Perşembe Şubat 27, 2025

Dizleriniz Titriyor Çünkü HDP Halktır!

Her geçen gün Halkların Demokratik Partisi (HDP)’ne yönelik faşist iktidar bloğunun saldırıları artmakta. Buna karşı da direniş her geçen gün yükselmekte.

Özellikle 2015 yılından bu yana iktidarın yaratmaya çalıştığı politik öznesiz halkın parçalı duruşu; devrimci öznelerin birleşik mücadele hattının adımlarının atılması ve kurulmasıyla, işçi direnişlerinin artarak büyümesiyle, köylülerin ürünleri için mücadele etmesiyle, gençliğin üniversiteleri ve yaşam hakları için başlattıkları direnişle, kadınların yılmadan sokakları mesken eylemesi ve hakları için savaşmasıyla, LGBTİ+’ların sürekli olarak büyüyen eşitlenme mücadelesiyle kırılmaya ve tersine çevrilmeye çalışılıyor.

Halkın direniş hatlarına karşı devletin bu denli saldırıları ise halkın gücünden sistemin ne kadar korktuğunun bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.

Kürt siyasetine ve özgürlük mücadelesine yönelik saldırılar 2015 yılından bu yana başlamadı. Bugün, Osmanlı’dan bu yana devam eden Kürt düşmanlığının ve halkı birbirine düşürme politikasının devamını görmekteyiz. Bu gerçeği Hamidiye Alayları’ndan, Dersim Katliamı’ndan, Maraş Katliamı’ndan ve daha nicelerinden biliyoruz!

Burjuva demokrasisinin dahi oturtulamadığı TC siyasetinde dönemsel olarak Kürt düşmanlığının azaldığını görsek de bu düşmanlığın her daim baki kaldığı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Devlet ve siyasal iktidarlar, Kürt düşmanlığını bir can simidi olarak kullanmakta, her başı sıkıştığında bu düşmanlığı körükleyerek kendilerini korumak için bir ‘airbag’e dönüştürmektedir.

İçinden geçtiğimiz süreçte ise 2015 öncesi oy devşirebilmek ve iktidarını korumak için Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin özneleriyle ‘çözüm masası’na oturan AKP, daha sonra siyaset değiştirerek önce türlü bahanelerle o masayı yıktı daha sonra Kürt’lere yönelik saldırıları arttırarak ve halk içerisindeki faşist kesimi palazlandırarak kaybettiği prestij ve oyları geri almanın yollarını aramaya başladı. Akabinde meclisteki koltuk sayısı daha fazla düşmesin diye MHP ile koalisyon yaparak bugün AKP-MHP faşist bloğu olarak adlandırdığımız koalisyonu kurdu.

Medyanın, devlet kurumlarının, yargının, üniversitelerin ve daha birçok kurumun kısık da olsa çıkan muhalif seslerini de tamamen kesip kendilerine bağlayarak faşizmi boyutlandırdı. Gün geçmiyor ki herhangi bir medya organında Kürt düşmanı söylemler geliştirilmesin, yargı Kürt siyasetçilere cezalar yağdırmasın, üniversitelerde Kürt öğrencilere türlü sebeplerden soruşturmalar açılıp, cezalar verilmesin!

Daha geçtiğimiz ay yandaş medyanın tescilli bayrak sallayan kanallarından ATV, HDP amblemindeki ağaca el bombası ve mermiler koyarak değiştirip canlı yayında ana ekranda yayınladı. Devlet terörünü gizlemek, görünmez hale getirmek için yapılan bu algı operasyonları her gün bir başka kanal veya gazetede karşımıza çıkıyor! Karadeniz’deki HES ve maden aramalarına karşı köylülerin başlattıkları direnişler Cerattepe örneğinden bildiğimiz gibi, Kürt Mücadelesi üzerinden ‘terörize’ edilerek sönümlendirilmeye çalışılıyor.

İktidarın karşısında, muhalif olan halkın hemen her kesimine teröristlik suçlaması ile saldırılıyor. Kayyum eylemlerine katılan öğrenci gençliğe terörist denilerek gözaltına alınan gençlere devlet terörü uygulanıyor. Tüm bu terör çığırtkanlığına karşı üniversiteliler ise “Ne sen rektörsün, ne biz terörist” diyerek direnişlerine devam ediyor.

T.Kürdistanı’nda yıllardır süren OHAL koşulları o toprakların kabullenilmeyen, direnişle karşılanan ‘normali’. Devletin kolluk çetelerince Kürdistan sokakları kan gölüne dönüyor, şehirler harabeye çevriliyor! Onlarca Kürt siyasetçi gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, yıllarını hapishanelerde geçiriyor.

