Devrimci Şiddetin Reddi, Devrimin Reddidir

Fasizm/Fasistlerle Mucadele Sadece Egitim/Teorik Mucadele Degil, Ayni Zamanda Politika/Devrimci Siddet Sorunudur
''"Eleştiri silahı, silahların eleştirisinin yerini kuşkusuz alamaz; maddi güç ancak maddi güçle yenilebilir; ama teori de, yığınları sarar sarmaz maddi bir güç durumuna gelir." Marks-Engels
Lenin / Gerilla Savaşı Üzerine Devrimci siddet sorunu her devrimin temel sorunudur. Devrimci siddeti kafadan kapi disari etmis, siyasi mucadeleyi ve siyasi calismayi salt bir A/P ve bilincin ilerletilmesi sorunu olarak gormek, Proleteryayi iktidar mucadelesi vermekten cikartip, saf bir aydinlanmaci, bir felsefe hareketi olarak dusunmektir. Bu liberalizmin dunya gorusudur. Yikmayan, sadece elestiren, iktidar olmayan, sadece iktidari elestiren, yapmayan, sadece yikan, ellerini yikayan ama suya sabuna dokunmayan bir felsefe dusler aleminde gezinen bir kucuk burjuva muhalefet kafasidir.
Guce ve gucluye tapma insanligin binlerce yillik bir sorunudur...
Gonullu koleleligin, gucun/guclunun zorlamasiz esiri olmanin temeli kendini guvende hissetmek, guce dahil olarak guclu ve mutlu olmak hissine sahip olmaktir.
Peki bu ne anlama geliyor?
Fasizm ve fasistlerle mucadele sorununun salt bir bilinc/ bilinci gelistirme sorunu olmadigini, ama ayni zamanda bir tercih sorunu oldugunu da...Meseleyi salt aptallik/geri bilinc olarak koydugunuz yerde, bilincli tercih gercegini gormediginiz yerde, hayat size insanin bu diger gercegini de aci bir sekilde ogretecektir.
Bilinc sorunu bilinclenme, siyasal gercekleri aciklama, fasizmi teshir etme, bakis acisini degistirme, bilinci acma, kisaca egitim ve A/P nin konusudur.
Ama ya peki gonullu kolelik, bilincli fasizmin elemani olma, gucluden yana olma hali?...Iste, orda sadece bilincin/kitabin yeterli olmadigi, her devrim harketinin, neden ayni zamanda silahli bir hareket olmasi gerektigi, silaha mahkum oldugu gercegini gorursunuz.
Tum devrimlerin ayni zamanda sivil bir ic savas devrimleri olmasi kacinilmaz gercegidir bu. Devlete, burjuvaziye, fasizme karsi savas, tum ulkelerde kacinilmaz olarak halkin ikiye bolundugu bir ic savas seklini alir/almistir/alacaktir...Cunku koleligin de bir guc oldugu, guclunun bayragi altinda kalmaninda insani guclu, guvende ve ayricalikli yaptigi gercegi ile karsi karsiyayiz.
Unutmayin ve dikkat edin; tum burjuva ordular yoksullardan, kolelerden olusmustur. Salt Burjuvalardan olusan bir burjuva ordu dunyada gorulmemistir.Burjuvaziye askerlik yapan yine bu gonullu kolelerdir.
Fasizm ve fasistlere karsi boylesi bir bakis, bu ideolojik temel, bizleri politika da farkli bir tavir ve felsefe uretmeye goturecektir;o da, bir elinde bildiri/felsefe olan bir isci hareketi, ama, ote elinde de silah olan ve halkin ikiye bolundugu bir ic savasin kacinilmaz sosyal, tarihsel bir gerceklik oldugunu kavramis bir isci hareketi.
Fasistlerden, gonullu kolelerden koparabildiginiz kadarini koparin, yeniden egitin. Ama sunu asla unutmayin, 75 milyonun hepsini egiterek kazanmak gibi bir caba ancak bir liberalin, bir idealistin bos sozleri olacaktir. Ne yaparsaniz yapin guclunun ordusuna katilmaktan geri durmayacak, secimini gucten yana yapicak olan gonullu koleler, burjuvaziye ruhunu satmis olan, guce dahil olmayi bilincli bir tercih olarak secen sivil fasistler her zaman olacaktir, ve onlarla tek mucadele de devrimci-siddet olacaktir.
Aci, ama gercek...burjuvazi yine ordusunu gonullu kolelerden kuracaktir...Tum bir insanlik tarihinde oldugu gibi!
Ne diyordu Komunist Menifesto; "Lümpen proletaryaya gelince, eski toplumun bu en alt katmanlarındaki pasif çürümüşlük, bir proleter devrim sayesinde yer yer hareketin içine savrulsa da, yaşam tarzının bütünü gereği gerici çabalara satılmaya daha istekli olacaktır."
Peki paradigmayi boyle koymazsak ne olur?
Burjuva-feodaller ve onlarin resmi-sivil kole ordulari bir bocek gibi ezerler bizi;kafamizi kaldirmamiza izin vermezler...Oyle de olmadi mi simdiye kadar?
Gelelim bu sayfanin ne yapmaya calistigina....
Benim elimde tufek mi var?...Yok!
Bir ordu mu kuruyorum burada?...Yok!
Ama tum reformist, sistem ici sol ne yapiyor karsimizda?...
Burjuvazinin onlardan bekledigini; devrimci isci hareketinin yonunu parlementoya, secim sistemine, sistemi yikmayan bir sistem sosyalizmine yoneltmeye, disleri-tirnaklari sokulmus, uysal bir isci hareketi yaratmaya...Devrimci siddeti yasaklamis sozde bir devrimcilik yaratmaya!
Bunun icin yazdiklarimiz onlari dehsete dusuruyor. Proleteryanin silahlanmasi fikri bile onlari dehsete gark ediyor, efendileri burjuvazi yerine, onlar, bu kez koleler-isciler-sosyalizm adina hiddetle saldiriyorlar bizlere.
Fikrinin bile burjuvaziyi ve onun sosyalist maske takmis koruyucalarini dehsete dusurdugu sey, iste tam da proleterya ve bir devrim icin gerkli olan seydir...
Bir ordunun kurulmasi ise ne buranin konusudur ne de buranin isidir;felsefe yolu acar, Marksizmi kursuna donusturur;onun gucu kitleleri sardigi olcudedir...
Oyleyse ilkonce devrimci siddetin felsefesini yaratin, o yoksa devrim de yoktur.
Proleteryanin ve halkin silahlanmasi fikrini yaymaya devam; devrimci siddeti savunmak devrimi savunmaktir!
Kahrolsun silahlanmis burjuva devlet!
''Bir halkin ordusu yoksa hicbirseyi yoktur'' Mao Zedong...
https://plus.google.com/112365406570080242447/posts
Son Haberler
Sayfalar

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’
Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı. Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında, Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK
Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda
Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor.
Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…
Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları
Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise, “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı.

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?
Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır
Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.
Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi
Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği
birer birer, biner biner ölürüz
yana yana, döne döne geliriz
biz dostu da düşmanı da biliriz
vurulup düşenler darda kalmasın…//
çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı
çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…
sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1
Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak
Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.