Cuma Mart 29, 2024

Yeni Hınzır Paşalara Geçit Yok!

Bir kez daha asimilasyon ve Hınzır paşalar konusunda hem Alevi toplumuna, hem de Alevi örgüt yöneticilerine seslenmeyi, Aleviliğe yönelik asimilasyon operasyonunun bizzat devlet eliyle güçlü bir şekilde devam ettirilmesinden ötürü bir gereklilik olarak hissediyorum.   

Tarih: 26 Kasım 2012 - Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Köşkü’nde Muharrem nedeniyle iftar yemeği verdi. Masanın etrafında kendisine Alevi örgüt yöneticisiyim diyen, ama asıl görevleri Alevilerin ve Aleviliğin asimilasyonuna hizmet olan kimi bireylerin yanında olan biri daha vardı. O kişi Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel’den başkası değildi.

 

O tarihte Cumhurbaşkanın, Başbakanın, Diyanet İşleri Başkanının ve hükümetin Aleviliğin asimilasyonundaki baş aktörler olduğunu, bu aktörlerin düzenlediği bir iftara (ki, Alevi inancında iftar yoktur) katılmanın haram sofrasına oturmak ve asimilasyona hizmet olduğunu söylemiştim. Üstelik yönetimdeki yönetici arkadaşlarını hiçe sayarak katılan ABF Genel Başkanı Özel’in kapladığı makamı hak etmediğini, derhal istifa etmesi gerektiğini, eğer istifa etmiyorsa bu durumda da mevcut ABF Yönetim Kurulu üyelerinin istifa ederek, bu fiili işgale son vermelerini ve Federasyonu olağanüstü kongreye götürmeleri gerektiğini söylemiştim.

 

Ama ne yeni Hınzır Paşalığa soyunan Selahattin Özel onurlu davranıp istifa etmeyi seçti, ne de Özel’i bu yemeğe katıldığı için eleştiren ABF Yönetim Kurulunun kimi üyeleri. Onlar da oturdukları koltukları yitirmemek için “istifa” etmeyi seçmediler, yani ne yazık ki, kendilerinden beklenen duruşu sergileyemediler. 

 

İstifa etmeyip, ABF’yi kongreye götürmeyenler Özel’in başkanlığa devam etmesini sağladılar da, ne oldu? Selahattin Özel, o günden sonra ABF’nin kimi eylemlerine, basın açıklamalarına, toplantı ve etkinliklerine katılmadı. Geçtiğimiz 3 Kasım’da Kadıköy’de yüzbinlerin katıldığı “İnkârcılığa, Asimilasyona Karşı Eşit Yurttaşlık ve İnanç Özgürlüğü İstiyoruz” mitingine de katılmadı ve asimilasyonculara hizmet etmeye devam etti. Çünkü Özel, çoktan beridir safını belli etmişti. “Cami-Cemevi” projesini onaylayıp, “Cemevleri terör yuvasıdır” diyen zıhniyetle aynı masaya oturdu.

 

Tarih: 11 Kasım 2013 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, muharrem ayı dolayısıyla bir iftar yemeği daha verdi. Geçtiğimiz yıl iftar yemeğine katılan kişiler eksiksiz bu davete de katıldılar. Ve çok doğal olarak ABF Genel Başkanı Selahattin Özel de masadaki yerini aldı ve devletin kendi Alevisini yaratma, Aleviliği İslamlaştırma ve Müslümanlaştıma projesinde gönüllü görev almaya devam etti.

 

Ve şimdi tarih: 12 Kasım 2013 - Aşağıda isimlerini vereceğim Alevi Bektaşi Federasyonuna (ABF) bağlı tüm kurumların (*) yöneticilerine ve ABF ile birlikte hareket eden dost ve kardeş kurumların yöneticilerine ve de halen ABF yönetiminde olan tüm yönetici arkadaşlara sesleniyorum:

 

Selahattin ÖZEL asimilasyona hizmet etmeye, gönüllü yeni Hınzır Paşa olmaya devam ediyor. Asimilasyonun baş aktörlerinden Abdullah Gül'ün sofrasına çeşitli tepkilere rağmen, utanmadan, sıkılmadan, diğer bazı ihanetçilerle birlikte katılıyor. Bir parça onuru olan bir kişi olsaydı zaten çoktan istifa ederdi. Anlaşılıyor ki, S.Özel asimilasyon hizmetini sürdürmek için istifa etmeyecektir.

 

Bu durumda yapılması gereken şey çok açık ve basittir. Mevcut yönetici arkadaşlar, Selahattin Özel’in ABF Başkanlık koltuğunda kalıp hepinizi, Alevi toplumunu hiçe saymasına göz yummamak, Yönetim Kurulu ve diğer kurullardan istifa edip, ABF’yi olağanüstü kongreye götürmektir.

