Cumartesi Kasım 30, 2024

Emek seferberliğiyle mücadeleye güç kat dayanışmayı büyüt

Savaş, direniş ve çatışmaların odağında yer alan coğrafyamızda büyük bedeller ödenerek yaratılan mücadele tarihine, kesintisizce süren direnişlere tanıklık etmekteyiz. Halkımızın devrimci öfkesi ve mücadelesi eşine az rastlanır faşist bir saldırganlıkla ezilmeye, katliam, gözaltı ve tutuklamalarla bastırılmaya çalışılsa da sınıf mücadelesi direniş, çatışma ve kopuş zemininde yol almayı sürdürmekte, çelişkiler keskinleşmektedir

Gezi isyanı, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla temellerinden sarsılan hakim sınıfların iktidardaki kliği AKP tek başına hükümet olmayı güvenceleyecek 7 Haziran, 1 Kasım seçimleriyle “pirus zaferini” ilan etmiş oldu. Hakim sınıfların geçici bir nefes almalarını sağlayacak sandık sonuçlarının yaşanan yönetememe krizine çare olmayacağı ortadadır. 7 Haziran öncesi startını verdiği faşist devlet terörü ve kitlesel katliamlarla bir yandan kendi saflarını tahkim etmeyi, rakip burjuva kliklerini etkisizleştirmeyi amaçlayan AKP/Erdoğan kliği bir yandan da toplumsal muhalefete, geniş halk yığınlarına karşı ilan ettiği savaşı tırmandırmaktadır. Başta Kürt ulusal hareketi, mücadelesi olmak üzere devrimci demokratik ve ilerici güçlere yöneltilen, katliam, gözaltı ve tutuklama saldırısı bugünde tüm savaş aygıtları devreye sokularak sürdürülmektedir. Irkçı-şoven saldırılarla ve azgın devlet terörüyle yaratılan gerici atmosferde geniş halk kitleleri korkutulup sindirilmeye, susturularak teslim alınmaya çalışılmaktadır. Önümüzdeki süreç faşist devlet terörünün daha da tırmandırılacağı, işçi sınıfının ve halkın kazanımlarına daha kapsamlı saldırıların gerçekleşeceği gelişmelere işaret etmektedir.

Türk hakim sınıflarının varlık gerekçeleriyle at başı giden saldırı ve katliamları karşısında başta Kürt ulusu olmak üzere toplumsal muhalefetin devrimci demokratik dinamikleri direniş ve mücadeleyi sürdürmektedir. AKP/Erdoğan kliği seçimlerden saflarını tahkim ederek çıkmasına karşın kriz sürmekte, çelişkiler keskinleşmektedir. İşçi sınıfına yönelen taşeronlaştırma, güvencesizleştirme ve sendikasızlaştırma saldırısı ağır çalışma koşulları ve sömürüyle boyutlanmaktadır. Çeteleşme ve yozlaşma bataklığına çekilerek uyuşturulan, geleceksizliğe mahkum edilerek umudu kırılan halk gençliği sistemin çarkları arasında öğütülüyor. Kadınlar ve LGBTİ'ler şiddet sarmalının, erkek egemenliğinin baskıcı, boğucu saldırıları altında katliamların hedefi haline getiriliyor.  Kürt ulusunun, Alevilerin, ezilen ulus ve inançların talepleri katliamlarla, baskı ve asimilasyon politikalarıyla yanıtlanıyor. Halkın, işçi ve emekçilerin kendi sınıfsal çıkarları uğruna mücadeleye yönelmesi, geleceğine sahip çıkması faşist devletin saldırılarıyla ezilmeye, boğulmaya çalışılıyor. Her türlü faşist saldırganlık, sistemli baskı ve sömürü politikası dipten gelen dalgayı gün gün besleyerek yeni isyan ve sehildanların habercisi oluyor.

DİRENİŞ VE MÜCADELE GEÇERLİ TEK PAROLA OLMAYI SÜRDÜRÜYOR!

İçinden geçtiğimiz süreç sınıf mücadelesinin bizlere yüklediği görevlerle yüklüdür. Bir yanda baskı ve sömürü düzeninin her türlü saldırısıyla kitleler sindirilmeye, susturulmaya çalışılırken direniş, mücadele ve savaş kesintisiz şekilde sürüyor. Baskı ve zorbalık karşısında sokağın dili hükmünü sürdürmeye, barikatlar düşman saldırılarına set olmaya devam ediyor. İşçi ve emekçilerin, yok sayılan kadınların, ötekileştirilen cins ve yönelimlerin, halk gençliğinin öfkesi faşizmin tüm baskısına karşın yüzeye vuruyor. Direniş ve mücadele geçerli tek parola olmayı sürdürüyor. Gezi isyanından Kobanê serhildanına, faşizmin baskı ve sömürüsüne karşı ayağa kalkan ve sistemi tecrit eden kitleler yeni isyanları biriktirerek, öfkesini mayalıyor. Kitlelerin örgütlenmesi, öfkesinin bilinçle aydınlatılarak düzene-sisteme yöneltilmesi, geleceğine ve yaşamına sahip çıkmasının geliştirilmesi görevlerimizin başında geliyor. Halk kitlelerinin düzenle boyutlanan çelişkileri sınıf mücadelesinin yönünü, örgütlenmenin, örgüt yaratmanın olanaklarını daha fazla açığa çıkarıyor.  Yoksullukla, işsizlik ve sömürüyle yaşamın halkımıza daha fazla çekilmez hale getirildiği ülkemizde yeni grev ve direnişlere, fabrika işgallerine hazırlıklı olmak, işçi sınıfının mücadelesinin içerisinde yer almak, önderlik etmek hayati önem taşıyor. Emekçi mahalleri kuşatan kapsamlı sorunlar gecekondu sakinlerinin düzene öfkesini her gün biraz daha biriktiriyor. Kentsel dönüşüm ve rant odaklı yıkım projeleriyle emekçi mahallelerde her türlü güvenceden yoksun şekilde yaşayan halkımızın sorunları katlanarak büyüyor. Yaşam alanları, parklar, ormanlar,  kirletilerek, yıkılarak, kesilerek sömürüye ve talana açılıyor. Çeteleşme ve yozlaşma geleceksizlik denkleminde halk gençliğinin yaşamını karartmaya, kadınlar, ötekileştirilen cinsler, ezilen inanç ve uluslar faşist saldırganlık altında yok sayılmaya, horlanmaya, baskı altında katledilmeye devam ediyor.

Toplumun her kesiminin boyutlanan ve artan çelişkileri gelişen dinamiklere ve mücadelelere tanıklık ediyor. Kitlelerin sorunları, yükselttikleri talepler faaliyetimizin hedef kitlesine, potansiyellerine ve örgütlenme alanlarına işaret ediyor. Kitlelerin sorunlarına temas etmek, sistemi güçlü kılan örgütsüzlüğümüzü örgütlülüğe çevirmek, komiteler yaratmak yönelimimizin ana halkasını oluşturuyor. Kampanya ve yoğunlaşmış çalışmalarla sürekliliği sağlanmış, istikrarlı bir faaliyet hattı yaratmak örgütlenme ve komiteleşme yönelimine güçlü hamle kazandırmayla mümkün olacaktır.

MİLYONLARCA OLANAK KİTLELERİN YAŞAMININ İÇİNDE BULUNUYOR!

