Çarşamba Nisan 24, 2024

TKP/ML TİKKO savaşçısı Mehmet;“Rojava’daki deneyim Türkiye’deki devrimi etkileyecek!”

 Rojava’da gerçekleştirilen röportajların yayımlandığı Almanca’ya çevrilerek yayınlandığı “Rojava Report” isimli dergide yer alan röportajlardan birinde konuşan TKP/ML TİKKO savaşçısı Mehmet “Bizler ülkemizde kırlardan şehirlere halk savaşını savunuyoruz. Rojava’da ise şehir savaş pratiği edindik. Bu savaş bizlere savaş taktikleri konusunda yeni fikirler sundu.  Bu pratikleri ülke devrimine kanalize ettiğimiz zaman ciddi başarılar elde edilebileceğimizi düşünüyoruz” dedi.

 

- Biraz kendinden bahseder misin? Nereden geldin ve hangi oluşumda yer alıyorsun? Seni buraya ne getirdi?

- Adım Mehmet ve emekçi bir ailenin çocuğuyum. Buraya gelmeden önce üniversite öğrencisiydim. TKP/ML’nin çağrısından sonra İstanbul’dan Kobanê’ye geldim.

Türk devleti Kürt ulusu üzerinde aşırı bir baskı uygulamakta, bu özellikle Rojava’da hissediliyor. Çok açık ki Türk devleti IŞİD’i destekledi. Desteklemesinin sadece bir nedeni var o da Kürt ulusunun özgürlük hamlesini bastırmak. Biz komünistler Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını savunuyoruz. Bu nedenle Rojava’da Kürt halkının hakları için burada da mücadele yürütüyoruz.

- Hangi siyasi ve askeri deneyimleri yaşadın burada?

- Buraya gelmeden önce sadece sokak eylemliliklerine katılmıştım. Askeri eylem olarak tanımlanabilecek havai fişek, molotof, sapan kullanma dışında bir deneyimim olmadı. Buradaki yani Rojava’daki mücadele, bana silah kullanma fırsatı verdi. Tabii ki buradaki deneyim Türkiye’deki devrimi etkileyecek. Bizim esaslı hedefimiz Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’dır.

- Peki şimdiki strateji nasıl olacak, Rojava’daki savaştan sonra?

- Rojava’daki hedef özerkliği kurmak. Suriye’de halen savaş söz konusundur. Bizler buradaki özerkliği destekliyoruz. Fakat ben eşitliğin olacağını sanmıyorum. Sonuç itibariyle halk bir referandumla kendisi karar verecek. Belki Kürtler Suriye’de birlikte yaşamak istemiyorlar. Bu sadece demokratik bir oylama sonrası ortaya çıkar. Bizler her zaman sınıf farklılıklarını kaldırmak için mücadele yürüteceğiz.

- Sen genel anlamda ve Rojava’ya ilişkin ne tür deneyimler kazandın?

- Ben Kürtleri, Rojava’yı , PYD’yi ve IŞİD çetelerini yakından tanıdım. Ben IŞİD’in katliamlarını ve Suriye devletinin Kürt ulusu üzerindeki baskısını yaşadım. IŞİD’in saldırıları öncesi Kürt halkı ambargo altında tam 4 sene yaşadı. Özgür Suriye Ordusu’nu ve El Kaide saldırılarını unutmamamız gerekiyor. Buradaki insanlar her zaman saldırı altında. Ortadoğu’daki baş mimarı emperyalistlerdir. Saldırılar emperyalistler tarafından sürdürülmekte.

- Türkiye’deki askeri ve siyasi durum nasıl değerlendiriliyor?

- TKP/ML, 45 yıldır askeri deneyimlere sahip. Biz burada IŞİD’e karşı şehirde savaştık. IŞİD burada birçok şehri fethetmişti, ilk yenilgileri Kobanê oldu. Bu savaştan sonra bizler gerçeği ve IŞİD yenilgisini gördük. Bu çok güçlü bir deneyim. Bizler ülkemizde kırlardan şehirlere halk savaşını savunuyoruz. Rojava’da ise şehir savaş pratiği edindik. Bu savaş bizlere savaş taktikleri konusunda yeni fikirler sundu.  Bu pratikleri ülke devrimine kanalize ettiğimiz zaman ciddi başarılar elde edilebileceğimizi düşünüyoruz.

- Enternasyonal devrimcilere neler iletmek istiyorsun?

- Siyasi olarak Rojava’daki savaş ''emperyalistlerin kötü çocuğunun'' çarpışmasıydı. Bu dünyadaki IŞİD barbarlığına karşı bir reaksiyondu. Bu savaş her bir ülke sınırından geçti ve her ülkeye yansıdı. Kendisini Marksist olarak tanımlayan herkesin bir şeyler hissetmesi gerekir. Emperyalizme karşı direnci yaşadığımız şehirlerde göstermek gerekiyor. Bu emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı en iyi cevap olacaktır.

39709

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Proletarya Partisi

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

Sayfalar