Perşembe Mart 28, 2024

TKP/ML-GYDK;NEWROZ ATEŞİNİ SANDIKLARA TAŞIYARAK AKP'Yİ HAYIR OYLARIMIZLA YAKALIM!

NEWROZ PİROZ BE

Newroz başkaldırı ve özgürlük bayramıdır. Demirci Kawa'nın Asur Hükümdarı zalim Dehag'a karşı başlattığı isyan 2600 yıldır ezilen mazlum halklara yol göstermeye devam ediyor. Bir Kürt olan Demirci Kawa'nın 21 Mart günü tüm insanlığa armağan ettiği bu direniş geleneği, tarihin serüveni içinde sadece Kürtlerin sahiplendiği bir direniş olmaktan çıkarak, tüm Ortadoğu halklarının sahiplendiği bir güne dönüşmüştür.

İnsanlığın ezen ve ezilenler olarak ayrıştığı günden bu yana, ezenlerin amaç ve hedefleri hiçbir zaman değişmemiştir. Kölecilik döneminde köle sahipleri, feodalizmde feodal ağalar, kapitalist-emperyalist sistemde patronlar değişen sitemlerin yeni sahipleri olarak isim değiştirseler de, ezenlerin tek amacı kendi iktidarlarını korumak olmuştur. Bunun için ezmekten, katletmekten geri durmamışlardır.

Kürtler var olduklarından bu yana hep ezildiler, yok sayılıp katledildiler. Lozan'da paramparça edilen Kürdistan toprakları baskıcı ve inkarcı dört devlet; Irak, İran, Suriye ve Türkiye arasında paylaştırılarak bölündü. Türk hakim sınıfları, yarattıkları yeni ulus devletlerinde kendi dışındaki hiçbir ulusa ve ulusal azınlığa yaşam hakkı tanımadı. Türkiye Kürdistanı'nın Türk hakim sınıflarına bırakılmasından hemen sonra, Kütleri bekleyen baskı ve zulüm çok geçmeden uygulamaya kondu. 1925'teki ilk Kürt isyanının kanla bastırılmasıyla Kürtlerin bitirildiğini ve bir daha bir isyanın olmayacağını sanan Türk hakim sınıfları, ard arda başlayan isyanlarla yanıldıklarını kısa sürede anladılar. Faşist Kemalist diktatörlük Kürtler için özel kanunlar çıkartarak isyanları bastırmak istediyse de, Zilan, Koçgiri, Dersim isyanları Kürtlerin baş eğmeyeceklerini defalarca kanıtladı.

1984 yılında birkez daha ve yeniden başlayan Kürt özgürlük mücadelesi, döneminin en ileri isyanı olarak tarihteki yerini aldı. Bu özgürlük mücadelesi karşısında Türk hakim sınıfları oldukça zorlandırlar. Kısa sürede bastıracaklarını sandıkları bu özgürlük mücadelesiyle 33 yıldır baş edemeyen faşist diktatörlük, dönem dönem 'barış, müzakere' vb diyerek, Kürt Özgürlük Hareketiyle masaya oturduysa da, bunların sadece Türk devletinin güç ve zaman kazanmaya yönelik manevralar kısa sürede ortaya çıktı.

AKP, 14 yıllık hükümeti döneminde sürekli olarak bu sahte manevralara başvurdu. Oyalamanın da bir sınırının olduğu şartlarda, daha fazla ileri gidemeyeceğini anladığı her koşulda Kürtlere saldırdı. 1990'lardaki Çiller hükümetinin tüm kirli savaş silahlarını devralan AKP, Erdoğan'ın ağzından 'çocuk da olsa, kadın da olsa, yaşlı da olsa güvenlik güçlerimiz gerekeni yapacaktır' diyerek gerçek amacını ve hedefini açık olarak belirtmiş oldu. 2016 yılı Kürt ulusuna uygulanan en kanlı katliam tarihlerinden biri oldu. Evlerin bodrum katlarında 10'ar 20'şer insanların toplu olarak yakıldığına, kurşunlandığına, yaralıların ölüme terk edildiğine, ölü bedenlerin zırhlı araçların arkasından sürüklendiğine, sağ olarak ele geçen gerillaların infaz edildiklerine defalarca tanık olundu.

AKP, tüm bu baskıcı ve katliamcı uygulamalarla Kürt Özgürlük Hareketini yok edemeyeceğini biliyor. Kendi ömrünü uzatmak için yeni saldırı planları yapmaktadır. Yanına aldığı faşist ve ırkçı MHP'yle birlikte, mevcut yasalarda değişiklikler yaparak, katliam ve baskılar için daha güçlü yasal zemin oluşturarak sadırılarını tırmandırmak istiyor. AKP'nin 18 maddede yaptığı değişiklikle toplumun önüne koyduğu 'yeni anayasa' 'referandumun'dan çıkacak evet'le nefes alamak istiyor. Başkanlık sistemi denilen devletin yeniden reorganizesini içeren bu değişim, aynı zamanda Türk komprador burjuvazisinin ve toprak ağalarının da bir istemidir. Burjuvazi, yeni Başkanlık sistemiyle devletin daha da baskıcı bir düzeye çekilerek, ulusal ve sınıfsal mücadelenin rahatça bastırılabileceğini düşünmektedir.

AKP, hükümete geldiği 2002 yılından bu yana devletin yeniden organize edilmesi için sürekli çalıştı. AKP, bunu yürürlüğe koymanın en iyi fırsatı olarak da 15 Temmuz 2016 tarihini seçti. Darbe Girişimi sonrası bunu ''Allahın bir lütfu'' olarak gören AKP'nin, apar topar 'Başkanlık Sistemini' gündeme getirmesi boşuna değildir.

'Anayasa referandumuna' güçlü bir HAYIR'la karşı konmuştur. AKP, bu güçlü karşı koyuştan korkmaktadır. Bunun için Hayır kampanyası yürüten tüm muhalif güçlere saldırmaktadır. HDP Eş Başkanları başta olmak üzere 11 Milletvekilinin yanı sıra, binlerce HDP yönetici ve çalışanı boşuna tutuklanmamıştır. Aynı saldırılar HAYIR kampanyası yürüten tüm devrimci ve ilerici güçlere karşı da devam ediyor.

Yeni bir Newroz'u kutladığımız bu günde, Newroz'un ateşini sandıklara taşıyarak AKP'yi Hayır oylarımızla yakalım. Newroz'un ruhu ve direnişi tüm ezilenlerden, Kürtlerden, işçilerden, kadınlardan, gençlerden bunu bekliyor. Bunu tüm devrimci, ilerici ve yurtsever güçlerle yapacak güçteyiz. Gücümüzü 16 Nisan'da AKP'ye göstereceğiz!

YAŞASIN NEWROZ!

NEWROZ PİROZ BE!

YAŞASIN ULUSLARIN KENDİ KADERLERİNİ TAYİN HAKKI!

KAHROLSUN EMPERYALİZM, FAŞİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK!

MART 2017

TKP/ML-GYDK

46543

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar