP/ML:sanli gelenegi.gerek kendi icinde gerekse. devrimciler arasindaki. sideti.sidetle red eder.p.tarihinde cokca bu tür,.sag oportonis. darbeci klikler cikmistir. sideti benimseyip.hem p.gelenegini cignemislerdir. hem sideti benimsiyerek.p.halkingözünde kücük. sidet uyguliyan bir pozisyona dürürmüslerdir,bu perincek artiklari.p.tarihimizde ,dönem dönem var olmuslardir. komünist partiler de elbeteki bu tür. karsi devrime hizmet eden anlayislar cikacaktir,.ancak.partimiz her dönem bu sag .sol oportonist darbeci. kilikleri alt etmesini bilmistir.p.tabanimiz. her dönem.p. koltuk degnegi olup. p.ayaklarinin üzerine kaldirmayi basarmislardir..ancak. bu hainlerin. p. vurduklari darbe ve vurmak istedikleri darbe.af edilmiyecek kadar elzemdir.bu tür. taraftarlara yoldaslara. hata .fiilen faliyette bulunmayip ama gönlü hep .p yana olanlari bile tehtit etmislerdir.p.bu .p. icin halk icin devrim icin bir cay bile yapan. bir taraftarina sahip cikmali.bu darbeci klige gereken hesabi bir an önce sormali ve sanli yoluna devam etmelidir..ben bir birey olarak.bu.p. tarihinde irili ufakli cok .ihanetler gördüm cok darbeciler oportonist.dönek gördüm. ama sunuda gördüm. bu p her dünem bunlarin üstesinden gelmistir .gelecektir.p. mizin bu gücü vardir.en son,94 darbesini biliyom.94 darbesinde fiilen mücadele icindeydim. p. varlikla yoklukla karsi karsiya gelmisti..benim.anlamadigim. 94 darbesinde, fiilen o darbeye zemin hazirliyanlardan bir tanesi.-alcak. m.ö..neden nasil tekrar.p.saflarina alindi.belli yerlerde görev verildi.ve simdide. bu arbeci tasviyeci lrle isin basini cekenlerden biri oluyor.??YD.11.yoldasin .iki yili geckindir.düsmanin elinde olmalarinda, bu alcaklarinpayi var bence..p denetiminin siki olmadigi yerlerde,.p sürekli böyle darbeci tsviyecilerle .ugrasmak durumundakalacaktir. bence. m. demir dag yoldasin. p.ici konferasinin. tekrardan ayaga kaldiriklm,asi gerekir. neydi bilirsiniz.p en altaki. taraftarlarin tutun en üst düzeye kadar herkesin görüsünü alip öyle.p.icui konferanci yapmistir..bu.konferans aciklandiginda yine yurt disinda. beli kisiler buna burun bükmüslerdir sorun yaratmislardir.yerlerine otirmuslardir. altan anti progabandasini yapmislardir..sunu acik ve net belirtmeliyim ki.p. yurt disina.cok iyi bir ceki düzen vermese.ve sürekliligini sagliyacak denetimini saglamasa. -belli kisilerin verdigi bilgilerle yetinirse. bu .p. yurt diosindan hep böylesi darbeler yiyecektir.maruz kalacaktir. cünkü düsman. kaleyi icerden fet etmek icin. .yurt disini esas almaktadir.bir bakalim.p tarihimize. bir cok. toplu yoldaslarimizin katliamlari y d. kaynaklidir. yoldasca selamlar.
Son Haberler
Sayfalar
Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)
Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!
Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!
Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!
Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?
On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?
“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)
Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.
Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine
- Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.
‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.
Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür
Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.
KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.
Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de halka karşı işlenmiş ağır suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?
Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek istemiyorum.
Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?
Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair
MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye.
Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.
Avrupa da İbrahim olmak!
18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.
50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını irdelemek bu yazının amacı.
“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi
Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.
MAHŞERİN DÖRT ATLISI: BOLSONARO, TRUMP, ORBÁN, ERDOĞAN[*]
“Faşizm tarihte statik ya da sabit bir moment değildir ve
aldığı biçimlerin daha önceki tarihsel modelleri taklit etmesi gerekmez.
O, bir dizi ‘devindirici tutku’yla tanımlanan bir siyasal davranış biçimidir.
Bunlar arasında demokrasiye açık saldırı, güçlü adam özlemi,
insan zaaflarına duyulan nefret, aşırı erillik takıntısı,
saldırgan militarizm, ulusal büyüklük iddiası, kadınlara… aydınlara yönelik küçümseme…
Comment form