Perşembe Mart 28, 2024

TKP/ML Ortadoğu Parti Komitesi “TKP/ML-TİKKO Rojava Komutanı Orhan Yoldaş ölümsüzdür!”

TKP/ML-TİKKO Rojava Komutanı Orhan Yoldaş ölümsüzdür!

Rojava’nın yiğit komutanı, kod adı Orhan Bakırcıyan olan Nubar Ozanyan yoldaş  40 yıllık devrimci savaş yaşamının her bir tarihi adımında devrim yürüyüşünü güçlendirmek,  halk savaşını büyütmek, özgürlük savaşımını  çoğaltmak için savaştı. Üyesi olduğu partimiz TKP/ML’ nin, komutanı olduğu TİKKO’ nun korkusuz ve yiğit savaşçısı olarak yaşadı ve ölümsüzleşti. Yaşamını halk ve sınıf düşmanlarına darbe vurmaya adadı. Bir yandan partinin ideolojik-politik-örgütsel görevlerini yerine getirirken diğer yandan  gerilla savaşının komuta kademesinde savaş görevlerini başarıyla yerine getirdi.  

Parti tarihimizin farklı zamanlarında 1988-90 yıllarında Filistin’de, 91-92 yıllarında Karabağ’da, Hayastan’da (Ermenistan), 2014’ de Irak Kürdistanı’nda, 2015 Temmuzundan itibaren Rojava’da  partimiz  TKP/ML’ nin devrim ve özgürlük görevlerini yerine getirmek için sayısız TİKKO komutanı ve savaşçısını eğitip yetiştirdi. Aynı zamanda sayısız Kürt-Türk-Ermeni-Arap-Filistin-Yunan-Kanadalı-Sardinyalı-Belçikalı-Fransız enternasyonalist savaşçıyı eğitti ve yetiştirdi.Rojava’da savaşan Türkiyeli devrimci örgütlerin ve savaşçılarının savaş pratiklerini ve bilgilerini yükseltmek için savaş alanın en ön saflarında özverili çalışma ve devrimci paylaşım içinde oldu. Bundandır ki Rojava’da savaşan her özgürlük savaşçısının güvenilir ORHAN yoldaşı oldu. Rojava-Siluk direnişinde DAİŞ çetelerine vurduğu etkili ve sarsıcı darbelerle Enternasyonal Özgürlük Taburu’nun bütün savaşçılarının sevgi ve sempatisini kazanmayı başardı.  Emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı devrimci savaşın birçok ülke ve alanında ciddi devrimci sorumluluklar üstlenerek ağır görevler yerine getirdi.Paris’te devrimci faaliyet yürüttüğü süre içinde devrimci sanatçı Yılmaz Güney’in güvenilir, korkusuz korumalarından biri oldu.  

Partimiz TKP/ML’ nin Ortadoğu’da, Rojava’da örgütlenme kararının en önde ve en ileri örgütleyicisi ve pratikçisi oldu. Hem düşmana yönelik gösterdiği savaş pratiğinde hem de partinin örgütleme çalışmalarında örnek bir rol oynadı. “Bir hırka-bir lokma” felsefesinin en yoksul devrimci simgesi oldu. Emek ve mücadele dolu yaşam ve savaşımında kahramanlığın, yoldaşlığın, fedakarlığın, mütevaziliğin en ileri devrimci örneklerini yaşamıyla ortaya koydu. Partimizin önderliği altında ‘Demokratik Halk Devrimi’ uğruna yürütülen savaşımda bedel ödemekten, risk almaktan asla geri durmadı. Savaş cephesindeki konumlanma ve mevzilenmesiyle, devrimci yaşamıyla, komutanlığı ve önderliği savaş militanlığıyla birleştirmenin en ileri pratik örneklerini ortaya koydu. Öğretirken öğrenen, savaşırken savaştıran, savaşırken komutan, komutanken savaşan bir yerde durarak devrimci komutanlığın nasıl olması gerektiğini sayısız pratik örneklerle gösterdi.  

Partinin son süreçte yaşadığı sorunların çözümü için büyük bir fedakarlık örneğini göstererek özlemini sonsuz düzeyde duyduğu Dersim dağlarına yöneldi. Dersim’de ki yoldaşlarıyla buluşmak için büyük çaba ortaya koydu. Rojava’da şehit düşmeden kısa bir süre önce tekrar Rojava alanına dönerek bu alanda ortaya çıkan devrimci enerjiyi, ülkedeki gerilla savaşına kanalize etmek, Kürt-Arap-Türkmen-Süryani-Ermeni halklarının birliği ve özgürlük mücadelesini büyütmek için görevinin başına döndü.

Komutan Orhan yoldaş, savaş görevlerini yerine getirmek için  14 Ağustos 2017 tarihinde şehit düştüğünde yanında İranlı-Kanadalı-Sardinyalı  üç yoldaş yaralandı. O bütün yaşamı boyunca komünist önder Kaypakkaya yoldaşın devrim ve savaş öğretisine ve ideallerine bağlı kaldı. Halk savaşı stratejisinin yaşam bulması için  gece gündüz demeden büyük küçük görev ayrımı yapmadan elinden gelen bütün çabayı ortaya koydu.

Soykırım yaşamış, mazlum, emekçi Ermeni halkının acılarına tutunup ARARAT’ ın zirvelerine çıkarak devrimci savaşın çıtasını yükseltmeye çalıştı. Adını aldığı Ermeni fedai geleneğinin çağdaş komutanıydı. Martager yoldaş TKP/ML-TİKKO’nun yükseklere çekilmiş en iddialı, en kararlı aynı zamanda en mütevazi savaş ve direniş bayrağıdır. O,  Ararat’ın savaş zirvesinden Filistin’e, Dersim’e Ermenistan’a oradan Rojava’ya akıp giden bir devrim rüzgarıydı.

Komutası altında savaşan yoldaşları olarak onun ideallerine ve anılarına bağlı kalacağımız sözünü vererek komutan Orhan yoldaşın yolundan yürümeye devam edeceğiz. Komünist önder ‘İBRAHİM KAYPAKKAYA YOLDAŞ’IN devrim ve savaş ideallerine bağlı olan Rojava  gücü olarak şehit düşen her bir yoldaşımızın ideallerini zaferle taçlandıracağımıza söz veriyoruz.

Filistin’in–Karabağ’ın-Rojava’nın Savaş Generali Yoldaş Martager Ölümsüzdür!

Ararat’ın Korkusuz Yiğit Ermeni Fedaisi Nubar Ozanyan Yoldaş Ölümsüzdür!

Devrim ve Komünizm Şehitleri Ölümsüzdür!

Yaşasın Halk Savaşı!

 

41637

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

Sayfalar