Cuma Mart 29, 2024

TKP/ML Kadın Komitesi

 

Kadın Komitesi: “Kadınların öfkesi, isyanı ve örgütlü iradesi karşısında hiçbir diktatör duramayacak!”

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair bir açıklama yayınlayan TKP/ML Kadın Komitesi “Özgürlüğümüzü, geleceğimizi emekçi kadın ellerimizle yaratalım! Buna gücümüz, buna bilincimiz, buna inancımız var! Unutmayalım, öfkemizin, isyanımızın ve örgütlü irademizin karşısında hiçbir diktatör, hiçbir iktidar sahibi duramaz!” dedi.

Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir habere göre Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist’te bağlı Kadın Komitesi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair bir açıklama yayınladı. “Kadınların öfkesi, isyanı ve örgütlü iradesi karşısında hiçbir diktatör duramayacak!” diyen Kadın Komitesi “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün tarihsel anlamını mücadeleyle güncelleyen kadınların direnişi, ataerkil sömürücü sistemlere, faşizme, baskı ve otoriterleşmeye karşı meydan okuyor!” şeklinde açıklamasına giriş yaptı:

“Tıpkı İzlandalı, Arjantinli, ABD’li, Türkiyeli, Kürdistanlı kadınlar gibi…”

Açıklama şu örnekler verilerek sürdürüldü: “Tıpkı aynı işi yapmalarına karşı erkeklerin yüzde 66.25'i oranında ücret alan İzlandalı kadınların ‘eşit işe eşit ücret’ talebiyle binlerce kadının katıldığı grevi örgütleyerek cinsiyetçi ücretlendirmeye karşı durdukları gibi... Ki İzlanda, kadınların en iyi şartlara sahip olduğunun iddia edildiği bir ülke konumundadır...

Tıpkı Polonya'da kürtajın tamamen yasaklanması yasa tasarısına karşı genel grev ilan ederek milyonları sokaklara döken kadın hareketi gibi... Ki Polonya, halihazırda Avrupa'nın en katı kürtaj yasalarından birine sahip bir ülke durumundadır....

Tıpkı Fransa'da yine ‘eşit işe eşit ücret’ talebiyle iş bırakma eylemi ve gösteriler düzenleyen kadınlar gibi... Fransa'da kadınlar ile erkekler arasındaki ücret fark yüzde 15.1 oranındayken, bunun anlamı ise kadınların yılın 38.2 iş gününde erkeklere kıyasla bedava çalıştıkları anlamına geliyor...

Tıpkı Arjantin'de kadınların, 16 yaşındaki kız çocuğunun tecavüze uğrayıp katledilmesinin üzerine ilan ettiği grevle, milyonlarca kadını sokağa dökmesi ve ‘Ni Una Menos!’ (Bir eksik olmayacağız!) demesi gibi...

Tıpkı ABD'de ırkçı-cinsiyetçi Trump'ın başkan seçilmesine karşı ABD'den Yeni Zelanda'ya, Avustralya'dan İngiltere'ye, Myanmar'dan Danimarka'ya birçok ülkede on binlerce kadının katıldığı eşzamanlı mitingler örgütlenmesi gibi...

Tıpkı ülkemizde çocukların, kendilerine tecavüz eden erkeklerle evlendirilmesini öngören yasaya karşı direnen ve yasayı OHAL koşullarında, sokaklarda geri çektiren kadınlar gibi... Tıpkı Her Halde Direniriz diyerek, sokaklardan çekilmeyen kadınlar gibi...

Ve yine tıpkı Kürdistan topraklarında, öz yönetim direnişlerinde, Rojava'da yıllardır DAİŞ'e karşı mücadelede düşmanın dizlerini titreten Kürt kadınlar gibi...”

