Perşembe Şubat 27, 2025

Koca bir yılı geride bırakırken

Koca bir yılı geride bırakırken etraf toz-duman,siyaset te şeytani politikalar at başı gidiyor.Her yerde guzel bir yıllı geride bıraktığınızda n söz edilmektedir. Gerçektende dunya hakları için basarili ve zaferle tatlandırıcı bir gerçeklik varmiki ;yaşadığımız emperyalist dünyada , bütün ezilenlerin sarmalandigi emperyalist krizin icinde debelenirken , nefes dahi alamazken "başarıdan, ""zaferden bahsedebilirmiyiz?Amerikan emperyalizmi başta olmak uzere bütün emperyalistler dünyamızın ve ezilen halk ve ulusların genleriyle oynamaktadır.Son birkaç yıla göz attığınızda milyonlarca ezilen ulus ve halklar emperyalistler tarafindan katledildi.Yuzmilyonun üzerinde mazlum kadınlar,çocuklar , yaşlılar doğduğu topraklardan zorla sürüldü. Kendi yarattığı sermaye krizinin bütün yükünü haklara yıkmak için her yolu müstahak görmektedir. Emperyalist sömürgeciler için halkların katli,sürülmesi pazarlaması pek umurlarinda değil. Çünkü onlari kâr ve menfaatleri ilgilendiriyor.

Onun için Suriye'yi pilot bölge seçtiler. Amerika, avrupa,israil ve bu egemenlere bölgede jandarmalik yapan fasist TC devleti paravan ajan-piyon örgütler kurarak aldiklari yenilgiyi tersine çevirmeye çalıştılar. Burda hedef Ortadoğu'da halklari bölmek, parçalamak, kendilerine sadık egemen devletler kurdurarak uzun vadeli planlamayla yönetme yi esas almaktadır. Bölgede Kürtlerin önemli bir dinamik olması, değişikliği en çok isteyen örgütlü yapiya sahip olması herşeyi yeniden ele almalarına sebep oldu. Çünkü Ortadoğu'da bir daha böylesi bir dinamik ve savaşçı bir topluluk yakalayamayabilirdi Ortadoğu'da iflas eden yağma, talan ve işgal siyasetini ince bir politik oyunla yeniden devreye sokarak , yeni bir ayar vermektedir. Tunus da başlatılan "Arap bahari" Libya'da, Mısır'da, Irak'a, ve suriyede iflas etmişti.

Bir tarafdan Kürt dinamiğini kendini yakınlaştırmayi hedeflemektedir. Beri yandan,geçmişte aldığı karşı devrimci çizgiden "vazgeçmiş gibi gösterilmekte", halklarin umutlariyla oynanmakta, halklar ve ezilen uluslar koyun sürüsü görülmektedir.Gelinen aşamada koro halinde, demokratik halk devrimi,sosyalizm ve komünizm mücadelesi ucube gösterilmek istenmektedir. ' Marksizmin-Maoizmin geçerliliği kalmamıştır, umut olmak çıkmıştır gibi safsatalar yayilmaya ,liberaller, reformistler, anti marksistler itibarla taçlanmakta düzenin belirlediği yasal kulvar dışında ki , sinif mücadelesi yok sayilmakta, sınıfa ve ezilen Kürt ulusuna ,azinlik milliyetlere umutsuzluk yolu , "kurtuluş yolu "gösterilmektedir.

Başta Amerikan Emperyalizmi ve batılı emperyalist devletler yeni bir taktik -siyaset yürürlüğe koyarak Kürt ulusuna bugüne kadar uygulanan zulum ve katliamlarla alakası yokmuş gibi ,masummus maskesi takmakta ,Ortadoğu haklarına tilki postuna bürünmüş kurt olduklarını gizlemek istiyorlar.Bizim bilumum yasalcilar , geçmişin anli -şanlı ihtilalcileri ve marksizmi ağzına almaktan ödü kopan , aman illagal faaliyet gösteren duruma düşmek istemeyen eski tüfeklerimiz, hep bir ağızdan ayni nakaratla "yasalar disina aman aman sakın çıkmayın",eğer "sistemin dayandığı kurallar dışına çıkarsınız ve toplumsal olaylarda yüzünüzü gizlerseniz 'ajan, provokatör' olursunuz"!Eğer ki, devlete yönelik direkt eylemler yaparsaniz ise o zamanda 'terörist' oluverisiniz, olur biter!Aman aman sakın silahlanmayin , aksine silahli güçleri dağıtın,devlet bu sizin can guvanlinizi,mal güvenliğinizi guvance altina alır vede sizi sıcacık kollari arasinda güvenle korur. Bu ne demektir biliyormusunuz,bu devrimi,devrimci güçleri, Kürt ulusal devrim güçlerini tasfiye ederek emperyalizmin güzergahında uslu çocuk olarak yaşamak ve dünyamızda olup bitene bana neci olmaktır.