TC devleti tüm dünyanın gözleri önünde suç işliyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin kararlarını hiçe sayarak asıl teröristin kim olduğunu gösteriyor! Kürt siyasetinden korku ve engelleme çabaları da yeni bir şey değil, ezelden beri bu ölesiye korkunun sonucu olarak Kürt siyasetçiler tutuklanıyor, katlediliyor!

Her dönem kesinlikle bir parti kapatma gündemleştirilerek Kürtlere siyaset yasağı getirilmeye çalışılıyor. Geçtiğimiz haftalarda MHP tarafından gündemleştirilen HDP’nin kapatılması meselesi de bunun bir devamı. Günümüze kadar HADEP, DTP gibi birçok Kürt partisi kapatıldı! Bu anti demokratik faşist uygulamalara karşı ise Kürtler her defasında daha güçlü döndü siyaset arenasına.

MHP’nin en son yaptığı parti kapatma çığırtkanlığına ise HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Buyursunlar deneyip görsünler” diyerek net bir cevap vermiş oldu. İçişleri Bakanı Soylu’nun ise özellikle sosyal medya platformu olan Twitter üzerinden sürekli nefret körükleme ve hedef gösterme politikalarının hedefinde Kürt Özgürlük mücadelesi ve Kürt siyaseti durmakta. Eline klavyeyi her aldığında veya eline her mikrofon geçtiğinde, Kürtlere yönelik en az bir nefret suçu işliyor!

Buldukları her fırsatta; bakanlıklar, siyasetçiler, medya organları, eğitim kurumları ve daha niceleri kullanılarak faşizmi körüklemeye çalışan AKP-MHP bloğu bu siyasetleriyle aslında içine girdikleri bataklıktan kurtulma, batan gemiden sağ çıkma çabasındalar. Her geçen gün içlerindeki çatlaklar büyüyor ve kan kaybediyorlar. Halkın gücünden korktukları için ellerindeki tüm imkanları kullanarak saldırılıyorlar. ‘HDP Halktır Halk Burada’ sloganındaki gerçeklik yüzlerine vurdukça daha çok saldırıyorlar.

Daha 1 hafta önce birkaç gün arayla HDP Esenyurt İlçe Binası’na koç başlarıyla girildi, eş başkanlar gözaltına alındı, zaten İmralı’da tecritte olan Abdullah Öcalan, posterleri vesilesiyle adete tekrar tutuklandı. Bu gülünç durum dizlerinin nasıl titrediğinin en somut kanıtıdır.

Kürt gençlerinden ne denli korktuklarını belli edercesine sürekli olarak HDP Gençlik Meclisi’ne yönelik operasyon yapılıyor. En sonuncusu Ankara merkezli 6 ilde gerçekleştirildi ve toplam 14 genç hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. Toplumun her kesimine yönelik yoğun saldırılar devam ediyor.

İşçiye, köylüye, gence, yaşlıya, kadına, LGBTİ+’a, devrimci-yurtsever kesime! Her geçtiğimiz gün bir genç, bir işçi, bir emekli geçinemedikleri için, geleceksizlik ve umutsuzluktan kaynaklı intihar ederken iktidar bu parçalı başkaldırılar, tekil isyanlar, ekonomik krizin verdiği rahatsızlıklar birleşip iktidarlarına daha fazla gölge düşürmesin, tahtları sallanmasın diye hunharca saldırıyorlar. HDP’ye, Kürt siyasetine ve bir bütün muhalif  kesime yönelik saldırıların altında yatan yegane sebep de işte bu taht korkusundan başka bir şey değil!

Bizlere yönelik tüm bu saldırı ve suçlamalara karşı her geçen gün daha gür sesle faşizmin yüzüne yüzüne, asıl teröristin devlet ve iktidar bloğunun kendisinin olduğunu vuruyor, direniş hatlarımızı yükselterek, birlikte mücadeleyle faşizmin üzerine yürüyoruz! Her defasında daha yüksek sesle bağırıyoruz, “HDP Halktır Halk Burada!

5172

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Somut Duruma Dair Bazı Gerçekler

Gerek uluslararası planda ve gerekse yaşadığımız coğrafyada devrimci ve komünist hareket emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede geniş emekçi yığınların desteğine sahip değildir. Yine kendiliğinden gelişen kitle hareketlerini örgütlemede ve uluslararası dayanışmayı geliştirip büyütmede de yetersizdir.

Diktatör 'Reis' çıkış arıyor ..

Malum olduğu üzere T.C.

NATO, SAVAŞ KIŞKIRTICISI BİR ODAKTIR; DERHAL DAĞITILMALIDIR!

