Cuma Mart 29, 2024

TKP/ML MK : 44.YILIMIZDA ŞAN OLSUN İHTİLALCİ PROLETER ÇİZGİMİZE!‏

“Yerin seni çektiği kadar ağırsın,

Kanatların çırpındığı kadar hafif…

Kalbinin attığı kadar canlısın,

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…

Sevdiklerin kadar iyisin,

Nefret ettiklerin kadar kötü…”

Yoldaşlar,

Partimiz TKP/ML kuruluşunun 44. Yılını kutluyor. Partimiz, Önderimiz İbrahim Kaypakkaya önderliğinde Şafak Revizyonizme karşı ideolojik-politik temelde örgütsel mücadelenin sonucu olarak 24 Nisan 1972’de tarih sahnesindeki yerini aldı.

Partimizi ortaya çıkaran tarihsel zorunluluk, enternasyonal proletaryanın Türkiye temsilciliğinin yokluğudur. Komünizm davasına önderlik edecek kurmaydan yoksunluk, bu tarihsel kesitte artık son bulmuştur. Partimiz, tarih ve toplum bilimi Marksizm-Leninizm-Maoizm’in savunucusudur. Bu bilimin rehberliğinde dünya görüşünü şekillendirmiş, devrimci rotasını çizmiş, ülkenin içinden geçtiği süreci ve tarihsel şekillenişini tahlil ederek devrimin yol ve yöntemini benimsemiştir. Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm ve Komünizm davasının önder kurmayı olarak programatik görüşlerini oluşturmuştur. Tam 44 yıldır da her türden gerici saldırılara, devrimci süreçlerin gerilemelerine, yıkımlara, yenilgilere, en zorlu koşullara rağmen varlığını sürdürmüş, dünya görüşünden ve temel ideolojik duruşundan taviz vermemiştir.

Partimiz, Başkan Mao’nun önderliğinde bilinen tüm tabulara, sinsi halde yayılan iç gericiliğe karşı tarihin en cüretkar hamlesi olan Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin bir ürünü olarak doğmuştur. Ülkemizdeki sınıf mücadelesinin ve savaşımının büyük hamleleri barındıran bir döneminin içinden geçerek olgunlaşmış, gelişmiş, sonuçlar çıkararak sentezlenmiştir. Bu yüzden partimiz cüretin ve hamleci ruhun örgütlenmiş halidir.

Partimiz, Kaypakkaya yoldaşın ihtilalci ruhunun, genç yaşında günü kavrayıp geçmişin gizini çözdüğü, geleceğin örgütlenmesini tasarladığı berrak zihninin somutlanmış, örgütlenmiş çizgisidir. Kaypakkaya yoldaşın bize en büyük emaneti örgütlenmiş parti değildir. Partimiz, kocaman çöllerde kalabalık olduğumuzu hatırlatan, büyük okyanuslarda nadir bulunan bir balığı keşfetmemizi sağlayan, geleceği vaat eden, bugünü kavramamızı sağlayan, geçmişin sırlarını açığa çıkaran özel bir rehberdir. Kaypakkaya tamamlanmış, örgütlenmiş bir şeyi değil onun yolumuzu aydınlatan ruhunu bize emanet bıraktı.

Partimiz sınıfsal, sosyal, siyasal bir dizi soruna ikna edici, gerçekçi çözümlemeler eşliğinde doğdu. Sel, fırtına, boran içinde 44 yıldır çizgisini korumayı becermesinin, hala devrim iddia ve kararlılığının özünde de bu yatıyor. “Sel gider kum kalır” sözünde olduğu gibi, güçlü her selde kum olmayı başardı partimiz. Bilimsel olan devrim programını, temel programatik görüşlerini, devrimin dostlarını ve düşmanlarını, Halk Savaşı yoluyla gerçekleşecek Demokratik Halk Devrimi, proleter devrim anlayışını titizlikle ve kıskançlıkla muhafaza etti.