2014'de yaşananlar bize bu tehlikeli gidişin ne kadar benimsediğini , içsellestirildigini açıkça gosterdi.Fasizmden söz ediyorum,onun surekliliginden , katliam ve zulmünden bahsediyorum. Fasizmi kurumsallaşmaya sosyal,ekonomik,siyasal,ideolojik , kültürel ve kitlesel bağlamda ayakta tutam amerikan emperyalizminden ve bir bütün emperyalist sermayeden bahsediyorum. Ve diyorumki, 2014 yılı Amerikan emperyalizminin , avrupa emperyalizminin ortadoguda hem iflas yılı oldu, hemde yeni bir stratejik manavrayla uzun vadeli planlar örgütlenme ve bundanda başarılı cikma yılı oldu. Önce stratejik muttefikleriyle el kaideyi, Isid ı, oso gibi ithal ajan piyon silahli orgutler kurdular,Bu CIA, Mosat, Mit kaynaklı fasist silahlı militarist orduları egitip,tam tesisat moderin silahlarla donatılmıştır. Suriyede,Irak'ta, Lübnan'da vede Kurdisdanda topyekûn saldırıyı mazlum halklara baslatmis oldular. Ya tutarsa dediler , ama Suriye'de ki hesap tutmayinca uzun zaman diliminde devreye sokmayi planladıkları şeriat üzerinde örgütledikleri ISID vb fasist katil ceteleri devreye soktular.Bir anda ortadogu kan golune döndü. ISİD başta arap alevilere,gayri müslümanlara ve yezidi Kürtlere akıl almaz vahşet ve katliamlarla saldırdı.

Sanki Ortadoğu halklarina zulüm ve katliamlari ben yaptım.Sanki dünyanınnin en humaist Devletleri Amerika ve Avrupalı emperyalistleriymiş gibi."çokmu çok yardim severler gibi..."Bugüne kadar katliamci yüzlerini "demokrasi yoktu," "diktatörlük vardi,demokrasi v özgürlükler getirdik " maskesiyle halklari katlettikleri gibi..., Ülkeleri işgal ve istila etmek için kılıf uydurmakta,uydurdukları sahte kılıf ve gerekçelerle katliam ,zulüm ve tabiki, 'demokratik terörü ' ,akıl almaz vahşeti halklarin yaşadığı topraklarda reva görmektedir. Ve ne yazikki bunada "demokrasi,özgürlük,zulüm den kurtuluş" adı verilmektedir. .

Emperyalist devletlerin ve glabol sermayenin bu kadar vahşi zulüm ve açık katliamina rağmen , yine, bu kadar ayan-beyan olan dünya ezilen haklarının kanını, iliğini emen emperyalizmi ve emperyalist sermayeyi "kurtarıcı","demokrasi ihtal edici","halkların ve ezilen ulusların kurtuluşunu zafere götüren yardim sever," gösterilmesi devrimcilerin,"komunistlerin "ne hale düştüklerinin açık kanıtı değilmi? Kendilerine su veya bu sıfatı takan, soruna sinifin penceresinden değilde ,güçlerin dengesine göre tavır belirleyenlere bir sözüm yoktur. Çünkü bunlarin ozgurluk ve sosyalizm diye bir sorunları yoktur.

Ulusa kürt hareketine gelince içindende bulunduğu süreç dikkate alındığında oldukca oynak bir siyaset izlediği net görülmektedir. Bu bağlamda politik tavrını da ona uygun belirlemektedir. Ulusal harekete göre ya da ulusal hareketin izlediği rotaya göreMaoistler tavir belirleyemez. Dünyada veülkemizdeki gelişen objektif vede sübjektif durumu doğru tahlil ederek ideolojik belirlenmesini yapar .Ve bu belirlemeye görede siyasi, politik, askeri, stratejisini belirleyerek pratik ve örgütsel mücadeleye yürütür.

Belirleyici olan başkalarına göre değil, doğru ideoljik ,siyasi ve politik belirlemelere göre mucadeleyi daha ileri aşamaları taşımayı becermek ve yükselmektedir.Tüm yalpalama ve kaypak siyasi-politik karekterine karşın, ulusal hareketin devrimci yanı desteklenmelidir. Tutarsız, kaypak ve uzlaşmacı yanına karsi mücadelede tavizsiz olunmalıdır. Sınıfın tavri belirleyici olmalıdır. Az olabiliriz, ama belirleyici olan doğru tavır takinmak,karşımıza çıkabilecek engelleri aşmayı kararlica gerçekleştirebiliriz.

 Denizlerin,Mahirlerin anti emperyalist,anti faşist kararlılığı bizlere örnek olmalıdır. Mustafa suphi ve Kaypakkaya nın ideolojik, siyasi politik bağlamda gösterdikleri sosyalizm ve komünizm yolu yolumuz olsun. Sınıf savaşında tüm anti Marksist,Maoist sapmalara Panzehir olsun...

Yaşadığımız şu evrende haksızlığa , zulüm ve katliamlara karşı mücadele yürüten tüm insanlığın yeni yılı , yeni mücadeleye yılinda başarılar vede zaferler yili olması dileği..

HASAN AKSU 31-12 2014

73911

Koca bir yılı geride bırakırken

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar