Çarşamba Nisan 24, 2024

TKP/ML’ye bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama:

Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML)’ye bağlı Ortadoğu Bölge Komitesi, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB), Kadın Komitesi, Enternasyonal Büro, Geçici Yurt Dışı Komitesi (GYDK), … Komitesi “Kamuoyuna Zorunlu Açıklama” başlığıyla ortak bir açıklama yayınladı. Elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklamanın; geçtiğimiz günlerde “İşçi Köylü Kurtuluşu” adlı bir sitede, TKP/ML MK imzası kullanılarak yapılan “hizip” konulu açıklamaya dair yapıldığı belirtiliyor.

Açıklama yapan komiteler ve GB, Yapılan bu açıklamaya ilişkin söylenecek oldukça fazla şeyin olduğu bir gerçektir. Ancak biz, partimiz içinde boy veren ve bu açıklamayı kaleme alanların aksine partimizin birliğini gerçekleştirme çabamızın hala son bulmamasından dolayı kamuoyunda açık bir tartışmaya daha fazla girmeyeceğiz. Sadece birkaç noktaya açıklık getirmek ve kamuoyunu bilgilendirmekle yetineceğiz” dediler

“Süreç kendisini hazırlamayanları ve yenilemeyenleri affetmemektedir”

Açıklamada şunlara değiniliyor: “Ocak 2017 tarihinde ‘İşçi Köylü Kurtuluşu adlı bir sitede ‘Partimiz TKP/ML’ye gönül vermiş Türk-Kürt ve çeşitli milliyetlerden işçi sınıfı ve emekçi halkımıza, partimizin üye ve militanlarına’ başlığıyla ‘İLAN EDİYORUZ: ‘GYDK’ İMZALI AÇIKLAMALAR, ÖRGÜTLENEN FAALİYETLER PARTİMİZDE YEŞERMİŞ YURT DIŞI MERKEZLİ HİZİBİN ÇALIŞMALARIDIR. PARTİMİZ TKP/ML DİSİPLİNİ, PARTİ İŞLEYİŞİ VE HUKUKUNUN DIŞINDADIR. YANİ BU OLUŞUM PARTİ DIŞI KALMIŞ BİR HİZİP ÇALIŞMASIDIR. PARTİMİZLE ARTIK İLGİSİ KALMAMIŞTIR. YAPACAĞI HİÇ BİR FAALİYET PARTİMİZİ BAĞLAMAMAKTADIR’ şeklinde TKP/ML-MK imzalı bir açıklama yayınlandı.

Partimiz TKP/ML’nin halihazırda devrim yapma iddiasında olduğu topraklarda, o toprakları da kapsayan Ortadoğu coğrafyasında ve tüm dünyada emperyalist-kapitalist sistemin krizinin derinleştiği, ezilen ve sömürülen halk kitleleriyle düzen arasındaki çelişkilerin giderek keskinleştiği, Türkiye Kürdistanı’nda Kürt ulusunun faşist Kemalist diktatörlüğe karşı can kan pahasına verdiği mücadele koşullarında, yani tam da bir komünist partiden beklentilerin ve görevlerin daha somut ve elverişli hale geldiği bir süreçte, bir kez daha Partimizin yaşadığı sorunlara ilişkin açıklama yapmak zorunlu hale gelmiştir. Bu noktada ‘bir kez daha’ ve ‘zorunluluk’ kavramları özel bir vurgu içermektedir.

Dünya üzerinde emperyalist-kapitalist sistemin yaşadığı ekonomik ve siyasi krizlerin yol açtığı, halk kitlelerinin ayağa dikilmesiyle karşılık bulan isyan silsilesinin ülkemizde vücut bulan hali karşısında ideolojik-politik tıkanıklık yaşadığımız ortadadır. Partimizin yaşadığı kaos tam olarak yaşadığımız bu tıkanıklık ile kitle hareketlerinin itici kasırgası ve egemenlerin buna karşı toptan imhaya varan yöntemlerle diz çöktürmeyi hedeflediği saldırı dalgası arasında kalma durumundan ileri gelmektedir. Süreç ve halk kitleleri; bu tıkanıklığı aşma adına yoğunlaşmayanları, çözüm üretme mekanizmalarını işletmeyenleri, itici kasırga ve saldırı dalgası karşısında kendisini bu sürece hazırlamayanları ve yenilemeyenleri affetmemektedir!”

“Yaşananlar karşısında kitlelerin umudunun kırılmasının üzeri örtülmeye çalışılıyor”

Dolayısıyla yoğunlaşmanın, daha fazla birleşmenin, sisteme karşı çıkan tüm güçlerle daha fazla ortak hareket etmenin önemine sürekli vurgu yaparken, aksine bir pratikle Partimiz yine geçmişte benzer süreçlerde olduğu gibi bir kez daha bölünme, tasfiye edilme, darbelenme açıklamasıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, en başta açık bir şekilde tarihimizi diyalektik bir tarih okumasına ve değerlendirmesine tabi tutmayışımızın, dolayısıyla da kendi tarihimizden dersler çıkarmayışımızın ve bu noktadaki dogmatizmimizin bir sonucudur” diyen komiteler ve GB açıklamasını şöyle sürdürüyor:

“Yine daha önce de tecrübe edildiği gibi bu açıklamayı yapanlar, Partinin hukukuna, tüzüğüne işleyişine yönelik darbe ve bu darbeye karşı tavır alanlara yönelik tasfiye operasyonunun üzerini ‘tasfiyecilik, Menşevizm, kuyrukçuluk, hizipçilik, komploculuk, ayrılıkçı, bozguncu, legalist, parlamentarist, barışçıl, sınıf uzlaşmacı, reformist, sivil toplumcu, ekonomist, otonomucu, muhtariyetçi, ilkesiz, popülist, eklektik, dar grupçu, alancı, şehir küçük burjuvazisinin sağ kanadı vs.’ çoktan seçmeli, onlarca sözde ideolojik, politik, örgütsel ithamlarla kapatmak istemektedir. Ne kadar çok kavram kullanılırsa o kadar gerçekçi olunacağına olan inanç ise açıklamayı okuyanların zekasıyla alay edercesine MLM olarak savunulmaktadır. Üstüne üstlük yine daha önceki tecrübelerde olduğu gibi Parti kitlesi ve kamuoyu ‘programcılar ve anti-programcılar’ olarak karşı karşıya getirilip aldatılarak, programcılık adına dogmatizmin, ilkeler adına statükoculuğun propagandası yapılmaktadır.

Halbuki sorunların ayyuka çıktığı sürecin başından itibaren parti tüzüğünü ayaklar altına alan, tüzüğün ‘olağanüstü koşullarda uygulanmayabileceğini’ dahi propaganda ederek egemenlerin OHAL keyfiyetini partiye uyarlama çabasında olan bir yaklaşım sergilenmekte, inisiyatif alanlarındaki tüm komiteler işlevsiz hale getirilerek, faaliyet alanları kolektivizmden uzak adeta ‘başkanlık sistemi’ ile yönetilmek istenmekte ve bu yöntem bir bütün partimize dayatılmaktadır.

Yine yaşananlar ‘bölünme değil arınma’ söylemiyle tarif edilmeye çalışılarak Partinin güç kaybetmesinin, kitlelerin umudunun kırılmasının üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Ki bunun devamında gelecek olan açıklama, ‘ideolojik, politik ve örgütsel olarak arındık, şimdi daha güçlü şekilde iktidara yüründüğü’ şeklinde olacaktır. Bu ve benzeri açıklamaları yapanların/yapacakların Avrupa’dan ahkam kesmelerinin de ayrıca düşündürücü olduğu bir gerçektir.

Ancak sistem, işçi sınıfı ve tüm diğer ezilenlerin, Kürtlerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ’lerin vd. kesimlerin yaşamı ve geleceği üzerine karabasan gibi çökmüşken, bu ajitatif, fakat boş sözlerin bir kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Halk kitlelerinin artık bu tür anti-bilimsel, gerçek dışı sözlere itibar etmediğini göremeyenlerin sonraki adımı ise Partinin tüzüğünü, hukukunu savunanlara yönelik şiddete varacak söylem ve pratiklerdir; ki bunun adımları bu süreç içerisinde çeşitli şekillerde atılmaya çalışılmıştır. Gayri-meşru bir şekilde de olsa adını kullandıkları ve ayrıca seslendikleri ‘Partimize emek veren çilekeş halkımız ve onun çizgisini omuzlayan yoldaşlarımız’ın emek verdikleri, çizgisini omuzladıkları örgütün isminin TKP/ML olduğunu unutanlar, Parti kitlesinin ve yoldaşlarımızın ‘ideolojik, politik, örgütsel’ arınma adı altında Partinin parçalanmasına artık tahammülünün ve itibarının kalmadığının, şiddet vb. tehditler konusunda ise hiçbir zaman taviz vermediğinin farkında dahi değillerdir.”