Yoldaşlar, dostlar

Partimizin tarihsel sürecindeki en önemli özelliği kendi programatik görüşlerini asla küçük-burjuva akımlara ipotek etmemesi, bu eksende programatik görüşlerine denk gelmeyen tutumlara prim vermemesidir. Rüzgarın akışına karşı tarihimiz bu açıdan direnmekle ve ideolojik konumlanışını lekelememekle geçmiştir. İttifak güçlerini doğru belirlemiş, farklı sınıf ve katmanların siyasal akımlarıyla bu eksende güçlü, sağlam ve açıklığa dayanan bir ilişki geliştirmiştir. İdeolojik önderlik rolünü asla unutmadan, onu karartmadan net ve berrak bir ittifaklar politikası benimsemiştir. Bu eksende ki duruşu kararlılıkla sürecektir. Proleter devrimlerin Türkiye kolunun önder ve öncü gücü olduğunu, bunda muğlaklık yaratacak bir çizgiyi asla benimsemeyecektir.

Partimiz tarihinde birçok örgütsel badire atlatmıştır. Sağ ve sol çizgilerin kuşatması partimizin tarihi boyunca hiç eksik olmamıştır. Bu eksende parti anlayışındaki iki çizgi mücadelesi, tarihimize damga vurmuştur. Bu durumdan partimiz hiçbir zaman çekinmemiştir. Gelişimin ana dinamiği ve motoru olarak bunu kavramıştır. Bunun olmadığı yerde gizlenmiş burjuva anlayışların olduğunu, bununda içerden güçlü bir çürümeye yol açtığını bir kavrayışa dönüştürmüştür. Bu bilimsel yaklaşımıdır, onu korkusuz kılan. Başarısızlığın, yeni arayışların, karmaşanın, kaosun olduğu koşullarda gelişimin, önderleşmenin, zaaf ve eksikleri aşmanın yolunun daha fazla açık olduğunu, tarihsel bir bilince dönüştürmüştür. Böylesi süreçlerdir ki partinin kapısının doğru ve yanlış tarafından gümbür gümbür çalınmasını, içeri girmek için daha fazla hamle yapmasını sağlayacaktır. İşte böylesi süreçlerdir yine gerçeğe hükmederek bilimsel olanı açığa çıkaracak, doğruya kapıların açıldığı ve devrimci olanı hükümdar kılacak olan.

İçinden geçtiğimiz süreç devrimci durumun geliştiği, ezilen geniş yığınların memnuniyetsizliğinin arttığı bir süreçtir. Bu süreç aynı zamanda sistem içi çözümlerin, reformlar yoluyla ilerlemenin, ekonomizmin de siyasal kurtuluş olarak en güçlü sistematize olduğu ve baskın bir siyasi eğilim kazandığı bir dönemdir. Partisiz devrim, önderliksiz kitle hareketi, kendinden devrim gibi anlayışların “bini bir para” halde siyasal bir kimlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Partimiz zorlu bir akımla ideolojik, politik mücadeleye zorunlu olarak yazıldığı bir dönemin içinden geçmektedir. Devrimci durumun dinamiğine sarılarak, ona yaslanarak bu ideolojik-politik görevlerini yerine getirecektir.

Yoldaşlar, emekçi halkımız,

Partimiz bugün kan deryasına dönen, savaş ikliminin egemen olduğu bir süreçte 44. Yılını kutluyor. T.Kürdistanı’nda büyük ve anlamlı bir ulusal direniş söz konusudur. Bu direniş kırları esasa alan, şehirlere doğru yaygınlaşmış silahın eleştirel gücüne dayanarak yürümekte, Kürt ulusu özgürlüğü için en ağır savaş koşullarına diş ile tırnakla katlanmakta ve katılmaktadır. Bu büyük direniş, Faşist diktatörlüğün tankıyla, topuyla, jetleriyle bastırmakta aciz kaldığı bir direniştir. Bu ezilen halk kesimlerine birikim, deneyim ve kahramanlık ruhu aşılamaktadır. Partimizin üye ve militanları 44 yıllık deneyim ve birikimiyle bu direnişin bir parçası olmayı, onun özgürlük ve öfke ruhunu kuşanmayı başarmalıdır. 44. Yılımızın coşkusuyla T.Kürdistanı’ndaki direnişi selamlıyor ve tüm ezilenleri buna destek olmaya ve bir parçaları olarak görmeye çağırıyoruz.

Partimiz siyasal iktidar mücadelesinde bugün gerçekleştiremediği görevlerle geridedir. Ancak asla bu iddia ve kararlılığını terk etmemiştir. Bu iddia ve kararlılığımızı 44 yıl boyunca sürdürdük. Bunu korumayı ve örgütlü tutmayı başardık. Komünizm davamıza asla ihanet etmedik. Doğru ve bilimsel olan programatik görüşlerden geri adım atmadık ve ipotek altında bırakmadık. Bundan sonra da gerçeğe sadık kalmaya, geleceği kazanmaya ve Halk Savaşı yolunda Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm ve Komünizm davasını sürdürmeye devam edeceğiz. İşçi sınıfını, köylüleri ve ezilen halk katmanlarını doğru siyasal çizgimize ikna ederek, güç ve kudretin onlardan geldiğini bilerek zafere kadar kavgamızı sürdüreceğiz.

Şan Olsun 44. Doğum Yılında Partimize!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Komprador Patron-Ağa Devletini Yıkacağız Halk İktidarını Kuracağız! 

Yaşasın Halk Savaşı!

Kahrolsun Faşizm, Emperyalizm, Feodalizm Ve Her Türden Gericilik!

Yaşasın Partimiz TKP/ML, Önderliğindeki Halk Ordusu TİKKO, Gençlik Örgütü TMLGB!

TKP/ML MK

Nisan 2016

43505

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

AB Emperyalist bir birliktir dağıtılmalıdır

24 Haziran’da ingiltere de yapılan AB referandumu sonucu, AB emperyalist burjuvazisi içinde paniğe yol açtı. Brexit’in domino etkisi yaparak ABexit’e dönüşmesinden korkmaya başladılar.

Avrupa Birliği, “... başta ABD ve Japon emperyalist tekellerine rakip olarak ortaya çıkmışsa da, işçi sınıfı, ezilen halklar ve ezilen ulusların karşısında yer alan bir bloktur. Başta da Avrupa işçi sınıfı ve halklarına karşı oluşturulmuş emperyalist bir birliktir.”1

Demek gidiyorsun küçük kırlangıç…

Bir can almakla insan biter mi heval,

Kahpe kurşun kalemini kırar mı heval..

Şu Dicle'nin suyu senden geçermiş heval,

Analar oğul diye içermiş heval...

Bir rüzgar gibi hala esermişsin heval...

Şu Cudi'nin dağlarında gezermişsin heval,

Şu Munzur'un dağlarında gezermişsin heval...

Hitler,Mussolini ve Erdoğangillerin yaratılmasında liberallerin payı!

Son zamanlarda, bir çok liberal ve demokrat köşe yazarı, AKP iktidarını ve Erdoğan’ın “tek kişi(!)” diktatörlüğünü eleştirirken, Sovyetler Birliği’ni ve Stalin’i anmadan geçemiyorlar. Stalin’i Erdoğan ile eşleştiriyorlar ve Erdoğan’ın uygulamalarını Stalin önderliğinde SSCB olan uygulamalara benzetiyorlar. 

Hepimiz ATİK 'liyiz,tutuklanmakla bitmeyiz !

Çok önemli tarihi bir süreçten geçiyoruz.

10 ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) aktivistinin bir yıldır tutuklu bulunduğu,Almanya'da yargılanmalarına sayılı günler kaldı.Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyelerinin yargılandığı davadan sonra,Almanya'da görülen son 30 yılın en büyük siyasi davası olarak gürülmektedir.

Alman devleti'nin Türk istihbarat örgütü ile anlaşması sonucu Avrupa'nın değişik ülkelerinde gerçekleştirilen operasyonlarda 10 devrimci,haksız yere tutuklandı.

Kerkük’ü Kaça Satalım? – Dursun Ali Küçük

Kürdistan’da doğup büyüyüp Kürdistan’ı satanlar az değil.
Garip ama gerçek...
Kürdistan’da bazı Kürtler kendi ülke ve şehirlerini bir yok pahasına evet kendisi için satıyorlar.
Hem de bedeva.
Kimi karın tokluğuna, kimi gerçekten bedevaya, kimi egemen sömürgecilerden bir etiket ucuz yaşam kapma pahasına bunu yapıyor.
Kimisi de kafası ve ruhu işgal altında olduğu için bunu yapıyor.

İbrahim Kaypakkaya ve Kürt sorunu[1]

“Söyle ateşin söylemeye çekindiğini.”[2]

İşkencede parçalanmış bedeni 20 Mayıs 1973 günü Diyarbakır’da babasına teslim edileli tam 43 yıl olmuş… “İntihar etti,” demişler, utanmadan![3]

44 Yıl sonra onlar yani sonsuzlar[*]

“Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm Kahramanlıklar okudum tarihte Çağımıza yakışan vakur, sade Davranışınız geliyor aklıma.”[1]

“Üç Fidan”ın 6 Mayıs’ından veya THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) savaşçılarından, 44. yıldaki sonsuzluklarından söz etmek zor olsa da; “olmazsa olmaz”…

Madımak’tan Mercan’a, Koray’dan Dursun’a‏

Biri henüz 11 yaşında, Pir Sultan Abdal’ın elinde dünyanın en güçlü direnç, bilinç ve isyan silahına dönüşmüş Bağlamaya, Semaha ve Türkülere sevdalı, 2 Temmuz 1993’te Madımaktaki 33lerin en küçüğü Koray Kaya… Diğeri yüzyıllardır özgürlük meşalelerinin yandığı, sefer edilip zafer elde edilemeyen Jaru Diyara, Kaypakkaya’nın destanlaştığı Munzurlara, Zel dağına, özgürlüğün diyarına giden, 17 Haziran 2005 Mercan Dağlarında kimyasal silahlarla katledilen 17lerin en küçüğü Dursun Turgut..

'Osmanlıcılık' Egemenlerin Krizlerine Çok Boyutlu Çare Arayışıdır / Haluk Gerger

Uluslararası ilişkiler ve özellikle Ortadoğu üzerine çalışmalarıyla tanınan akademisyen ve yazar Haluk Gerger Siyaset Gazetesi ile dünya güç dengeleri, Ortadoğu ve Türkiye üzerine bir röportaj gerçekleştirdi

CHP, stabil bir parti mi?‏ /İsmail Cem Özkan

Yaşadığımız ülkenin ve devletin kurucu gücü olarak tanıtılan CHP aslında homojen bir parti hiçbir zaman olamadı, sürekli olarak çağın ve zamanın ruhuna uygun olarak tavır değiştirtirken kadrosu da değişen bir siyasi partidir ve o yüzden stabil değil dinamiktir.

CHP kurucu üyeleri son Osmanlı Meclisi üyeleri ve 1. Ankara’da kurulan meclistir. Osmanlı devletinden almış olduğu mirası kesintisiz olarak ileriye taşıyan parti özelliğini de korumasına rağmen, bugün kuruluş çizgisinden çok uzakta hatta hiçbir bağlantısı kalmamış konumdadır.

Koşullara Boyun Eğmek Değil, Değiştirmek Devrimciliktir!

"Bak Bill, İşte Kocakafa!”

İslamcı faşist devletin en büyük korkusu, kitlelerin direnme gücünü bütünüyle kıramamış olmasıdır. Onlar, kendi saltanatlarını rahat sürdürebilmek için, öncelikle kitleleri bütünüyle teslim alamk isterler. Teslim almanın ötesinde, bütünüyle sindirmek ve ezmek isterler. Kısa ve uzun vadeli taktikleri budur.

AKP faşist hükümeti, 14 yıldır, kitleleri teslim almanın mücadelesini veriyor ve son 6 yıldır ise, yoğun bir şekilde saldırıyor. Buna rağmen, kitleleri bütünüyle teslim alabilmiş değildir.

Sayfalar