Umudun Yazarı Sizler Gibi Olmaksa ...
İnsanı faşistlikten kurtaran sevdikleri için üretikleri değil ki .
İnsanı faşistlikten kurtaran sevdikleri dışındaki insanlar içinde üretmesidir .
Vallah zenginlere döndük. Billahta zenginlere döndük.
Hani şu nasıl kazanıldığını bilmeyen, har vurup harcayan, çocukları olan zenginler var ya, ha… onlara döndük.
Bu kadar da olmaz ki .
Dünyanın neresinde halkın sosyal yaşantısının içerisinde çıkıp gelen tınılar çalındığında devrimcide burçak tarlasına iştirak etmez ki .
Bir şeyde diyemiyorsak .
Ağımızı açsak bana ne… bana ne… niye yok diyon ki… niye hep böyle umutsuzluk saçıyon ki… diyorlar .
Ya.. her şeyden vazgeçtim… çaresizliği bilmemelerinden de, sadece tayyibe de haykırılmayan yaşantıma karışma çığlıklarını duymamalarından da ....
Utanmasalar aşkları ölümle bitti diye reomuyla jülyeti bile dünyaya umutsuzluk saçıyor deyip naylon poşete koyacaklar .
Tek ilgilendikleri şey ramboluklar, kahramanlıklar .
Kahramanların gaz vericileri, kas vitaminleri bunlar .
Ama bu kadarda olmaz ki. İyilikte yapmıyorlar ki .
Ne zaman yazılarını açıp okumaya başlasam bilmediğim bir dünyada bilmediğim insanlar birbirine umut dağıtıp duruyorlar .
Sanki sinirlerini de aldırmış, robotsu, / benimde bu yazımda denediğim gibi / suç güzel bir elbise olsa da kimsenin giymeyeceğini bilmeyen bir edayla da :
Proletaryanın kavgasındaki olumsuzluklar kavgaya sıkıca sarılamamaktan kaynaklanıyor ... düşmanlarımız karşımızda titresin .... deyi veriyorlar .
Atarlarında da geri durmuyorlar .
Atarlarına da kurban olurum atarlarına .
Göstersinler emilerine de pipilerini göstersinler hele .
Nasıl bir dünyada da yaşıyorlar bilmiyom. Yaşadıkları dünya da çaresizlik, yokluk, sefalet.... yok mu ?
Dışlanmışlıkla toplum için üretemez hale gelmeleri .
Hitlerliğimiz, musolinliğimiz .
Nasıl iltica edilir oralara ?
Yaşadıkları yerde nerede ?
Gerçek dünya böyle değil ki .
Milyonlar böyle yaşamıyor ki .
Milyonların dilinde anlamamalarının tek nedeni de: Proletaryanın umutsuzluk dilinin / Marksın dediği gibi de / ürettiğine yabancılaşmasının, verdiğininde asla yetmemesinin, ruhunun da istenmesinin... sonucu olduğunu da bilmediklerinden .
Bilmediklerinden de :
Gece gündüz çalışıyorum . Beni anlamıyorlar ... çocuklarımda .... Hiç kimsede koca koca çuvalları sırtlamamı taktir etmiyor. Eskide öyle miydi ? Biz böyle miydik ? Şimdiki gençlik, insanlık beş para etmez... demeniz de .
Başarılamayan her şeyin tek nedeni de kendiniz olarak kendiniz görüp kendinizi suçlamanız da ...
Geçmişi anlatabilmeniz için dahil de sizde istenen herkesin sizin vardığınız sonuçtan daha iyi sonuçlara varacak süpermenler , örümcek adamlar olduğunu söyleyerek konuşmanız da ...
Fayda etmez .
Umutsuzluğun dilinde anlamayanlar umutta veremez .
Usulca ayağa kalkarlar. Oda da yapayalnız kalırsınız .
Sonrada ...
Geziyi aklınıza getirin . O kadar kendileriyle böbürlenen partilerinde devlet kadar eleştiri aldığını .
Usulca yanınıza sokulurlar ...
İstenmediğinizi ...
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar
Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)
Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!
Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!
“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)
Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.
Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.
Dedikoducu Modacılar
Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.
Neysee...
Nerede kalmıştık.
Maltepe'de bir mayıs.
Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.
Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.
Bu keşmekeşliğin içerisinde de..
Tip'çilerin gözleri hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.
Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)
Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi.
“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:
“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)
“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”
Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.
“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”
Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)
Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!
Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!
Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!
Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?
On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?
“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)
Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.
Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine
- Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.
‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.
Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür
Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.