Perşembe Şubat 27, 2025

Hepimiz Kürt’üz! (Nubar OZANYAN)

İttihatçı soykırımcı Kemalist zihniyet yine katliam ve yıkım peşinde. Aklını ve elini Kürdistan’ı bombalamak, ormanları yakmak, sel faciası ile başbaşa bırakmak, Kürt emekçilerini ırkçı saldırılarla katletmek için kullanmaktadır. Manavgat, Muğla, Antalya, Adana, Mersin, Kayseri, Adana, Muş alev alev yanarken bir yangın söndürme uçağı bile “bulamayan” AKP-MHP faşist iktidarı, Kürdistan'ın her karış toprağını onlarca uçakla bombalayabilmektedir.  

Açlık ve yokluk yetmezmiş gibi şimdi de yaşam alanları ve yerleşim yerleri yangın yerine çevrilmekte, Kürdistan bombalanarak ölüm, halk için zorunlu bir tercih olarak sunulmaktadır.  

Bir asırdan fazladır TC devletinin ne zihniyeti ne de yaptıkları değişti. İşçi ve kadın cinayetleri hızından bir şey kaybetmezken her gün yeni bir ırkçı saldırıyla Kürtlere, Alevilere, mültecilere karşı düşmanlık örgütlenmekte, ayrımcılık ve nefret dili rezilce ortalığa serilmektedir.

Konya Meram’da Kürt bir aile “burada tek bir Kürt kalmayacak!” zihniyetiyle hunharca katledildi. Yetmedi, evleri ateşe verildi. Orman yangınları üzerinden oluşturulan nefret dilinin Kürt halkına yönelik lince dönüşmesi, suçlananın yine Kürtler olması tesadüf değildir. Bütün bu olup bitenler bir devlet politikasının ürünüdür. Ülkede nerede bir toplu katliam ve gözü dönmüş linç saldırısı varsa bilin ki orada İttihatçı-Kemalist devletin kanlı eli, ırkçı faşist zihniyeti vardır.    

Ayntap (Antep) Mebusu Ali Cenani 4. dönem Kemalist hükümete mebusluk yapmış, Ermeni Soykırımı sürecinde sürgün-sevkiyattan sorumlu tutulmuş cani bir İttihatçıdır. Ermenilere karşı sert önlemler alındığı sorulduğunda “Türklüğün iyiliği ve çıkarı bizim böyle davranmamızı gerekli kılıyor” diye yanıtlamıştır.

O zaman “Günümüzde dost kalamayız. Şu an ben Türk’üm ve siz Ermeni’siniz” diyenler bugün “Ben Türk’üm siz Kürt’sünüz” demektedirler. Dün Ermenileri öldürmek için bir kurşunu dahi çok görenler şimdi Kürt halkına bir bidon benzini layık görmektedirler.  

Meram’da Kürt aile katledildikten sonra evleri de yakılmak istenmiş. Biz bu zihniyeti Ermeni Rum Süryani soykırımından, Sivas yangınından biliyoruz. Bu ırkçı vahşetin kökleri yüz yıl öncesine uzanır. Ermeni Soykırımın görgü tanıkları anlatıyor: “Şamiye yöresinde üç yüz çocuğun mağaranın bir oyuğunun içine atılmış üzerlerine gaz dökülmüş ve canlı olarak yakılmış olduklarını kesin bir şekilde öğrendik!”     

Ülkeyi düne kadar hapishaneden kimsesiz mezarlıklarına çevirenler bugün de yangın yerine çevirip her tarafı ateşe vermektedir. Kürdistan'da katliama doymayan İttihatçı-Kemalist TC devleti, şimdi Berlin duvarlarını aratmayacak şekilde sınırlarda duvar örüp, hendekler kazarak yaşama ve doğaya ait her yeri bombalamaktadır. Geriye kalanları betonlamaktadır.     

Bu topraklarda sadece açlık ve yoksulluk yok. Hak, hukuk ve adalette yok. Zenginle fakirin, açla tokun, Kürt’le Türk’ün olduğu bir ülkede ekmek ve adalet ancak direnerek ve ortak mücadeleyi büyüterek gelir. Ne söz ne vaatler ne de gerçekleşmeyecek olan boş beklentiler açların karnını doyurabilir. Mahkemeler Kürt halkına adalet getirmez. Yangınlar durmaz. Ateş sönmez.  

Yangınlar içinden yükselen Kürt annelerin sesi adaleti ve korkunun olmadığı huzuru getirecektir. Namluya sürülmüş Nemessis’ler bir gün mutlaka gelip adaletin tecelli etmesini sağlayacaktır. Bugün Nemessis Kürt ve Türk devrimcilerin ellerindedir. 

Her zaman olduğu gibi en yükseklerde olmanın yüceliğini yaşayanlar, ırkçı faşist zihniyetten ve onların kiralık katillerinden hesap soracaktır. Yaşama ve özgürlüğe en çok anlam veren, sözüne ciddiyetle yaklaşan en zor koşullarda bile coşku dolu umut olabilenler, korkuyu öldürüp cesareti kuşanarak adaleti getirecektir. Irkçılığı ve linçi yok edecek halkların birleşik mücadelesidir.

Adalet yara alsa bile mutlaka kazanacaktır.

(Nemessis adalet tanrıçasıdır.)

4977

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Sayfalar