“Sömürünün olduğu kadar direnişin de öznesiyiz”

“Kadın isyanı, direnişi, mücadelesi emeğinin, bedeninin ve kimliğinin sömürülmesine, yok sayılmasına karşı büyürken 2017 8 Mart'ının da gündemini ve hareket tarzını gösteriyor” diyen Kadın Komitesi, “Binlerce yıldır ezilmenin, yok sayılmanın, sömürülmenin öznesi olan kadınlar, artık giderek büyüyen boyutlarda direnişin ve mücadelenin de öznesi olduklarını kanıtlıyor. Kendi iradesi ve dayanışmasıyla dışarı taşırdığı isyanının karşısında ataerkil sistemin ve hiçbir taşıyıcısının duramayacağını öğreniyor ve öğretiyor” şeklinde sürdürdüğü açıklamasında “Geleceğin yaratıcısı kadınlardır” vurgusunu yaptı.

“İsyanlar, ayaklanmalar itiraz etmekle başlar”

Kadınların “hayır” da diyebileceğini öğrendiğinde ve ilk kez hayır dediklerinde büyük bir eşik atlamış olduklarına vurgu yapan Kadın Komitesi; sorgulamaların, isyanların, ayaklanmaların itiraz etmekle başladığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“O güne kadarki ezilmenin, yok sayılmanın, sömürülmenin, toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulanması için yolun açılması demektir bu. Zira, tüm sorgulamalar, tüm isyanlar, ayaklanmalar bir ‘itiraz’la başlar. İtirazın ilk baştaki büyüklüğü-küçüklüğü değildir isyanın niteliğini belirleyecek olan. Başlangıçtaki cılız bir ‘hayır’, kıvılcım olup bozkırı tutuşturabilir, iktidarları sallayabilir ve hatta yıkabilir. Yeter ki, itirazlar doğru bir noktada birleşsin, doğru yere yönlendirilsin. İşte biz de bu yıl 8 Mart'ı, güçlü bir şekilde itirazda bulunmamız, ‘hayır’ dememiz gereken bir süreçte karşıladık ülkemizde.

Zira AKP iktidarının 14 yıllık döneminde, yaptığı her icraatın, attığı her adımın kadın düşmanlığıyla yüklü olduğunu elbette en iyi bizler bilmekteyiz. Kadına yönelik şiddetin, tacizin-tecavüzün, cinayetlerin her gün katlanarak büyüdüğü, otoriter bir rejim olarak en büyük saldırıların kadınlara yöneltildiği koşullarda egemenler, daha çok sömürü için uyguladıkları faşizmi bir basamak daha yükseltmek için önümüze başkanlık sistemini koymuştur. Bu anayasa değişikliğinin en başta biz kadınların yaşamlarını tehdit ettiği açıktır. Bu gerçeklik, sadece AKP'nin karşısında yer alan kesimden kadınlar için değil, tüm emekçi, ezilen kadınlar için geçerlidir. Dolayısıyla emekçi kadınlar olarak, bu sisteme, ataerkiye güçlü bir HAYIR diyoruz!”

“Erk’in vesayetinden kurtulmayan bilinç, ataerkiyi yeniden üretir”

“Kadınların özgürleşmesinin ve nihai kurtuluşunun garantisi olan Partimiz TKP/ML'ye bağlı Kadın Komitesi olarak, kadınların özgür iradesini, bilincini, direnişini ve mücadelesini içermeyen hiçbir hareketin başarıya ulaşamayacağını kısa bir tarih okumasıyla dahi görebildiğimizi ifade ediyoruz. Cinsiyet bilinciyle harmanlanmamış, onun süzgecinden geçirilmemiş hiçbir siyasetin, anlayışın, zihniyetin bizim kurtuluşumuzu öngöremeyeceğini ilan ediyoruz” diyen Kadın Komitesi, erk’lerin vesayetinden kurtulmayan bir kadın bilincinin ataerkiye yeniden üreteceğinin atını çizerek açıklamasını şu vurgularla sonlandırdı:

“Kadınlar olarak, ne kadar politikleşirsek politikleşelim, hangi çeşit mücadeleye girişirsek girişelim, sınıf bilincimize cinsiyet bilincini katmadığımız, erk'lerin vesayetinden kurtulmadığımız sürece ataerkinin başka şekillerde ve fakat yeniden ve yeniden üretilmesine hizmet edeceğimizin farkındayız. Bunun için, mücadelemizi de erk'in gölgesinden kurtarmak zorunda olduğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki bizim emeğimizin üzerinden yükselen iktidarları sallayarak yıkacak olan yine biz kadınların devrimci gücüdür. Biz'siz olmaz, Sen'siz olmaz!

Devrimci gücümüzü faşist ataerkil sisteme, diktatörlere karşı savaşta seferber edelim. Özgürlüğümüzü, geleceğimizi emekçi kadın ellerimizle yaratalım! Buna gücümüz, buna bilincimiz, buna inancımız var! Unutmayalım, öfkemizin, isyanımızın ve örgütlü irademizin karşısında hiçbir diktatör, hiçbir iktidar sahibi duramaz!”

46593

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

18 Mayıs vesilesi ile İbrahim Kaypakkaya’nın düşünme ve inceleme yöntemi üzerine

Doğada olsun toplumda olsun hemen her olgu zıtların birliği ve çatışması yasasına göre oluşur. Bu nedenle bir olguyu anlamak için olguyu diyalektik biçimde incelemek gerekir. Diyalektik; olgunun gelişme yasası olduğu için aynı zamanda onu inceleme yöntemi de odur. Eğer olgunun nasıl oluştuğu bilinirse nasıl inceleneceği, nasıl değişikliğe uğratılacağı ve hangi yöntemle davranılacağı bilinmiş olur.

TKP/ML Enternasyonal Büro: “Devrimci Komünarlar Partisi kurucu önderi Ulaş Bayraktaroğlu ölümsüzdür!”

Devrimci Komünarlar Partisi kurucu önderleri Ulaş Bayraktaroğlu'nun IŞİD'e karşı yapılan Rakka hamlesinde 10 Mayıs 2017 tarihinde şehit düştüğünü öğrenmiş bulunuyoruz. Partimiz TKP/ML, bu büyük devrimciyi kaybetmenin üzüntüsü içindedir. Partimiz, yoldaşları ve ailesine başsağlı dilemektedir.

YDG: "Aliboğazı şehitleri direniş pusulamızdır"

“Yolun düşerse kıyıya bir gün

ve maviliklerini enginin
seyre dalarsan,
dalgalara göğüs germiş olanları hatırla,
selamla, yüreğin sevgi dolu
çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar eşit olmayan savaşta
ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden
sana liman gösterdiler uzakta”

Partizan: “12 acının hesabını düşmandan soracak, 12 yarayı mücadeleyle saracak, 12 fidanı devrim toprağında filizlendireceğiz”

“Baharlar yağdır ey hayat

Dinsin yıldızların matemi

Denizlere dökülsün ırmaklar.

Baharlar yağdır ey hayat

Yitirsin dilini hüzün

Tahammüle dursun şafaklar.

Zümrüd-ü Anka soyundandır çocukların

Güzelleştiren bakışında iradenin

Mümkünü yok

Sarılacaktır yaralar.”

“Yetiş Yalnız Demokrasi, Özgürlük ve Eşitlik Mücadelemizde Yeni Bir İlham Kaynağımız Olarak Yaşamaya Devam Edecektir!”

ATİK-Uluslararası Demokratik Kamuoyuna Duyuru-

Bugün 8 Mayıs, Hitler faşizminin kapitülasyonunun Avrupa’da ilan edildiği gündür. Bir taraftan tarihin bu onurlu zaferinin sevincini yaşıyoruz. Ancak aynı gün, eski ENİLKOM aktivistlerimizden Yetiş Yalnız’ın 11 yoldaşıyla birlikte, partizanca direniş örneği sergileyerek ölümsüzleştiklerini öğrendik. Bu çatışma ve direniş, 24-28 Kasım 2016 tarihinde, DERSİM-ALİBOGAZI bölgesinde, soykırımcı ve katliamcı faşist Türk Ordusu’nun bir operasyonu esnasında olmuştur.

Hasretle ve inançla… “Umudun öyküsünü yazmak bize düştü!”

“Umudun öyküsünü yazmak bize düştü / Bize düştü sunmak hayata ömrün baharını / Acıları tas tas içmek / kan tükürmek ihanete / Bize düştü gözyaşsız ağlamak genç ölümlere / Yetim şafaklara kardeş olmak / Alayla gülümsemek karanlıklara / Hasret vurgunuyla yanmak / Vedalaşmadan yürümek sonsuzluğa... / bize düştü / Tarih payıdır kaçınılmaz / Vurun kanatlarınızı dostlarım”*

Tarih paylarını canlarıyla ödeyerek ve son bir veda sözcüğü etmeden sonsuzluğa yürüdü 12 kızıl karanfil. Onlar ki her biri umudun öyküsünü yazdılar kısacık yaşamlarıyla.

TKP/ML-TİKKO Rojava Komutanlığı;“12’leri anmak, onların boş kalan mevzilerini doldurmaktır”

Durmak yok bu koşuda,

Ağıt yok dilimizde, dizlerde titreme yok.

Kaç güneş sönse de sönsün içimizde,

Hep aydınlıkta yakalayacağız ölümü...

 

TKP/ML TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı:12 yoldaşımız şehit düşmüştür.

24-28 Kasım 2016 tarihleri arasında Dersim'e bağlı Ali boğazına yönelik Faşist devlet güçleri bir operasyon düzenlemiştir. Bu operasyon da yaşanan çatışmalarda devlet güçlerinden ölü ve yaralı asker olurken, 12 yoldaşımız şehit düşmüştür.

Şehit yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir;

* Kod: Ahmet / Yetiş Yalnız / 1980 Fransa doğumlu

* Kod: Munzur / Serkan Lamba / 1985 Maraş doğumlu

* Kod: Aşkın / Hasan Karakoç / 1980 Dersim doğumlu

* Kod: Cem / Umut Polat / 1993 Dersim doğumlu

* Kod: Bakış / Samet Tosun / 1996 Tokat doğumlu

CHP Sosyalist Enternasyonel’den çıkartılmalı… – Ahmet Nesin

Oldum olası insanın içinde bir umut olmalı diye düşünürdüm gençliğimden beri. Hâlâ aynı şeyleri söylüyorum ama kimi konularda zorlamanın bir anlamı kalmadığına inandım. Esasında böyle düşünmeme neden olan da CHP oldu, CHP’nin ne kadar çok sosyal demokrat bir parti olmasını arzulasam da, onlar bunun asla mümkün olmayacağını haykırdılar kendimi bildim bileli. CHP sosyal demokrat parti olacak da, üye olacağımdan değil, Türkiye’nin böyle bir partiye gereksinimi olduğundan.

Varlık zeminini sorgulamak, varlık bilincini kavramak ve gerçeklerden beslenmek

Dünyada ve ülkemizde karşı devrimci dalganın büyütülmek istenmesinin en net emaresini Ortadoğu’daki emperyalist pazar savaşından görmekteyiz. Emperyalistlerin Ortadoğu’da gerçekleştirdiği bu saldırılar aynı zamanda bölge halkının emperyalizme olan öfkesini büyütmektedir. Ancak ne yazık ki bu çelişki yine emperyalistlerin desteği ile ortaya çıkan, gelişip serpilen veya bölgede kendini bu çelişkiler üzerinden var eden fundemantalist İslami akımlarca dönüşüme uğratılmaktadır.

1 Mayıs'in ardından ya da Kitleleri Kazanma Siyaseti

2017 1 Mayıs’ı bir önceki yıla göre daha kitlesel ve daha yagın bir şekilde Türkiye ve Kürdistan’ın hemen hemen her yerinde kutlanmıştır. Bu, sermaye devletinin faşist tek adam diktatörlüğüne bir karşı koyuştur, aynı zamanda. Aynı zamanda, referandum’da yapılan hileye ve düzen partilerinin durumu olağanlaştırma çabalarına karşı işçi sınıfı ve emekçiler açısından olumlu bir tepkisel karşı çıkıştır.

Sayfalar