Başını ABD’nin çektiği, emperyalist bir saldırganlık paktı olarak kurulan ve icraatlarıyla bunun gereğince davranan NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen zirvede, ABD Başkanı Biden, NATO’nun: “Saldırganlığa ve saldırganlık korkusuna karşı bir kalkan yaratma umuduyla kurulduğunu” söylüyorsa da ama tarihsel gerçekler bunun külliyen kaba bir yalandan ve de arsızca bir manipüle edişten ibaret olduğunu kolayca gözler önüne serer.

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)

Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Seçimler ve siyasi parti konusunda proletaryalarla sohbet

İstanbul'u kazanan türkiye'yi kazanır.

Nedir bu tayyip'in sözleriyle vücut bulan yaklaşım.

Bir hayel mi yoksa bir gerçeklik mi?

Veyahut da burjuvaların içerisinde bir insanın söyledikleri hala dört nala giden atlarıyla şehirlerin surlarını yıkabileceğini düşünen bizim insanların söylediklerinden daha gerçekçi sözler mi?

Gerçekten noelibarel politikaların en yoğun olarak hissedildiği şehirleri kazanmak türkiye'yi kazanmak mı demek?

Peki bunu böyle kabul etmek kolay mı?

DEVRİMCİ SİYASAL MÜCADELEYİ ANIN SOMUT GÜNCEL TOPLUMSAL SORUNLARI ÜZERİNDEN ÖRGÜTLEMEK.

Temel hedefleri, mevcut kurulu düzeni devrimci bir kitlesel kalkışmayla tasfiye edip, yerine sosyalist bir sistem kurmak olan devrimci sol-sosyalist ve komünist güç ve yapıların, devrimi gerçekleştirebilmeleri esasen, devrim öncesi süreci, devrimi örgütleyebilme hedefiyle ele almalarına ve bundaki performans ve başarılarına bağlıdır.

ADİL OLAMASINI BECEREMEYECEKSEK; BU SİSTEMİ YIKMAYA NE GEREK VAR Kİ?

Bugün, Devletin “üst aklı” denilen birimlerince organize edilip, şeriat özlemcisi dinci yobaz karanlık güçlerce gerçekleştirilen Sivas-Madımak vahşetinin 31. Yıl dönümü. Tam iki gün sonra da yine devletin aynı karanlık derin güçlerinin bir şekilde yönlendirdiği besbelli olan bir başka vahşetin, Erzincan-Başbağlar katliamının 31. Yıl dönümü.

BUGÜN ARTIK ÇOK DAHA AÇIK BİR HÂL ALAN ŞERİAT TEHDİDİNE KARŞI LAİKLİĞİ SAVUNMAK, SÜRECİN ÖNE ÇIKAN ACİL VE ÖNEMLİ GÖREVLERİNDENDİR.

Kendisini “Anayasal Hukuk Devleti” olarak tanımlayan bir devlet düşünün ki Anayasasında hâlâ; “Türkiye Cumhuriyeti, (…), demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” İlkesi yürürlükteyken; bu ülkede şeriat propagandası yapmak serbest olsun ve ama dayanağını mevcut Anayasa ve yasalardan alan, şeriata karşı çıkmak ve de laikliği savunmak suç olsun! 

Oy Zemano (Nubar Ozanyan)

Her yönüyle çürümüş sistemin katilleri, Kürdistan topraklarını yakmaya devam ediyor. Amed ve Merdin’de hem insanları hem de buğday ve mısırları yaktı. Evlat kokan Kürdistan toprakları şimdi duman kokuyor. Ateş ve dumanla yazılı TC’nin yüz yıllık tarihi “yakma ve yıkma”nın tarihidir. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Dün Ermeni kadın ve çocukları kiliselerde, Alevileri inanç ve ibadet mekanlarında, Kürtleri mağaralarda, köylerde yakanlar bugün yine Kürdü kadim topraklarında yakıyor.

CHP’NİN “Türkiye yüzyılı maarif modeli ”Ve kürtlerin iradesinin gaspı karşısında laisizm ve hukuk sınavı.

İslamo-faşist Erdoğan diktatörlüğünün, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yapmaya çalıştığının, tam olarak,eğitim ve öğretim sistemininSunni İslamcı dini esasları üzerine oturtulması olduğu, daha önceki iki yazıda ve keza Kürtlerin iradesine karşı bir sömürge siyaseti olan kayyum uygulaması da bir başka yazıda özetlenmişti.

Kadro Olmak Aynı Zamanda Kendimize Karşı da Kadro Olmak Demektir

Bir kadronun ihtiyaç duyduğu nitelikler bugün sürekli ideolojik saldırı altındadır. Burjuvazi sadece protestoları, teoriyi, örgütleri değil aynı zamanda doğrudan tek tek kadroları da hedef almakta ve onları ideolojik etki yoluyla etkisizleştirmeye ya da kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır.

Sayfalar