“Partimizin birliğini gerçekleştirme çabamız hala son bulmadı”

Yapılan bu açıklamaya ilişkin söylenecek oldukça fazla şeyin olduğu bir gerçektir. Ancak biz, partimiz içinde boy veren ve bu açıklamayı kaleme alanların aksine partimizin birliğini gerçekleştirme çabamızın hala son bulmamasından dolayı kamuoyunda açık bir tartışmaya daha fazla girmeyeceğiz. Sadece birkaç noktaya açıklık getirmek ve kamuoyunu bilgilendirmekle yetineceğiz” şeklinde açıklamasını sürdüren Ortadoğu Bölge Komitesi, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB), Kadın Komitesi, Enternasyonal Büro, Geçici Yurt Dışı Komitesi (GYDK), … Komitesi; üç konu başlığına ilişkin şu bilgileri vererek açıklamasını sonlandırdı:

“1) Partimizin illegal yayın organı İşçi Köylü Kurtuluşu’nun internette bir site açılarak yayın hayatına devam etmesine ilişkin partimizin bir kararı yoktur. Ocak 2017 tarihi itibariyle internette yayınlanan ‘İşçi Köylü Kurtuluşu’ partimizi bağlamamaktadır. Bu site resmi değildir. Dolayısıyla buradan yayınlanan imzalı açıklamalar da kurumumuza ait değildir ve partimizi bağlamamaktadır.

2) Partimizde ‘yeşermiş yurt dışı merkezli’ bir ‘hizip’ çalışması yoktur. GYDK, partimizin resmi bir organıdır ve dönemin MK’sınca da onaylanan bir komitedir. Açıklama sahiplerinin ilk olarak dedikodu ve hedef göstererek alanları karşı karşıya getiren ve düşmanlaştıran bir yaklaşım izlenmesinin ardından özellikle ‘yurtdışı’ vurgulu bir ‘hizip’ açıklaması yapması çok açıktır ki yurtdışı alanına yönelik bir yargı yaratma amacı taşımaktadır. Hatırlatmalıyız ki, manipülasyonlarla devrim mücadelesi verilmez.

3) Eylül 2016 tarihi itibariyle MK içinde yaşanan istifa nedeniyle parti tüzüğümüzün ilgili maddesince MK iradesini yitirdiği için hiç kimsenin MK adına hareket etme ve MK imzasını kullanma yetkisi kalmamıştır. Dolayısıyla bu tarihten itibaren MK adıyla yapılan açıklamalar, atılan adımlar/alınan kararlar geçerli değildir!” 

 

(TKP/ML) Ortadoğu Bölge Komitesi,

Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB)

(TKP/ML) Kadın Komitesi

(TKP/ML) Enternasyonal Büro

Geçici Yurt Dışı Komitesi (TKP/ML- GYDK)

 … Komitesi

46689

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Anomali! [1] – H. Gürer

 M.Ö filozoflarından Aristo’nun geliştirdiği klasik mantık, doğru ya da yanlış sonuçlar doğuran siyah-beyaz meselelere odaklanır. Oysa gerçek hayattaysa, kafa patlattığımız şeylerin çoğu grinin tonlarını taşır! Bu yüzden Aristo’nun M.Ö geliştirdiği klasik mantık ile günümüz gelişmelerine bakmaya kalkarsak yanılırız. Neden? Çünkü siyah ile beyaz renklerinin ara tonlarını gör(e)meyiz. Hiç bir şey siyah-beyaz kadar kesin ve net değildir. Hele siyasette, asla!

Katledilişinin 44.yılında komünist Önder İbrahim Kaypakkaya'yı anıyoruz!

Katledilişinin 44. yılında Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak için düzenleyeceğimiz geceye siz emekçileri, devrimcileri, yurtsever ve yoldaşlarımızı katılmaya çağırıyoruz.

Türkiye proletaryasının komünist önderi İbrahim Kaypakaya yoldaşın Diyarbakır işkencehanelerinde katledilişinin 44. Yılındayız. 

Fırat havzasında Ermeni kıyımları

Beş yıldan bu yana Suriye'de devam eden savaşta insanoğlu II.Dünya savaşından sonra ekonomik ve sosyal yıkımların en ağırlarına tanıklık etmektedir.Henüz gelinen aşamada görüşmeler ülkeninasli unsurlarının olmadığı,istenmediği ortamda yapılması çözümün ne kadar gerçekçi olacağı ayrıbir sorun olarak kendini gösteriyor.Arap,kürt ve mazlum halkların kaderi ve geleceği emperyalisthaydutların alacağı kararlara bağlanmış savaşın sona ermesini beklemektedir.Bugüne kadar savaşın bilançosu çok ağır olmuş daha da artmaktadır.Nerdeyse nufusun yarısı yerlerini değiştirmiş,beş-yüzbin insan hayatını kayb

Başkanlık sisteminin düşündürdükleri...

“Toplumun ve devlet iktidarının toplumsal yapısı, onları kavramaksızın toplumsal faaliyetin herhangi bir alanında tek bir adımın bile atılamayacağı değişikliklerle karakterizedir.

"Uyuşturucu Hazır Taslaklar" ve Devrimci Eğitim…

Yaşadığımız coğrafyanın sosyal, siyasal ve ekonomik çelişkileri ezilenlerin dünyasını dev bir bataklığa döndürürken, fabrikalarda işlenen, madenlerden sökülen ve günden güne biriken emekçi sınıfların ve ezilen ulusların mücadelesi, heybesinde önemli ve kritik bir sorunlar yığınını da barındırmaktadır.

TKP/ML’ye bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama:

Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML)’ye bağlı Ortadoğu Bölge Komitesi, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB), Kadın Komitesi, Enternasyonal Büro, Geçici Yurt Dışı Komitesi (GYDK), … Komitesi “Kamuoyuna Zorunlu Açıklama” başlığıyla ortak bir açıklama yayınladı.

Devrim Kapıyı Farklı Çalabilir

Seslenebileceğim örgütsüz proletaryalardan başka kimsem yok.
Bu günkü yaşadıklarımız dün kitleleri seferber edemememizin sonucu.
Tezat bir ilişki yaşanıyor abd' yle ( ingiltere, almanya... dahil ) halklar arasında.
Bir yandan abd halklar üzerinde faşist kararlara imza atıp mağduriyetlerin, tepkilerin sayısını artırırken diğer bir yandan da aşırı solcu savaşçılarca desteklendiğini bildiği ulusalcılarla da uyum, barış içerisinde.
Normal de abd' den aşırı solcu savaşçılarca desteklenen bir hareketi terörist ilan edip savaş açması beklenir.

Kaypakkaya geleneğinin yüz akı, “genç” “asker”: Hasan Bayrak

Bir anneyi düşünün. Oğlunu arıyor…

Oğlu devrimci, oğlu Kaypakkaya’nın yoldaşı…

Gözaltına alınmış birkaç zaman önce, ama haber yok. Kapı kapı geziyor. 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası’nın karanlık günlerinin korku duvarları kâr etmiyor, annenin oğlunu cesurca aramasına…

Sonra…

Bir morga götürüyor ve önüne bir cenaze veriyorlar. “Al, bu oğlun” diyorlar. Sımsıkı sarılıyor oğluna… Ama o an, kalbinin zayıf da olsa attığını ve teninin sıcaklığını fark ediyor.

2 Şubat…

“Herkes işini yapsın” dedi gerilla birliğinin komiseri toplantıyı bitirdi. Bitirmeden önceki son sözleri yüzü kadar net, gözleri kadar berraktı. Toplantı bitiminde mangalarına çekilen tüm gerillalar iki gündür süren ve bu akşam son bulan eleştiri-özeleştiri toplantısının muhasebesini yapmaya başladılar. Ve hepsi de “Herkes işini yapsın” sözüne odaklanmıştı. Aslında mesele bu kadar basit ama bir o kadar da karışıktı gerillalar cephesinde. Gerillalar yoğunlaşma içindeyken sözün sahibi de manganın girişindeki tüneli, gökyüzünün ferahlığına kavuşmanın sabırsızlığıyla geçti.

Partizan: “Diz çöktürme ve teslim almaya karşı güçlü bir çıkış için HAYIR!”

Yaklaşan referanduma ilişkin bir açıklama yapan Partizan, “HAYIR” diyeceğini duyurdu. “HAYIR’ı kitlelerin kendine güvenini ve umudunu faşizme karşı yeniden yeşertme ve egemenlerin kaosunu böyle derinleştirme aracı olarak kullanacak, Cizre bodrumlarında 150’ye yakın insanla yakılarak katledilen Mehmet Tunç’un ‘Teslim olmayacağız, diz çökmeyeceğiz’ çığlığını ‘Diz çökmeyeceğiz, HAYIR’ diyerek taşıyacağız” diyen Partizan’ın açıklaması şu şekilde:

Diz çöktürme ve teslim almaya karşı güçlü bir çıkış için HAYIR!

Öğrenmeyi öğrenmek...

Nerede ve nasıl bir (işçi-semt-kadın-gençlik-gerilla-dkö-basın-enternasyonal) faaliyet yürütülecekse onun görev ve sorumluluklarını layıkıyla ve hakkıyla yerine getirilmesi için gerekli olan bilgileri elde etmeye başlayarak işe başlamalıyız. Rastgele bir biçimde “Nerede-ne iş olursa”, “her işi yaparım” gibi amatör tarzda bir anlayış ve yaklaşımla işler yapılamaz.  “Her işi yaparım” iddiası elbette devrimin sorumluluklarına ve görevlerine yaklaşım açısından önemlidir, ama sadece ilk adım olarak...

Sayfalar