 

Altını kalın çizgilerle çizerek belirtmeliyim ki, bugüne kadar olduğu gibi bu günden sonra da istifa etmeyip koltuklarında oturanlar da asimilasyona suç ortaklığı yapacaklardır. Ve tarih bu yaşananları tüm gerçekliğiyle yazacak ve sorumlular Alevi toplumuna ve gelecek kuşaklara karşı suç işlemeye devam etmiş olacaklardır.

 

Yaşadığımız süreçte zaten nerdeyse “yol’u kaybolmak üzere, erkânı unutulan, mürşit ocakları tanınmayan, geçmişle ilgili belleğinde sorunlar olan Aleviliği asimile edip ortadan kaldırmak isteyenler var.  Tam da bu noktada benliğimize kavuşmamızı, hafızamızı tazelememizi, yitirdiklerimizi tekrar bulmamızı istemeyen birçok odak var ki, onlar Aleviliğin bugünkü fotoğrafını çekip bu görüntüyü Aleviliğin kendisi imiş gibi kitlelere kabul ettirmeye İslamiyet ve Müslümanlık içinde eritmeye çalışıyorlar.

 

Sayın ABF yönetim kurulundaki canlar, arkadaşlar, değerli yöneticilerimiz!

Hınzır Paşaların Aleviliği ortadan kaldırmak isteyenlere koltuk değneği olmasına daha ne kadar müsaade edeceksiniz?  

Bu suça ortak olursanız sizler de bu suça ortak olmuş olacaksınız!  

 

Alevi ocaklarını,  Alevi köklerini,  Aleviliğin kendisini Arap çöllerine taşımak isteyenlere ‘dur’ demek için ABF’yi hemen bugün olağanüstü kongreye götürmenizi talep ediyoruz!

 

Size yakışan Hınzır Paşaların suçlarına ortak olmak değil, bu kepazeliğe derhal son vermektir.

 

Seyit Rıza idam sehpasına yürürken yapılanları “Evladı Kerbelayık, Behatayık, Ayıptır, Zulümdur, Günahtır” sözleriyle haykırıyordu.

 

Seyit Rıza’yı idam edilişinin 76.yılında bir kez daha saygıyla anarken, ben Alevi toplumu adına sizlere seslenmek istiyor ve diyorum ki: Zaman yitirmeksizin, bu kepazeliğe bir son verin, ayıptır, günahtır.  Selahattin Özel gibi ihanetçilerin ayıbına ortak olmamak, bu durumu düzeltmek için “Derhal İstifa Edin” ve “ABF'yi Olağanüstü Kongreye” götürün.

 

Hızır Yardımcınız Olsun !

 

Erdal YILDIRIM

12 Kasım 2013

 

Not 1:  ABF’ye bağlı Alevi Kurumları

 

·       Alevi Kültür Dernekleri  (102 şubeli)

·       Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (61 şubeli)

·       Ankara Cem Kültür Evleri Yaptırma Derneği

·       Seyit Garip Musa Sultan Kültür Derneği

·       Bozüyük HBV Kültür Sosyal Dayanışma Derneği,

·       Yalıncak Sultan Kültür Tanıtma Yaşatma Türbe Onarma Derneği

·       Hacı Bektaş Kültür ve Yardımlaşma Derneği (Taşdelen - İstanbul)

·       Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği

·       Kayseri Hacı Bektaş Derneği

·       Kayseri Alevi Kültür Merkezi Derneği

·       Alevi Bektaşi Kültür Tanıtma Derneği (Narlıdere)

·       Çamşığı Hüseyin Abdal Derneği (Sivas)

·       Kütahya HBV Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği

·       Atakent Cemevi Kültür Merkezi Yapma ve Yaşatma Derneği

·       Topçu Baba Anma Yaşatma Kültür ve Sanat Derneği

·       Piri Baba Kültür Dayanışma Derneği

·       Hüseyin Gazi Derneği

·       Torbalı Anadolu Alevileri Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği

·       Torbalı Alevi Bektaşi Kültür Dayanışma Yardımlaşma Derneği

·       İzmir Alevi yol Derneği

·       Güvenç Abdal Araştırma Eğitim Kültür ve Tanıtma Derneği

·       Kestel HBV Kültür Tanıtma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği

·       Adaköy HBV Kültür Tanıtma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği

·       İzmir Balçova Alevi Bektaşi Derneği

·       Didim Alevi Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi

·       Çorum Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi

·       Erenler Kültür ve Dayanışma Derneği (Kahramanmaraş)

·       Antalya Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği

·       Boğaziçi Alevi Kültür Derneği

·       Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği

·       Firuzköy HBV Kültür Tanıtma Derneği

·       Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği

·       Çankaya Cemevleri Yaptırma Derneği

·       Abdallar Derneği

·       Anadolu Erenleri Araştırma Yrd. Ve Dayanışma Derneği (İstanbul)

96952

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Erdal Yıldırım

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Sayfalar