Emek, dayanışma ve örgütlenme içerikli yoğunlaşmış çalışmamız bir kez daha kitlelere gitme gerekçemiz olacaktır. Her fırsatta yinelediğimiz örgütlenme ve örgüt yaratma yönelimimiz süreli bir faaliyet gündemiyle güncellenecek, yenilenmenin, üretmenin, tıkanan gözeneklerimizi açmanın aracı haline getirilecektir. Dönemsel çalışmalarımızın merkezinde kitlelerin örgütlenmesi temelinde ihtiyaç duyduğumuz olanakların açığa çıkarılarak Demokratik Halk Devrimi mücadelesi için seferber edilmesi yer almaktadır. Devrimden çıkarı bulunan halk kesimlerinin düzenle yaşadığı çelişkiler örgütlenmenin, kitlelerden beslenmenin muazzam olanaklarını bağrında taşımaktadır. Mücadelenin ihtiyaç duyduğu binlerce, milyonlarca olanak kitlelerin yaşamının içerisinde bulunmaktadır. Kitlelerin kazanılması, her faaliyetimizin ve amacımızın merkezinde özne olarak bulunan insan unsurunun ideolojik, politik ve örgütsel bir kimliğe büründürülebilmesi, rolünün ve misyonunun açığa çıkarılabilmesi yürüteceğimiz çalışmaların amaçladıkları bakımından hayati öneme sahiptir. Kitlelerin olanakların açığa çıkarılarak Demokratik Halk Devriminin hizmetine sokulması örgütlü ve planlı bir faaliyet hattının geliştirilmesi öne çıkaracağımız yönelim olacaktır

KİTLELERLE GÜÇLÜ BAĞLAR KURALIM, ÖRGÜTLENELİM!

Merkezinde örgütlenme hedefinin bulunduğu dönem faaliyetimizin yönelimini kavramaya ve kavratmaya dönük bir yoğunlaşma içerisinde olmalıyız. Yürüteceğimiz tartışmaların çerçevesi ve hedefleri dönemsel faaliyetimizle sınırlandırılmayacak denli önemlidir. Önümüzdeki sürecin bugünden örülmesine, faaliyetimizin ve çalışma tarzımızın düzeltilmesine, örgütlü hale getirilmesine hizmet edecek tartışmalara ve değerlendirmelere ihtiyaç bulunmaktadır. Faaliyetimizin asgari ve dönemsel planlamaya ve programa kavuşturullmasının bugünden adımları atılmalıdır. Burjuva feodal düzenin yıkılmasının bugünden açıklanmış hedefleriyle Demokratik Halk Devrimi mücadelesi gün gün büyütülmelidir.

Her alanın çelişkileri üzerinden oluşturulan devrimci politikalarla kitlelerle güçlü bağlar yaratan bir yönelim açığa çıkarılmalıdır. Bu sayede faaliyetinin kapsamı ve sınırları genişletmeli, ilişkileri geliştirmeli, sınıf mücadelesinin ve devrimin ihtiyaçları doğrultusunda bir emek seferberliğine girişilmelidir.

Tüm yoldaşlarımızı, bu bilinç ve sorumlulukla, kazanımları büyütme ve geliştirme iradesiyle hareket etmeye çağırıyoruz!

Tüm yoldaşlarımızı, sınıf mücadelesini ve örgütü güçlendirme tavrıyla kitlelerin olanaklarını açığa çıkarmaya, DHD mücadelesini tuğla tuğla yükseltmeye çağırıyoruz!

Tüm yoldaşlarımızı, fedakarca emek harcamaya, yaratıcı ve cesur adımlar atmaya, geliştirici hamleler yapmaya çağırıyoruz.

Tüm yoldaşlarımızı Parti ve sınıf bilinciyle, önderlik ve örgüt rehberliğiyle güne ve ana müdahale ederek Demokratik Halk Devrimini, Halk savaşını büyütmeye çağırıyoruz!

Tüm yoldaşlarımızı, Ünal, Sefkan Ve Yurdal yoldaşlar şahsında şehitlerimizin tavrında somutlanan düşmanın saldırılarını göğüsleme cesaretini, Halk savaşını büyütme kararlılığını kuşanmaya çağırıyoruz!

İstanbul”dan bir PARTİZAN okuru

49111

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar