Cumartesi Kasım 30, 2024

Diyalektiği güncelle!

Her faaliyet alanı bir önceki sürecin devrimci çalışmalarını kapsamlı bir şekilde örgütsel-pratiksel-yönetsel boyutuyla değerlendirmelidir. Bölge ve alanlar bu süreçte kitlelere ne kadar gidebildi? Ulaştığı, kapısını çaldığı emekçilere sistemin politik teşhirini ne kadar, nasıl yaptı? Kitleleri bilinçlendirip-örgütlemede ikna ve inandırmada ne kadar etkili ve başarılı oldu? Nasıl bir yol ve yöntem izledi ve ne kadar mesafe kat etti? Propagandanın içeriği kitleleri uyandırmak-bilinçlendirmek-harekete geçirip örgütlemek için yeterli miydi? Yürütülen propaganda çalışması karşısında halkın tepkisi nasıldı? Seçim süreci, sömürücü-zalimlerin politik teşhirine, demokratik halk devriminin propaganda çalışmasına çevrilebildi mi?  Sömürülen ve ezilen kesimlere, onların yaşadıkları sorunlar, ihtiyaçlar dikkate alınarak propaganda yapılabildi mi? Sürecin olumluluk ve olumsuzlukları neler oldu? Eksiklikleri, yetersizlikleri nelerdi?

Mevcut devrimci güçlerimizi ne kadar harekete geçirebildik? Bilinç ve örgütlenme düzeylerinde bir ilerleme yaşandı mı? İstek-çaba-kararlılığımız arttı mı? Bilinç ve örgütlülük düzeyimizde bir gelişim yaşandı mı?

Bu ve buna benzer birçok sorunun yanıtı bilimsel temelde aranmalı, sürecin ideolojik-politik-örgütsel boyutu kapsamlı olarak değerlendirilmelidir. Neden-niçin-nasıl-nerede-ne kadar sorularına diyalektik (analitik) düşünüş ve materyalist (kavrayış) bilgi teorisi ışığında, örgüt yaratma perspektifiyle yanıt aranmalıdır. Sorulan sorular, aranan yanıtlar kitlelerin sistemden kopartılıp demokratik halk devrimine yakınlaştırma sorunlarından, örgütsel gelişim çizgisinden bağımsız ve ondan kopuk ele alınmamalıdır.

Çalışmaların değerlendirilmesi için gerekli ve yeterli zaman ayırıp kafa yormadan, ideolojik nedenlerine,  sınıfsal kaynağına inilmeden, önderlik meselelerine ciddi dikkat çekmeden, hata ve zaaflara güçlü dokunulmadan sonraki faaliyetlerimizin başarısını sağlayamaz.

Her devrimci çalışma değerlendirilmelidir. Değerlendirilip-sorgulanmadık hiçbir pratik bırakılmamalıdır.

Ancak faaliyet değerlendirmeleri sürekli bir şekilde benzer tarzda yapılıyorsa ya da hiç yapılmıyorsa orada gelişimin kapısına kilit vurulmuş demektir. Önümüzdeki (1 Mayıs-6 Mayıs-18 Mayıs) çalışmaların daha nitelikli ve kitlesel tarzda örgütlenmesi için geçmiş faaliyetlerin bütünlüklü-derinlikli bir devrimci değerlendirmesi yapılmalıdır. Şimdiye kadar yaşanan ve var olan yetersizlik ve yetmezliklerin ortadan kaldırılması için ciddi ve nitelikli bir değerlendirme faaliyeti örgütlenmelidir.

Seçim sürecinde başarı ve başarısızlıklarımızı, olumluluk ve olumsuzluklarımızı alt alta yazıp kapsamlı bir değerlendirme yaparak, samimi ve dürüst bir öz-eleştirel tutum sergileyerek, yeni sürecin görevlerine hazırlanmak gerekir. Her bileşen, her birey mutlaka öz-eleştirel bir tutumla yeni sürecin çalışmalarına hazırlanmalıdır. Öz-eleştirel tutum ne kadar bilimsel-nitelikli ve samimi olursa yeni süreç daha gelişkin ve örgütlü tarzda yürütülür.

Her başarısızlığın, her hata ve zaafın ideolojik kökenine ve sınıfsal nedenlerine inilerek, bizden kaynaklı gerilikler, yetmezlikler değerlendirilip kapsamlı sonuçlar çıkartılmalıdır. Bu çalışmalar üzerinden önümüzdeki sürecin devrimci çalışmalarına daha bilinçli-örgütlü-kararlı başlanmalıdır. Nisan-Mayıs ayları bir dizi temel devrimci pratik ve görevlerle dolu bir süreçtir.

Bir yanda yağma ve talan üzerine kurulu hırsızlıklarla dolu biriktirilmiş zenginlikleri ellerinde toplayan bir avuç sömürücü sınıf; diğer yanda yokluk ve yoksulluk içinde sefalete mahkum edilmiş milyonlarca emekçi halk. 

Bir yanda ne yapacağını bilemeyen, çaresizlik-çözümsüzlük-örgütsüzlük içinde feodal-burjuva ideolojinin yanılgılarıyla acı ve çile dolu bir yaşama mahkum edilmiş geniş emekçi yığınlar diğer yanda her türlü zenginliği-tekniği-bilimi elinde toplayan, devlet erkini polisi ve asker gücünü elinde saldırı gücü olarak kullanan bir avuç kan emici komprador.

Bir yandan şiddete dayalı saldırılardan geri durmayan, provokasyon yapmaktan çekinmeyen en kıyıcı imha edici silahlarla beslemeli çetelerini donatarak halka saldırmanın provasını, hazırlığını yapmaktan vazgeçmeyen egemenler diğer tarafta örgütsüzlük-bilinçsizlik içinde kendisine kurtuluş yolunu açacak öncüsünü-önderini bekleyen geniş emekçi yığınlar.

Bu gerçeklik karşısında yapılacak, yerine getirilecek görevlerin bilinciyle hareket etmek gerekir. Halk, proleter devrimcilerden güven veren, özüyle sözü bir olan profesyonel bir devrimci örgüt bekliyor. Karşılarında güvenilir-kararlı-inançlı militanlar görmek istiyor. Halkın güven duyacağı bir örgüt ve inanacağı sağlam militan modeli yaratılmadan örgütlenme sorunu çözülemez. Bunun için her şeyden önce kendimize çekidüzen vermek, yetersiz yanlarımızı hızla atıp, hata ve zaaflarımızdan kurtulmak gibi kendimize ait görevlerle karşı karşıyayız.

Örgüt ve militanların sınanıp, denendiği yerler devrimci pratik alanlarıdır. Meydanlar-sokaklar-köyler-fabrika ve okullardır. Mücadele alanlarıdır. Özgürlük ve demokrasi arayan kitlelerin olduğu yerlerdir. Ezilenlerin olduğu her alan birer sınav yeridir. Halkımız devrimcilerin özgül ağırlıklarını mücadele alanlarında ölçer. Değer verir, ya benimser ya da tereddüt eder; ya güvenir, peşinden gider ya da güvensizliğini geri durarak dile getirir.

Bunun için proletarya partisi ve militanları düzenli olarak üzerinde biriken tozları temizlemeli, küçük burjuva yanları korkmadan atmalıdır. Halkın karşısına hazırlıklı ve örgütlü çıkılmalıdır. Bunun için düzenli-sistemli bir şekilde kendimize çekidüzen vermeliyiz. Küçük burjuvaziye ait olan ne varsa korkmadan, tereddüt etmeden yıkıp, proleter yanlarımızı inşa etmeliyiz. Her gün düşünce, davranış ve hareket tarzımıza yön veren, itim kazandıran idealizme-metafiziğe-kitlelerden kopuk kendiliğindenci, dar pratik çalışmaya-bürokrat burjuva önderlik yanlarımıza karşı mücadele etmeliyiz. Devrime-bilime-özgürlüğe ve halka ait olmayan her şeyi tereddütsüz bir şekilde yıkıp atmalıyız. Her gün yıkım ve inşanın diyalektiği içinde kendimizi güncellemeliyiz. Yenileyip devrimcileştirmeliyiz.

Her bileşen, her militan öncelikle kendisini değerlendirmelidir. Görev ve sorumluluklarımızı ne kadar, nasıl ve  hangi tarzda yerine getiriyoruz? Halk ve yoldaşlar bizlere ne kadar güven duyuyor? Özümüzle sözümüz bir midir? Söylem ve eylemimiz, teori ve pratiğimiz bir bütün müdür?  Kitleler ve yoldaşlar bizlere güven duymayıp, peşimizden gelmiyorsa bizden kaynaklı nedenler nelerdir? Bu soruların yanıtını nesnel gerçeklik içinde kendimizi dürüst bir şekilde ortaya koyup değerlendirerek vermeliyiz. Kendimizi bilimle-felsefeyle sorgulamalıyız. Tespit edilen her hata ve belirlenen her zaafın nedenlerine dürüst ve samimi bir şekilde eğilmeliyiz. Ortadan kaldırılması için büyük bir çaba ve devrimci emek ortaya koymaktan asla geri durmamalıyız.

Felsefi idealizmin karşısına materyalizmi, metafiziğin karşısına diyalektiği, kendiliğindenci-dar pratiğin karşısına devrimci pratiği, bürokrat önderlik karşısına devrimci önderliği çıkarıp egemen bir çizgi haline getirmeyi esas almalıyız.  Bu görevleri başarıyla yerine getirirsek halkın güvendiği devrimci bir profesyonel örgüt yaratabilir ve güvenilir devrimci militan kişilikler haline gelebiliriz.

97878

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

Sayfalar